4852 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Âsım el-Ahvel, ona Abdullah b. Sercis “Nebi (sav) yolculuğa çıktığı vakit şöyle derdi” demiştir: "Allahumme ente’s-sâhibu fi’s-sefer, ve’l-halifetu fi’l-ehl. Allahummeshabnâ fi seferinâ vehlufnâ fi’l-ehl. Allahumme innî eûzû bike min va’sâi’s-sefer ve keâbeti’l-munkaleb ve mine’l-havri ba’de’l-kevn ve min da’veti’l-mazlâmi ve min sûi’l-manzari fi’l-ehli ve’l-mal" "Allah’ım, bu yolculuğumuzda sahibimiz, geride bıraktığımız hane halkımıza vekilimiz Sensin. Allah’ım, bu yolculuğumuzda bize sahip, geride bıraktığımız ailemize vekil ol. Allah’ım, yolculuğun meşakkatinden, dönüşün üzüntüsünden, (dönüşte kötü bir durumla karşılaşmaktan) varlıktan sonra yokluğa düşmekten (iyi giden düzenimizin bozulmasından), mazlumun bedduasından, ailemizde ve malımızda kötü bir manzarayla karşılaşmaktan Sana sığınırım." [Tirmizi der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Hadiste geçen (وَمِنَ الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْنِ) ifadesi (الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْرِ) şeklinde de rivayet edilmiştir. Her iki ifade de vücuh (yani lafız farklılığı anlam yakınlığı) söz konusu olup imandan sonra küfre, itaatten sonra mâsiyete dönüşü; yani bir şeyden sonra daha kötü bir şeye dönmeyi anlatır.]
Bana Ahmed b. Hasan, ona Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımeşkî, ona Velid b. Müslim, ona İbn Cüreyc, ona Ata b. Ebu Rabah ve İbn Abbas'ın mevlası İkrime, o ikisine de İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) yanında iken birden Hz. Ali b. Ebu Talib çıkageldi ve 'Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Kur'an-ı Kerim hafızamdan çıkıp gidiyor, onu hafızamda tutmaya güç yetiremiyorum' dedi. Hz. Peygamber (sav) de ona 'Ey Ebu Hasan! Allah'ın, kendisiyle sana ve senin öğrettiklerine fayda verecek ve de öğrendiğin şeyi kalbinde tutacak kelimeleri sana öğreteyim mi?' deyince Hz. Ali 'evet ey Allah'ın Resulü, bana öğret' dedi. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:" "Cuma gecesi olduğunda, gücün yetiyorsa gecenin son üçte birinde, kendisine şahit olunan ve duaların kabul olduğu vakitte kalk. Nitekim Hz. Yakub da oğullarına "Sizin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim" (Yusuf, 12/98) dediğinde Cuma gecesi geldiğinde demek istemiştir. Eğer gecenin son üçte birinde kalkmaya güç yetiremezsen ortasında kalk. Buna da güç yetiremezsen gecenin ilk vaktinde kalk ve dört rekat namaz kıl. Namazın ilk rekatında Fatiha süresi ile birlikte Yasin Süresini oku. İkinci rekatta Fatiha Süresi ile birlikte Duhan Süresini oku. Üçüncü rekatta Fatiha süresi ile birlikte Secde süresini oku. Dördüncü rekatta ise Fatiha süresi ile birlikte Tebareke (Mülk) Süresini oku. Teşehhüdü bitirdiğin zaman Allah'a hamd ve sena et, bana ve diğer peygamberlere güzelce salavat getir. Mümin erkek ve kadınlara, imanda senden önce gelen kardeşlerin için dua et. En son olarak da şu duayı yap:" "Allah'ım! hayatta tuttuğun sürece beni günahlara bulaştırmayarak bana merhamet et, İlgilendirmeyen şeylere özenmekten beni esirge. Beni senin razı olduğun şeylere yönelmeyle rızıklandır. Ey gökleri ve yeri benzersiz yaratan, ey Celal ve ikram sahibi ve erişilmez güç sahibi olan Allah'ım! Ey Rahman olan Allah'ım! senin celalin için senden isterim. Yüzünün nuru için öğrettiğin şekilde kitabını kalbimde tutmanı isterim. Seni benden razı edecek şekilde kitabını okumamla beni rızıklandır. Göklerin ve yerin eşsiz ve benzersiz yaratıcısı olan Allah'ım! celal, ikram ve izzet sahibi olan Allah'ım senin gücüne hiçbir güç erişemez. Ey Allah'ım! Ey Rahman olan, senin celalinle yüzünün nuru ile ve senin kitabınla gözümü aydınlatmanı, dilimi onunla söyletmeni, kalbimdeki sıkıntıyı onunla gidermeni, göğsümü onunla genişletmeni, bedenimin onunla amel etmesini isterim. Hak uğrunda bana, senden başkası yardım edemez. Hakkı veren sadece Sensin. Güç ve kuvvet ancak yüce ve azîm olan Allah’tandır." "Ey Ebu Hasan! bunu üç, beş veya yedi gece uygula. Allah'ın izniyle duaların kabul olacaktır. Beni Hak ile gönderene yemin ederim ki, müminin duası mutlaka hedefine ulaşır." "Abdullah b. Abbas der ki: Allah'a yemin olsun ki beş veya yedi Cuma geçtikten sonra şu meclisimiz gibi bir mecliste otururken Hz. Ali, Hz. Peygamber'e (sav) gelerek şöyle 'Ey Allah'ın Resulü! Önceden dört veya buna yakın miktarda ayet okuduğumda okuduğum ayetler hafızamdan çıkardı. Ancak bugün kırk veya bu miktara yakın ayet öğrendim ve okuduğum zaman sanki Allah'ın kitabı gözümün önündeymiş gibi okuyorum. Aynı şekilde hadis işittiğimde de onu insanlara aktaracağım vakit hadis hafızamdan çıkar giderdi. Şimdi ise birçok hadis işitiyorum ve onu aktaracağım vakit bir harfini bile karıştırmıyorum' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki sen Mümin bir kişisin' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis Hasen-Garib'tir. Bu hadisi sadece Velid b. Müslim'in rivayetiyle biliyoruz.]
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Rabî b. Berâ b. Âzib, ona da babası (Berâ b. Âzib) şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav) bir yolculuktan (Medine'ye) döndüğünde '(Bizler) Allah'a dönen, tövbe eden, rabbimiz için kulluk eden ve hamdeden kimseleriz' buyururdu." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi Sevrî, Ebu İshâk vasıtasıyla Berâ'dan nakletmiş, ancak senette Rabî b. Berâ'yı zikretmemiştir. Şu'be'nin rivayeti daha sahihtir. Bu konuda İbn Ömer'den, Enes'ten ve Câbir b. Abdullah'tan da hadis nakledilmiştir.]
Bize Kuteybe b. Said, ona Cafer b. Süleyman ed-Dubaî, ona Kehmes b. Hasan, ona Abdullah b. Büreyde, ona da Aişe şöyle demiştir: "Ben Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilirsem hangi duayı okumamı tavsiye edersin?' dedim. Rasulullah (sav) 'şöyle dersin' buyurdu:" "Allah’ım sen affedicisin, ikram sahibisin affetmeyi seversin beni de affet." [Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Hammâd b. Seleme, ona Ebu Zübeyr, ona Ali b. Abdullah el-Bârikî, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) yolculuğa çıkıp da devesine bindiği zaman, üç defa Allahu ekber der sonra da (Bunları bizim emrimize veren (Allah) her türlü eksiklikten münezzehtir, yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi. Ve biz muhakkak ki Rabbimize döneceğiz) (Zuhruf, 43/14) ayetini okurdu. Sonra da şöyle dua ederdi: 'Allah’ım! Bu yolculuğumda senden iyilik yapmayı, takvalı olmayı ve razı olacağın amelleri işlemeyi dilerim. Allah’ım! Yolculuğumuzu bize kolaylaştır, uzak olan yerleri bize yakın kıl. Allah’ım! Bu yolculukta sahibimiz ve ailemizi emanet ettiğimiz vekilimiz sensin. Allah’ım! Bu yolculuğumuzda bizimle beraber ol ve ailemize göz kulak ol.' Ailesinin yanına geri döndüğü zaman ise '(Bizler) Allah’ın izniyle O'na boyun eğen, tövbe eden, Rabbimize ibadet eden ve hamdeden kimseleriz' buyururdu." [Ebu İsa (Tirmizî), hadisin bu senedle hasen-garîb olduğunu belirtmiştir.]
Bize Ali b. Haşrem, ona Fadl b. Musa, ona Hüseyin b. Vâkıd, ona Ebu İshak (Amr b. Abdullah), ona Hâris (b. Abdullah), ona da Ali (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bana 'Affedilmiş dahi olsan, söylediğinde Allah'ın seni bağışlayacağı bazı kelimeleri sana öğreteyim mi?' dedi ve şöyle buyurdu: Büyük ve yüce olan Allah’tan başka ilah yoktur. Son derece şefkatli ve cömert olan Allah’tan başka ilah yoktur. Yüce arşın Rabbi olan Allah her türlü noksan sıfatlardan uzaktır ve ondan başka ilah yoktur." [Ali b. Haşrem, Ali b. Huseyn b. Vâkıd'dan, o da babasından bu hadisin bir benzerini nakletmiş, ancak hadisin sonunda 'Bütün övgüler alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur' cümlesini ilave etmiştir. Tirmizî de şöyle demiştir: Bu hadis garîbdir. Hadisi sadece bu şekliyle Ebu İshâk’ın Hâris'ten onun da Hz. Ali’den rivayetiyle bilmekteyiz.]
Bize Ahmed b. Menî, ona Yezid b. Harun, ona Hammad b. Seleme, ona Hişam b. Amr el-Fezarî, ona Abdurrahman b. Haris b. Hişam, ona da Ali b. Ebu Talib’in rivayet ettiğine göre Nebi (sav) vitir namazında şöyle dua ederdi: "Allahumme innî eûzu biridâke min sahatike ve eûzu bimuâafâtike min ukubetik ve euzu bike mink lâ uhsî senâaen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik" "Allahım! Gazabından (öfkenden) rızana, azabından da affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana layık övgüler sayamayacağım kadar çoktur. Sen, kendini övdüğün şekilde övülmeye layıksın." [(Tirmizi) der ki: Hz. Ali’den gelen bu rivayet hasen garip olup bu tarikle sadece Hammad b. Seleme’nin rivayet ettiği bir hadis olarak biliyoruz.]
Bize Muhammed b. Gaylan, ona Veki [b. Cerrah], Abdürrezzak [b. Hemmam], Ebu Ahmed [Muhammed b. Abdullah] ve Ebu Nuaym [Fadl b. Dükeyn], onlara Süfyan [es-Sevrî], ona Zeyd [b. Hamevi] el-Ammî, ona Muaviye b. Kurra, ona da Enes b. Malik'in aktardığına göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ezan ile kamet arasında edilen dua geri çevrilmez." Ebu İsa [et-Tirmizî] dedi ki: Bu hadisi Ebu İshak el-Hemedânî, Büreyd b. Ebu Meryem el-Kûfî'den, o Enes [b. Malik]'ten, o da Hz. Peygamber'den benzer bir şekilde rivayet etmiş olup bu hadis daha sahihtir.
Bize Muhammed b. Gaylan, ona Veki [b. Cerrah], Abdürrezzak [b. Hemmam], Ebu Ahmed [Muhammed b. Abdullah] ve Ebu Nuaym [Fadl b. Dükeyn], onlara Süfyan [es-Sevrî], ona Zeyd [b. Hamevi] el-Ammî, ona Muaviye b. Kurra, ona da Enes b. Malik'in aktardığına göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ezan ile kamet arasında edilen dua geri çevrilmez." Ebu İsa [et-Tirmizî] dedi ki: Bu hadisi Ebu İshak el-Hemedânî, Büreyd b. Ebu Meryem el-Kûfî'den, o Enes [b. Malik]'ten, o da Hz. Peygamber'den benzer bir şekilde rivayet etmiş olup bu hadis daha sahihtir.