حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنْ عَامِرٍ الشَّعْبِىِّ قَالَ
"كَانَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم سَهْمٌ يُدْعَى الصَّفِىَّ إِنْ شَاءَ عَبْدًا وَإِنْ شَاءَ أَمَةً وَإِنْ شَاءَ فَرَسًا يَخْتَارُهُ قَبْلَ الْخُمُسِ."
Açıklama: Hz. Peygamber'in ganimet malları dağıtılmadan önce kendi hakkı olarak aldıkları diye isimlendirilen Safî, ordu başkanlarının payı olarak belirtilse de Merğinânî (el-Hidâye) Tîbî ve Aynî'nin beyanlarına göre risâletten dolayı sadece Hz. Peygamber'in hakkıdır. Daha sonraki idarecilerin böyle bir hakkı bulunmamaktadır. Nitekim Hulefâ-i Râşidîn de böyle bir pay almamışlardır. (Avnu'l-Ma'bud, VIII, 128.) Hadis mürseldir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18580, D002991
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنْ عَامِرٍ الشَّعْبِىِّ قَالَ
"كَانَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم سَهْمٌ يُدْعَى الصَّفِىَّ إِنْ شَاءَ عَبْدًا وَإِنْ شَاءَ أَمَةً وَإِنْ شَاءَ فَرَسًا يَخْتَارُهُ قَبْلَ الْخُمُسِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan (es-Sevrî), ona Mutarrif (b. Tarif), ona da Amir (eş-Şa'bî) şöyle haber vermiştir:
"Hz. Peygamber'in (sav) (ganimet malında) isterse bir köle, isterse bir cariye, isterse de bir atı alabileceği Safî olarak isimlendirilen bir payı vardı. Bu payını ganimet dağıtılmadan ayrılan humustan da önce seçerdi."
Açıklama:
Hz. Peygamber'in ganimet malları dağıtılmadan önce kendi hakkı olarak aldıkları diye isimlendirilen Safî, ordu başkanlarının payı olarak belirtilse de Merğinânî (el-Hidâye) Tîbî ve Aynî'nin beyanlarına göre risâletten dolayı sadece Hz. Peygamber'in hakkıdır. Daha sonraki idarecilerin böyle bir hakkı bulunmamaktadır. Nitekim Hulefâ-i Râşidîn de böyle bir pay almamışlardır. (Avnu'l-Ma'bud, VIII, 128.) Hadis mürseldir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 21, /699
Senetler:
1. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
2. Ebu Bekir Mutarrif b. Tarif el-Harisi (Mutarrif b. Tarif)
3. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
4. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Ganimet, beşte bir hisse
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
حَدَّثَنَا عَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الرَّازِىُّ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى قَالَ
"سَمِعْتُ عَلِيًّا يَقُولُ وَلاَّنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خُمُسَ الْخُمُسِ فَوَضَعْتُهُ مَوَاضِعَهُ حَيَاةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَحَيَاةَ أَبِى بَكْرٍ وَحَيَاةَ عُمَرَ فَأُتِىَ بِمَالٍ فَدَعَانِى فَقَالَ خُذْهُ. فَقُلْتُ لاَ أُرِيدُهُ. قَالَ خُذْهُ فَأَنْتُمْ أَحَقُّ بِهِ. قُلْتُ قَدِ اسْتَغْنَيْنَا عَنْهُ فَجَعَلَهُ فِى بَيْتِ الْمَالِ."
Açıklama: Hz. Ali, humus ayetinde (Enfal, 8/41) belirtilen 'yakınlara' verilecek payın ihtiyaç sahibi olunduğu zaman alınması gerektiği görüşüyle bu konuda Hz. Ömer'in görüşüne muvafık bir görüş serdetmiştir. (Avnu'l-mabud, VIII, 143)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18485, D002983
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الرَّازِىُّ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى قَالَ
"سَمِعْتُ عَلِيًّا يَقُولُ وَلاَّنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خُمُسَ الْخُمُسِ فَوَضَعْتُهُ مَوَاضِعَهُ حَيَاةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَحَيَاةَ أَبِى بَكْرٍ وَحَيَاةَ عُمَرَ فَأُتِىَ بِمَالٍ فَدَعَانِى فَقَالَ خُذْهُ. فَقُلْتُ لاَ أُرِيدُهُ. قَالَ خُذْهُ فَأَنْتُمْ أَحَقُّ بِهِ. قُلْتُ قَدِ اسْتَغْنَيْنَا عَنْهُ فَجَعَلَهُ فِى بَيْتِ الْمَالِ."
Tercemesi:
Bize Abbas b. Abdulazim, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Cafer er-Razî, ona Mutarrif (b. Tarif), ona da Abdurrahman b. Ebu Leyla Hz. Ali'yi şöyle derken işittiğini haber vermiştir.
"Hz. Peygamber (sav) beni humusun beşte birlik kısmına (dağıtmak üzere) görevlendirmişti. Ben de onu Hz. Peygamber'in (sav), Hz. Ebu Bekir'in ve Hz. Ömer'in zamanlarında hak sahiplerine verdim. Hz. Ömer'e bir mal getirildi de o beni çağırarak bu malı al, dedi. Ben de bu malı istemiyorum, dedim. Ömer de onu al, o mala siz daha çok hak sahibisiniz dedi. Ben de bizim ona ihtiyacımız yok dedim. Ömer de o malı devletin hazinesi olan Beytülmal'a koydu."
Açıklama:
Hz. Ali, humus ayetinde (Enfal, 8/41) belirtilen 'yakınlara' verilecek payın ihtiyaç sahibi olunduğu zaman alınması gerektiği görüşüyle bu konuda Hz. Ömer'in görüşüne muvafık bir görüş serdetmiştir. (Avnu'l-mabud, VIII, 143)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 20, /695
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Bekir Mutarrif b. Tarif el-Harisi (Mutarrif b. Tarif)
4. Ebu Cafer İsa b. Mahan er-Razî (İsa b. Mâhân b. İsmail)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Ebu Bükeyr el-Kaysî (Yahya b. Ebu Bükeyr)
6. Abbas b. Abdulazim el-Anberi (Abbas b. Abdulazim b. İsmail)
Konular:
Ganimet, beşte bir hisse
Ganimet, Hz. Peygamber'in taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Açıklama: Muhayyisa'nin ismi Muhaysa olarak da okunabilir. (Avnu'l-Mabud, VIII, 162.)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18634, D003002
Hadis:
حَدَّثَنَا مُصَرِّفُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا يُونُسُ قَالَ ابْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى مَوْلًى لِزَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ حَدَّثَتْنِى ابْنَةُ مُحَيِّصَةَ عَنْ أَبِيهَا مُحَيِّصَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"مَنْ ظَفِرْتُمْ بِهِ مِنْ رِجَالِ يَهُودَ فَاقْتُلُوهُ." فَوَثَبَ مُحَيِّصَةُ عَلَى شَبِيبَةَ رَجُلٍ مِنْ تُجَّارِ يَهُودَ كَانَ يُلاَبِسُهُمْ فَقَتَلَهُ وَكَانَ حُوَيِّصَةُ إِذْ ذَاكَ لَمْ يُسْلِمْ وَكَانَ أَسَنَّ مِنْ مُحَيِّصَةَ فَلَمَّا قَتَلَهُ جَعَلَ حُوَيِّصَةُ يَضْرِبُهُ وَيَقُولُ يَا عَدُوَّ اللَّهِ أَمَا وَاللَّهِ لَرُبَّ شَحْمٍ فِى بَطْنِكَ مِنْ مَالِهِ .
Tercemesi:
Bize Musarrif b. Amr, ona Yunus (b. Bükeyr), ona İbn İshak, ona Zeyd b. Sabit'in Mevlası (Muhammed b. Muhammed), ona Muhaysa'nın kızı, ona da Muhaysa b. Mesud, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Sizden kim Yahudi erkeklerinden birini ele geçirirse onu öldürsün." Bunun üzerine Muhaysa Yahudi tüccarlarından olan ve kendileriyle karışmış aralarında bulunan genç bir adamın üstüne sıçrayıp onu öldürmüş. O dönemde henüz müslüman olmayan ve Muhaysa'dan yaşça büyük olan (kardeşi) Huvayyisa, Muhaysa Yahudi'yi öldürünce ona vurmaya başlamış ve Ey Allah'ın düşmanı! Yemin olsun ki belki de karnındaki yağlar onun malındandır, demiş.
Açıklama:
Muhayyisa'nin ismi Muhaysa olarak da okunabilir. (Avnu'l-Mabud, VIII, 162.)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 22, /701
Senetler:
1. Ebu Sa'd Muhaysa b. Mesud el-Ensarî (Muhaysa b. Mesud b. Ka'b b. Âmir)
2. İbnetü Muhaysa b. Mesud (İbnetü Muhaysa b. Mesud)
3. Muhammed b. Ebu Muhammed el-Ensari (Muhammed b. Ebu Muhammed)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Bükeyr Yunus b. Bükeyr eş-Şeybanî (Yunus b. Bükeyr b. Vasıl)
6. Musarrif b. Amr el-Yâmi (Musarrif b. Amr b. Seri b. Musarrif)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Savaş, Hukuku
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْمَهْرِىُّ أَخْبَرَنِى ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى أُسَامَةُ بْنُ زَيْدٍ اللَّيْثِىُّ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ لَمَّا افْتُتِحَتْ خَيْبَرُ سَأَلَتْ يَهُودُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُقِرَّهُمْ عَلَى أَنْ يَعْمَلُوا عَلَى النِّصْفِ مِمَّا خَرَجَ مِنْهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أُقِرُّكُمْ فِيهَا عَلَى ذَلِكَ مَا شِئْنَا." فَكَانُوا عَلَى ذَلِكَ وَكَانَ التَّمْرُ يُقْسَمُ عَلَى السُّهْمَانِ مِنْ نِصْفِ خَيْبَرَ وَيَأْخُذُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْخُمُسَ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَطْعَمَ كُلَّ امْرَأَةٍ مِنْ أَزْوَاجِهِ مِنَ الْخُمُسِ مِائَةَ وَسْقٍ تَمْرًا وَعِشْرِينَ وَسْقًا شَعِيرًا فَلَمَّا أَرَادَ عُمَرُ إِخْرَاجَ الْيَهُودِ أَرْسَلَ إِلَى أَزْوَاجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ لَهُنَّ مَنْ أَحَبَّ مِنْكُنَّ أَنْ أَقْسِمَ لَهَا نَخْلاً بِخَرْصِهَا مِائَةَ وَسْقٍ فَيَكُونَ لَهَا أَصْلُهَا وَأَرْضُهَا وَمَاؤُهَا وَمِنَ الزَّرْعِ مَزْرَعَةُ خَرْصٍ عِشْرِينَ وَسْقًا فَعَلْنَا وَمَنْ أَحَبَّ أَنْ نَعْزِلَ الَّذِى لَهَا فِى الْخُمُسِ كَمَا هُوَ فَعَلْنَا .
Açıklama: Vesk, Hz. Peygamber döneminde kullanılan katı yiyecek ölçeğidir. Kesin olmamakla beraber bir vesk yaklaşık 165 lt. veya 122 kg olarak tahmin edilmiştir. (TDVİA, "Vesk" maddesi)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18767, D003008
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْمَهْرِىُّ أَخْبَرَنِى ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى أُسَامَةُ بْنُ زَيْدٍ اللَّيْثِىُّ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ لَمَّا افْتُتِحَتْ خَيْبَرُ سَأَلَتْ يَهُودُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُقِرَّهُمْ عَلَى أَنْ يَعْمَلُوا عَلَى النِّصْفِ مِمَّا خَرَجَ مِنْهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أُقِرُّكُمْ فِيهَا عَلَى ذَلِكَ مَا شِئْنَا." فَكَانُوا عَلَى ذَلِكَ وَكَانَ التَّمْرُ يُقْسَمُ عَلَى السُّهْمَانِ مِنْ نِصْفِ خَيْبَرَ وَيَأْخُذُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْخُمُسَ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَطْعَمَ كُلَّ امْرَأَةٍ مِنْ أَزْوَاجِهِ مِنَ الْخُمُسِ مِائَةَ وَسْقٍ تَمْرًا وَعِشْرِينَ وَسْقًا شَعِيرًا فَلَمَّا أَرَادَ عُمَرُ إِخْرَاجَ الْيَهُودِ أَرْسَلَ إِلَى أَزْوَاجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ لَهُنَّ مَنْ أَحَبَّ مِنْكُنَّ أَنْ أَقْسِمَ لَهَا نَخْلاً بِخَرْصِهَا مِائَةَ وَسْقٍ فَيَكُونَ لَهَا أَصْلُهَا وَأَرْضُهَا وَمَاؤُهَا وَمِنَ الزَّرْعِ مَزْرَعَةُ خَرْصٍ عِشْرِينَ وَسْقًا فَعَلْنَا وَمَنْ أَحَبَّ أَنْ نَعْزِلَ الَّذِى لَهَا فِى الْخُمُسِ كَمَا هُوَ فَعَلْنَا .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Davud Mehri, ona (Abdullah) b. Vehb, ona Üsame b. Zeyd el-Leysî, ona Nafi', ona da Abdullah b. Ömer şöyle haber vermiştir: Hayber fethedildiğinde Yahudiler, Hz. Peygamber'den (sav) çıkarttıkları ürünlerin yarısını vermek üzere anlaşma yaparak Hayber'de mukim bırakmasını istediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara "dilediğimiz kadar dediğiniz şartlar üzere sizi Hayber'de ikamet ettiriyoruz." dedi. Yahudiler bu anlaşma üzerine ikamet ediyorlardı. Hayber hurmasının (Müslümanlara ödenen) yarısı taksim edilir ve Hz. Peygamber (sav) bunun beşte birini (humus) alırdı. Hz. Peygamber (sav), bu beşte birlik kısımla eşlerinin rızkını sağlar, onların her birine yüz ölçü (vesk) hurma yirmi ölçü de (vesk) arpa verirdi. Hz. Ömer, Hayber Yahudilerini oradan çıkarmak istediğinde Hz. Peygamber'in (sav) eşlerine bir elçi gönderip onlara şöyle söyledi: Sizden kim tahminen yüz ölçülük (vesk) ürün veren bir hurma bahçesi isterse o arazinin ağacı, toprağı ve suyu ve tahmini yirmi ölçülük (vesk) ürün veren (arpa) arazi isterse bunu yaparız. Kim de beşte birlik kısımdan (Hz. Peygamber (sav) zamanında olduğu gibi) hakkının ayrılıp kendisine verilmesini isterse bunu da yaparız.
Açıklama:
Vesk, Hz. Peygamber döneminde kullanılan katı yiyecek ölçeğidir. Kesin olmamakla beraber bir vesk yaklaşık 165 lt. veya 122 kg olarak tahmin edilmiştir. (TDVİA, "Vesk" maddesi)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 24, /704
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Zeyd Üsame b. Zeyd el-Leysî (Üsame b. Zeyd)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Süleyman b. Davud el-Mehri (Süleyman b. Davud b. Hammad b. Sa'd)
Konular:
Ganimet, beşte bir hisse
Hz. Peygamber, mirası
Siyer, Hayber arazisi, ilgili uygulama, Hz. Peygamber ve Ömer'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18189, D002960
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ - يَعْنِى ابْنَ سَعْدٍ - حَدَّثَنَا ابْنُ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ الأَنْصَارِىِّ
"أَنَّ جَيْشًا مِنَ الأَنْصَارِ كَانُوا بِأَرْضِ فَارِسَ مَعَ أَمِيرِهِمْ وَكَانَ عُمَرُ يُعْقِبُ الْجُيُوشَ فِى كُلِّ عَامٍ فَشُغِلَ عَنْهُمْ عُمَرُ فَلَمَّا مَرَّ الأَجَلُ قَفَلَ أَهْلُ ذَلِكَ الثَّغْرِ فَاشْتَدَّ عَلَيْهِمْ وَتَوَاعَدَهُمْ وَهُمْ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا يَا عُمَرُ إِنَّكَ غَفَلْتَ عَنَّا وَتَرَكْتَ فِينَا الَّذِى أَمَرَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ إِعْقَابِ بَعْضِ الْغَزِيَّةِ بَعْضًا."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona da Abdullah b. Ka'b b. Malik el-Ensarî şöyle haber vermiştir:
"Ensar'dan oluşan bir ordu birliği, komutanlarıyla birlikte Fars topraklarındaydılar. Hz. Ömer her sene o bölgeye yeni bir birlik gönderiyordu. Ancak (o sene) onlarla ilgilenemedi ve (ordu gönderemedi). Vakit geldiğinde (nöbet yerlerini terk edip) yola çıktılar ve Hz. Ömer sözlerinde durmayıp geldikleri için onları azarladı. Halbuki onlar Hz. Peygamber'in (sav) ashabıydılar ve Ey Ömer! Sen bizi ihmal ettin ve Hz. Peygamber'in (sav) cephedeki birliğin yerine (nöbeti devralmak için) başka bir birliği gönderme emrini terk ettin dediler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 18, /688
Senetler:
1. Ashabu Rasûlillâh (Ashabu Rasûlillâh)
2. Abdullah b. Ka'b el-Ensarî (Abdullah b. Ka'b b. Malik b. Amr b. Kayn)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
Hz. Peygamber, emrine uymak
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ أَخْبَرَنِى جُبَيْرُ بْنُ مُطْعِمٍ قَالَ لَمَّا كَانَ يَوْمُ خَيْبَرَ وَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَهْمَ ذِى الْقُرْبَى فِى بَنِى هَاشِمٍ وَبَنِى الْمُطَّلِبِ وَتَرَكَ بَنِى نَوْفَلٍ وَبَنِى عَبْدِ شَمْسٍ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَعُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ حَتَّى أَتَيْنَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَؤُلاَءِ بَنُو هَاشِمٍ لاَ نُنْكِرُ فَضْلَهُمْ لِلْمَوْضِعِ الَّذِى وَضَعَكَ اللَّهُ بِهِ مِنْهُمْ فَمَا بَالُ إِخْوَانِنَا بَنِى الْمُطَّلِبِ أَعْطَيْتَهُمْ وَتَرَكْتَنَا وَقَرَابَتُنَا وَاحِدَةٌ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَنَا وَبَنُو الْمُطَّلِبِ لاَ نَفْتَرِقُ فِى جَاهِلِيَّةٍ وَلاَ إِسْلاَمٍ وَإِنَّمَا نَحْنُ وَهُمْ شَىْءٌ وَاحِدٌ." وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18475, D002980
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ أَخْبَرَنِى جُبَيْرُ بْنُ مُطْعِمٍ قَالَ لَمَّا كَانَ يَوْمُ خَيْبَرَ وَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَهْمَ ذِى الْقُرْبَى فِى بَنِى هَاشِمٍ وَبَنِى الْمُطَّلِبِ وَتَرَكَ بَنِى نَوْفَلٍ وَبَنِى عَبْدِ شَمْسٍ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَعُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ حَتَّى أَتَيْنَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَؤُلاَءِ بَنُو هَاشِمٍ لاَ نُنْكِرُ فَضْلَهُمْ لِلْمَوْضِعِ الَّذِى وَضَعَكَ اللَّهُ بِهِ مِنْهُمْ فَمَا بَالُ إِخْوَانِنَا بَنِى الْمُطَّلِبِ أَعْطَيْتَهُمْ وَتَرَكْتَنَا وَقَرَابَتُنَا وَاحِدَةٌ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَنَا وَبَنُو الْمُطَّلِبِ لاَ نَفْتَرِقُ فِى جَاهِلِيَّةٍ وَلاَ إِسْلاَمٍ وَإِنَّمَا نَحْنُ وَهُمْ شَىْءٌ وَاحِدٌ." وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ .
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Hüşeym (b. Beşir), ona Muhammed b. İshak, ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Cübeyr b. Mutim şöyle haber vermiştir. Hz. Peygamber (sav), Muttalib oğulları ile Haşim oğullarından olan akrabalarına (ganimet malından ayrılan) beşte birlik (humus) kısımdan bir pay ayırırdı. Nevfel oğulları ile Abdüşems oğullarına ise herhangi bir pay ayırmazdı. Ben (Cübeyr b. Mutim) ve Osman b. Affan çıkıp Hz. Peygamber'e (sav) geldik ve Ey Allah'ın Rasulü! bunlar Haşim oğulları bunların üstünlüklerini inkar etmiyoruz. Zira Allah seni onların içine koydu. Muttalib oğullarından kardeşlerimize ne oluyor da onlara veriyorsun ve bizi bırakıyorsun. Bizim (sana olan) akrabalığımız onlarla aynıdır, dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), şöyle buyurdu:
"Ben ve Muttalib oğulları ne İslam döneminde ne de cahiliye döneminde hiç ayrılmadık. Biz ve onlar biriz." Bu esnada parmaklarını birbirine geçirdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 20, /694
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Ganimet, beşte bir hisse
Ganimet, Hz. Peygamber'in taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18615, D002995
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَمْرِو بْنِ أَبِى عَمْرٍو عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ
"قَدِمْنَا خَيْبَرَ فَلَمَّا فَتَحَ اللَّهُ تَعَالَى الْحِصْنَ ذُكِرَ لَهُ جَمَالُ صَفِيَّةَ بِنْتِ حُيَىٍّ وَقَدْ قُتِلَ زَوْجُهَا وَكَانَتْ عَرُوسًا فَاصْطَفَاهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِنَفْسِهِ فَخَرَجَ بِهَا حَتَّى بَلَغْنَا سُدَّ الصَّهْبَاءِ حَلَّتْ فَبَنَى بِهَا."
Tercemesi:
Bize Said b. Mansur, ona Yakub b. Abdurrahman ez-Zührî, ona Amr b. Ebu Amr, ona da Enes b. Malik şöyle haber vermiştir:
"Hayber'e gelip Allah kalenin fethini müyesser kılınca Hz. Peygamber'e (sav), Safiyye bt. Huyey'in güzelliğinden bahsedildi. Safiyye'nin eşi savaşta öldürülmüştü. Safiyye de (yeni evlenmiş) bir gelindi. Hz. Peygamber (sav) Safiyye'yi kendisi için seçti ve onunla yola çıktı. Süddü's-sahbâ denilen yere geldiğimizde Safiyye hayızdan çıktı ve Hz. Peygamber (sav) onunla zifafa girdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 21, /699
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Osman Amr b. Ebu Amr el-Kuraşi (Amr b. Meysere)
3. Yakub b. Abdurrahman el-Kârî (Yakub b. Abdurrahman b. Muhammed)
4. Said b. Mansur el-Horasânî (Ebû Osman Said b Mansur b. Şu'be)
Konular:
Fe'y ve Ganimet
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Hz. Peygamber, hanımları
Hz. Peygamber, hanımları, Safiyye bt. Huyeyy
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18488, D002984
Hadis:
- حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْبَرِيدِ حَدَّثَنَا حُسَيْنُ بْنُ مَيْمُونٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى قَالَ
"سَمِعْتُ عَلِيًّا عَلَيْهِ السَّلاَمُ يَقُولُ اجْتَمَعْتُ أَنَا وَالْعَبَّاسُ وَفَاطِمَةُ وَزَيْدُ بْنُ حَارِثَةَ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ رَأَيْتَ أَنْ تُوَلِّيَنِى حَقَّنَا مِنْ هَذَا الْخُمُسِ فِى كِتَابِ اللَّهِ فَأَقْسِمَهُ حَيَاتَكَ كَىْ لاَ يُنَازِعَنِى أَحَدٌ بَعْدَكَ فَافْعَلْ. قَالَ فَفَعَلَ ذَلِكَ - قَالَ - فَقَسَمْتُهُ حَيَاةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ وَلاَّنِيهِ أَبُو بَكْرٍ رضى الله عنه حَتَّى إِذَا كَانَتْ آخِرُ سَنَةٍ مِنْ سِنِى عُمَرَ رضى الله عنه فَإِنَّهُ أَتَاهُ مَالٌ كَثِيرٌ فَعَزَلَ حَقَّنَا ثُمَّ أَرْسَلَ إِلَىَّ فَقُلْتُ بِنَا عَنْهُ الْعَامَ غِنًى وَبِالْمُسْلِمِينَ إِلَيْهِ حَاجَةٌ فَارْدُدْهُ عَلَيْهِمْ فَرَدَّهُ عَلَيْهِمْ ثُمَّ لَمْ يَدْعُنِى إِلَيْهِ أَحَدٌ بَعْدَ عُمَرَ فَلَقِيتُ الْعَبَّاسَ بَعْدَ مَا خَرَجْتُ مِنْ عِنْدِ عُمَرَ فَقَالَ يَا عَلِىُّ حَرَمْتَنَا الْغَدَاةَ شَيْئًا لاَ يُرَدُّ عَلَيْنَا أَبَدًا وَكَانَ رَجُلاً دَاهِيًا."
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona (Abdullah) b. Nümeyr, ona Haşim b. Berid, ona Hüseyin b. Meymun, ona Abdullah b. Abdullah, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ali (b. Ebu Talib) şöyle haber vermiştir:
"Ben, Abbas, Fatıma ve Zeyd b. Harise Hz. Peygamber'in (sav) yanında bir araya geldik. Ben, Ey Allah'ın Resulü! Uygun görürseniz beni Allah'ın kitabındaki (ganimet malından beşte birlik pay olan) humustaki hakkımızın başına yönetici (mütevelli) olarak görevlendirseniz, ben de bunu siz hayattayken taksim edeyim ki sizden sonra kimse bana itiraz edemesin, (dilerseniz) böyle yapın, dedim. Bunu yaptı ve Hz. Peygamber (sav) hayattayken (humustaki hakkımızı) ben dağıttım. Sonra Hz. Ebu Bekir (ra) beni yine humus dağıtımına görevli (mütevelli) tayin etti. Hz. Ömer'in (ra) hilafetinin son yılına kadar da bu görevde kaldım. Bir gün Hz. Ömer'e yüklü miktarda mal geldi, bizim hakkımızı ayırdı ve bana gönderdi. Ben de bizim bu sene ona ihtiyacımız yok bilakis müslümanların ona ihtiyacı var, onlara ver, diyerek malı ona geri gönderdim. O da malları ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Ömer'den sonra kimse bana humus hakkı için o görevi vermedi. Ömer'in yanından çıktıktan sonra Abbas'la karşılaşmıştım o bana Ey Ali! Sen bizi rızkımızdan mahrum bıraktın. Artık bu bize ebediyen verilmez, dedi. Abbas dahi bir adamdı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 20, /695
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Cafer İbn Seriyye er-Razi (Abdullah b. Abdullah)
4. Hüseyin b. Meymun el-Handekî (Hüseyin b. Memun)
5. Ebu Ali Haşim b. Berid ez-Zebidî (Haşim b. Berid)
6. Ebu Hişam Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî (Abdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye)
7. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Ganimet, beşte bir hisse
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18511, D002988
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ خَلَفٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى عَنْ سَعِيدٍ - يَعْنِى الْجُرَيْرِىَّ - عَنْ أَبِى الْوَرْدِ عَنِ ابْنِ أَعْبُدَ قَالَ قَالَ لِى عَلِىٌّ رضى الله عنه أَلاَ أُحَدِّثُكَ عَنِّى وَعَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَكَانَتْ مِنْ أَحَبِّ أَهْلِهِ إِلَيْهِ قُلْتُ بَلَى. قَالَ إِنَّهَا جَرَّتْ بِالرَّحَى حَتَّى أَثَّرَ فِى يَدِهَا وَاسْتَقَتْ بِالْقِرْبَةِ حَتَّى أَثَّرَ فِى نَحْرِهَا وَكَنَسَتِ الْبَيْتَ حَتَّى اغْبَرَّتْ ثِيَابُهَا فَأَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم خَدَمٌ فَقُلْتُ لَوْ أَتَيْتِ أَبَاكِ فَسَأَلْتِيهِ خَادِمًا فَأَتَتْهُ فَوَجَدَتْ عِنْدَهُ حُدَّاثًا فَرَجَعَتْ فَأَتَاهَا مِنَ الْغَدِ فَقَالَ
"مَا كَانَ حَاجَتُكِ." فَسَكَتَتْ فَقُلْتُ أَنَا أُحَدِّثُكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ جَرَّتْ بِالرَّحَى حَتَّى أَثَّرَتْ فِى يَدِهَا وَحَمَلَتْ بِالْقِرْبَةِ حَتَّى أَثَّرَتْ فِى نَحْرِهَا فَلَمَّا أَنْ جَاءَكَ الْخَدَمُ أَمَرْتُهَا أَنْ تَأْتِيَكَ فَتَسْتَخْدِمَكَ خَادِمًا يَقِيهَا حَرَّ مَا هِىَ فِيهِ. قَالَ
"اتَّقِى اللَّهَ يَا فَاطِمَةُ وَأَدِّى فَرِيضَةَ رَبِّكِ وَاعْمَلِى عَمَلَ أَهْلِكِ فَإِذَا أَخَذْتِ مَضْجَعَكِ فَسَبِّحِى ثَلاَثًا وَثَلاَثِينَ وَاحْمَدِى ثَلاَثًا وَثَلاَثِينَ وَكَبِّرِى أَرْبَعًا وَثَلاَثِينَ فَتِلْكَ مِائَةٌ فَهِىَ خَيْرٌ لَكِ مِنْ خَادِمٍ." قَالَتْ رَضِيتُ عَنِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَعَنْ رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Halef, ona Abdula'lâ el-Kuraşî, ona Said (b. İyâs) el-Cüreyrî, ona Ebu Verd (b. Sümame), ona da (Ali) b. A'bud, Hz. Ali'nin kendisine şöyle haber verdiğini nakletmiştir: Hz. Ali bana, sana kendimden ve Hz. Peygamber'in ailesinden kendisine en sevgilisi olan kızı Fatıma'dan haber vereyim mi? dedi. Ben de tabi ki dedim. Hz. Ali, şöyle devam etti: Fatıma, el değirmeni çekerdi, hatta ellerinde iz oluşmuştu. Su kırbalarıyla da su taşırdı, hatta göğüslerinin üzerinde iz oluşmuştu. Evini süpürürken elbiseleri toz-toprak olmuştu. (Bu esnada bir gün) Hz. Peygamber'e (sav) hizmetçiler geldi. Ben de Fatıma'ya, babana gitsen de ondan bir hizmetçi istesen dedim. Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve onu yanındaki insanlarla konuşuyor buldu ve (bir şey talep etmeden) geri döndü. Hz. Peygamber (sav) ertesi gün Fatıma'ya geldi ve "ihtiyacın neydi?" diye sordu. Hz. Fatıma sustu. Ben de ben sana anlatacağım Ey Allah'ın Rasul'ü! Fatıma değirmen çektiğinden ellerinde izler oluştu. Kırbayla su taşıdığından göğsünde de izler oluştu. Sana hizmetçiler geldiğinde ben ona sana gelmesini ve içinde bulunduğu sıkıntılı halden onu kurtaracak hizmetçi talep etmesini emretmiştim, dedim. Hz. Peygamber de (sav) şöyle buyurdu:
"Allah'tan kork, Ey Fatıma! Allah'ın farz kıldıklarını yerine getir. Ailenin işlerini (kendin) yap. Yatağına uzandığında, otuz üç kere Suphanallah, otuz üç kere Elhamdülillah, otuz dört defa da Allahu Ekber de. Böylece yüz olur. Bu senin için hizmetçilerden daha hayırlıdır." Bunun üzerine Hz. Fatıma şöyle dedi: Allah'tan da Peygamber'inden de razıyım.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 20, /698
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Hasan Ali b. A'bud (Ali b. A'bud)
3. Ebu Verd b. Sümame el-Kuşeyrî (Ebu Verd b. Sümame b. Hazn)
4. Ebu Mesud Said b. İyâs el-Cüreyrî (Said b. İyâs)
5. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
6. Ebu Seleme Yahya b. Halef el-Cûbârî (Yahya b. Halef)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma evliliği, miras talebi vs
Kadın, kocasına itaat etmesi
Tesbih, namazdan sonra tesbih çekmek
Yardımseverlik, Yardımcı, hizmetçi / yardımcı edinmek
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا اللَّيْثُ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ بَيْنَا نَحْنُ فِى الْمَسْجِدِ إِذْ خَرَجَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"انْطَلِقُوا إِلَى يَهُودَ." فَخَرَجْنَا مَعَهُ حَتَّى جِئْنَاهُمْ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَنَادَاهُمْ فَقَالَ
"يَا مَعْشَرَ يَهُودَ أَسْلِمُوا تَسْلَمُوا." فَقَالُوا قَدْ بَلَّغْتَ يَا أَبَا الْقَاسِمِ . فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَسْلِمُوا تَسْلَمُوا." فَقَالُوا قَدْ بَلَّغْتَ يَا أَبَا الْقَاسِمِ . فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"ذَلِكَ أُرِيدُ." ثُمَّ قَالَهَا الثَّالِثَةَ
"اعْلَمُوا أَنَّمَا الأَرْضُ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِنِّى أُرِيدُ أَنْ أُجْلِيَكُمْ مِنْ هَذِهِ الأَرْضِ فَمَنْ وَجَدَ مِنْكُمْ بِمَالِهِ شَيْئًا فَلْيَبِعْهُ وَإِلاَّ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا الأَرْضُ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18635, D003003
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا اللَّيْثُ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ بَيْنَا نَحْنُ فِى الْمَسْجِدِ إِذْ خَرَجَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"انْطَلِقُوا إِلَى يَهُودَ." فَخَرَجْنَا مَعَهُ حَتَّى جِئْنَاهُمْ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَنَادَاهُمْ فَقَالَ
"يَا مَعْشَرَ يَهُودَ أَسْلِمُوا تَسْلَمُوا." فَقَالُوا قَدْ بَلَّغْتَ يَا أَبَا الْقَاسِمِ . فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَسْلِمُوا تَسْلَمُوا." فَقَالُوا قَدْ بَلَّغْتَ يَا أَبَا الْقَاسِمِ . فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"ذَلِكَ أُرِيدُ." ثُمَّ قَالَهَا الثَّالِثَةَ
"اعْلَمُوا أَنَّمَا الأَرْضُ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِنِّى أُرِيدُ أَنْ أُجْلِيَكُمْ مِنْ هَذِهِ الأَرْضِ فَمَنْ وَجَدَ مِنْكُمْ بِمَالِهِ شَيْئًا فَلْيَبِعْهُ وَإِلاَّ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا الأَرْضُ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم."
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys (b. Sa'd), ona Said b. Ebu Said, ona babası (Ebu Said, Keysan el-Makburî), ona da Ebu Hureyre şöyle haber vermiştir: Bir gün mescitteyken Hz. Peygamber (sav) geldi ve şöyle buyurdu:
"Haydi Yahudilere gidelim." Onunla çıktık ve Yahudilere geldik. Hz. Peygamber (sav), ayağa kalktı ve şöyle seslendi.
"Ey Yahudi Halkı! Müslüman olun, selamete kavuşun." Yahudiler, tebliğ ettin Ey Ebu'l-Kasım, dediler. Hz. Peygamber (sav), onlara tekrar şöyle dedi.
"Müslüman olun, selamete kavuşun." Yahudiler, tekrar (tamam) tabliğ ettin Ey Ebu'l-Kasım, dediler. Hz. Peygamber (sav), bu sefer onlara, "bunu (yani Müslüman olmanızı sadece söylemiyorum aynı zamanda) istiyorum" deyip üçüncü defa şöyle söyledi:
"Biliniz ki yeryüzü Allah'ın ve Rasulü'nündür. Ben (inanmadığınız takdirde) sizi bu topraklardan sürmek istiyorum. Sizden kimin malı varsa onu hemen satsın. Zira bilin ki, yeryüzü Allah'ın ve Rasulü'nündür."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 22, /701
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Said Keysan el-Makburî (Keysan Ebu Said)
3. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot