حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا ثَابِتُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ قَالَ:
سَأَلْتُ أَنَسًا - رضى الله عنه - عَنِ الْقُنُوتِ. قَالَ: ’قَبْلَ الرُّكُوعِ.’ فَقُلْتُ: إِنَّ فُلاَنًا يَزْعُمُ أَنَّكَ قُلْتَ بَعْدَ الرُّكُوعِ.’ فَقَالَ: ’كَذَبَ.’ ثُمَّ حَدَّثَنَا عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم: "أَنَّهُ قَنَتَ شَهْرًا بَعْدَ الرُّكُوعِ، يَدْعُو عَلَى أَحْيَاءٍ مِنْ بَنِى سُلَيْمٍ. - قَالَ - بَعَثَ أَرْبَعِينَ أَوْ سَبْعِينَ - يَشُكُّ فِيهِ - مِنَ الْقُرَّاءِ إِلَى أُنَاسٍ مِنَ الْمُشْرِكِينَ، فَعَرَضَ لَهُمْ هَؤُلاَءِ فَقَتَلُوهُمْ. وَكَانَ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عَهْدٌ. فَمَا رَأَيْتُهُ وَجَدَ عَلَى أَحَدٍ مَا وَجَدَ عَلَيْهِمْ."
Bize Ebu Numan (Muhammed b. Fadl), ona da Sabit b. Yezid, Asım'ın (el-Ahvel) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
'Enes b. Malik'e kunut hakkında soru sordum. '(Kunut) Rukûdan öncedir.' cevabını verdi. 'Falan kimse senin (kunutun) rukûdan sonra yapıldığını söylediğini iddia ediyor (buna ne dersin?) deyince, Enes: "O hata ediyor.' dedi ve Hz. Nebi'den (sav) şu hadisi nakletti: "Rasulullah (sav) bir ay boyunca rukûdan sonra kunut yaptı; Süleymoğullarına bağlı bazı kabilelere beddua etti. Hz. Peygamber (sav) kurra olan kırk yahut yetmiş kişiyi -Ravi rakamda şüphe etmiştir- müşriklerden bir topluluğa göndermişti. O kabileler gönderilen kimselere pusu kurdular ve onları öldürdüler. Halbuki o müşriklerle Rasulullah (sav) arasında bir anlaşma vardı. Hz. Peygamber'in onlara üzüldüğü kadar hiçbir kimseye böyle üzüldüğünü görmedim."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30895, B003170
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا ثَابِتُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ قَالَ:
سَأَلْتُ أَنَسًا - رضى الله عنه - عَنِ الْقُنُوتِ. قَالَ: ’قَبْلَ الرُّكُوعِ.’ فَقُلْتُ: إِنَّ فُلاَنًا يَزْعُمُ أَنَّكَ قُلْتَ بَعْدَ الرُّكُوعِ.’ فَقَالَ: ’كَذَبَ.’ ثُمَّ حَدَّثَنَا عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم: "أَنَّهُ قَنَتَ شَهْرًا بَعْدَ الرُّكُوعِ، يَدْعُو عَلَى أَحْيَاءٍ مِنْ بَنِى سُلَيْمٍ. - قَالَ - بَعَثَ أَرْبَعِينَ أَوْ سَبْعِينَ - يَشُكُّ فِيهِ - مِنَ الْقُرَّاءِ إِلَى أُنَاسٍ مِنَ الْمُشْرِكِينَ، فَعَرَضَ لَهُمْ هَؤُلاَءِ فَقَتَلُوهُمْ. وَكَانَ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عَهْدٌ. فَمَا رَأَيْتُهُ وَجَدَ عَلَى أَحَدٍ مَا وَجَدَ عَلَيْهِمْ."
Tercemesi:
Bize Ebu Numan (Muhammed b. Fadl), ona da Sabit b. Yezid, Asım'ın (el-Ahvel) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
'Enes b. Malik'e kunut hakkında soru sordum. '(Kunut) Rukûdan öncedir.' cevabını verdi. 'Falan kimse senin (kunutun) rukûdan sonra yapıldığını söylediğini iddia ediyor (buna ne dersin?) deyince, Enes: "O hata ediyor.' dedi ve Hz. Nebi'den (sav) şu hadisi nakletti: "Rasulullah (sav) bir ay boyunca rukûdan sonra kunut yaptı; Süleymoğullarına bağlı bazı kabilelere beddua etti. Hz. Peygamber (sav) kurra olan kırk yahut yetmiş kişiyi -Ravi rakamda şüphe etmiştir- müşriklerden bir topluluğa göndermişti. O kabileler gönderilen kimselere pusu kurdular ve onları öldürdüler. Halbuki o müşriklerle Rasulullah (sav) arasında bir anlaşma vardı. Hz. Peygamber'in onlara üzüldüğü kadar hiçbir kimseye böyle üzüldüğünü görmedim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 8, 1/831
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Abdurrahman Asım el-Ahvel (Asım b. Süleyman)
3. Ebu Zeyd Sabit b. Yezid el-Ahvel (Sabit b. Yezid)
4. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Dua, Kunut, duası ve üzüntü sebebiyle olması
Hz. Peygamber, beddua ettiği kimseler
Şehit, Kurra hafızların şehit edilmeleri
Vefa, Vefasızlık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30956, B003173
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا بِشْرٌ - هُوَ ابْنُ الْمُفَضَّلِ - حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ قَالَ انْطَلَقَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودِ بْنِ زَيْدٍ إِلَى خَيْبَرَ ، وَهْىَ يَوْمَئِذٍ صُلْحٌ ، فَتَفَرَّقَا ، فَأَتَى مُحَيِّصَةُ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ وَهْوَ يَتَشَحَّطُ فِى دَمٍ قَتِيلاً ، فَدَفَنَهُ ثُمَّ قَدِمَ الْمَدِينَةَ ، فَانْطَلَقَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةُ وَحُوَيِّصَةُ ابْنَا مَسْعُودٍ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم ، فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ فَقَالَ « كَبِّرْ كَبِّرْ » . وَهْوَ أَحْدَثُ الْقَوْمِ ، فَسَكَتَ فَتَكَلَّمَا فَقَالَ « أَتَحْلِفُونَ وَتَسْتَحِقُّونَ قَاتِلَكُمْ أَوْ صَاحِبَكُمْ » . قَالُوا وَكَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ وَلَمْ نَرَ قَالَ « فَتُبْرِيكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ » . فَقَالُوا كَيْفَ نَأْخُذُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ فَعَقَلَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ .
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed el-Esedî), ona Bişr b. Mufaddal, ona Yahyâ (b. Saîd el-Ensârî), ona Büşeyr b. Yesar (el-Hârisî), ona da Sehl b. Ebu Hasme (el-Ensarî) rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
“Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud b. Zeyd, Hayber’e gitmişlerdi. O zamanlar Hayberlilerle Müslümanlar barış halindeydiler. Bu iki kişi, Hayber’e varınca (işleri için) birbirinden ayrıldılar. Derken Muhayyisa, kanlar içerişinde can çekişmekte olan Abdullah b. Sehl’in yanına geldi. Bir cinayete kurban gitmişti. Muhayyisa, onu defnetti ve sonra da Medine’ye geldi. (Maktulün kardeşi) Abdurrahman b. Sehl ve Mesud b. Zeyd’in iki oğlu Muhayyisa ve Huveyyisa olayı anlatmak üzere hemen Hz. Peygamber’in (sav) huzuruna geldiler. Abdurrahman (b. Sehl) olayı anlatmak üzere söze başladı. Hz. Peygamber (sav); ‘Büyüğüne öncelik ver! Büyüğüne öncelik ver!’ buyurdu. Abdurrahman b. Sehl, onların yaşça en küçükleriydi. Bunun üzerine o sustu ve iki kardeş olayı anlattılar. Hz. Peygamber (sav); ‘Bu cinayetin Hayber'de Yahudiler tarafından işlendiğine dair yemine eder misiniz? Böylece maktulünüzün ya da arkadaşınızın –ravi tereddüt etmiştir- diyet hakkını elde etmiş olursunuz.’ buyurdu. Dediler ki ‘Şahit olmadığımız ve görmediğimiz halde nasıl yemin edebiliriz?’ Hz. Peygamber de (sav); ‘O halde Yahudiler, elli kez yemin ederek sizi yemin etmekten kurtarmış olurlar.’ buyurdu. Buna karşılık onlar; ‘Müslüman olmayan bir toplumun yeminine nasıl güvenebiliriz?’ diye cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) onun diyetini kendisi ödedi.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 12, 1/832
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
2. Ebu Keysan Büşeyr b. Yesar el-Harisî (Büşeyr b. Yesar)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Kefaret, kefaret olarak kurban kesmek
Yargı, adam öldürmek
Yargı, davalı için yemin,
Bize Humeydî, ona Velid b. Müslim, ona Abdullah b. A'lâ, ona Büsr b. Ubeydullah, ona da Ebu İdris (el-Havlanî), Avf b. Malik’in (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
"Tebuk gazasında deriden yapılmış yuvarlak bir çadır içinde bulunan Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldim, bana şöyle buyurdu: Kıyametin kopmasından önce altı şeyi say (bekle): Benim ölümüm, Sonra Beytu'l-Makdis'in fethi, Sonra koyun kırımı gibi o sizi yakalayacak olan salgın ölümler. Sonra malın artması. Öyle ki bir kişiye yüz dinar verseniz bile onu azımsayıp mutsuz olmaya devam edecek. Sonra bir fitne ortaya çıkacak ve girmedik Arap evi bırakmayacak. Sonra sizinle Benu'l-Asfar (Rumlar) arasında bir barış yapılacak, ardından düşmanınız ihanet edip anlaşmayı bozacak ve üzerinize her bayrağın altında on iki bin nefer olmak üzere seksen kumandanın bayrakları altında size saldıracaklardır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30997, B003176
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْعَلاَءِ بْنِ زَبْرٍ قَالَ سَمِعْتُ بُسْرَ بْنَ عُبَيْدِ اللَّهِ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا إِدْرِيسَ قَالَ سَمِعْتُ عَوْفَ بْنَ مَالِكٍ قَالَ أَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فِى غَزْوَةِ تَبُوكَ ، وَهْوَ فِى قُبَّةٍ مِنْ أَدَمٍ فَقَالَ « اعْدُدْ سِتًّا بَيْنَ يَدَىِ السَّاعَةِ ، مَوْتِى ، ثُمَّ فَتْحُ بَيْتِ الْمَقْدِسِ ، ثُمَّ مُوتَانٌ يَأْخُذُ فِيكُمْ كَقُعَاصِ الْغَنَمِ ، ثُمَّ اسْتِفَاضَةُ الْمَالِ حَتَّى يُعْطَى الرَّجُلُ مِائَةَ دِينَارٍ فَيَظَلُّ سَاخِطًا ، ثُمَّ فِتْنَةٌ لاَ يَبْقَى بَيْتٌ مِنَ الْعَرَبِ إِلاَّ دَخَلَتْهُ ، ثُمَّ هُدْنَةٌ تَكُونُ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ بَنِى الأَصْفَرِ فَيَغْدِرُونَ ، فَيَأْتُونَكُمْ تَحْتَ ثَمَانِينَ غَايَةً ، تَحْتَ كُلِّ غَايَةٍ اثْنَا عَشَرَ أَلْفًا » .
Tercemesi:
Bize Humeydî, ona Velid b. Müslim, ona Abdullah b. A'lâ, ona Büsr b. Ubeydullah, ona da Ebu İdris (el-Havlanî), Avf b. Malik’in (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
"Tebuk gazasında deriden yapılmış yuvarlak bir çadır içinde bulunan Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldim, bana şöyle buyurdu: Kıyametin kopmasından önce altı şeyi say (bekle): Benim ölümüm, Sonra Beytu'l-Makdis'in fethi, Sonra koyun kırımı gibi o sizi yakalayacak olan salgın ölümler. Sonra malın artması. Öyle ki bir kişiye yüz dinar verseniz bile onu azımsayıp mutsuz olmaya devam edecek. Sonra bir fitne ortaya çıkacak ve girmedik Arap evi bırakmayacak. Sonra sizinle Benu'l-Asfar (Rumlar) arasında bir barış yapılacak, ardından düşmanınız ihanet edip anlaşmayı bozacak ve üzerinize her bayrağın altında on iki bin nefer olmak üzere seksen kumandanın bayrakları altında size saldıracaklardır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 15, 1/833
Senetler:
1. Ebu Amr Avf b. Malik el-Eşcaî (Avf b. Malik)
2. Ebu İdris el-Havlanî (Aizullah b. Abdullah b. Amr)
3. Büsr b. Ubeydullah el-Hadramî (Büsr b. Ubeydullah)
4. Abdullah b. A'lâ er-Ribî (Abdullah b. Ala b. Zebr)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
Ahde vefa, Ahdi bozmak
Kıyamet, alametleri
Siyer, Tebük gazvesi
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile İbrahim b. Tahman arasında inkıta vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30850, B003165
Hadis:
وَقَالَ إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ عَنْ أَنَسٍ أُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِمَالٍ مِنَ الْبَحْرَيْنِ فَقَالَ « انْثُرُوهُ فِى الْمَسْجِدِ » فَكَانَ أَكْثَرَ مَالٍ أُتِىَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذْ جَاءَهُ الْعَبَّاسُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، أَعْطِنِى إِنِّى فَادَيْتُ نَفْسِى وَفَادَيْتُ عَقِيلاً . قَالَ « خُذْ » . فَحَثَا فِى ثَوْبِهِ ، ثُمَّ ذَهَبَ يُقِلُّهُ ، فَلَمْ يَسْتَطِعْ . فَقَالَ أْمُرْ بَعْضَهُمْ يَرْفَعْهُ إِلَىَّ . قَالَ « لاَ » . قَالَ فَارْفَعْهُ أَنْتَ عَلَىَّ . قَالَ « لاَ » . فَنَثَرَ مِنْهُ ، ثُمَّ ذَهَبَ يُقِلُّهُ فَلَمْ يَرْفَعْهُ . فَقَالَ أْمُرْ بَعْضَهُمْ يَرْفَعْهُ عَلَىَّ . قَالَ « لاَ » . قَالَ فَارْفَعْهُ أَنْتَ عَلَىَّ . قَالَ « لاَ » . فَنَثَرَ ثُمَّ احْتَمَلَهُ عَلَى كَاهِلِهِ ثُمَّ انْطَلَقَ ، فَمَا زَالَ يُتْبِعُهُ بَصَرَهُ حَتَّى خَفِىَ عَلَيْنَا عَجَبًا مِنْ حِرْصِهِ ، فَمَا قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَثَمَّ مِنْهَا دِرْهَمٌ .
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Tahman, ona Abdülaziz b. Suheyb, ona da Enes (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah’a (sav) Bahreyn’den bir miktar mal getirildi. Rasulullah (sav) "bu malı mescide dökün." buyurdu. Bu, Rasulullah’a (sav) şimdiye kadar getirilen en büyük maldı. O sırada Abbas (ra) geldi ve 'Ey Allah’ın Rasulü! Bana ver; çünkü ben hem kendimi hem de Akil’i fidye ile kurtardım.' dedi. Rasulullah (sav) "Al!" buyurdu. Abbas, onu elbisesine doldurdu, ardından onu kaldırmak istedi fakat gücü yetmedi. 'Birine emret, onu bana kaldırsın.' dedi. Rasulullah (sav) "Hayır." buyurdu. Abbas, 'O hâlde sen kaldır onu üzerime.' dedi. Rasulullah (sav) yine "Hayır." buyurdu. Bunun üzerine Abbas, birazını yere saçtı. Tekrar kaldırmak istedi, ama yine kaldıramadı. Yine, 'Birine emret, onu üzerime kaldırsın.' dedi. Rasulullah (sav) "Hayır." buyurdu. Abbas tekrar, 'O halde sen kaldır onu üzerime.' dedi. Rasulullah (sav) yine "Hayır." buyurdu. Sonra Abbas biraz daha saçtı, ardından geriye kalan kısmı omzuna aldı ve yürüyüp gitti. Rasulullah (sav) onu gözleriyle takip etti; gözden kayboluncaya kadar ona baktı. Onun bu mal hırsına hayret etti. Rasulullah (sav) bulunduğu yerden ayrıldığında, orada bir dirhem bile kalmamıştı.
Açıklama:
Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile İbrahim b. Tahman arasında inkıta vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 4, 1/830
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Abdülaziz b. Suheyb el-Bünanî (Abdülaziz b. Suheyb)
3. Ebu Said İbrahim b. Tahman el-Herevî (İbrahim b. Tahman b. Şube)
Konular:
CAMİ, MESCİT
Ganimet, Hz. Peygamber'in taksimi
İbadethane, Mescit, Camii
Mal, mal - mülk hırsı
Açıklama: Beytü’l-Midras: Yahudilerin dinî eğitim ve öğretim yaptıkları yer.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30862, B003167
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى سَعِيدٌ الْمَقْبُرِىُّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ فِى الْمَسْجِدِ خَرَجَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ "انْطَلِقُوا إِلَى يَهُودَ." فَخَرَجْنَا حَتَّى جِئْنَا بَيْتَ الْمِدْرَاسِ فَقَالَ "أَسْلِمُوا تَسْلَمُوا ، وَاعْلَمُوا أَنَّ الأَرْضَ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ ، وَإِنِّى أُرِيدُ أَنْ أُجْلِيَكُمْ مِنْ هَذِهِ الأَرْضِ ، فَمَنْ يَجِدْ مِنْكُمْ بِمَالِهِ شَيْئًا فَلْيَبِعْهُ ، وَإِلاَّ فَاعْلَمُوا أَنَّ الأَرْضَ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Said el-Makbûrî, ona babası, ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre:
Biz mescitte bulunuyorduk ki Rasulullah (sav) çıkageldi ve "Haydi, Yahudilerin yanına yürüyün." buyurdu. Bunun üzerine yola koyulduk, nihayet Beytü’l-Midras’a geldik. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"İslam’a girin, kurtuluşa erin. Ve bilin ki yeryüzü Allah’a ve Rasulüne aittir. Şüphesiz ben sizi bu topraklardan çıkarmak istiyorum. Sizden kimin malından (yanında götüremeyeceği) bir şey varsa onu satsın. Aksi takdirde bilin ki yeryüzü Allah’a ve Rasulüne aittir."
Açıklama:
Beytü’l-Midras: Yahudilerin dinî eğitim ve öğretim yaptıkları yer.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 6, 1/831
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Said Keysan el-Makburî (Keysan Ebu Said)
3. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Savaş, barış yollarını aramak, savaştan önce
Tebliğ, İslam'a Davet
حَدَّثَنَا قَيْسُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا مُجَاهِدٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو - رضى الله عنهما - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ قَتَلَ مُعَاهَدًا لَمْ يَرَحْ رَائِحَةَ الْجَنَّةِ ، وَإِنَّ رِيحَهَا تُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ أَرْبَعِينَ عَامًا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30853, B003166
Hadis:
حَدَّثَنَا قَيْسُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا مُجَاهِدٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو - رضى الله عنهما - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ قَتَلَ مُعَاهَدًا لَمْ يَرَحْ رَائِحَةَ الْجَنَّةِ ، وَإِنَّ رِيحَهَا تُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ أَرْبَعِينَ عَامًا » .
Tercemesi:
Bize Kays b. Hafs, ona Abdülvâhid, ona Hasan b. Amr, ona Mücâhid, ona Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Herhangi bir kişi anlaşmalı bir zimmiyi (haksız yere) öldürürse cennet kokusu kırk yıllık mesafeden duyulup hissedilir olmasına rağmen o katil kişi cennet kokusunu koklayamaz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 5, 1/830
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Hasan b. Amr et-Temimî (Hasan b. Amr)
4. Ebu Bişr Abdülvahid b. Ziyad el-Abdî (Abdülvahid b. Ziyad)
5. Kays b. Hafs et-Temîmî (Kays b. Hafs el-Ka'kâ')
Konular:
Yargı, adam öldürmek
Zimmet Ehli, Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30973, B003174
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ يُونُسَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَا سُفْيَانَ بْنَ حَرْبٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ هِرَقْلَ أَرْسَلَ إِلَيْهِ فِى رَكْبٍ مِنْ قُرَيْشٍ كَانُوا تِجَارًا بِالشَّأْمِ فِى الْمُدَّةِ الَّتِى مَادَّ فِيهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَبَا سُفْيَانَ فِى كُفَّارِ قُرَيْشٍ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona Abdullah b. Abbas, ona Ebu Süfyan b. Harb, ona da Herakl’in (Bizans İmparatoru) kendisine gönderdiğini elçi haber verdi. Bu olay, Kureyş’ten bir ticaret kervanı ile birlikte Şam bölgesinde bulundukları sırada, Rasulullah’ın (sav) Ebu Süfyan ile Kureyşli kâfirler arasında sulh yaptığı dönemde gerçekleşmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 13, 1/833
Senetler:
1. Ebu Süfyan b. Harb el-Kuraşi (Sahr b. Harb b. Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenaf)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
6. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
7. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
Siyer, Hudeybiye Anlaşması
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى سَعِيدٌ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ لَمَّا فُتِحَتْ خَيْبَرُ أُهْدِيَتْ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم شَاةٌ فِيهَا سُمٌّ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "اجْمَعُوا إِلَىَّ مَنْ كَانَ هَا هُنَا مِنْ يَهُودَ." فَجُمِعُوا لَهُ فَقَالَ "إِنِّى سَائِلُكُمْ عَنْ شَىْءٍ فَهَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْهُ." فَقَالُوا نَعَمْ . قَالَ لَهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "مَنْ أَبُوكُمْ." قَالُوا فُلاَنٌ . فَقَالَ "كَذَبْتُمْ ، بَلْ أَبُوكُمْ فُلاَنٌ." قَالُوا صَدَقْتَ . قَالَ "فَهَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْ شَىْءٍ إِنْ سَأَلْتُ عَنْهُ" فَقَالُوا نَعَمْ يَا أَبَا الْقَاسِمِ ، وَإِنْ كَذَبْنَا عَرَفْتَ كَذِبَنَا كَمَا عَرَفْتَهُ فِى أَبِينَا . فَقَالَ لَهُمْ "مَنْ أَهْلُ النَّارِ." قَالُوا نَكُونُ فِيهَا يَسِيرًا ثُمَّ تَخْلُفُونَا فِيهَا . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "اخْسَئُوا فِيهَا ، وَاللَّهِ لاَ نَخْلُفُكُمْ فِيهَا أَبَدًا - ثُمَّ قَالَ - هَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْ شَىْءٍ إِنْ سَأَلْتُكُمْ عَنْهُ." فَقَالُوا نَعَمْ يَا أَبَا الْقَاسِمِ . قَالَ "هَلْ جَعَلْتُمْ فِى هَذِهِ الشَّاةِ سُمًّا" قَالُوا نَعَمْ . قَالَ "مَا حَمَلَكُمْ عَلَى ذَلِكَ." قَالُوا أَرَدْنَا إِنْ كُنْتَ كَاذِبًا نَسْتَرِيحُ ، وَإِنْ كُنْتَ نَبِيًّا لَمْ يَضُرَّكَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30868, B003169
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى سَعِيدٌ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ لَمَّا فُتِحَتْ خَيْبَرُ أُهْدِيَتْ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم شَاةٌ فِيهَا سُمٌّ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "اجْمَعُوا إِلَىَّ مَنْ كَانَ هَا هُنَا مِنْ يَهُودَ." فَجُمِعُوا لَهُ فَقَالَ "إِنِّى سَائِلُكُمْ عَنْ شَىْءٍ فَهَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْهُ." فَقَالُوا نَعَمْ . قَالَ لَهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "مَنْ أَبُوكُمْ." قَالُوا فُلاَنٌ . فَقَالَ "كَذَبْتُمْ ، بَلْ أَبُوكُمْ فُلاَنٌ." قَالُوا صَدَقْتَ . قَالَ "فَهَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْ شَىْءٍ إِنْ سَأَلْتُ عَنْهُ" فَقَالُوا نَعَمْ يَا أَبَا الْقَاسِمِ ، وَإِنْ كَذَبْنَا عَرَفْتَ كَذِبَنَا كَمَا عَرَفْتَهُ فِى أَبِينَا . فَقَالَ لَهُمْ "مَنْ أَهْلُ النَّارِ." قَالُوا نَكُونُ فِيهَا يَسِيرًا ثُمَّ تَخْلُفُونَا فِيهَا . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "اخْسَئُوا فِيهَا ، وَاللَّهِ لاَ نَخْلُفُكُمْ فِيهَا أَبَدًا - ثُمَّ قَالَ - هَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْ شَىْءٍ إِنْ سَأَلْتُكُمْ عَنْهُ." فَقَالُوا نَعَمْ يَا أَبَا الْقَاسِمِ . قَالَ "هَلْ جَعَلْتُمْ فِى هَذِهِ الشَّاةِ سُمًّا" قَالُوا نَعَمْ . قَالَ "مَا حَمَلَكُمْ عَلَى ذَلِكَ." قَالُوا أَرَدْنَا إِنْ كُنْتَ كَاذِبًا نَسْتَرِيحُ ، وَإِنْ كُنْتَ نَبِيًّا لَمْ يَضُرَّكَ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Said, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Hayber fethedildiğinde Rasulullah’a (sav) zehirli bir koyun hediye edildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Bana burada bulunan Yahudileri toplayın." buyurdu. Toplandıklarında onlara şöyle dedi: "Size bir şey soracağım. O konuda doğru söyleyecek misiniz?" Onlar, ‘Evet’ dediler. Rasulullah (sav) onlara, "Babanız kimdir?" diye sordu. Onlar ‘Falan kişi’ dediler. Rasulullah (sav) "Yalan söylediniz, sizin babanız falan kişidir." buyurdu. Onlar, ‘Doğru söyledin.’ dediler. Rasulullah (sav) tekrar, "Size başka bir şey sorsam, onu da doğru cevaplayacak mısınız?" diye sordu. Onlar, ‘Evet, ey Ebu’l-Kasım. Eğer yalan söylersek, babamız hakkında nasıl anladıysan yine bilirsin.’ dediler. Rasulullah (sav) onlara, "Cehennem ehli kimdir?" diye sordu. Onlar, ‘Biz kısa süreliğine orada oluruz, sonra siz bizim yerimizi alırsınız.’ dediler. Rasulullah (sav) "Orada aşağılanın! Vallahi, biz sizi orada asla takip etmeyeceğiz!" buyurdu. Ardından şöyle sordu: "Size başka bir şey soracağım, doğru cevaplayacak mısınız?" Onlar, ‘Evet, ey Ebu’l-Kasım.’ dediler. Rasulullah (sav) "Bu koyuna zehir koydunuz mu?" diye sordu. Onlar, ‘Evet’ dediler. Rasulullah (sav) "Sizi buna sevk eden neydi?" diye sordu. Şöyle cevap verdiler: ‘Eğer yalancıysan senden kurtulmak istedik. Eğer gerçekten bir peygambersen sana zarar vermezdi.’
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 7, 1/831
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
4. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Diyalog, dinler arasında husumet oluşturma,
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Suikast, Hz. Peygamber, zehirli yemek verilmesi
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا هِشَامٌ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم سُحِرَ حَتَّى كَانَ يُخَيَّلُ إِلَيْهِ أَنَّهُ صَنَعَ شَيْئًا وَلَمْ يَصْنَعْهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30981, B003175
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا هِشَامٌ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم سُحِرَ حَتَّى كَانَ يُخَيَّلُ إِلَيْهِ أَنَّهُ صَنَعَ شَيْئًا وَلَمْ يَصْنَعْهُ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Yahya, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Âişe şöyle demiştir:
"Peygamber'e (sav) sihir yapılmıştı hatta, bundan dolayı yapmadığı bir şeyi yaptığını zannetti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 14, 1/833
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Hz. Peygamber, korunmuşluğu
Sihir, sihir/büyü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31035, B003179
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِىِّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىٍّ - رضى الله عنه - قَالَ مَا كَتَبْنَا عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِلاَّ الْقُرْآنَ ، وَمَا فِى هَذِهِ الصَّحِيفَةِ ، قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "الْمَدِينَةُ حَرَامٌ مَا بَيْنَ عَائِرٍ إِلَى كَذَا ، فَمَنْ أَحْدَثَ حَدَثًا ، أَوْ آوَى مُحْدِثًا ، فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللَّهِ وَالْمَلاَئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ ، لاَ يُقْبَلُ مِنْهُ عَدْلٌ وَلاَ صَرْفٌ ، وَذِمَّةُ الْمُسْلِمِينَ وَاحِدَةٌ يَسْعَى بِهَا أَدْنَاهُمْ . فَمَنْ أَخْفَرَ مُسْلِمًا فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللَّهِ وَالْمَلاَئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ ، لاَ يُقْبَلُ مِنْهُ صَرْفٌ وَلاَ عَدْلٌ ، وَمَنْ وَالَى قَوْمًا بِغَيْرِ إِذْنِ مَوَالِيهِ فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللَّهِ وَالْمَلاَئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ ، لاَ يُقْبَلُ مِنْهُ صَرْفٌ وَلاَ عَدْلٌ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyân, ona A‘meş, ona İbrahim et-Teymî, ona da babası, ona da Ali (ra) şöyle demiştir: ‘Biz Rasulullah’tan (sav) yalnızca Kur’an’ı ve şu sahifedeki hükümleri yazdık.’ O sahifede Rasulullah’ın (sav) şu beyanı yer alıyordu:
"Medine, Âir ile falanca yer arasında haram bölgedir. Kim orada bir bidat çıkarır veya bir bidatçıyı barındırırsa, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Ondan ne farz ne de nafile ibadet kabul edilir. Müslümanların emanı birdir; en aşağı derecedeki bir Müslüman bile bu emanı yerine getirir. Kim bir Müslümanın emanını ihlâl ederse, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Ondan ne farz kabul edilir ne de nafile. Kim de mevlâsının izni olmadan başka bir topluluğa mevlâlık (bağlılık) iddiasında bulunursa, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Ondan da hiçbir farz ya da nafile ibadet kabul edilmez."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cizye ve'l-Muvâdea 17, 1/833
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu İbrahim Yezid b. Şerik et-Teymi (Yezid b. Şerik b. Tarık)
3. Ebu Esma İbrahim b. Yezid et-Teymî (İbrahim b. Yezid b. Şerik)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Hadis, hadislerin yazılması
Müslüman, Eman vermek/Emanete riayet
Sahife, Hz. Ali'nin sahifesi
Şehirler, Harem bölgesinin konumu ve bununla ilgili hükümler
Şehirler, Medine, Harem oluşu
Yazı, katiplik