5574 Kayıt Bulundu.
Bize Amr b. Osman b. Said b. Kesir b. Dinar el-Hımsî, ona babası, ona İbn Sevban, ona Umeyr, ona Cünade b. Ebu Ümeyye, ona da Ubade b. Samit şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) humma hastalığının şiddetine yakalanmış iken Cebrail (as) O'na gelerek şu duayı okudu: "Allah'ın ismiyle sana eziyet veren her şeyden, her hasetçinin hasedinden ve her türlü gözden sana okuyorum, Allah sana şifâ versin"
Açıklama: Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bu hadisin senedi hasendir. Çünkü İbn-i Sev-bân'ın adı Abdurrahman bin Sâbit'tir ve îbn-i Sevbân'ın güvenilirligi hususunda ihtüâf vardır. Senedin kalan râvîleri sıka, güvenilir zâtlardır.
Bize Eyyüp b. Muhammed er-Rakiy, ona Ma'mer b. Süleyman, ona Abdullah b. Bişr, ona A'meş, ona Amr b. Mürre, ona Yahya b. Cezzâr, ona Abdullah'ın hanımı Zeynep'in kardeşinin oğlu, ona da Zeynep şöyle rivayet etmiştir: Yaşlı bir kadın yanımıza girip humra (bir nevi veba) hastalığına okurdu. Ayakları uzun bir divanımız vardı. (Eşim) Abdullah eve gireceği zaman (geldiğini sezdirmek için) öksürüp seslenirdi. Günün birinde Abdullah eve girdi. (Okuyucu yaşlı kadın) onun sesini duyunca ondan saklandı. Abdullah da gelip yanıma oturdu ve eli bana dokununca bir ipliğe değdi. Sonra: 'Bu nedir?' dedi. Ben de 'humra hastalığından dolayı benim için bu ipliğe okundu', dedim. Bunun üzerine Abdullah, ipliği çekip keserek attı ve: 'Abdullah'ın ev halkının şirk sayılan bir şeyi kullanmaya ihtiyaçları yoktur. Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle söylerken işittim: "(İçerisinde sihre ya da küfre ihtimali bulunan anlaşılmaz sözleri) Okuyarak (hasta) tedavi etmek, muska takmak ve (kadının kocası için yaptırdığı) sihre benzer şeyler yapmak şirktir." Bunun üzerine ben (Zeynep) şöyle söyledim: 'Bir gün dışarı çıktım, falan adam beni gördü. Bunun üzerine onun tarafındaki gözüm yaşardı. O günden beri gözüme okutturduğum zaman gözümün yaşı durur ve okutmayı bıraktığım zaman gözüm yaşarır.' Abdullah (buna) şöyle cevap verdi: 'O, şeytandır. Sen ona itaat ettiğin zaman seni bırakır ve ona isyan ettiğin zaman parmağı ile senin gözüne dürter. Eğer sen, Rasulullah'ın (sav) yaptığı gibi gözüne su serpip şöyle söyleseydin senin için daha hayırlı ve şifaya kavuşman için daha münasip olurdu: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifâ ver! Şifâ veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın."
Açıklama: Abdullah b. Bişr ile Süleyman b. Mihran arasında inkıta' vardır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ الرُّقَى وَالتَّمَائِمَ وَالتِّوَلَةَ شِرْكٌ
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Ebu Âmir, ona İbrahim el-Eşheli, ona Davud b. Husayn, ona İkrime, ona da İbn Abbâs'tan (ra) rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) onlara ateşli hastalıklar (humma) ve diğer bütün ağrılar için şu duayı okumalarını öğretmiştir: "Bismillâhi’l-Kebîr. Eûzü billâhi’l-Azîm, min şerri ırkin ne'âr, ve min şerri harrin nâr." "Yegane büyük Allah’ın adıyla. Damarların kabarıp zonklamasının şerrinden ve ateşin hararetinin şerrinden Azîm olan Allah’a sığınıyorum" [Râvi Ebu Âmir der ki: Ben bunda insanların aksine bu hadiste "نَعَّارٍ" kelimesi yerine "يَعَّارٍ" kelimesini kullanıyorum. Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımışkî, ona İbn Ebu Füdeyk, ona İbrahim b. İsmail b. Ebu Habibe el-Eşhelî, ona Davud b. Husayn, ona İkrime,ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiş ve rivayetinde "Kanı sesli çıkan damarın şerrinden" demiştir.]
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, Ali b. Meymun er-Rakıy ve Sehl b. Ebu Sehl, onlara Veki', ona Malik b. Enes, ona Zührî, ona Urve, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre; "Peygamber (sav) (şifa olması kastıyla Allah'a sığınarak) hastaya okurken üflerdi."
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Ebu Âmir, ona İbrahim el-Eşheli, ona Davud b. Husayn, ona İkrime, ona da İbn Abbâs'tan (ra) rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) onlara ateşli hastalıklar (humma) ve diğer bütün ağrılar için şu duayı okumalarını öğretmiştir: "Bismillâhi’l-Kebîr. Eûzü billâhi’l-Azîm, min şerri ırkin ne'âr, ve min şerri harrin nâr." "Yegane büyük Allah’ın adıyla. Damarların kabarıp zonklamasının şerrinden ve ateşin hararetinin şerrinden Azîm olan Allah’a sığınıyorum" [Râvi Ebu Âmir der ki: Ben bunda insanların aksine bu hadiste "نَعَّارٍ" kelimesi yerine "يَعَّارٍ" kelimesini kullanıyorum. Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımışkî, ona İbn Ebu Füdeyk, ona İbrahim b. İsmail b. Ebu Habibe el-Eşhelî, ona Davud b. Husayn, ona İkrime,ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiş ve rivayetinde "Kanı sesli çıkan damarın şerrinden" demiştir.]
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, Ali b. Meymun er-Rakıy ve Sehl b. Ebu Sehl, onlara Veki', ona Malik b. Enes, ona Zührî, ona Urve, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre; "Peygamber (sav) (şifa olması kastıyla Allah'a sığınarak) hastaya okurken üflerdi."
Bize Muhammed b. Süleyman b. Hişam el-Bağdâdî, ona Veki' [b. Cerrâh], (T) Bize Ebubekir b. Hallad el-Bahili, ona Ebu Âmir [Abdülmelik b. Amr], o ikisine Süfyan [es-Sevrî], ona Mansur [b. Mu'temir], ona Minhal [b. Amr], ona Said b. Cübeyr, ona da [Abdullah] b. Abbas şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav) torunları Hasan ve Hüseyin'i [şeytana karşı] korur ve "Her şeytandan, geceleyin ortaya çıkan mahluklardan ve fenalık peşindeki gözden Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım." derdi. [Peygamber (sav)] "Babamız İbrahim, İsmail ve İshak'ı Allah'ın koruması için bu duayı yapardı" veya [İsmail ve İshak yerine] " İsmail ve Yakub" şeklinde buyurmuştur. Bu hadisin lafzı Vek'î'in isnadıyla gelen rivayete aittir.
Bize Muhammed b. Süleyman b. Hişam el-Bağdâdî, ona Veki' (b. Cerrâh), (T) Bize Ebubekir b. Hallad el-Bahili, ona Ebu Âmir (Abdülmelik b. Amr), o ikisine Süfyan (es-Sevrî), ona Mansur (b. Mu'temir), ona Minhal (b. Amr), ona Said b. Cübeyr, ona da (Abdullah) b. Abbas şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav) torunları Hasan ve Hüseyin'i şeytana karşı korur ve "Her şeytandan, geceleyin ortaya çıkan mahluklardan ve fenalık peşindeki gözden Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım." derdi. Peygamber (sav) "Babamız İbrahim, İsmail ve İshak'ı Allah'ın koruması için bu duayı yapardı" veya (İsmail ve İshak yerine) İsmail ve Yakub" şeklinde buyurmuştur. Bu hadisin lafzı Vekî'in isnadıyla gelen rivayete aittir.