10612 Kayıt Bulundu.
Bize İshak b. Yezid ed-Dımaşkî, ona Yahya b. Hamza, ona Sevr b. Yezid, ona Hâlid b. Ma'dân, ona da, Hıms sahilinde kendisine ait bir evde eşi Ümmü Haram yaşayan Ubâde b. Sâmit'in yanına gelen Umeyr b. Esved el-Ansî, Ümmü Harâm'dan naklen Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Nebî (sav) "Ümmetimden deniz gazâsına çıkacak ilk orduya (cennet) vacip oldu" buyurdu. Ümmü Harâm, “ey Allah'ın Rasulü, ben içlerinde miyim?” dedi. Hz. Peygamber (sav) "evet, içlerindesin" buyurdu. Ardından Hz. Peygamber (sav), "Ümmetimden Kayser'in şehrine gazâ edecek ilk ordu da bağışlanmıştır" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü ben içlerinde miyim?” dedim. Efendimiz "Hayır" dedi.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb; (T) bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, o ikisine İbn Şihâb ez-Zührî, ona Sinan b. Ebu Sinân ed-Düelî ve Ebu Seleme, onlara da Cabir b. Abdullah (r.anhuma), Hz. Peygamber ile birlikte gazaya gittiğini, dikenli büyük birçok ağacı bulunan vadide iken kaylûle (öğlen istirahati) vakti olduğunu haber verip şöyle devam etmiştir: Gün ortası istirahati verilince insanlar, ağaçlar altında gölgelenmek üzere ağaçlık alana dağıldılar. Hz. Peygamber (sav) de bir ağaç altına konakladı, kılıcını ağaca astı, sonra uyudu. Uyandığında, bir de baktı ki yanında, geldiğini fark etmediği bir adam var. Hz. Peygamber şöyle anlattı: "Bu zât benim kılıcımı çekti ve “şimdi seni kim koruyacak?” dedi. Ben de “Allah” dedim. Bu cevabım üzerine kılıcı kınına koydu. İşte bu adam şu oturan bedevidir." Sonra Hz. Peygamber (sav) onu cezalandırmadı.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhâb, ona Hâlid, ona İkrime, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), (Bedir günü) çadırda iken "Allah'ım! Ahdini ve vaadini yerine getirmeni istiyorum. Allah'ım! (Müminlerin hezimetini) dilersen bugünden sonra sana ibadet edilmeyecek." buyurdu. Ebu Bekir, Nebî'nin (sav) elinden tutup "Yâ Rasulullah! Yeter! Rabbine yeterince yakardın" dedi. Hz. Peygamber (sav) zırh kuşanmış bir şekilde "Topluluk hezimete uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır" ayetini okuyarak (savaş alanına) çıktı. Vüheyb, Hâlid'den aktarırken "Bedir günü" ifadesini zikretmiştir.
Bize Kabîsa, ona Süfyân, ona İbn Zekvân, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) kunutta şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Seleme b. Hişâm'ı kurtar! Allah'ım! Velid b. Velid'i kurtar! Allah'ım! Müminlerden zayıf bırakılmış olanları kurtar! Allah'ım! Mudar üzerine baskını şiddetlendir. Allah'ım! Yusuf'un (zamanında yaşanan kıtlık) yılları gibi yılları (onlara musallat et)!"
Bize Amr b. Hâlid, ona Züheyr, ona da Ebu İshak şöyle rivayet etmiştir: Bir adam, Berâ'ya, “Ey Ebu Umâre! Huneyn günü (savaştan) kaçtınız mı?” dedi. (Berâ) şöyle cevap verdi: Hayır! Vallahi! Rasulullah (sav) kaçmadı. Ancak o, ashabının toyları ve silahsız piyadeleri ile (savaşa) çıktı. (Nihayet) Hevâzin ve Nasr oğullarından oluşmuş (ve) ok atmakla mahir bir toplulukla karşılaştılar. Attıkları ok hedefi vuruyor, neredeyse ıskalamıyordu! (Derken düşman), Beydâ (denilen) katırının üzerinde iken Nebî'ye yöneldi. Amcasının oğlu Ebu Süfyân b. Hâris b. Abdulmuttalib de (katırı) sevk ediyordu. Hz. Peygamber (sav) indi ve zafer duasında bulundu. Ardından, "Ben peygamberim! Yalan yok! Ben Abdülmuttalib'in oğluyum!" dedi. Akabinde ashabını (savaş) pozisyonuna soktu.
Bize Abdullah b. Ebu Şeybe, ona Cafer b. Avn, ona Süfyân, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Kabe'nin gölgesinde namaz kılardı. (O arada) Mekke'nin kırsalında deve kesilmişti. Ebu Cehil ve Kureyş'ten insanlar birilerini gönderip (kesilen devenin) derisini getirttiler ve onu Hz. Peygamber'in (sav) üzerine attılar. Fatıma gelip Nebî'nin üzerinden onu kaldırdı. Hz. Peygamber (sav) de "Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum! Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum! Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum! Ebu Cehil b. Hişâm'ı, Utbe b. Rabî'a'yı, Şeybe b. Rabî'a'yı, Velid b. Utbe'yi, Übey b. Halef'i ve Ukbe b. Ebu Mu'ayt'ı sana havale ediyorum" buyurdu. Onların hepsini Bedir kuyusunda öldürülmüş olarak gördüm. Ebu İshak der ki: Yedinci ismi unuttum. Yusuf b. İshak, Ebu İshak'tan naklen "Ümeyye b. Halef" ifadesini zikretmiştir. Şu'be de "Ümeyye" ya da "Übey" demiştir. Doğrusu "Ümeyye"'dir.