Öneri Formu
Hadis Id, No:
19679, D003061
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ غَيْرِ وَاحِدٍ
"أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقْطَعَ بِلاَلَ بْنَ الْحَارِثِ الْمُزَنِىَّ مَعَادِنَ الْقَبَلِيَّةِ وَهِىَ مِنْ نَاحِيَةِ الْفُرْعِ فَتِلْكَ الْمَعَادِنُ لاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا إِلاَّ الزَّكَاةُ إِلَى الْيَوْمِ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik (b. Enes), ona Rabî'a b. Ebu Abdurrahman, ona da birden fazla kimseden rivayet olunduğuna göre, "Rasulullah (sav) Für'(denilen yer)in kenarında yer alan Kabeliyye (nahiyesi)nin madenlerini Bilal b. el-Hâris el-Müzeni'ye bağışladı. Bu madenlerden bugüne kadar zekâtın dışında hiçbir şey (devletin ayrıca aldığı vergi) alınmaz."
Açıklama:
Hadis Mürseldir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 36, /715
Senetler:
1. Ğayru Vahid (Ğayru Vahid)
2. Ebu Osman Rabî'a er-Rey (Rabî'a b. Ferrûh)
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Doğal kaynaklar, yeraltı kaynaklarının kullanımı
Yönetim, arazi politikası / vergisi
Zekat, yeraltından çıkarılan şeylerde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19715, D003088
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ حَدَّثَنَا أَبِى سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْحَاقَ يُحَدِّثُ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أُمَيَّةَ عَنْ بُجَيْرِ بْنِ أَبِى بُجَيْرٍ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ حِينَ خَرَجْنَا مَعَهُ إِلَى الطَّائِفِ فَمَرَرْنَا بِقَبْرٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"هَذَا قَبْرُ أَبِى رِغَالٍ وَكَانَ بِهَذَا الْحَرَمِ يَدْفَعُ عَنْهُ فَلَمَّا خَرَجَ أَصَابَتْهُ النِّقْمَةُ الَّتِى أَصَابَتْ قَوْمَهُ بِهَذَا الْمَكَانِ فَدُفِنَ فِيهِ وَآيَةُ ذَلِكَ أَنَّهُ دُفِنَ مَعَهُ غُصْنٌ مِنْ ذَهَبٍ إِنْ أَنْتُمْ نَبَشْتُمْ عَنْهُ أَصَبْتُمُوهُ مَعَهُ." فَابْتَدَرَهُ النَّاسُ فَاسْتَخْرَجُوا الْغُصْنَ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Main, ona Vehb b. Cerir, ona babası, ona Muhammed b. İshak, ona İsmail b. Ümeyye, ona Büceyr b. Ebû Büceyr’in şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Amr'ı şöyle derken dinledim: Rasulullah'ı (sav) -onunla Taif'e çıktığımız zaman, bir kabrin yanında geçtiğimiz sırada- şöyle buyururken dinledim:
"Bu Ebu Riğâl’in kabridir. Kendisi bu Harem bölgesi içerisinde iken Harem onu (başına gelecek azaptan koruyordu), Harem’in dışına çıkınca kavmine isabet eden ilahi intikamın aynısı burada ona gelip çattı ve bundan dolayı burada defnedildi. Bunun alameti ise onunla altından bir dalın da gömülmüş olmasıdır. Eğer sizler onun üzerindeki (toprağı) eşelerseniz, onunla onu (o altın dalı) bulursunuz." Bunun üzerine halk kabre üşüştü ve o (altın) dalı çıkardılar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 41, /721
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Büceyr b. Ebû Büceyr (Büceyr b. Ebû Büceyr)
3. İsmail b. Ümeyye el-Emevî (İsmail b. Ümeyye b. Amr b. Said b. Âs)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
6. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
7. Ebu Zekeriyya Yahya b. Main (Yahya b. Main b. Avn)
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Bize İbnü's-Serh ve İbn Ebu Halef, onlara Süfyan, ona Zührî, ona Urve, Ebu Humeyd es-Sâ'îdî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Ezd kabilesinden İbnü'l-Lutbiyye adında bir adamı zekât memuru olarak tayin etmiş -ki İbnü's-Serh (bu zatın isminin) İbnü'l-Utbiyye olduğunu söylemiştir- Bir süre sonra (adam zekât toplama işini bitirip) geldi ve 'Şu (mallar) sizindir, şu (mallar da) bana hediye edildi' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) minbere çıkıp Allah’a hamd u sena ettikten sonra (şöyle) dedi:
"Bu memura ne oluyor, adamı (göreve) gönderiyoruz geliyor ve bu sizin bu da bana hediye edildi diyor. Annesinin veya babasının evinde olsaydı da (bir) baksaydı, kendisine bir hediye verilir miydi, yoksa verilmez miydi? Sizden zekât mallarından (haksız yere) bir şey alan kıyamet gününde, o malı da (omuzunda) getirir. Eğer o mal deve ise onun inleyip bağırması, inekse böğürmesi, koyunsa acı bir melemesi vardır." Hz. Peygamber (sav) sonra ellerini kaldırdı. Hatta biz koltuklarının altının bozumtırak rengini gördük. Sonra; "Allah'ım tebliğ ettim mi? Allah'ım tebliğ ettim mi?" diye seslendi.
Açıklama: Devlet me'murunun görevi sebebi ile hediye alması hesaba sebep olacak bir husus olduğu rivayetten anlaşılandır. Devletin belirlediği miktarı devlet adına almalıdır. Bunun dışında hediyeler alması bu görev sebebi ile olursa caiz değildir. Bu bir açıdan görevini suistimale açık bir konu olması sebebiyle bu yolla alınan mal haramdır.Bunu yapan me'mur devlet malından çalmış olup haindir. Bkz. İbn Raslan el-Makdisî, Ahmed b. Hüseyn b. Ali,Şerhü Sünen-i Ebî Dâvûd, Thk. Halid er-Rabat işrafında bir Komisyon (Mısır: Dâru'l-fellahnlil bahsi'l-ilmi ve't-türâs, 1437/2016), 12/558. Diğer varyantlar: M004738; [M004739]; [M004740]; [B002597]; [B006636]; [B006979]; [B007174]; [B007197]; [DM001711]; [DM002535].
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17768, D002946
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ السَّرْحِ وَابْنُ أَبِى خَلَفٍ - لَفْظُهُ - قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ السَّاعِدِىِّ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم اسْتَعْمَلَ رَجُلاً مِنَ الأَزْدِ يُقَالُ لَهُ ابْنُ اللُّتْبِيَّةِ - قَالَ ابْنُ السَّرْحِ ابْنُ الأُتْبِيَّةِ - عَلَى الصَّدَقَةِ فَجَاءَ فَقَالَ هَذَا لَكُمْ وَهَذَا أُهْدِىَ لِى. فَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَلَى الْمِنْبَرِ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ وَقَالَ:
"مَا بَالُ الْعَامِلِ نَبْعَثُهُ فَيَجِىءُ فَيَقُولُ هَذَا لَكُمْ وَهَذَا أُهْدِىَ لِى. أَلاَّ جَلَسَ فِى بَيْتِ أُمِّهِ أَوْ أَبِيهِ فَيَنْظُرَ أَيُهْدَى لَهُ أَمْ لاَ لاَ يَأْتِى أَحَدٌ مِنْكُمْ بِشَىْءٍ مِنْ ذَلِكَ إِلاَّ جَاءَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنْ كَانَ بَعِيرًا فَلَهُ رُغَاءٌ أَوْ بَقَرَةً فَلَهَا خُوَارٌ أَوْ شَاةً تَيْعَرُ." ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ حَتَّى رَأَيْنَا عُفْرَةَ إِبْطَيْهِ ثُمَّ قَالَ:
"اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ."
Tercemesi:
Bize İbnü's-Serh ve İbn Ebu Halef, onlara Süfyan, ona Zührî, ona Urve, Ebu Humeyd es-Sâ'îdî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Ezd kabilesinden İbnü'l-Lutbiyye adında bir adamı zekât memuru olarak tayin etmiş -ki İbnü's-Serh (bu zatın isminin) İbnü'l-Utbiyye olduğunu söylemiştir- Bir süre sonra (adam zekât toplama işini bitirip) geldi ve 'Şu (mallar) sizindir, şu (mallar da) bana hediye edildi' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) minbere çıkıp Allah’a hamd u sena ettikten sonra (şöyle) dedi:
"Bu memura ne oluyor, adamı (göreve) gönderiyoruz geliyor ve bu sizin bu da bana hediye edildi diyor. Annesinin veya babasının evinde olsaydı da (bir) baksaydı, kendisine bir hediye verilir miydi, yoksa verilmez miydi? Sizden zekât mallarından (haksız yere) bir şey alan kıyamet gününde, o malı da (omuzunda) getirir. Eğer o mal deve ise onun inleyip bağırması, inekse böğürmesi, koyunsa acı bir melemesi vardır." Hz. Peygamber (sav) sonra ellerini kaldırdı. Hatta biz koltuklarının altının bozumtırak rengini gördük. Sonra; "Allah'ım tebliğ ettim mi? Allah'ım tebliğ ettim mi?" diye seslendi.
Açıklama:
Devlet me'murunun görevi sebebi ile hediye alması hesaba sebep olacak bir husus olduğu rivayetten anlaşılandır. Devletin belirlediği miktarı devlet adına almalıdır. Bunun dışında hediyeler alması bu görev sebebi ile olursa caiz değildir. Bu bir açıdan görevini suistimale açık bir konu olması sebebiyle bu yolla alınan mal haramdır.Bunu yapan me'mur devlet malından çalmış olup haindir. Bkz. İbn Raslan el-Makdisî, Ahmed b. Hüseyn b. Ali,Şerhü Sünen-i Ebî Dâvûd, Thk. Halid er-Rabat işrafında bir Komisyon (Mısır: Dâru'l-fellahnlil bahsi'l-ilmi ve't-türâs, 1437/2016), 12/558. Diğer varyantlar: M004738; [M004739]; [M004740]; [B002597]; [B006636]; [B006979]; [B007174]; [B007197]; [DM001711]; [DM002535].
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 11, /685
Senetler:
1. Ebu Humeyd Abdurrahman b. Sa'd es-Sâ'îdî (Münzir b. Sa'd b. Malik)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Ebu Halef es-Sülemî (Muhammed b. Ahmed b. Muhammed)
Konular:
Haklar, İşçi ve İşveren Hakları
Hediye, işçilere hediye vermek
Hediye, memurun hediye alması
Hediye, Zekat memurunun hediye alması
حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِى خَالِدٍ عَنْ أَخِيهِ عَنْ بِشْرِ بْنِ قُرَّةَ الْكَلْبِىِّ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ انْطَلَقْتُ مَعَ رَجُلَيْنِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَتَشَهَّدَ أَحَدُهُمَا ثُمَّ قَالَ جِئْنَا لِتَسْتَعِينَ بِنَا عَلَى عَمَلِكَ. وَقَالَ الآخَرُ مِثْلَ قَوْلِ صَاحِبِهِ . فَقَالَ
"إِنَّ أَخْوَنَكُمْ عِنْدَنَا مَنْ طَلَبَهُ." فَاعْتَذَرَ أَبُو مُوسَى إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ لَمْ أَعْلَمْ لِمَا جَاءَا لَهُ. فَلَمْ يَسْتَعِنْ بِهِمَا عَلَى شَىْءٍ حَتَّى مَاتَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17752, D002930
Hadis:
حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِى خَالِدٍ عَنْ أَخِيهِ عَنْ بِشْرِ بْنِ قُرَّةَ الْكَلْبِىِّ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ انْطَلَقْتُ مَعَ رَجُلَيْنِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَتَشَهَّدَ أَحَدُهُمَا ثُمَّ قَالَ جِئْنَا لِتَسْتَعِينَ بِنَا عَلَى عَمَلِكَ. وَقَالَ الآخَرُ مِثْلَ قَوْلِ صَاحِبِهِ . فَقَالَ
"إِنَّ أَخْوَنَكُمْ عِنْدَنَا مَنْ طَلَبَهُ." فَاعْتَذَرَ أَبُو مُوسَى إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ لَمْ أَعْلَمْ لِمَا جَاءَا لَهُ. فَلَمْ يَسْتَعِنْ بِهِمَا عَلَى شَىْءٍ حَتَّى مَاتَ .
Tercemesi:
Bize Vehb b. Bakiyye, ona Halid ona İsmail b. Ebu Halid ona kardeşi (İbn Ebu Halid) ona Bişr b. Kurre el-Kelbî ona da Ebu Bürde, Ebu Musa'nın (el-Eş'arî) şöyle dediğini nakletmiştir: (Eş'arilerden veya amcamın oğullarından) iki kişiyle birlikte Peygamber'e (sav) gitmiştim. Sonra onlardan biri (Hz. Peygamber'e) şöyle hitap etti: Senin işinde (idarecilik yapma hususunda) bize yardımcı olman için (buraya) geldik. Diğeri de arkadaşının (bu) sözünün aynısını söyledi. Rasulullah da (sav):
"Sizin en haininiz (devlet dairesinden) iş isteyendir." buyurdu. Bunun üzerine Ebu Musa Peygamber'den (sav) özür dileyerek ben onların niçin geldiklerini bilmiyordum, dedi ve döndü gitti de bir daha onlara hiçbir iş (lerin)de yardımcı olmadı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 2, /682
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Bişr b. Kurra el-Kelbî (Bişr b. Kurra)
4. Ebîhi (Ebîhi)
5. ُEbu Abdullah İsmail b. Ebu Halid el-Becelî (İsmail b. Hürmüz)
6. Halid b. Abdullah et-Tahhan (Halid b. Abdullah b. Abdurrahman)
7. Ebu Muhammed Vühban b. Bakiyye el-Vasıtî (Vehb b. Bakiyye b. Osman)
Konular:
Sorumluluk Bilinci, görev Bilinci
Toplumsal düzenin tesisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17759, D002937
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى حَبِيبٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ شِمَاسَةَ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ صَاحِبُ مَكْسٍ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Abdurrahman b. Şimase, ona da Ukbe b. Âmir (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Meks (denilen cahiliye döneminden kalma haksız vergiyi) alan kimse cennete giremez."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 7, /684
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Abdurrahman b. Şimase el-Mehrî (Abdurrahman b. Şimase)
3. İbn Ebu Habib Yezid b. Kays el-Ezdî (Yezid b. Süveyd)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Seleme el-Bahili (Muhammed b. Seleme b. Abdullah)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Kudâ'î (Abdullah b. Muhammed b. Ali b. Nüfeyl)
Konular:
Sorumluluk Bilinci, görev Bilinci
Zekat, memurunun adil olması
- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ الْهَاشِمِىُّ أَنَّ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ بْنَ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ رَبِيعَةَ بْنَ الْحَارِثِ وَعَبَّاسَ بْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ قَالاَ لِعَبْدِ الْمُطَّلِبِ بْنِ رَبِيعَةَ وَلِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ ائْتِيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُولاَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ بَلَغْنَا مِنَ السِّنِّ مَا تَرَى وَأَحْبَبْنَا أَنْ نَتَزَوَّجَ وَأَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَبَرُّ النَّاسِ وَأَوْصَلُهُمْ وَلَيْسَ عِنْدَ أَبَوَيْنَا مَا يُصْدِقَانِ عَنَّا فَاسْتَعْمِلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلَى الصَّدَقَاتِ فَلْنُؤَدِّ إِلَيْكَ مَا يُؤَدِّى الْعُمَّالُ وَلْنُصِبْ مَا كَانَ فِيهَا مِنْ مِرْفَقٍ. قَالَ فَأَتَى إِلَيْنَا عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ وَنَحْنُ عَلَى تِلْكَ الْحَالِ فَقَالَ لَنَا إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ وَاللَّهِ لاَ نَسْتَعْمِلُ مِنْكُمْ أَحَدًا عَلَى الصَّدَقَةِ." فَقَالَ لَهُ رَبِيعَةُ هَذَا مِنْ أَمْرِكَ قَدْ نِلْتَ صِهْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ نَحْسُدْكَ عَلَيْهِ . فَأَلْقَى عَلِىٌّ رِدَاءَهُ ثُمَّ اضْطَجَعَ عَلَيْهِ فَقَالَ أَنَا أَبُو حَسَنٍ الْقَرْمُ وَاللَّهِ لاَ أَرِيمُ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَيْكُمَا ابْنَاكُمَا بِجَوَابِ مَا بَعَثْتُمَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ عَبْدُ الْمُطَّلِبِ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى نُوَافِقَ صَلاَةَ الظُّهْرِ قَدْ قَامَتْ فَصَلَّيْنَا مَعَ النَّاسِ ثُمَّ أَسْرَعْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَوْمَئِذٍ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ فَقُمْنَا بِالْبَابِ حَتَّى أَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخَذَ بِأُذُنِى وَأُذُنِ الْفَضْلِ ثُمَّ قَالَ أَخْرِجَا مَا تُصَرِّرَانِ ثُمَّ دَخَلَ فَأَذِنَ لِى وَلِلْفَضْلِ فَدَخَلْنَا فَتَوَاكَلْنَا الْكَلاَمَ قَلِيلاً ثُمَّ كَلَّمْتُهُ أَوْ كَلَّمَهُ الْفَضْلُ - قَدْ شَكَّ فِى ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ - قَالَ كَلَّمَهُ بِالأَمْرِ الَّذِى أَمَرَنَا بِهِ أَبَوَانَا فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَاعَةً وَرَفَعَ بَصَرَهُ قِبَلَ سَقْفِ الْبَيْتِ حَتَّى طَالَ عَلَيْنَا أَنَّهُ لاَ يَرْجِعُ إِلَيْنَا شَيْئًا حَتَّى رَأَيْنَا زَيْنَبَ تَلْمَعُ مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ بِيَدِهَا تُرِيدُ أَنْ لاَ تَعْجَلاَ وَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَمْرِنَا ثُمَّ خَفَّضَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأْسَهُ فَقَالَ لَنَا
"إِنَّ هَذِهِ الصَّدَقَةَ إِنَّمَا هِىَ أَوْسَاخُ النَّاسِ وَإِنَّهَا لاَ تَحِلُّ لِمُحَمَّدٍ وَلاَ لآلِ مُحَمَّدٍ ادْعُوا لِى نَوْفَلَ بْنَ الْحَارِثِ." فَدُعِىَ لَهُ نَوْفَلُ بْنُ الْحَارِثِ فَقَالَ
"يَا نَوْفَلُ أَنْكِحْ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ." فَأَنْكَحَنِى نَوْفَلٌ ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"ادْعُوا لِى مَحْمِيَةَ بْنَ جَزْءٍ." وَهُوَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى زُبَيْدٍ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَعْمَلَهُ عَلَى الأَخْمَاسِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِمَحْمِيَةَ
"أَنْكِحِ الْفَضْلَ." فَأَنْكَحَهُ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"قُمْ فَأَصْدِقْ عَنْهُمَا مِنَ الْخُمُسِ كَذَا وَكَذَا."
[لَمْ يُسَمِّهِ لِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18491, D002985
Hadis:
- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ الْهَاشِمِىُّ أَنَّ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ بْنَ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ رَبِيعَةَ بْنَ الْحَارِثِ وَعَبَّاسَ بْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ قَالاَ لِعَبْدِ الْمُطَّلِبِ بْنِ رَبِيعَةَ وَلِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ ائْتِيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُولاَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ بَلَغْنَا مِنَ السِّنِّ مَا تَرَى وَأَحْبَبْنَا أَنْ نَتَزَوَّجَ وَأَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَبَرُّ النَّاسِ وَأَوْصَلُهُمْ وَلَيْسَ عِنْدَ أَبَوَيْنَا مَا يُصْدِقَانِ عَنَّا فَاسْتَعْمِلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلَى الصَّدَقَاتِ فَلْنُؤَدِّ إِلَيْكَ مَا يُؤَدِّى الْعُمَّالُ وَلْنُصِبْ مَا كَانَ فِيهَا مِنْ مِرْفَقٍ. قَالَ فَأَتَى إِلَيْنَا عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ وَنَحْنُ عَلَى تِلْكَ الْحَالِ فَقَالَ لَنَا إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ وَاللَّهِ لاَ نَسْتَعْمِلُ مِنْكُمْ أَحَدًا عَلَى الصَّدَقَةِ." فَقَالَ لَهُ رَبِيعَةُ هَذَا مِنْ أَمْرِكَ قَدْ نِلْتَ صِهْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ نَحْسُدْكَ عَلَيْهِ . فَأَلْقَى عَلِىٌّ رِدَاءَهُ ثُمَّ اضْطَجَعَ عَلَيْهِ فَقَالَ أَنَا أَبُو حَسَنٍ الْقَرْمُ وَاللَّهِ لاَ أَرِيمُ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَيْكُمَا ابْنَاكُمَا بِجَوَابِ مَا بَعَثْتُمَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ عَبْدُ الْمُطَّلِبِ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى نُوَافِقَ صَلاَةَ الظُّهْرِ قَدْ قَامَتْ فَصَلَّيْنَا مَعَ النَّاسِ ثُمَّ أَسْرَعْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَوْمَئِذٍ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ فَقُمْنَا بِالْبَابِ حَتَّى أَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخَذَ بِأُذُنِى وَأُذُنِ الْفَضْلِ ثُمَّ قَالَ أَخْرِجَا مَا تُصَرِّرَانِ ثُمَّ دَخَلَ فَأَذِنَ لِى وَلِلْفَضْلِ فَدَخَلْنَا فَتَوَاكَلْنَا الْكَلاَمَ قَلِيلاً ثُمَّ كَلَّمْتُهُ أَوْ كَلَّمَهُ الْفَضْلُ - قَدْ شَكَّ فِى ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ - قَالَ كَلَّمَهُ بِالأَمْرِ الَّذِى أَمَرَنَا بِهِ أَبَوَانَا فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَاعَةً وَرَفَعَ بَصَرَهُ قِبَلَ سَقْفِ الْبَيْتِ حَتَّى طَالَ عَلَيْنَا أَنَّهُ لاَ يَرْجِعُ إِلَيْنَا شَيْئًا حَتَّى رَأَيْنَا زَيْنَبَ تَلْمَعُ مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ بِيَدِهَا تُرِيدُ أَنْ لاَ تَعْجَلاَ وَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَمْرِنَا ثُمَّ خَفَّضَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأْسَهُ فَقَالَ لَنَا
"إِنَّ هَذِهِ الصَّدَقَةَ إِنَّمَا هِىَ أَوْسَاخُ النَّاسِ وَإِنَّهَا لاَ تَحِلُّ لِمُحَمَّدٍ وَلاَ لآلِ مُحَمَّدٍ ادْعُوا لِى نَوْفَلَ بْنَ الْحَارِثِ." فَدُعِىَ لَهُ نَوْفَلُ بْنُ الْحَارِثِ فَقَالَ
"يَا نَوْفَلُ أَنْكِحْ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ." فَأَنْكَحَنِى نَوْفَلٌ ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"ادْعُوا لِى مَحْمِيَةَ بْنَ جَزْءٍ." وَهُوَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى زُبَيْدٍ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَعْمَلَهُ عَلَى الأَخْمَاسِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِمَحْمِيَةَ
"أَنْكِحِ الْفَضْلَ." فَأَنْكَحَهُ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"قُمْ فَأَصْدِقْ عَنْهُمَا مِنَ الْخُمُسِ كَذَا وَكَذَا."
[لَمْ يُسَمِّهِ لِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ.]
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese (b. Halid el-Kuraşi), ona Yunus (b. Yezid el-Eyli), ona (Muhammed) İbn Şihab (ez-Zührî), ona Abdullah b. Haris b. Nevfel el-Haşimî ona da Abdulmuttalib b. Rabî'a b. Haris b. Abdulmuttalib'in rivayet ettiğine göre babası Rabî'a b. Haris ile Abbas b. Abdulmuttalib (oğulları) Abdulmuttalib b. Rabî'a ile Fadl b. Abbas'a dediler ki: Rasulullah'ın (sav) yanına varın ve ona deyin ki Ey Allah (cc) Rasul'ü (sav), gördüğün üzere şu yaşa geldik ve evlenmek niyetindeyiz. Sen ise Ya Rasulullah (sav) insanlar arasında yakınlarına karşı en iyi davranan ve gözetensin. Bizim babalarımızın ise adımıza mehir olarak verebilecekleri bir şey yok. Ya Rasulullah (sav), bizi zekât toplama işinde görevlendir. Biz de zekât toplayıcılarının sana verdiklerini sana teslim edelim ve bu işten (zekât toplama ücreti ile zekât dışından verilen hediye gibi) elde edilen faydalardan da nasiplenelim. (Abdulmuttalib b. Rabî'a) dedi ki: Biz bu hal üzere iken yanımıza Ali b. Ebu Talib geldi ve Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu söyledi:
"Hayır. Vallahi sizden birinizi zekât toplamak için görevlendirmeyiz." Bunun üzerine Rabî'a (b. Haris) ona şöyle dedi: Bu senin işindir. Sen Hz. Peygamber'in (sav) damatlığını elde ettiğin de biz bunu senden kıskanmadık. Bunun üzer Ali cübbesini alıp üstüne oturdu ve dedi ki: Ben Ebu'l-Hasen'im, tecrübe ve söz sahibiyim. Vallahi evlatlarınız Hz. Peygamber'den (sav) talep ettiğiniz şeyin cevabı ile dönmeden buradan ayrılmayacağım. Abdulmuttalib (b. Rabî'a) dedi ki: Bunun üzerine ben ile Fadl (b. Haris) Hz. Peygamber'in (sav) evinin kapısına varmak üzere yola çıktık ki vardığımızda öğle namazına durulmuştu. Ben ile Fadl (b. Haris) cemaatle namazı kıldıktan sonra hızlıca Hz. Peygamber'in (sav) evinin kapısına yöneldik. O gün O (sav) Zeyneb bt. Cahş'ın yanında idi. Hz. Peygamber (sav) gelinceye kadar kapının önünde beklemeye koyulduk. Geldiğinde kulağımdan ve Fadl'in (b. Haris) kulağında tuttu ve dedi ki: Gönlünüzde ne sakladığınızı söyleyin. Daha sonra haneye girip, bana ile Fadl'a (b. Haris) girmemiz için izin verdi. Bunun üzerine içeri girdik ve az bir süre sözü birbirimizin üzerine atıp durduk. Daha sonra ben yahut Fadl anlatmaya başladık- aktarırken Abdullah (b. Haris) burada emin olamadı. (Abdulmuttalib (b. Rabî'a) dedi ki: (Fadl) babalarımızın bize buyurdukları meseleyi (Hz. Peygamber'e (sav)) arz etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bir müddet sustu ve gözünü evin tavanına doğru çevirdi. Uzun süre öyle kalınca bize bir şey demeyeceğini sanacaktık ki Zeyneb'in örtünün arkasından bize eliyle acele etmeyin, Hz. Peygamber (sav) sizin meseleyi bekliyor diye işaret ettiğini gördük. Daha sonra Hz. Peygamber (sav) başını eğdi ve bize buyurdu:
"Bu zekât insanların kiridir. Ne Muhammed'e ne de Muhammed'in ailesine helal değildir. Bana Nevfel b. Haris'i getirin." Nevfel b. Haris huzuruna getirilince buyurdu:
"Ey Nevfel (b. Haris), Abdulmuttalib'i (b. Rabî'a) evlendir." Bunun üzerine Nevfel (b. Haris) beni evlendirdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "bana Mahmiye b. Cez'i çağırın" diye buyurdu. O Rasulullah'ın (sav) humuslarla ilgilenmek üzere görevlendirdiği kişiydi. Rasulullah (sav) "Mahmiye'ye (b. Cez) 'Fadl'i (b. Haris) evlendir" diye buyurdu. O da onu evlendirdi. Bunun üzerine Rasullullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kalk ve onların yerine mehir olarak humus'tan şu kadar ödemede bulun."
[(Muhammed b. Şihab ez-Zührî) dedi ki: Abdullah b. Haris bana mehrin miktarını belirtmedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 20, /696
Senetler:
1. Abdulmuttalib b. Rabî'a el-Haşimî (Abdulmuttalib b. Rabî'a b. b. Haris b. Abdulmuttalib)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Anbese b. Halid el-Kuraşi (Anbese b. Halid b. Yezid b. Ebu Nicad)
6. Ebu Cafer Ahmed b. Salih el-Mısrî (Ahmed b. Salih)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Hz. Peygamber, ihtiyaçlarını karşılamak için kadın ve fakirlerle ilgilenmesi
Nikah,
Yardımseverlik, evleneceklere yardım etmek
Zekat, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'ine haram olması
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17760, D002938
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْقَطَّانُ عَنِ ابْنِ مَغْرَاءَ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ قَالَ
"الَّذِى يَعْشُرُ النَّاسَ يَعْنِى صَاحِب الْمَكْسِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah el-Kattân, ona da (Abdurrahman) b. Mağra, (Muhammed) b. İshak'ın şöyle dediğini rivayet etti.
"(Bir önceki hadisi şerifte geçen) Meks alan kimse (sözün)den maksat halktan (mallarının onda birini) toplayan kimsedir. "
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 7, /684
Senetler:
1. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
2. Ebu Züheyr Abdurrahman b. Mağrâ ed-Devsi (Abdurrahman b. Mağrâ b. İyaz b. Haris)
3. İbn Ebu Hammad Muhammed b. Ebu Hammad et-Tarsûsî (Muhammed b. Abdullah b. Ebu Hammad)
Konular:
Sorumluluk Bilinci, görev Bilinci
Zekat, memurunun adil olması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18345, D002977
Hadis:
- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ حَمْزَةَ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ بِإِسْنَادِهِ نَحْوَهُ قُلْتُ أَلاَ تَتَّقِينَ اللَّهَ أَلَمْ تَسْمَعْنَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا فَهُوَ صَدَقَةٌ وَإِنَّمَا هَذَا الْمَالُ لآلِ مُحَمَّدٍ لِنَائِبَتِهِمْ وَلِضَيْفِهِمْ فَإِذَا مِتُّ فَهُوَ إِلَى مَنْ وَلِىَ الأَمْرَ مِنْ بَعْدِى."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya b. Faris (ez-Zühli), ona İbrahim b. Hamza (ez-Zübeyrî), ona Hatim b. İsmail (el-Harisî), ona Üsame b. Zeyd (el-Leysî), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî) kendi isnadıyla (bir önceki 18338 no.lu hadise) benzer şekilde Aişe’nin şöyle anlattığını nakletti: Ben (Hz. Peygamberin malından miras isteyen hanımlarına) dedim ki: Siz Allah’tan korkmaz mısınız? Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu duymadınız mı?
"Biz miras bırakmayız. Bizim bıraktığımız sadakadır. Ancak şu mal Muhammed'in ailesinin ihtiyaçları ve misafirlerinin ağırlanması içindir. Ben ölünce Bunların idaresi (benim yerime geçip de) idareyi ele alacak kimseye aittir" derken işitmediniz mi dedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 19, /693
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Zeyd Üsame b. Zeyd el-Leysî (Üsame b. Zeyd)
5. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
6. Ebu İshak İbrahim b. Hamza ez-Zübeyrî (İbrahim b. Hamza b. Muhammed b. Hamza b. Musab)
7. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Hz. Peygamber, mirası
Peygamberler, miras bırakmamaları, bıraktıklarının sadaka olduğu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18633, D003001
Hadis:
حَدَّثَنَا مُصَرِّفُ بْنُ عَمْرٍو الأَيَامِىُّ حَدَّثَنَا يُونُسُ - يَعْنِى ابْنَ بُكَيْرٍ - قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى مُحَمَّدٍ مَوْلَى زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ وَعِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ لَمَّا أَصَابَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قُرَيْشًا يَوْمَ بَدْرٍ وَقَدِمَ الْمَدِينَةَ جَمَعَ الْيَهُودَ فِى سُوقِ بَنِى قَيْنُقَاعَ فَقَالَ
"يَا مَعْشَرَ يَهُودَ أَسْلِمُوا قَبْلَ أَنْ يُصِيبَكُمْ مِثْلُ مَا أَصَابَ قُرَيْشًا." قَالُوا يَا مُحَمَّدُ لاَ يَغُرَّنَّكَ مِنْ نَفْسِكَ أَنَّكَ قَتَلْتَ نَفَرًا مِنْ قُرَيْشٍ كَانُوا أَغْمَارًا لاَ يَعْرِفُونَ الْقِتَالَ إِنَّكَ لَوْ قَاتَلْتَنَا لَعَرَفْتَ أَنَّا نَحْنُ النَّاسُ وَأَنَّكَ لَمْ تَلْقَ مِثْلَنَا. فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِى ذَلِكَ "(قُلْ لِلَّذِينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ)" قَرَأَ مُصَرِّفٌ إِلَى قَوْلِهِ "(فِئَةٌ تُقَاتِلُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ)" بِبَدْرٍ "(وَأُخْرَى كَافِرَةٌ )."
Tercemesi:
Bize Musarrif b. Amr el-Yami, ona Yunus b. Bükeyr, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. Ebu Muhammed Mevla Zeyd b. Sabit, ona Said b. Cübeyr ve İkrime, onlara da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Bedir günü Kureyş'e karşı galip gelip Medine'ye gelince Yahudiler'i Kaynuka oğulları pazarında topladı (ve) "Ey Yahudi topluluğu! Kureyş'in başına gelenler sizin de başınıza gelmeden önce müslüman olun!" buyurdu. (Onlar), Ey Muhammed! Kureyş'in savaş (nedir) bilmeyen tecrübesiz topluluğuna karşı savaştın diye gurura kapılma! Sen bizimle savaşacak olsan bizim (ne yaman) insanlar olduğumuzu ve bizim gibisi ile karşılaşmadığını bilirsin! dediler. (Bunun üzerine) Allah (cc) bu konuda "kafirlere yenileceklerini söyle" ayetini indirdi. (Hocam) Musarrif, Bedir'de (ki müslümanları kasteden) "bir grup ki Allah yolunda savaşıyor. Diğeri kafir (bir gruptur)" ayetine kadar okudu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 22, /701
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Muhammed b. Ebu Muhammed el-Ensari (Muhammed b. Ebu Muhammed)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Bükeyr Yunus b. Bükeyr eş-Şeybanî (Yunus b. Bükeyr b. Vasıl)
6. Musarrif b. Amr el-Yami (Musarrif b. Amr b. Ka'b)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın yardımı
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Kur'an, Nüzul sebebleri
Siyer, Ben-i Kaynuka
حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُسَافِرٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى فُدَيْكٍ حَدَّثَنَا الزَّمْعِىُّ عَنْ عَمَّتِهِ قُرَيْبَةَ بِنْتِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ أُمِّهَا كَرِيمَةَ بِنْتِ الْمِقْدَادِ عَنْ ضُبَاعَةَ بِنْتِ الزُّبَيْرِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ بْنِ هَاشِمٍ أَنَّهَا أَخْبَرَتْهَا قَالَتْ ذَهَبَ الْمِقْدَادُ لِحَاجَتِهِ بِبَقِيعِ الْخَبْخَبَةِ فَإِذَا جُرَذٌ يُخْرِجُ مِنْ جُحْرٍ دِينَارًا ثُمَّ لَمْ يَزَلْ يُخْرِجُ دِينَارًا دِينَارًا حَتَّى أَخْرَجَ سَبْعَةَ عَشَرَ دِينَارًا ثُمَّ أَخْرَجَ خِرْقَةً حَمْرَاءَ - يَعْنِى فِيهَا دِينَارٌ - فَكَانَتْ ثَمَانِيَةَ عَشَرَ دِينَارًا فَذَهَبَ بِهَا إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَخْبَرَهُ وَقَالَ لَهُ خُذْ صَدَقَتَهَا . فَقَالَ لَهُ صلى الله عليه وسلم
"هَلْ هَوَيْتَ إِلَى الْجُحْرِ." قَالَ لاَ . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"بَارَكَ اللَّهُ لَكَ فِيهَا."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19714, D003087
Hadis:
حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُسَافِرٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى فُدَيْكٍ حَدَّثَنَا الزَّمْعِىُّ عَنْ عَمَّتِهِ قُرَيْبَةَ بِنْتِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ أُمِّهَا كَرِيمَةَ بِنْتِ الْمِقْدَادِ عَنْ ضُبَاعَةَ بِنْتِ الزُّبَيْرِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ بْنِ هَاشِمٍ أَنَّهَا أَخْبَرَتْهَا قَالَتْ ذَهَبَ الْمِقْدَادُ لِحَاجَتِهِ بِبَقِيعِ الْخَبْخَبَةِ فَإِذَا جُرَذٌ يُخْرِجُ مِنْ جُحْرٍ دِينَارًا ثُمَّ لَمْ يَزَلْ يُخْرِجُ دِينَارًا دِينَارًا حَتَّى أَخْرَجَ سَبْعَةَ عَشَرَ دِينَارًا ثُمَّ أَخْرَجَ خِرْقَةً حَمْرَاءَ - يَعْنِى فِيهَا دِينَارٌ - فَكَانَتْ ثَمَانِيَةَ عَشَرَ دِينَارًا فَذَهَبَ بِهَا إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَخْبَرَهُ وَقَالَ لَهُ خُذْ صَدَقَتَهَا . فَقَالَ لَهُ صلى الله عليه وسلم
"هَلْ هَوَيْتَ إِلَى الْجُحْرِ." قَالَ لاَ . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"بَارَكَ اللَّهُ لَكَ فِيهَا."
Tercemesi:
Bize Cafer b. Müsafir, ona İbn Ebu Fudeyk, ona ez-Zem'î, ona halası Abdullah b. Vehb kızı Kureybe, ona annesi el-Mikdâd kızı Kerime, ona ez-Zübeyr b. Abdülmuttalib b. Haşim kızı Duba'a’nın şunu haber verdiğini rivayet etmiştir: el-Mikdâd, ihtiyacını görmek üzere Bakiu’l-Habhabe denilen yere gitmişti. Derken (orada) bir delikten bir dinar (altın) çıkartan iri erkek bir fare gördü, sonra durmadan birer dinar çıkartıp durdu ve sonunda on yedi dinar çıkardı. Sonra da kırmızı bir bez parçası çıkardı – yani onun içinde de bir dinar vardı- böylelikle on sekiz dinar etti. O bunları alıp Nebi'ye (sav) götürdü ve ona durumu haber vererek bunun sadakasını (zekâtını) al, dedi. Rasulullah (sav) ona "sen eğilip de deliğe uzandın mı?" buyurdu. (el-Mikdâd): Hayır dedi. Bu sefer Rasulullah (sav): "Allah bunları sana mübarek eylesin" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 40, /720
Senetler:
1. Duba'a bt. Zübeyr (Duba'a bt. Zübeyr b. Abdülmuttalib b. Hişam b. Abdümenaf)
2. Kerîme bt. Mikdâd el-Kindiyye (Kerîme bt. Mikdâd b. Esved)
3. Kureybe bt. Abdullah el-Kuraşiyye (Kureybe bt. Abdullah b. Vehb b. Zem'a)
4. Ebu Muhammed Musa b. Yakub ez-Zem'î (Musa b. Yakub b. Abdullah)
5. Ebu İsmail Muhammed b. Ebu Füdeyk ed-Dîlî (Muhammed b. İsmail b. Müslim b. Ebu Füdeyk)
6. Cafer b. Müsafir et-Tennîsî (Cafer b. Müsafir b. İbrahim b. Râşid)
Konular:
Define, gömü, Akarda bulunan define
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği