Bize Yahya, ona Vekî', ona Şu'be, ona Said b. Ebu Bürde, ona da babası (Ebu Bürde b. Ebu Musa), (Said'in) dedesi (Ebu Musa el-Eşarî'den) naklen şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), Muaz'ı ve Ebu Musa'yı Yemen'e gönderirken şu tavsiyede bulundu:
"Kolaylaştırın, zorlaştırmayın! Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Birbirinize itaat edin ve ihtilafa düşmeyin."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30338, B003038
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ :
أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ مُعَاذًا وَأَبَا مُوسَى إِلَى الْيَمَنِ قَالَ " يَسِّرَا وَلاَ تُعَسِّرَا ، وَبَشِّرَا وَلاَ تُنَفِّرَا ، وَتَطَاوَعَا وَلاَ تَخْتَلِفَا "
Tercemesi:
Bize Yahya, ona Vekî', ona Şu'be, ona Said b. Ebu Bürde, ona da babası (Ebu Bürde b. Ebu Musa), (Said'in) dedesi (Ebu Musa el-Eşarî'den) naklen şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), Muaz'ı ve Ebu Musa'yı Yemen'e gönderirken şu tavsiyede bulundu:
"Kolaylaştırın, zorlaştırmayın! Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Birbirinize itaat edin ve ihtilafa düşmeyin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 164, 1/801
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Said b. Ebu Bürde el-Eşari (Said b. Amir b. Abdullah b. Kays)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Cafer el-Bikendî (Yahya b. Cafer b. A'yen)
Konular:
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Bize Mekkî b. İbrahim, ona Yezid b. Ebu Ubeyd, ona da Seleme şöyle rivayet etmiştir:
Ğâbe tarafına gitmek üzere Medine'den çıktım. Ğâbe Tepesine geldiğimde Abdurrahman b. Avf'ın hizmetlisi benimle karşılaştı. Ben, “hele dur, neyin var?” dedim. O, “Rasulullah'ın (sav) develeri çalındı” dedi. Ben, “onları kim çaldı?” dedim. O, “Gatafân ve Fezâre” dedi. Ben de iki siyahlık arasındaki (Medineliler'e) sesimi işittirmek için üç kere “baskın var! Baskın var!” diye bağırdım. Sonra yaya olarak takibe başladım. Nihayet onlara yetiştim. Gerçekten develeri çalmışlardı. “Ben Ekva'nın oğluyum, Bugün hüsran günüdür” diyerek onları oklamaya başladım. Suya varmalarından önce develeri onlardan kurtardım. Onları sürüyerek Hz. Peygamber'e geldim. Nebî (sav) de beni karşıladı. Ben, “Yâ Rasulullah, Düşman susuzdur. Ben onları acele ettirerek su tedarik etmelerine mani oldum, onların peşinden adam yolla” dedim. Hz. Peygamber (sav), "ey Ekva'nın oğlu, alacağını aldın, artık itidalli ol, onlar, kendi kabilelerine misafir olmuşlardır" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30348, B003041
Hadis:
حَدَّثَنَا الْمَكِّىُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ أَبِى عُبَيْدٍ عَنْ سَلَمَةَ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ قَالَ خَرَجْتُ مِنَ الْمَدِينَةِ ذَاهِبًا نَحْوَ الْغَابَةِ ، حَتَّى إِذَا كُنْتُ بِثَنِيَّةِ الْغَابَةِ لَقِيَنِى غُلاَمٌ لِعَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ قُلْتُ وَيْحَكَ ، مَا بِكَ قَالَ أُخِذَتْ لِقَاحُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قُلْتُ مَنْ أَخَذَهَا قَالَ غَطَفَانُ وَفَزَارَةُ . فَصَرَخْتُ ثَلاَثَ صَرَخَاتٍ أَسْمَعْتُ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا يَا صَبَاحَاهْ ، يَا صَبَاحَاهْ . ثُمَّ انْدَفَعْتُ حَتَّى أَلْقَاهُمْ وَقَدْ أَخَذُوهَا ، فَجَعَلْتُ أَرْمِيهِمْ وَأَقُولُ أَنَا ابْنُ الأَكْوَعِ ، وَالْيَوْمُ يَوْمُ الرُّضَّعِ ، فَاسْتَنْقَذْتُهَا مِنْهُمْ قَبْلَ أَنْ يَشْرَبُوا ، فَأَقْبَلْتُ بِهَا أَسُوقُهَا ، فَلَقِيَنِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّ الْقَوْمَ عِطَاشٌ ، وَإِنِّى أَعْجَلْتُهُمْ أَنْ يَشْرَبُوا سِقْيَهُمْ ، فَابْعَثْ فِى إِثْرِهِمْ ، فَقَالَ « يَا ابْنَ الأَكْوَعِ ، مَلَكْتَ فَأَسْجِحْ . إِنَّ الْقَوْمَ يُقْرَوْنَ فِى قَوْمِهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Mekkî b. İbrahim, ona Yezid b. Ebu Ubeyd, ona da Seleme şöyle rivayet etmiştir:
Ğâbe tarafına gitmek üzere Medine'den çıktım. Ğâbe Tepesine geldiğimde Abdurrahman b. Avf'ın hizmetlisi benimle karşılaştı. Ben, “hele dur, neyin var?” dedim. O, “Rasulullah'ın (sav) develeri çalındı” dedi. Ben, “onları kim çaldı?” dedim. O, “Gatafân ve Fezâre” dedi. Ben de iki siyahlık arasındaki (Medineliler'e) sesimi işittirmek için üç kere “baskın var! Baskın var!” diye bağırdım. Sonra yaya olarak takibe başladım. Nihayet onlara yetiştim. Gerçekten develeri çalmışlardı. “Ben Ekva'nın oğluyum, Bugün hüsran günüdür” diyerek onları oklamaya başladım. Suya varmalarından önce develeri onlardan kurtardım. Onları sürüyerek Hz. Peygamber'e geldim. Nebî (sav) de beni karşıladı. Ben, “Yâ Rasulullah, Düşman susuzdur. Ben onları acele ettirerek su tedarik etmelerine mani oldum, onların peşinden adam yolla” dedim. Hz. Peygamber (sav), "ey Ekva'nın oğlu, alacağını aldın, artık itidalli ol, onlar, kendi kabilelerine misafir olmuşlardır" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 166, 1/801
Senetler:
1. Ebu İyas Seleme b. Ekva' (Seleme b. Amr b. Sinan b. Abdullah)
2. Ebu Halid Yezid b. Ebu Ubeyd el-Eslemî (Yezid b. Ebu Ubeyd)
3. Ebu Seken Mekkî b. İbrahim el-Hanzalî (Mekkî b. İbrahim b. Beşir b. Ferkad)
Konular:
Dostluk, Düşmanlık, dostluk ve düşmanlıkta itidal
Hz. Peygamber, develerinin çalınması
Kabileler, Allah'a itaat/isyan eden
Bize Abdullah b. İsrâîl, ona da Ebu İshâk şöyle rivayet etmiştir:
Biri, Berâ'ya (ra), “Ey Ebu Umâre! Huneyn günü kaçtınız mı?” şeklinde bir soru sordu. Ben dediklerini işitirken Berâ, “Rasulullah'a (sav) gelince, o gün kendisi kaçmadı! Ebu Süfyân b. Hâris de Hz. Peygamber'in (sav) katırının yularından tutmuş vaziyette idi. Müşrikler Nebî'yi kuşattığında (katırından) inip "Ben peygamberim, yalan yok! Ben Abdülmuttalib'in oğluyum!" demeye başladı. O gün insanlar içinde kendisinden daha cesuru görülmedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30350, B003042
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَأَلَ رَجُلٌ الْبَرَاءَ - رضى الله عنه - فَقَالَ يَا أَبَا عُمَارَةَ ، أَوَلَّيْتُمْ يَوْمَ حُنَيْنٍ قَالَ الْبَرَاءُ وَأَنَا أَسْمَعُ أَمَّا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمْ يُوَلِّ يَوْمَئِذٍ ، كَانَ أَبُو سُفْيَانَ بْنُ الْحَارِثِ آخِذًا بِعِنَانِ بَغْلَتِهِ ، فَلَمَّا غَشِيَهُ الْمُشْرِكُونَ نَزَلَ ، فَجَعَلَ يَقُولُ أَنَا النَّبِىُّ لاَ كَذِبْ ، أَنَا ابْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبْ قَالَ فَمَا رُئِىَ مِنَ النَّاسِ يَوْمَئِذٍ أَشَدُّ مِنْهُ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. İsrâîl, ona da Ebu İshâk şöyle rivayet etmiştir:
Biri, Berâ'ya (ra), “Ey Ebu Umâre! Huneyn günü kaçtınız mı?” şeklinde bir soru sordu. Ben dediklerini işitirken Berâ, “Rasulullah'a (sav) gelince, o gün kendisi kaçmadı! Ebu Süfyân b. Hâris de Hz. Peygamber'in (sav) katırının yularından tutmuş vaziyette idi. Müşrikler Nebî'yi kuşattığında (katırından) inip "Ben peygamberim, yalan yok! Ben Abdülmuttalib'in oğluyum!" demeye başladı. O gün insanlar içinde kendisinden daha cesuru görülmedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 167, 1/802
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
4. Ubeydullah b. Musa el-Absi (Ubeydullah b. Musa b. Bazam)
Konular:
Hz. Peygamber, cesareti
Siyer, Huneyn gazvesi
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَصْرَمَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ سَمَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الْحَرْبَ خُدْعَةً .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30322, B003029
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَصْرَمَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ سَمَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الْحَرْبَ خُدْعَةً .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Esram, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) savaşı hile olarak isimlendirdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 157, 1/799
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ukbe Hemmâm b. Münebbih el-Yemânî (Hemmâm b. Münebbih b. Kamil b. Sîc)
3. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Ebu Bekir Bûr b. Esrem el-Mervezî (Bûr b. Esrem)
Konular:
Savaş, hile oluşu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30327, B003031
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ لِكَعْبِ بْنِ الأَشْرَفِ ، فَإِنَّهُ قَدْ آذَى اللَّهَ وَرَسُولَهُ » . قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ أَتُحِبُّ أَنْ أَقْتُلَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ فَأَتَاهُ فَقَالَ إِنَّ هَذَا - يَعْنِى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم - قَدْ عَنَّانَا وَسَأَلَنَا الصَّدَقَةَ ، قَالَ وَأَيْضًا وَاللَّهِ قَالَ فَإِنَّا قَدِ اتَّبَعْنَاهُ فَنَكْرَهُ أَنْ نَدَعَهُ حَتَّى نَنْظُرَ إِلَى مَا يَصِيرُ أَمْرُهُ قَالَ فَلَمْ يَزَلْ يُكَلِّمُهُ حَتَّى اسْتَمْكَنَ مِنْهُ فَقَتَلَهُ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Süfyân, ona Amr b. Dînâr, ona Câbir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav), "Kâ'b b. Eşref'in icabına kim bakacak? Zira o, Allah'a ve rasulüne eziyet etmektedir" buyurdu. Muhammed b. Mesleme, "Yâ Rasulullah! Onu öldürmemi ister misin?" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Evet!" buyurdu. (Muhammed, Kâ'b'ın) yanına gelip -Hz. Peygamber'i kastederek- "Bu adam bize sıkıntı veriyor ve bizden sadaka istiyor" dedi. (Kâ'b) da, "Vallahi, daha çok çekeceğiniz var!" dedi. (Muhammed), "(Bir kere) ona tâbi olduk. İşinin nereye varacağını görmeden onu bırakmayı hoş görmüyoruz!" dedi. Muhammed onunla konuşmaya devam etti. Neticede (fırsatını bulup) onu yakalayınca öldürdü.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 158, 1/799
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Savaş, hile oluşu
Strateji, Savaş, düşmanın elebaşılarını yok etmek
Tarihsel şahsiyetler, Ka'b. b. Eşref, öldürülmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30328, B003032
Hadis:
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو عَنْ جَابِرٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ لِكَعْبِ بْنِ الأَشْرَفِ » . فَقَالَ مُحَمَّدُ بْنُ مَسْلَمَةَ أَتُحِبُّ أَنْ أَقْتُلَهُ قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ فَأْذَنْ لِى فَأَقُولَ . قَالَ « قَدْ فَعَلْتُ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Amr, ona da Câbir şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav), "Kâ'b b. Eşref'in icabına kim bakacak?" buyurdu. Muhammed b. Mesleme "Onu öldürmemi ister misin?" dedi. Nebî (sav), "Evet!" buyurdu. (Muhammed), "Bana izin ver de (senin hakkında ileri geri konuşayım!" dedi. Rasulullah da (sav) "İzin verdim" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 159, 1/800
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Strateji, Savaş, düşmanın elebaşılarını yok etmek
Tarihsel şahsiyetler, Ka'b. b. Eşref, öldürülmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30342, B003039
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ - رضى الله عنهما - يُحَدِّثُ قَالَ جَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَلَى الرَّجَّالَةِ يَوْمَ أُحُدٍ - وَكَانُوا خَمْسِينَ رَجُلاً - عَبْدَ اللَّهِ بْنَ جُبَيْرٍ فَقَالَ « إِنْ رَأَيْتُمُونَا تَخْطَفُنَا الطَّيْرُ ، فَلاَ تَبْرَحُوا مَكَانَكُمْ هَذَا حَتَّى أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ ، وَإِنْ رَأَيْتُمُونَا هَزَمْنَا الْقَوْمَ وَأَوْطَأْنَاهُمْ فَلاَ تَبْرَحُوا حَتَّى أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ » فَهَزَمُوهُمْ . قَالَ فَأَنَا وَاللَّهِ رَأَيْتُ النِّسَاءَ يَشْتَدِدْنَ قَدْ بَدَتْ خَلاَخِلُهُنَّ وَأَسْوُقُهُنَّ رَافِعَاتٍ ثِيَابَهُنَّ ، فَقَالَ أَصْحَابُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جُبَيْرٍ الْغَنِيمَةَ - أَىْ قَوْمِ - الْغَنِيمَةَ ، ظَهَرَ أَصْحَابُكُمْ فَمَا تَنْتَظِرُونَ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جُبَيْرٍ أَنَسِيتُمْ مَا قَالَ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالُوا وَاللَّهِ لَنَأْتِيَنَّ النَّاسَ فَلَنُصِيبَنَّ مِنَ الْغَنِيمَةِ . فَلَمَّا أَتَوْهُمْ صُرِفَتْ وُجُوهُهُمْ فَأَقْبَلُوا مُنْهَزِمِينَ ، فَذَاكَ إِذْ يَدْعُوهُمُ الرَّسُولُ فِى أُخْرَاهُمْ ، فَلَمْ يَبْقَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم غَيْرُ اثْنَىْ عَشَرَ رَجُلاً ، فَأَصَابُوا مِنَّا سَبْعِينَ ، وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَصْحَابُهُ أَصَابَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ يَوْمَ بَدْرٍ أَرْبَعِينَ وَمِائَةً سَبْعِينَ أَسِيرًا وَسَبْعِينَ قَتِيلاً ، فَقَالَ أَبُو سُفْيَانَ أَفِى الْقَوْمِ مُحَمَّدٌ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ، فَنَهَاهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُجِيبُوهُ ثُمَّ قَالَ أَفِى الْقَوْمِ ابْنُ أَبِى قُحَافَةَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ، ثُمَّ قَالَ أَفِى الْقَوْمِ ابْنُ الْخَطَّابِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ، ثُمَّ رَجَعَ إِلَى أَصْحَابِهِ فَقَالَ أَمَّا هَؤُلاَءِ فَقَدْ قُتِلُوا . فَمَا مَلَكَ عُمَرُ نَفْسَهُ فَقَالَ كَذَبْتَ وَاللَّهِ يَا عَدُوَّ اللَّهِ ، إِنَّ الَّذِينَ عَدَدْتَ لأَحْيَاءٌ كُلُّهُمْ ، وَقَدْ بَقِىَ لَكَ مَا يَسُوؤُكَ . قَالَ يَوْمٌ بِيَوْمِ بَدْرٍ ، وَالْحَرْبُ سِجَالٌ ، إِنَّكُمْ سَتَجِدُونَ فِى الْقَوْمِ مُثْلَةً لَمْ آمُرْ بِهَا وَلَمْ تَسُؤْنِى ، ثُمَّ أَخَذَ يَرْتَجِزُ أُعْلُ هُبَلْ ، أُعْلُ هُبَلْ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ تُجِيبُوا لَهُ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، مَا نَقُولُ قَالَ « قُولُوا اللَّهُ أَعْلَى وَأَجَلُّ » . قَالَ إِنَّ لَنَا الْعُزَّى وَلاَ عُزَّى لَكُمْ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ تُجِيبُوا لَهُ » . قَالَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، مَا نَقُولُ قَالَ « قُولُوا اللَّهُ مَوْلاَنَا وَلاَ مَوْلَى لَكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hâlid, ona Züheyr, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) Uhud günü okçulara Abdullah b. Cübeyr'i komutan tayin etti ki, onlar 50 kişi idiler. Hz. Peygamber (sav), "Kuşların bizi kapıp götürdüğünü görseniz (bile) size haber gönderene dek şu pozisyonunuzu kaybetmeyin! Düşmanı yendiğimizi ve onları kovaladığımızı görseniz (bile) size haber yollayana kadar (pozisyonunuzu) kaybetmeyin!" buyurdu. (Neticede müslümanlar düşmanı) hezimete uğrattılar. Vallahi! Kadınların alelacele kaçtığını, (bu esnada) halhallarının ve baldırlarının gözüktüğünü, elbiselerini kaldırıp (firar ettiklerini) gördüm. (Derken) Abdullah b. Cübeyr'in arkadaşları "Ganimet! Ganimet! (İşte) arkadaşlarınız üstün geldiler, ne bekliyorsunuz?" dediler. Abdullah b. Cübeyr ise "Rasulullah'ın (sav) size ne buyurduğunu unuttunuz mu?" dedi. Onlar, "Vallahi! İnsanlara katılıp ganimetten payımıza düşeni alacağız!" dediler. (Okçular, diğer askerlerin yanına) geldiklerinde gerisin geriye hezimete uğramış vaziyette dönüp kaçtılar! İşte o esnada Hz. Peygamber (sav), arkalarından onları (savaşa dönmeleri için) çağırıyordu! Nebî'nin (sav) yanında 12 kişiden başkası kalmadı. Bizden 70 kişi (şehit) düştü. Rasulullah (sav) ve ashabı, Bedir günü müşriklerden 140 kişiyi ele geçirip 70'ini öldürmüşler, 70'ini de esir almışlardı. Ebu Süfyân, üç kere "Topluluk içinde Muhammed var mı?" diye seslendi. Nebî (sav), (ashabına) cevap vermelerini yasakladı. Sonra Ebu (Süfyân), üç kere "Topluluk içinde Ebu Kuhâfe (Ebu Bekir) var mı?" dedi. Daha sonra da üç defa "Topluluk içinde Hattâb'ın oğlu (Ömer) var mı?" dedi. Ardından arkadaşlarına dönüp "Onlar öldürülmüşler!" dedi. Ömer kendine hakim olamayıp "Vallahi! Ey Allah'ın düşmanı, yalan söylüyorsun! Saydıklarının hepsi hayattadır! Sana zarar vermek üzere hayatta kaldılar!" dedi. (Ebu Süfyân), "(Bugün), Bedir gününe karşılıktır. (Zafer ve hezimet olmak üzere) savaş, aramızda dönüp durmaktadır! Tarafınızda işkenceye maruz kalmış ölüler bulacaksınız. Onu ben emretmedim ama (bu durum) ben kötü de gelmedi!" dedi. Akabinde (Ebu Süfyân), "Yüce ol Hübel, yüce ol Hübel" diyerek şiir söylemeye başladı. Nebî (sav), "Ona cevap vermeyecek misiniz?" buyurdu. "Yâ Rasulullah! Ne diyelim?" dediler. Hz. Peygamber (sav), "'Allah daha yüce ve daha kıymetlidir!' deyin" buyurdu. (Ebu Süfyân), "Bizim Uzzâ'mız var, sizin ise Uzzâ'nız yok" dedi. Rasulullah (sav), "Ona cevap vermeyecek misiniz?" buyurdu. "Yâ Rasulullah! Ne diyelim?" dediler. Hz. Peygamber (sav), "'Allah bizim mevlamızdır, sizin ise mevlanız yoktur' deyin!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 164, 1/801
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
4. Amr b. Halid el-Harranî (Amr b. Halid b. Ferruh)
Konular:
Eziyet, işkence (müsle), yasak olması
İtaat, Allah'a ve Rasûlüne itaat
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
Sorumluluk Bilinci, görev Bilinci
UHUD GAZVESİ
قَالَ اللَّيْثُ حَدَّثَنِى عُقَيْلٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ قَالَ انْطَلَقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَعَهُ أُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ قِبَلَ ابْنِ صَيَّادٍ ، فَحُدِّثَ بِهِ فِى نَخْلٍ ، فَلَمَّا دَخَلَ عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم النَّخْلَ ، طَفِقَ يَتَّقِى بِجُذُوعِ النَّخْلِ ، وَابْنُ صَيَّادٍ فِى قَطِيفَةٍ لَهُ فِيهَا رَمْرَمَةٌ ، فَرَأَتْ أُمُّ ابْنِ صَيَّادٍ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا صَافِ ، هَذَا مُحَمَّدٌ ، فَوَثَبَ ابْنُ صَيَّادٍ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَوْ تَرَكَتْهُ بَيَّنَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30329, B003033
Hadis:
قَالَ اللَّيْثُ حَدَّثَنِى عُقَيْلٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ قَالَ انْطَلَقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَعَهُ أُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ قِبَلَ ابْنِ صَيَّادٍ ، فَحُدِّثَ بِهِ فِى نَخْلٍ ، فَلَمَّا دَخَلَ عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم النَّخْلَ ، طَفِقَ يَتَّقِى بِجُذُوعِ النَّخْلِ ، وَابْنُ صَيَّادٍ فِى قَطِيفَةٍ لَهُ فِيهَا رَمْرَمَةٌ ، فَرَأَتْ أُمُّ ابْنِ صَيَّادٍ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا صَافِ ، هَذَا مُحَمَّدٌ ، فَوَثَبَ ابْنُ صَيَّادٍ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَوْ تَرَكَتْهُ بَيَّنَ » .
Tercemesi:
Bize Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Sâlim b. Abdullah, ona Abdullah b. Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), beraberinde Übey b. Kâ'b olduğu halde İbn Sayyâd'ın bulunduğu tarafa gitti. Onun hurmalık içinde olduğu söylendi. Rasulullah hurmalık içindeki (İbn Sayyâd'ın) yanına girdi. (İbn Sayyâd) hurma ağacı köküne saklanıp gizlendi ve o, saçaklı olup kendisine ait bir kadife bir örtü içinde idi. (Derken) İbn Sayyâd'ın annesi Rasulullah'ı (sav) görüp "Ey Sâfi! Bu, Muhammed'dir!" dedi. İbn Sayyâd fırlayıp gitti. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), "(Annesi) onu (olduğu hal üzere) bıraksaydı (durumu) açığa çıkacaktı" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 160, 1/800
Senetler:
()
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30333, B003036
Hadis:
وَلَقَدْ شَكَوْتُ إِلَيْهِ إِنِّى لاَ أَثْبُتُ عَلَى الْخَيْلِ . فَضَرَبَ بِيَدِهِ فِى صَدْرِى وَقَالَ « اللَّهُمَّ ثَبِّتْهُ وَاجْعَلْهُ هَادِيًا مَهْدِيًّا » .
Tercemesi:
Hz. Peygamber'e (sav) at üstünde sabit durmadığıma dair şikayette bulundum. Eli ile göğsüme vurdu ve "Allahım! Onu hidayete eriştiren ve hidayete erdirilmiş olarak sabit kıl!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 162, 1/800
Senetler:
1. Ebu Amr Cerir b. Abdullah el-Becelî (Cerir b. Abdullah b. Cabir)
2. Kays b. Ebu Hazim el-Becelî (Kays b. Avf b. Abdülharis)
3. ُEbu Abdullah İsmail b. Ebu Halid el-Becelî (İsmail b. Hürmüz)
4. Ebu Muhammed Abdullah b. İdris el-Evdî (Abdullah b. İdris b. Yezid b. Abdurrahman)
5. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
Konular:
Dua, ihtiyaç halinde okunacak
Hidayet, Hidayete vesile olmanın mükafaatı
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا أَبُو حَازِمٍ قَالَ سَأَلُوا سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ السَّاعِدِىَّ - رضى الله عنه - بِأَىِّ شَىْءٍ دُووِىَ جُرْحُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ مَا بَقِىَ مِنَ النَّاسِ أَحَدٌ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّى ، كَانَ عَلِىٌّ يَجِىءُ بِالْمَاءِ فِى تُرْسِهِ ، وَكَانَتْ - يَعْنِى فَاطِمَةَ - تَغْسِلُ الدَّمَ عَنْ وَجْهِهِ ، وَأُخِذَ حَصِيرٌ فَأُحْرِقَ ، ثُمَّ حُشِىَ بِهِ جُرْحُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30334, B003037
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا أَبُو حَازِمٍ قَالَ سَأَلُوا سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ السَّاعِدِىَّ - رضى الله عنه - بِأَىِّ شَىْءٍ دُووِىَ جُرْحُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ مَا بَقِىَ مِنَ النَّاسِ أَحَدٌ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّى ، كَانَ عَلِىٌّ يَجِىءُ بِالْمَاءِ فِى تُرْسِهِ ، وَكَانَتْ - يَعْنِى فَاطِمَةَ - تَغْسِلُ الدَّمَ عَنْ وَجْهِهِ ، وَأُخِذَ حَصِيرٌ فَأُحْرِقَ ، ثُمَّ حُشِىَ بِهِ جُرْحُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona da Ebu Hâzim şöyle rivayet etmiştir:
Sehl b. Sa'd es-Sâ'idî'ye, Nebî'nin yarasının hangi şey ile tedavi edildiğini sordular da o, "Bunu benden daha iyi bilen biri kalmadı! Ali, (Uhud günü) kalkanı içinde su getiriyor, Fatıma da peygamberin yüzündeki kanı yıkıyordu. Bir hasıl alınıp yakıldı. Ardından Rasulullah'ın yarasına bastırıldı" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 163, 1/800
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Cihad, yaralanmak, Allah yolunda
Hz. Peygamber, yaralanması