Giriş

Bize Ebu Ubeyde b. Ebu Sefer Ahmed b. Abdullah el-Hemedânî el-Kûfî, ona Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası, ona da Ebu Hüreyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim bir mecliste oturup da çokça boş konuşursa o toplantıdan kalkmadan önce: 'Tüm noksanlıklardan münezzeh olan Allah'ım! Sana hamd ederim. Senden başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Senden bağışlanma ister, sana tövbe ederim.' derse o toplantıdaki kusurları bağışlanır." Tirmizî, bu konuda Ebu Berze ve Aişe'den de hadis rivayet edildiğini söylemektedir. Tirmizî, bu hadisin bu şekliyle hasen garib sahih olduğunu ve yalnızca Süheyl'in rivayetiyle bilindiğini ifade etmektedir.


    Öneri Formu
20370 T003433 Tirmizi, Daavât, 38

Bize Muhammed b. Abdülmelik b. Ebu Şevârib, Yusuf b. Macişûn, ona babası (Yakub b. Dinâr), ona Abdurrahman el-A'rec, ona Übeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Tâlib şöyle rivâyet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza kalktığı vakit şöyle derdi: "Veccehtü vechiye lillezi fatara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen vemâ ene mine'l-müşrikîn. inne salâti ve Nusukî ve mahyâye ve memâtî lillahi rabbi'l-âlemîn. Lâ şerîke lehu ve bi-zâlike ümirtu ve ene mine'l-müslimîn. Allhumme ente'l-melikü lâ ilâhe illâ entesübhâneke. Ente Rabbî ve ene abdüke. Zalemtü nefsî va'teraftu zenbî, fağfirlî, zunûbî cemîan. İnnehu lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ente. Vehdinî li-ehseni'l-ahlâki, lâ yehdînî liehsenihâ illâ ente. Vasrif annî seyyiehâ, lâ yasrifu annî seyyiehâ illâ ente. Lebbeyke ve sa'deyke, ve ene bike ve-ileyke velâ mencâ minke velâ melcee illâ ileyke. Estağfiruke ve etûbu ileyke. (Gökleri ve yeri yaratan Allah’a samimi olarak yöneldim ve ben müşriklerden değilim. Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Bana böyle yaşamam emredildi. Ben Müslümanlardanım. Gerçek mülk sahibi sadece sensin Allah’ım. Senden başka ilah yoktur, ancak Sen varsın. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Benim Rabbim Sensin, ben de Senin kulunum. Ben kendime zulmettim. Günahımı itiraf ediyorum. Günahlarımın tümünü bağışla, zira Senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Beni en güzel ahlaka yönelt, Senden başka güzel ahlaka yöneltecek yoktur. Kötülükleri benden uzaklaştır, Senden başka kötülükleri uzaklaştıracak yoktur. Her türlü emrine hazır vaziyetteyim, senden başkasına kul olmam, ben Senin sayende varım, Sana yönelmişim, Senden kurtuluş ve kaçış ancak Sana yönelmekle mümkündür. Senden bağışlanmamı ister ve Sana yönelirim.)" Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: "Allahumme rake'tu ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî haia sem'î ve basarî ve muhhî ve azmî lillâhi Rabbi'l-âlemîn. (Allah’ım sadece senin önünde eğilir, Sana iman eder, irademi sana teslim ederim. Sen benim Rabbimsin. Kulağım, gözüm, iliklerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.)" Rükû’dan doğrulunca ise şöyle derdi: "Allahumme Rabbenâ ve leke'l-hamd. Mil'e's-semâvâti ve'l-ard ve mil'e mâ şi'te min şeyin ba'd. (Allah’ım, Ey Rabbimiz, gökler dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır." Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî. Secede vechî lillezî halakahu ve semahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Benim Rabbim Sensin. Ben sadece, beni yaratan, bana göz kulak veren için secde ederim. her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir." Namazını bitirip selam vereceği zaman da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü. Ente ilâhî, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi gizli ve açık olarak yaptığım tüm günahlarımı bağışla. Senden başka ilah yoktur.)" Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.), namaza kalktığı zaman şöyle derdi: “Yönümü, yerleri ve gökleri yaratan Allah’a samimi bir şekilde yönelttim. Ve ben müşriklerden değilim. Benim namazım ve tüm kulluklarım, ölümüm ve diriliğim Alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Böyle olmam bana emredildi ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım hükümdar sensin, senden başka hükümdar yoktur. Sen benim hayatımı programlayansın. Ben de senin kulunum. Ben nefsime zulmettim, günahlarımı itiraf ettim. Benim tüm günahlarımı bağışla gerçekten günahları bağışlayan sensin. Beni en güzel ahlaklı olmaya yönelt gerçekten sen ahlakın en güzeline yöneltirsin. Benden kötülükleri gider çünkü kötülükleri ancak sen giderirsin. Sana iman ettim sen ne yüce ve ne büyüksün, senden bağışlanma diler ve sana yönelirim. Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: “Allah’ım sadece senin önünde eğildim sana inandım irademi sana teslim ettim. Kulağım gözüm iliklerim kemiklerim ve tüm sinirlerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.” Başını rükû’dan kaldırdığı anda ise şöyle derdi: “Ey Rabbim gökler, yerler ve her ikisi arasındaki mesafeler dolusu derdi. Ve dilediğin şeyler dolusu kadar hamd sanadır.” Secdeye vardığında ise: “Allah’ım sadece sana secde ettim, sana inandım, irademi sana teslim ettim. Yüzüm, kendisini yaratıp şekil veren kulak ve göz verene secde etti. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.” Sonra teşehhüd oturumu ve selam arasında da şöyle derdi: “Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi, gizli ve aşikar olarak yaptığımı senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla, öne geçiren ve geri bırakan sensin senden başka gerçek ilah yoktur.” Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.


    Öneri Formu
20340 T003421 Tirmizi, Daavât, 32

Bize Ahmed b. Menî, ona Yezid b. Harun, ona Ezher b. Sinan, ona da Muhammed b. Vâsi, Mekke’ye geldiğini, orada kardeşi Salim b. Abdullah b. Ömer ile karşılaştığını ve o babasından, o da dedesinden, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu naklettiğini söylemiştir: "Çarşıya girdiğinde 'Allah’tan başka ilah yoktur. Sadece O vardır, O’nun ortağı yoktur. Mülk O'nundur, övgüler de O'na mahsustur. Hayat veren de öldüren de O’dur. Kendisi ölümsüz olandır ve her zaman diridir. Tüm hayırlar O'nun elindedir ve O her şeye güç yetirendir' cümlelerini söyleyen kimseye, Allah binlerce sevap yazar ve binlerce günahını da siler. Ve o kimsenin derecesini binlerce kere yükseltir." [Tirmizî dedi ki: Bu garîb bir hadistir. Rivayeti, Zübeyr ailesinin kahramanlarından Amr b. Dinar da Salim b. Abdullah’tan benzer şekilde rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
20354 T003428 Tirmizi, Daavât, 36

Bize Nasr b. Abdurrahman el-Kufî, ona Muhâribî, ona Malik b. Miğvel, ona Muhammed b. Sûka, ona Nâfi', ona da İbn Ömer'in haber verdiğine göre, "Rasulullah'ın (sav) bir meclisten kalkmadan önce orada yüz defa şu sözleri söylediği sayılırdı: Allah'ım beni affet. Tövbemi kabul et. Şüphesiz ki sen tövbeleri kabul eden, günahları affedensin." [Tirmizi, bu hadisin İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona da Muhammed b. Sûka tarikiyle mana olarak bir benzerinin aynı isnadla nakledildiğini söylemektedir. Ayrıca Tirmizî, bu hadisin hasen sahih garib olduğunu söylemiştir.]


    Öneri Formu
20375 T003434 Tirmizi, Daavât, 38


Açıklama: İlgili duanın tercümesi: Allah'ım! Ey Cebrail, Mikail ve İsarfil'in Rabbi! Gökleri ve yeri yaratan! Görünmez ve görünür alemi bilen! Sen, ihtilafa düştükleri konularda kulları arasında hüküm vercek olansın. İhtilafa düşülen konularda beni, izninle hak olana hidayet et. Şüphesiz sen, dosdoğru yol üzeresin.

    Öneri Formu
20338 T003420 Tirmizi, Daavât, 31


    Öneri Formu
20346 T003425 Tirmizi, Daavât, 33


    Öneri Formu
20337 T003419 Tirmizi, Daavât, 30


    Öneri Formu
20345 T003424 Tirmizi, Daavât, 33


    Öneri Formu
20369 T003432 Tirmizi, Daavât, 37


    Öneri Formu
20378 T003435 Tirmizi, Daavât, 39