4875 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Zekeriyya b. Adiy, ona Ubeydullah b. Amr er-Rakkî, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Musab b. Sa'd ve Amr b. Meymun şöyle rivayet etmiştir: Öğretmenlerin öğrencilerine öğrettiği gibi Sa'd çocuklarına Rasulullah'ın (sav) farz namazdan sonra yaptığı şu duayı öğretiyordu: "Allah'ım! Korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılıktan, dünyanın fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım." [Abdullah b. Abdurrahman der ki: Ebu İshak el-Hemedânî bu rivayetinde, bazen Amr b. Meymun vasıtasıyla Ömer'den, bazen de başka ravilerden rivayet etmekle karmaşıklığa düşmüş ve hadisi muzdarib olmuştur. Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis bu şekliyle hasen sahihtir.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Merhum b. Abdülaziz el-Attâr, ona Ebu Neâme es-Sa'dî, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte bir savaştaydık. Dönüşte Medine'yi uzaktan gördüğümüzde, insanlar tekbir getirdiler ve seslerini de baya yükselttiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Rabbiniz sağır değildir, çok uzakta da değildir. O, sizinle binitlerinizin başları arasındadır (hemen önünüzdedir). Sonra da 'Ey Abdullah b. Kays! Cennet hazinelerinden bir hazineyi sana haber vereyim mi? O, Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh'tır' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hadis hasen-sahihtir. Ebu Osman en-Nehdî’nin ismi Abdurrahman b. Mül’dür. Ebu Neâme’nin ismi ise Amr b. Musa’dır. Hz. Peygamber (sav) 'O, sizinle binitlerinizin başları arasındadır' ifadesiyle, Allah'ın ilmini ve kudretini kastetmiştir.]
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabî, ona Hammad b. Zeyd, ona Asım, ona da Zir b. Hubeyş şöyle dedi: "Safvan b. Assal el-Murâdî'nin yanına geldim, bana 'Buraya ne için geldin' dedi. Ben de 'Bilgi edinmek için' dedim. Bunun üzerine Safvan 'Bana ulaşan habere göre; Melekler ilim elde etmek için gayret gösterene, yaptığından memnunluk duyarak (onu korumak için) kanatlarını gererler' dedi. Ben 'Mest üzerine mesh konusunda zihnimi kurcalayan şeyler var. Sen bu konuda Rasulullah'dan (sav) bir şeyler öğrendin mi?' dedim. Safvan 'Evet, seferde ve bir yolculukta iken, cünüplük hariç küçük abdest, büyük abdest bozmak ve uykudan dolayı (abdest almamız gerektiğinde), üç gün üç gece mestlerimizi çıkarmadan (mest üzerine mesh etmeyi) bize emretmişti' dedi. Ben 'Rasulullah'dan (sav) sevgi hakkında bir şey duydun mu?' dedim. Safvan 'Evet, yolculuklarından birinde Hz. Peygamber (sav) ile birlikteydik. Kaba ve görgüsüz bir bedevi yüksek sesle 'Ey Muhammed, Ey Muhammed!' diye seslendi. Ashab ona 'Sus, sesini alçalt. Böyle yapmak yasaktır' dedi. Rasulullah'da (sav) onun sesine yakın bir sesle 'Haydi gel' diye cevap verdi. Sonra o bedevi 'Bir kişi bir topluluğu seviyor ama henüz onlara katılmamış. (bu konuda ne dersiniz?)' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Kişi sevdiğiyle beraberdir' buyurdu. Ravi Zir (b. Hubeyş) der ki: Safvan konuşmaya devam etti, sonunda Allah’ın tevbe için batıda genişliği yetmiş yıllık mesafe olan bir kapı yarattığını, güneş batıdan doğuncaya kadar bu kapının kapatılmayacağını ve 'Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz.' [En'am, 6/158] ayetinin bu tevbe konusunda olduğunu söyledi." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Asım b. Ebu Necûd, ona da Zir b. Hubeyş şöyle demiştir: "Safvan b. Assal el-Murâdî'ye mestler üzerine mesh yapmanın hükmünü sormaya gelmiştim bana 'Ey Zir! Seni buraya getiren şey nedir?' dedi. Ben de 'Bilgi edinmek için' dedim. Bunun üzerine Safvan 'Melekler, elde etmek istediği şeyden hoşnut oldukları için ilim talibinin (ayakları) altına kanatlarını sererler' dedi. Ben de 'Soracağım ve kalbimi tırmalayan şey şudur: Büyük ve küçük abdest bozduktan sonra mestler üzerine mesh yapmak nasıl olur? Sen Peygamberin ashabındansın. Sana bu konuyu sormaya geldim sen, Rasulullah'dan (sav) bu konuda bir şey işittin mi?' dedim Safvan 'Evet, Rasulullah (sav) ile yolculukta olduğumuz zaman veya bir yerde olduğumuzda cünüplük hariç küçük abdest, büyük abdest ve uykudan dolayı üç gün üç gece mestlerimi çıkarmamıza gerek olmadığını söylerdi' dedi. Ben 'Peki, Rasulullah'dan (sav) arzu ve duygu (sevgi) hakkında bir şeyler işittin mi?' diye sordum. Safvan 'Evet, bir yolculukta Peygamber (sav) ile birlikteydik. Bir bedevi yüksek sesle 'ey Muhammed' diye bağırdı. Rasulullah (sav) da aynı tonda yüksek sesle 'buyur' dedi. Biz o bedeviye 'yazıklar olsun sana sesini alçalt, çünkü sen Hz. Peygamber'in (sav) huzurundasın yüksek sesle konuşmak yasaktır' dememize rağmen 'vallahi sesimi alçaltmam' dedi. Sonra o bedevi 'Bir topluluğu seven ama henüz daha onlara katılmamış kişi (hakkında ne dersin?)' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Kıyamet gününde kişi sevdiğiyle beraberdir' buyurdu ve bize bir şeyler anlatmaya devam etti. Sonunda da bize batı tarafında, [Süfyan, Şam tarafında dedi], bir süvarinin kırk ya da yetmiş yılda yürüyeceği genişlikte bir kapıdan bahsetti. Allah bu kapıyı, gökleri ve yeri yarattığı gün tevbe için açmıştır. Güneş batıdan doğuncaya kadar yani kıyamete kadar da kapatmayacaktır." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]
Bize Kuteybe, ona Ebu’l-Ahvas, ona Ebu İshak, ona da Ali b. Rebî’a’ şunu anlatmıştır: Bir gün Ali’ye binmesi için bir binek getirildiğini gördüm. Ayağını üzengiye koydu ve üç kez “Bismillah” dedi. Bineğin sırtına yerleşince “Elhamdülillah” dedi ve “Bize (bu nimeti veren) Allah’ı tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa biz bunlara güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz Rabbimize döneceğiz.” (Zuhruf, 43/13-14) ayetini okudu. Sonra üç defa “Elhamdülillah”, üç defa “Allahuekber” dedi. Ve “Ey Rabbim. Sen’i tenzih ederim. Ben kendime zulmettim. Beni bağışla. Günahları senden başka bağışlayacak yoktur” (Kasas, 28/16) ayetini okudu. Ardından güldü. Ben ‘Ey müminlerin emiri, neye güldünüz?’ diye sordum. Şöyle dedi: Allah Resulü’nü (sav) şimdi yaptığım gibi yaparken görmüştüm. Ardından gülmüştü. Ben ‘Neye güldünüz Ey Allah’ın Resulü’ diye sormuştum. Şöyle buyurmuştu: "Rabbin, kulunun ‘Ey Rabbim günahlarımı bağışla, günahları senden başka bağışlayan yoktur’ demesinden hoşlanır." Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda İbn Ömer’den (r.ahuma) de hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî şöyle demiştir: Bu hadis hasen-sahihtir.
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. Cafer, ona Humeyd, ona da Enes (b. Malik) “Rasulullah (sav) şöyle dua ederdi” demiştir: "Allah'ım! Tembellikten, yaşlılıkta bunamaktan, cimrilikten, Mesih'in fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]
Bize İshak b. Musa el-Ensârî, ona Ma'n (b. İsa), ona Malik (b. Enes), ona Sumey (el-Kuraşî), ona Ebu Salih (es-Semmân), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim günde yüz kere 'Allah’tan başka ilah yoktur, ancak Allah vardır, O tektir. Onun ortağı yoktur. Saltanat O’nundur, övgüler de O'na mahsustur. Hayat veren de öldüren de O’dur ve O'nun her şeye gücü yeter' derse, o kişiye on köleyi hürriyetine kavuşturma sevabı verilir. Kendisine yüz sevap yazılır, yüz günahı da silinir. Bu okuduğu şey o gün akşama kadar onun için şeytandan bir koruma olur. Bundan daha fazlasını söyleyen kimseler hariç, hiç kimse ondan daha fazla sevap da kazanamaz." [Yine bu isnadla Rasulullah'tan (sav) şöyle de rivayet edilmiştir: 'Kim günde yüz kere Allah’ı hamd ile tesbih ederim derse, denizin köpükleri kadar bile olsa günahları silinir.' Tirmizî, bu hadisin hasen-sahih olduğunu belirtmiştir.]
Bize Muhammed b. Gaylan, ona Veki [b. Cerrah], Abdürrezzak [b. Hemmam], Ebu Ahmed [Muhammed b. Abdullah] ve Ebu Nuaym [Fadl b. Dükeyn], onlara Süfyan [es-Sevrî], ona Zeyd [b. Hamevi] el-Ammî, ona Muaviye b. Kurra, ona da Enes b. Malik'in aktardığına göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ezan ile kamet arasında edilen dua geri çevrilmez." Ebu İsa [et-Tirmizî] dedi ki: Bu hadisi Ebu İshak el-Hemedânî, Büreyd b. Ebu Meryem el-Kûfî'den, o Enes [b. Malik]'ten, o da Hz. Peygamber'den benzer bir şekilde rivayet etmiş olup bu hadis daha sahihtir.
Bize Ali b. Haşrem, ona Fadl b. Musa, ona Hüseyin b. Vâkıd, ona Ebu İshak (Amr b. Abdullah), ona Hâris (b. Abdullah), ona da Ali (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bana 'Affedilmiş dahi olsan, söylediğinde Allah'ın seni bağışlayacağı bazı kelimeleri sana öğreteyim mi?' dedi ve şöyle buyurdu: Büyük ve yüce olan Allah’tan başka ilah yoktur. Son derece şefkatli ve cömert olan Allah’tan başka ilah yoktur. Yüce arşın Rabbi olan Allah her türlü noksan sıfatlardan uzaktır ve ondan başka ilah yoktur." [Ali b. Haşrem, Ali b. Huseyn b. Vâkıd'dan, o da babasından bu hadisin bir benzerini nakletmiş, ancak hadisin sonunda 'Bütün övgüler alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur' cümlesini ilave etmiştir. Tirmizî de şöyle demiştir: Bu hadis garîbdir. Hadisi sadece bu şekliyle Ebu İshâk’ın Hâris'ten onun da Hz. Ali’den rivayetiyle bilmekteyiz.]