Giriş


    Öneri Formu
32824 B003335 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 1

Buhârî der ki: Bize Leys, ona Yahya b. Saîd, ona Amra, ona da Âişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ruhlar (farklı mizaçlara sahip olarak ezelde) bir araya getirilmiş topluluklardır. Onlardan birbirleriyle tanışanlar kaynaşırlar, tanışmayanlar da ayrışırlar." [Yahya b. Eyyüb, hadisi bu şekilde Yahya b. Said bana rivayet etti, dedi.]


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
32825 B003336 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 2

Bize Nasr b. Ali b. Nasr, ona Ebu Ahmed, ona Süfyân, ona Ebu İshâk, ona Esved b. Yezîd, ona da Abdullah (ra) şöyle rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) [Kamer Sûresi’nin 17. ayetini], "Fe-hel min müddekir" şeklinde (dâl) ile okudu."


Açıklama: Bu hadiste Kur’ân-ı Kerîm’in 54. sûresi olan Kamer Sûresi’nin 17. ayetine dair Hz. Peygamber’in (sav) kıraatindeki farklılığa işaret edilmiştir. İlgili ayetin meali şöyle: “Andolsun ki biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?” Hz. Peygamber (sav) ilgili ayetteki ﴿فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ﴾ ibaresindeki “مُدَّكِرٍ” kelimesini (dâl) harfiyle okumuş; ancak Abdullah b. Mes‘ûd ilgili kelimesi yani “مُدَّكِرٍ”i (zâl) ile okudu. Onun bu okuyuşuna yönelik Hz. Peygamber (sav) bir uyarıda bulunmamıştır. Bu farklı okuyuşlar, Kur’ân-ı Kerîm’in "Yedi Harf” yani el-Ahrufü’s-Seb‘a üzere nazil olduğunu ifade etmektedir.

    Öneri Formu
32831 B003341 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 3

Bize Hâlid b. Yezîd, ona İsrâîl, ona Ebu İshâk, ona Esved, ona da Abdullah şöyle rivayet etti: "Hz. Peygamber'i (sav) [Kamer Sûresi’nin 17. ayetini] "Fe-hel min müddekir" şeklinde (dâl) ile okurken işittim."


Açıklama: Bu hadiste Kur’ân-ı Kerîm’in 54. sûresi olan Kamer Sûresi’nin 17. ayetine dair Hz. Peygamber’in (sav) kıraatindeki farklılığa işaret edilmiştir. İlgili ayetin meali şöyle: “Andolsun ki biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?” Hz. Peygamber (sav) ilgili ayetteki ﴿فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ﴾ ibaresindeki “مُدَّكِرٍ” kelimesini (dâl) harfiyle okumuş; ancak Abdullah b. Mes‘ûd ilgili kelimesi yani “مُدَّكِرٍ”i (zâl) ile okudu. Onun bu okuyuşuna yönelik Hz. Peygamber (sav) bir uyarıda bulunmamıştır. Bu farklı okuyuşlar, Kur’ân-ı Kerîm’in "Yedi Harf” yani el-Ahrufü’s-Seb‘a üzere nazil olduğunu ifade etmektedir.

    Öneri Formu
32835 B003345 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 6

Bana Abdân, ona Abdullah (T); Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, onlara Yunus, ona İbn Şihâb ez-Zührî, ona Enes b. Mâlik, ona da Ebu Zer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben Mekke’deyken evimin çatısı açıldı ve Cebrail (as) indi. Göğsümü yardı ve onu zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman dolu altın bir tas getirdi ve onu göğsüme boşalttı. Ardından göğsümü kapattı. Elimden tutup beni semâya çıkardı. Dünya semâsına geldiğimizde Cebrail dünya semâsının bekçisine 'kapıyı aç' dedi. Bekçi 'kimdir o?' diye sorunca 'Cebrail!' diye cevap verdi. Bekçi 'yanında kimse var mı?' diye sordu. Cebrail (as) 'evet, yanımda Muhammed (sav) var' diye cevap verdi. Bekçi 'o gönderildi mi?' diye sordu. Cebrail 'evet' dedi. Bunun üzerine kapıyı açtı. Dünya semasına çıktığımızda bir adam gördük. Sağında bir karaltı, solunda bir karaltı vardı. Sağ tarafa baktığında gülüyor, sol tarafa baktığında ise ağlıyordu. 'merhaba, salih peygamber, salih evlat' dedi. 'Ey Cebrail! Bu kim?' diye sordum. 'Bu Âdem'dir (as). Sağ ve sol tarafındaki bu karaltılar çocuklarının ruhlarıdır. Sağ taraftakiler cennetliklerdir. Sol taraftakiler ise cehennemliklerdir. Sağ tarafına bakınca güler, sol tarafına bakınca ağlar' dedi. Sonra Cebrail beni çıkarmaya devam etti ve ikinci göğe geldik. Oranın bekçisine 'Kapıyı aç' dedi. Buranın bekçisi de ona dünya semasının bekçisinin söylediği sözleri söyledi." Enes b. Mâlik, "Hz. Peygamber (sav) gökyüzünün her bir katında Hz. Âdem, Hz. İdris, Hz. İsa ve Hz. Musa’yı (as) gördüğünü ifade etmiş, ancak onların konumlarından (hangi semada gördüğünden) bahsetmemiş, sadece Hz. Âdem’i (as) dünya semasında, Hz. İbrahim’i (as) ise altıncı semada gördüğünü zikretmiştir" dedi. (Hz. Peygamber (sav) anlatmaya şöyle devam etmiştir: "Cebrail Hz. İdris’e (as) uğrayınca Hz. İdris (as) 'merhaba, salih peygamber, salih kardeş' dedi. Ben 'bu kimdir?' diye sordum. Cebrail (as) 'bu İdris' diye cevap verdi. Sonra Musa’ya (as) uğradım. O da bana 'merhaba, salih peygamber, salih kardeş,' dedi. Cebrail’e (as) 'bu kimdir?' diye sordum. 'Bu Musa' diye cevap verdi. Sonra İsa’nın (as) yanına uğradım. O da bana 'merhaba, salih peygamber salih kardeş' dedi. Cebrail’e (as) 'bu kimdir?' diye sordum. Bana 'o Meryem oğlu İsadır' diye cevap verdi. Sonra Hz. İbrahim’in (as) yanına uğradım. O da bana 'merhaba, salih peygamber, salih evlad' dedi. Cebrail’e (as) 'bu kimdir?' diye sordum. Cebrail (as) 'İbrahim’dir' diye cevap verdi." (İbn Şihâb der ki): bana İbn Hazm, ona da İbn Abbas ve İbn Habbe el-Ensârî'nin rivayetine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sonra beni o kadar yukarıya çıkardılar ki kalemlerin çızırtısını duyar hale geldim." İbn Hazm ve Enes b. Mâlik'in (r. anhuma) rivayetine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Ben bu emirle döndüm ve Hz. Musa’nın yanına uğradım. Bana 'Rabbin ümmetine ne farz kıldı?' diye sordu. 'Elli vakit namaz farz kıldı' dedim. Bana 'Rabbine dönüp müracaat et, ümmetin buna güç yetiremez' dedi. Ben de Rabbime döndüm. Elli vakit namazı yarıya indirdi. Tekrar Musa’nın yanına döndüm ve ona durumu anlattım. 'Rabbine dönüp tekrar hafifletmesini iste, ümmetin buna güç yetiremez' dedi. Ben de Rabbime dönüp tekrar niyaz ettim. Rabbim 'O beş vakittir. (Ama) sevap olarak (ellidir). Ben de söz değişmez' buyurdu. Sonra Musa’ya (as) tekrar döndüm. O 'Rabbine bir kez daha müracaat et' dedi. 'Artık Rabbimden haya ediyorum' dedim. sonra yürüdük, Sidretülmüntehâ'ya geldik. Orayı bilmediğim bir sürü renk kuşatmıştı. Sonra cennete girdim. Orada inciden kubbeler vardı. Toprağı da miskti."


    Öneri Formu
32832 B003342 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 5

Bize Musa b. İsmail, ona Abdülvahid b. Ziyâd, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Said'in (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Nuh ve ümmeti (mahşer günü) getirilir. Allah Teala Nuh'a (as) 'Tebliğ ettin mi?' diye sorar. O da: 'Evet, Rabbim, tebliğ ettim' der. Allah Teala ümmetine sorar: '(Nuh size) tebliğ etti mi?' Onlar da der ki: 'Hayır! Bize hiçbir peygamber gelmedi.' Bunun üzerine Allah Nuh'a (as): 'Senin lehine kim şahitlik edecek?' diye sorar. Nuh da: 'Muhammed (sav) ve ümmeti' der. Böylece biz şahitlik ederiz ki Nuh (as) gerçekten tebliğ etmiştir." Sonra Rasulullah (sav), şu ayeti okudu: 'İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi aşırılıklardan uzak bir ümmet yaptık.' (Bakara 2/143) Ve şöyle dedi: "Vasat, adalet (aşırılıklardan uzak/hayırlı) demektir."


    Öneri Formu
32829 B003339 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 3

Bize İshak b. Nasr, ona Muhammed b. Ubeyd, ona Ebu Hayyan, ona Ebu Zür’a, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile bir davette bulunuyorduk. Kendisine kol (eti) ikram edildi; bu parça hoşuna giderdi. Ondan bir ısırık aldı ve şöyle buyurdu: Ben kıyamet günü insanların efendisiyim. Allah, geçmiş ve gelecek bütün insanları bir düzlükte nasıl toplar, bilir misiniz? Burası öyle bir alan ki bakan kimse diğerlerini görecek, çağıran herkes sesini duyuracaktır. Güneş onlara yaklaşır. İnsanlar (bu durumu) birbirlerine söylenerek 'Görmüyor musunuz içinde bulunduğumuz durumu ve başımıza geleni? Rabbimize bizim için şefaat edecek birine bakamaz mısınız?' derler. Bunun üzerine bazıları 'Atanız Âdem’e gidin' der. Ona giderler ve 'Ey Âdem! Sen insanlığın babasısın. Allah seni eliyle yarattı, sana ruhundan üfledi, melekleri sana secde ettirdi ve seni cennete yerleştirdi. Rabbimize bizim için şefaat etmez misin? İçinde bulunduğumuz hali görmüyor musun?' dediler. Âdem onlara 'Rabbim öyle bir öfkelendi ki ondan önce benzeri bir öfke göstermedi ve ondan sonra da göstermeyecek. O bana ağacı yasakladı ama ben ona isyan ettim. (Şimdi ben de kendi halimi düşünüyorum) Nefsim, nefsim. Başkasına gidin, Nuh’a gidin' der. Onlar Nuh’a gider 'Ey Nuh! Sen yeryüzüne gönderilen ilk resulsün. Allah sana 'çok şükreden kul' ismini verdi. İçinde bulunduğumuz durumu görmüyor musun? Rabbimize bizim için şefaat etmez misin?' derler. Nuh 'Rabbim bugün öyle bir öfkeyle öfkelendi ki ondan önce ve sonra benzeri yoktur. Nefsim, nefsim! Rasulullah’a (sav) gidin' der. Sonra bana gelirler. Ben arşın altında secdeye kapanırım. Bana 'Ey Muhammed! Başını kaldır, şefaat et, şefaatin kabul edilsin. Dile, dileğin yerine gelsin' denilir." [Ravi Muhammed b. Ubeyd şöyle der ki: Hadisin geri kalanını tam hatırlamıyorum.]


    Öneri Formu
32830 B003340 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 3

Bize İshak b. Nasr, ona Ebu Usame, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Said'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah (ac), “ey Adem” dedi. Adem “emret, buyur, hayır senin elindedir” dedi. Allah “Cehennem topluluğunu çıkar” dedi. Adem “cehennem topluluğu da ne kadardır?” dedi. Allah “her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi” dedi. İşte bu an, küçüğün yaşlandığı, her hamilenin çocuğunu düşürdüğü, sarhoş olmadıkları halde insanları sarhoş olarak gördüğün andır. Ancak Allah'ın azabı çetindir” buyurdu." Ashab “ey Allah'ın Rasulü, o (bin kişiden) biri hangimiz?” diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "sevinin, Yecüc ve Mecüc'den bin, sizden bir kişi" buyurdu. Ardından "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin dört biri olursunuz diye umut ediyorum" dedi. Biz de Allah'a hamd edip tekbir getirdik. Sonra "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin üçte biri olursunuz diye umut ediyorum" buyurdu. Biz de Allah'a hamd edip tekbir getirdik. Ardından "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin yarısı olursunuz diye umut ediyorum. Zira siz diğer ümmetlere kıyasla ancak beyaz öküzün derisindeki siyah kıl veya siyah öküzün derisindeki beyaz kıl kadarsınız" buyurdu.


    Öneri Formu
32838 B003348 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 7


Açıklama: Arapların günlük işlerinde sayıları ifade etmek için zaman zaman lafız yerine sayıları için işaret kullandıkları bilinmektedir. Bu işaretler için bk. https://www.google.com/search?sca_esv=9e981a18954981ed&q=%D8%B9%D9%8E%D9%82%D9%8E%D8%AF%D9%8E+%D8%A8%D9%90%D9%8A%D9%8E%D8%AF%D9%90%D9%87%D9%90+%D8%AA%D9%90%D8%B3%D9%92%D8%B9%D9%90%D9%8A%D9%86%D9%8E&tbm=isch&source=lnms&sa=X&ved=2ahUKEwjlxbTEh7OEAxUTRPEDHYjIA74Q0pQJegQIDBAB&biw=1366&bih=607&dpr=1#imgrc=GWLmZpcmFNh9-M https://twitter.com/alfajer18/status/1300409149726035969

    Öneri Formu
32837 B003347 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 7


    Öneri Formu
32833 B003343 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 6