10620 Kayıt Bulundu.
Bana Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Âişe ve İbn Abbas(r.anhum) şöyle demiştir: Rasulullah (sav), hastalığı şiddetlendiğinde, kendisine ait yumuşak bir kumaşla (hamîsa) yüzünü örtüyor, sonra da nefesi daraldığında yüzünü açıyordu. İşte bu halde iken "Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine olsun, Onlar peygamberlerinin kabirlerini kendilerine mescit edindiler" buyurarak, onların yaptıklarından ümmeti sakındırıyordu.
Bana Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Âişe ve İbn Abbas(r.anhum) şöyle demiştir: Rasulullah (sav), hastalığı şiddetlendiğinde, kendisine ait yumuşak bir kumaşla (hamîsa) yüzünü örtüyor, sonra da nefesi daraldığında yüzünü açıyordu. İşte bu halde iken "Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine olsun, Onlar peygamberlerinin kabirlerini kendilerine mescit edindiler" buyurarak, onların yaptıklarından ümmeti sakındırıyordu.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Malik, ona Muhammed b. Münkedir ve Ömer b. Übeydullah'ın azatlısı Ebu Nadr, ona da Âmir b. Sa'd b. Ebu Vakkâs'ın rivayet ettiğine göre, babası (sa'd b. Ebu Vakkâs), Usâme b. Zeyd'e “taun hakkında Rasulullah'tan (sav) ne duydun?” diye sormuş o da Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu aktarmıştır: "Taun (Veba hastalığı) İsrail oğullarından bir topluluğa yahut sizden önce geçen bir topluluğa gönderilmiş bir azaptır. Siz bir yerde taun çıktığını işittiğiniz zaman, o yere gitmeyin. Sizin bulunduğunuz yerde taun meydana gelirse, taundan kaçmak için oradan çıkmayın." Ebu Nadr rivayetinde "sizin oradan çıkış sebebiniz taun olmasın" şeklinde aktarmıştır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Davud Peygamber'e (Zebur'u) okumak kolaylaştırıldı. O binek hayvanlarına eğer vurulmasını emreder, sonra da eğer vurulması bitmeden, (Zebur'u baştan sona) okuyup bitirirdi. Davud yalnız kendi el emeğiyle geçinirdi." Yine bu hadisi Mûsâ b. Ukbe, Safvân'dan, o Atâ b. Yesâr'dan, o Ebu Hureyre'den o da Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Musa b. Ukbe arasında inkıta vardır.
İbn Vehb der ki: Bana Yunus, İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kureyş kadınları deveye binen Arap kadınlarının en hayırlısıdır. Onlar çocuğa en şefkatli olan, elinde bulunan eşinin malını en iyi gözetendir." Ebu Hureyre der ki: "İmrân kızı Meryem asla deveye binmedi." Zuhrî'nin kardeşinin oğlu ve İshâk el-Kelbî bu hadisin Zuhrî'den rivayetinde (Yunus'a) mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İshak b. Yahya arasında inkıta vardır.
"Geceleyin rüyada Kabe'nin yanında ansızın esmer bir adam bana gösterildi. O kişi erkeklerin en yakışıklısı gibiydi. Saçları iki omuzunun arasında sarkıyor, taranmış ve başından da su damlıyordu. Ellerini İki kişinin omzuna koyarak Beyt'i tavaf ediyordu. “bu kimdir?” dedim. “bu Meryem'in oğlu Mesih'tir” dediler. Sonra onun arkasında kıvırcık saçlı, sağ gözü şaşı gördüğüm insanlar arasında İbni Katan'a çok benzeyen birisini gördüm. Bu kişi de ellerini iki kişinin omuzlarına koyarak Beyt'i tavaf ediyordu. “bu kimdir?” diye sordum. “bu Mesih Deccal'dir” dediler." Ubeydullah Nâfi'den yaptığı rivayetle bu hadise mütabaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ubeydullah b. Ömer arasında inkıta vardır.
Bize Sadaka b. Fadl, ona Velîd, ona Evzâî, ona Umeyr b. Hânî, ona Cünâde b. Ebî Umeyye, ona da Ubâde'nin (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına, O'nun tek olduğuna ve ortağı bulunmadığına; Muhammed'in O'nun kulu ve rasûlü olduğuna; İsa'nın da Allah2ın kulu ve rasûlü, Meryem'e ilka ettiği kelimesi ve O'ndan bir ruh olduğuna; cennet ve cehennemin de hak olduğuna şehadet ederse, hangi ameli yaparsa yapsın Allah onu cennete sokar." Ravi Velîd dedi ki: Bana İbn Câbir, ona Umeyr, ona da Cünâde'nin rivâyet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav.) "Cennetin sekiz kapısından hangisini isterse oradan girer" cümlesini de eklemiş.
Açıklama: Hz. İsa’ya; “Allah’ın kelimesi” denilmesinin sebebi, Cenâb-ı Hakk'ın “kün!”, yani “ol!” kelimesiyle yaratılmış olmasıdır. “Allah’ın rûhu”ndan maksat da, ya Allah tarafından bir rahmet olarak yaratılmış olması, ya da bir babadan değil de Allah’ın Meryem’e rûh üfürmesi suretiyle yaratılmış olmasıdır. “Hangi ameli yaparsa yapsın Allah onu cennete sokar” ifâdesi, bir kısmı hadîste de belirtilmiş olan iman esaslarına inan biri, âsi olsa dahi eninde sonunda mutlaka cennete girer anlamına gelir. Çünkü dinde esas olan imandır.
Bize İbn Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, İbn Şihâb, ona Ebu Katâde el-Ensârî'nin azatlısı Nâfi, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmamınız sizden biri olduğu hâlde Meryem oğlu aranıza indiği (ve imamınıza uyduğu) zaman acaba siz nasıl olursunuz?" Ukayl ve Evzâî bu hadisin rivayetinde, Yunus'a mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdurrahman b. Amr arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Sufyân, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle rivayet etmiştir: Âişe (r.anha), namaz kılan kimsenin elini kalçasına koymasını çirkin görür ve “Yahudiler bunu yapar” derdi. Şu'be bu hadisin A'meş'ten rivayetinde (Süfyân'a) mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şube b. Haccac arasında inkıta vardır.
Bize Yahya b. Musa, ona Abdurrezzak, ona Mamer, ona İbn Tavus, ona da babası (Tâvus b. Keysan'ın) rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Ölüm Meleği, Hz. Musa'ya (as) gönderildi. Melek yanına geldiğinde Hz. Musa, bir tokat atıp onun gözünü çıkardı. Ölüm Meleği, Rabbine geri döndü ve “beni, ölmeyi istemeyen bir kuluna gönderdin” dedi. Allah, ona gözünü geri verdi ve "Git ve ona, elini bir öküzün sırtının üzerine koymasını, elinin örttüğü her bir kıla karşılık kendisine bir yıl verildiğini söyle" buyurdu. Hz. Musa (as), kendisine bu haber ulaşınca "Ey Rabbim, Peki sonra ne olacak?" diye sordu. Allah "sonrası yine ölüm" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Musa "o halde şimdi olsun" dedi ve Allah'tan, kendisini, bir taş atımı mesafe kadar, mukaddes topraklara yaklaştırmasını, oraya yakın bir yere defnedilmesini istedi. Ebu Hureyre der ki: Rasulullah'ın (sav) "eğer orada olsaydım kızıl kum tepesinin yanındaki yolun kenarında bulunan Musa'nın (as) kabrini muhakkak size gösterirdim" buyurmuştur. Ravi der ki: Bize Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre bu hadisin bir benzerini Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.