Bize Ahmed b. Said ed-Dârimî ve Muhammed b. Osman el-İclî, onlara Abdullah b. Musa, Ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Esved, ona da Hz. Âişe (r.anhâ)şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber'in (sav) üç müezzini vardı: Bilâl, Ebu Mahzûre ve Amr b. Ümmü Mektûm. Rasulullah (sav) 'Amr ezan okuduğunda, o gözleri görmeyen bir kimsedir; bu sizi yanıltmasın. Bilâl ezan okuduğunda ise, artık (imsak vakti girmiştir) kimse bir şey yemesin' buyurdu."
[Ebu Bekir der ki: Ebu İshâk’ın, Esved’den, onun da Âişe’den rivayet ettiği bu haberde bir şüphe vardır. Çünkü Ebu İshâk’ın, bu hadisi, gerçekten Esved’den işitip işitmediğini kesin olarak bilmiyoruz. Ancak Hişâm b. Urve’nin rivayeti sahih bir senedle sabittir ve bu rivayet, Sâlim’in İbn Ömer’den, ayrıca Kasım’ın da Âişe’den naklettiği rivayetlerle çelişmez. Zira mümkündür ki Peygamber (sav), gece ezanını Bilâl ile İbn Ümmü Mektûm arasında nöbetleşe olarak taksim etmişti. Şöyle ki: Bazı gecelerde Bilâl’e gece ezanı nöbeti verilmişti. O ezan okuyunca inip dinlenir, ardından sabah olunca İbn Ümmü Mektûm ikinci ezanı (gündüz ezanını) okurdu. Sonraki gecelerde ise sıra İbn Ümmü Mektûm’a gelirdi; o gece ezanını okur, sabah olduğunda Bilâl ikinci ezanı okurdu. Dolayısıyla Nebî (sav) bu duruma göre 'Bilâl gece ezanı okur, bu sizi yanıltmasın; yiyip içmeye devam edin. İbn Ümmü Mektûm ezan okuduğunda ise artık yemek ve içmekten sakının' buyurmuştur. Yani Hz. Peygamber (sav), her iki vakitte insanlara açıklama yaparak, birinci ezanın geceye, ikinci ezanın ise sabah vaktine ait olduğunu bildirmiştir. Böylece, birinci ezanın (gece ezanı) oruca mani olmadığını, ikinci ezanın (sabah ezanı) ise yeme içmeyi yasakladığını ifade etmiştir. Âişe’nin 'Onlar, fecir doğmadan önce ezan okumazlardı' şeklindeki rivayeti ise iki anlamdan birini taşır: 1. 'Hepsi birlikte ezan okumazdı' demektir. — yani aynı anda değil, sırayla okurlardı. Çünkü Rasulullah (sav) şöyle 'Amr ezan okuduğunda (yiyip için), Bilâl ezan okuduğunda (artık yemeyin)' buyurmuştur. Eğer Amr fecir doğduktan sonra ezan okusaydı, onun ezanından sonra yemek ve içmek oruçluya haram olurdu. 2. Ya da Âişe 'Ezan, birinci fecir (fecr-i evvel) doğduktan sonra okunurdu, ama ikinci fecir (fecr-i sâdık) doğmadan önce. Bu durumda, o vakit hâlâ gece sayılır ve yiyip içmek helâldir. Daha sonra gelen ikinci ezan ise, fecr-i sâdık (sabahın aydınlanması) vaktinde okunur; artık o vakitte yeme ve içme yasak olur, çünkü artık gündüz girmiştir. Doğrusunu Allah bilir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213863, İHM000408
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الدَّارِمِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ الْعِجْلِيُّ قَالَا: حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى، عَنْ إِسْرَائِيلَ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنِ الْأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ رَضِي اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ:
"كَانَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثَلَاثَةُ مُؤَذِّنِينَ بِلَالٌ وَأَبُو مَحْذُورَةَ وَعَمْرُو بْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِذَا أَذَّنَ عَمْرٌو فَإِنَّهُ ضَرِيرُ الْبَصَرِ فَلَا يَغُرَّنَّكُمْ، وَإِذَا أَذَّنَ بِلَالٌ فَلَا يَطْعَمَنَّ أَحَدٌ»"
[قَالَ أَبُو بَكْرٍ: أَمَّا خَبَرُ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنِ الْأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ فَإِنَّ فِيهِ نَظَرًا؛ لِأَنِّي لَا أَقِفُ عَلَى سَمَاعِ أَبِي إِسْحَاقَ هَذَا الْخَبَرَ مِنَ الْأَسْوَدِ، فَأَمَّا خَبَرُ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ فَصَحِيحٌ مِنْ جِهَةِ النَّقْلِ، وَلَيْسَ هَذَا الْخَبَرُ يُضَادُّ خَبَرَ سَالِمٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ، وَخَبَرَ الْقَاسِمِ عَنْ عَائِشَةَ، إِذْ جَائِزٌ أَنْ يَكُونَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ كَانَ جَعَلَ الْأَذَانَ بِاللَّيْلِ نَوَائِبَ بَيْنَ بِلَالٍ وَبَيْنَ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ فَأَمَرَ فِي بَعْضِ اللَّيَالِي بِلَالًا أَنْ يُؤَذِّنَ أَوَلَا بِاللَّيْلِ، فَإِذَا نَزَلَ بِلَالٌ صَعِدَ ابْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ فَأَذَّنَ بَعْدَهُ بِالنَّهَارِ، فَإِذَا جَاءَتْ نَوْبَةُ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ بَدَأَ ابْنُ أُمِّ مَكْتُومٍ فَأَذَّنَ بِلَيْلٍ، فَإِذَا نَزَلَ صَعِدَ بِلَالٌ فَأَذَّنَ بَعْدَهُ بِالنَّهَارِ، وَكَانَتْ مَقَالَةُ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّ بِلَالًا يُؤَذِّنُ بِلَيْلٍ فِي الْوَقْتِ الَّذِي كَانَتِ النَّوْبَةُ لِبِلَالٍ فِي الْأَذَانِ بِلَيْلٍ وَكَانَتْ مَقَالَتُهُ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنُّ ابْنَ أُمِّ مَكْتُومٍ يُؤَذِّنُ بِلَيْلٍ فِي الْوَقْتِ الَّذِي كَانَتِ النَّوْبَةُ فِي الْآذَانِ بِاللَّيْلِ نَوْبَةَ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ، فَكَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُعْلِمُ النَّاسَ فِي كُلِّ الْوَقْتَيْنِ أَنَّ الْأَذَانَ الْأَوَّلَ مِنْهُمَا هُوَ أَذَانٌ بِلَيْلٍ لَا بِنَهَارٍ، وَأَنَّهُ لَا يَمْنَعُ مَنْ أَرَادَ الصَّوْمَ طَعَامًا وَلَا شَرَابًا، وَأَنَّ أَذَانَ الثَّانِي إِنَّمَا يَمْنَعُ الطَّعَامَ وَالشَّرَابَ إِذْ هُوَ بِنَهَارٍ لَا بِلَيْلٍ فَأَمَّا خَبَرُ الْأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ وَمَا يُؤَذِّنُونَ حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ فَإِنَّ لَهُ أَحَدَ مَعْنَيَيْنِ أَحَدُهُمَا لَا يُؤَذِّنُ جَمِيعُهُمْ حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرَ لَا أَنَّهُ لَا يُؤَذِّنُ أَحَدٌ مِنْهُمْ، أَلَا تَرَاهُ أَنَّهُ قَدْ قَالَ فِي الْخَبَرِ: إِذَا أَذَّنَ عَمْرٌو فَكُلُوا وَاشْرَبُوا، فَلَوْ كَانَ عَمْرٌو لَا يُؤَذِّنُ حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ لَكَانَ الْأَكْلُ وَالشُّرْبُ عَلَى الصَّائِمِ بَعْدَ أَذَانِ عَمْرٍو مُحَرَّمَيْنِ، وَالْمَعْنَى الثَّانِي أَنْ تَكُونَ عَائِشَةُ أَرَادَتْ حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ الْأَوَّلُ فَيُؤَذِّنُ الْبَادِي مِنْهُمْ بَعْدَ طُلُوعِ الْفَجْرِ الْأَوَّلِ لَا قَبْلَهُ، وَهُوَ الْوَقْتُ الَّذِي يَحِلُّ فِيهِ الطَّعَامُ وَالشَّرَابُ لِمَنْ أَرَادَ الصَّوْمَ إِذْ طُلُوعُ الْفَجْرِ الْأَوَّلِ بِلَيْلٍ لَا بِنَهَارٍ، ثُمَّ يُؤَذِّنُ الَّذِي يَلِيهِ بَعْدَ طُلُوعِ الْفَجْرِ الثَّانِي الَّذِي هُوَ نَهَارٌ لَا لَيْلٌ، فَهَذَا مَعْنَى هَذَا الْخَبَرِ عِنْدِي وَاللَّهُ أَعْلَمُ]
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Said ed-Dârimî ve Muhammed b. Osman el-İclî, onlara Abdullah b. Musa, Ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Esved, ona da Hz. Âişe (r.anhâ)şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber'in (sav) üç müezzini vardı: Bilâl, Ebu Mahzûre ve Amr b. Ümmü Mektûm. Rasulullah (sav) 'Amr ezan okuduğunda, o gözleri görmeyen bir kimsedir; bu sizi yanıltmasın. Bilâl ezan okuduğunda ise, artık (imsak vakti girmiştir) kimse bir şey yemesin' buyurdu."
[Ebu Bekir der ki: Ebu İshâk’ın, Esved’den, onun da Âişe’den rivayet ettiği bu haberde bir şüphe vardır. Çünkü Ebu İshâk’ın, bu hadisi, gerçekten Esved’den işitip işitmediğini kesin olarak bilmiyoruz. Ancak Hişâm b. Urve’nin rivayeti sahih bir senedle sabittir ve bu rivayet, Sâlim’in İbn Ömer’den, ayrıca Kasım’ın da Âişe’den naklettiği rivayetlerle çelişmez. Zira mümkündür ki Peygamber (sav), gece ezanını Bilâl ile İbn Ümmü Mektûm arasında nöbetleşe olarak taksim etmişti. Şöyle ki: Bazı gecelerde Bilâl’e gece ezanı nöbeti verilmişti. O ezan okuyunca inip dinlenir, ardından sabah olunca İbn Ümmü Mektûm ikinci ezanı (gündüz ezanını) okurdu. Sonraki gecelerde ise sıra İbn Ümmü Mektûm’a gelirdi; o gece ezanını okur, sabah olduğunda Bilâl ikinci ezanı okurdu. Dolayısıyla Nebî (sav) bu duruma göre 'Bilâl gece ezanı okur, bu sizi yanıltmasın; yiyip içmeye devam edin. İbn Ümmü Mektûm ezan okuduğunda ise artık yemek ve içmekten sakının' buyurmuştur. Yani Hz. Peygamber (sav), her iki vakitte insanlara açıklama yaparak, birinci ezanın geceye, ikinci ezanın ise sabah vaktine ait olduğunu bildirmiştir. Böylece, birinci ezanın (gece ezanı) oruca mani olmadığını, ikinci ezanın (sabah ezanı) ise yeme içmeyi yasakladığını ifade etmiştir. Âişe’nin 'Onlar, fecir doğmadan önce ezan okumazlardı' şeklindeki rivayeti ise iki anlamdan birini taşır: 1. 'Hepsi birlikte ezan okumazdı' demektir. — yani aynı anda değil, sırayla okurlardı. Çünkü Rasulullah (sav) şöyle 'Amr ezan okuduğunda (yiyip için), Bilâl ezan okuduğunda (artık yemeyin)' buyurmuştur. Eğer Amr fecir doğduktan sonra ezan okusaydı, onun ezanından sonra yemek ve içmek oruçluya haram olurdu. 2. Ya da Âişe 'Ezan, birinci fecir (fecr-i evvel) doğduktan sonra okunurdu, ama ikinci fecir (fecr-i sâdık) doğmadan önce. Bu durumda, o vakit hâlâ gece sayılır ve yiyip içmek helâldir. Daha sonra gelen ikinci ezan ise, fecr-i sâdık (sabahın aydınlanması) vaktinde okunur; artık o vakitte yeme ve içme yasak olur, çünkü artık gündüz girmiştir. Doğrusunu Allah bilir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Huzeyme, Sahih-i İbn Huzeyme, Salât 408, 1/181
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
Konular: