10631 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdürrahim, ona Ravh b. Ubade, ona Said, ona Katâde, ona Enes b. Mâlik, ona da Ebu Talha (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav) düşmana karşı galip geldiğinde, savaş meydanında üç gün kalırdı." [Muâz ve Abdula'lâ, bu rivayeti Said'den, o Katâde'den, o Enes'ten, o da Ebu Talha kanalıyla Nebî'den (sav) rivayet ederek (Ravh b. Ubâde'ye) mütabaatta bulunmuştur.]
Bize Sâlim, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) insanlar içinde ayağa kalktı ve Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla övdü. Sonra Deccâl'den bahsederek şöyle buyurdu: "Ben sizi kesin bir şekilde Deccâl'e karşı uyarıyorum. İstisnasız her Peygamber kendi kavmini Deccâl'e karşı uyarmıştır. Nuh da kavmini ona karşı uyarmıştır. Lâkin şimdi ben sizlere onun, hiçbir peygamberin kavmine söylemediği bir özelliğini söyleyeceğim. Deccâl şaşıdır. Allah ise şaşı değildir.
Açıklama: İsnadın tamamı için bk. B003055.
Bize Mahmud, ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ali b. Hüseyin, ona Amr b. Osman b. Affân, ona da Usame b. Zeyd şöyle rivayet etmiştir: Ben Hz. Peygamber'e “ey Allah'ın Rasulü, yarın, haccın esnasında nerede konaklayacaksın?” diye sordum, Hz. Peygamber (sav), "Akîl bize ev mi bıraktı ki" buyurdu. Ardından, "Biz yarın Kureyş'in küfür üzere antlaşma yaptığı Kinâne oğullarındaki Muhassab vadisinde konaklayacağız" buyurdu. Burası Hâşim oğulları ile alışveriş yapmamak ve onları barındırmamak üzere, Kinâne oğulları ile Kureyş'in antlaşma yaptıkları yerdi. Zührî der ki: Hayf, vadi demektir.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona A'meş, ona Ebu Vâil, ona da Huzeyfe (ra) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) "İnsanlardan 'ben Müslümanım' diyenleri benim için yazın" buyurdu. Biz, ordu mevcudunu binbeşyüz kişi saydık ve “binbeşyüz kişi olduğumuz hâlde hala düşmandan mı korkacağız” dedik. Bir müddet sonra, kendimizi öyle bir fitne ile sınanmış gördüm ki, (o korku nedir bilmeyen er) kişi şimdi fitneden korkarak (cemaate gidemeyip evinde) yalnız başına namaz kılar oldu. Bize Abdân, ona Ebu Hamza, ona da A'meş “onları beşyüz kişi olarak bulduk (saydık)” şeklinde rivayet etmiştir. Ebu Muâviye ise “Altıyüz ile yediyüz arası kadar” demiştir
Bize Yakub b. İbrahim, ona İbn Uleyye, ona Eyyûb, ona Humeyd b. Hilâl, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bize hutbe verip "Sancağı Zeyd aldı ve şehit düştü. Sonra onu Cafer aldı ve şehit düştü. Daha sonra Abdullah b. Revâha aldı ve şehit düştü. Ardından emredilmediği halde onu Hâlid b. Velid aldı ve fetih, onunla müyesser oldu. (Şehit düşen kardeşlerimizin) bizim yanımızda olması beni" ya da "onları mutlu etmez" buyurdu. Ravi der ki: Hz. Peygamber bunları söylerken gözlerinden yaş süzülüyordu.
Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiyy ve Sehl b. Yusuf, onlara Katâde, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rı'l, Zekvân, Usayya ve Lıhyân oğulları kabilelerinden bâzı kimseler Hz. Peyamber'e (sav) gelip kendilerinin Müslüman olduklarını söyleyerek kendi kavimlerine karşı Peygamber'den yardım istediler. Peygamber (sav) de onlara Ensâr'dan yetmiş kişi ile yardım gönderdi. Enes der ki: Biz gönderilen o sahabîleri "Kurrâ" olarak isimlendiriyorduk. Onlar gündüzleri odun toplayıp, geceleyin de namaz kılarlardı. O yetmiş sahâbî onlarla birlikte yürüyüp Maûne Kuyusuna ulaştıklarında kabileler bunlara hainlik yaptılar ve bu Kur'an hafızı sahâbîleri öldürdüler. Bu hâdise üzerine Peygamber (sav) bir ay Rı'l, Zekvân, Lıhyânoğulları kabilelerine bedduâ ederek kunût yaptı. Katâde der ki: Enes bize “"Dikkat edin, bizden kavmimize tebliğ ediniz ki, bizler Rabbimize kavuştuk. O bizden razı oldu ve bizleri de razı kıldı" sözlerini Kur'an olarak okuduk. daha sonra bu sözlerin tilâveti kaldırıldı" diye rivayet etmiştir.
Bize Hüdbe b. Hâlid, ona Hemmâm, ona Katâde, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Huneyn ganimetlerini taksim ettiği Cirâne'den umre yaptı.