10635 Kayıt Bulundu.
Bize Hudbe b. Halid, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Enes b. Malik, ona da Malik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) onlara, İsra gecesini anlatıp şöyle buyurmuştur: "Nihayet beşinci semâya geldi ve orada Harun'la karşılaştı. Cibril 'Bu Harun'dur, ona selâm ver' dedi. Ben de ona selâm verdim, o da selâmımı alarak 'merhaba sâlih kardeş ve sâlih peygamber' dedi." Sabit ve Abbâd b. Ebu Ali, Enes'in bu hadisi Peygamber'den (sav) rivayetinde Katâde'ye mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Sâbit b. Eslem arasında inkıta vardır.
Bize Hudbe b. Halid, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Enes b. Malik, ona da Malik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) onlara, İsra gecesini anlatıp şöyle buyurmuştur: "Nihayet beşinci semâya geldi ve orada Harun'la karşılaştı. Cibril 'Bu Harun'dur, ona selâm ver' dedi. Ben de ona selâm verdim, o da selâmımı alarak 'merhaba sâlih kardeş ve sâlih peygamber' dedi." Sabit ve Abbâd b. Ebu Ali, Enes'in bu hadisi Peygamber'den (sav) rivayetinde Katâde'ye mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abbâd b. Ebu Ali arasında inkıta vardır.
İbn Vehb der ki: Bana Yunus, İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kureyş kadınları deveye binen Arap kadınlarının en hayırlısıdır. Onlar çocuğa en şefkatli olan, elinde bulunan eşinin malını en iyi gözetendir." Ebu Hureyre der ki: "İmrân kızı Meryem asla deveye binmedi." Zuhrî'nin kardeşinin oğlu ve İshâk el-Kelbî bu hadisin Zuhrî'den rivayetinde (Yunus'a) mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Abdullah arasında inkıta vardır.
Bize İbn Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, İbn Şihâb, ona Ebu Katâde el-Ensârî'nin azatlısı Nâfi, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmamınız sizden biri olduğu hâlde Meryem oğlu aranıza indiği (ve imamınıza uyduğu) zaman acaba siz nasıl olursunuz?" Ukayl ve Evzâî bu hadisin rivayetinde, Yunus'a mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ukayl b. Halid arasında inkıta vardır.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Muğîre b. Abdurrahman el-Kureşî, ona Ebu Zinâd, ona A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İbrahim (as) seksen yaşında iken Kaddûm'da sünnet oldu." Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona da Ebu Zinâd bu hadisi "Kadûm" şeklinde şeddesiz olarak rivayet etti. Abdurrahman b. İshak bu hadisi Ebu Zinâd'dan rivayet ederek Şuayb'a mutâbaat etmiştir. Yine Aclân bu hadisi Ebu Hureyre'den rivayet ederek Şuayb'a ya da Abdurrahman b. İshak'a mutâbaat etmiştir. Ve yine Muhammed ibn Amr bu hadisi Ebu Seleme'den, o da Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir.
Bize Hudbe b. Halid, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Enes b. Malik, ona da Malik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) onlara, İsra gecesini anlatıp şöyle buyurmuştur: "Nihayet beşinci semâya geldi ve orada Harun'la karşılaştı. Cibril 'Bu Harun'dur, ona selâm ver' dedi. Ben de ona selâm verdim, o da selâmımı alarak 'merhaba sâlih kardeş ve sâlih peygamber' dedi." Sabit ve Abbâd b. Ebu Ali, Enes'in bu hadisi Peygamber'den (sav) rivayetinde Katâde'ye mutâbaat etmişlerdir.
Bana İshak b. İbrahim, ona Ravh b. Ubâde, ona Avf, ona Hasan, Muhammed ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Mûsâ çok hayâlı, sıkı örtünen bir kimse idi. Kendisi hayâlı olmak istediği için derisinden hiçbir şey görülmezdi. Bu hâlinden dolayı İsrailoğullarından bir kısım kimseler, sözleriyle ona eziyet edip 'Mûsâ cildindeki bir kusurdan dolayı bu kadar sıkı örtünmektedir. Onda ya baras denilen deri hastalığı, yahut (erkeklik organında) yumurtalarının şişmesi, ya da başka bir hastalık var' dediler. Allah da onların Mûsâ için söyledikleri kusurların olmadığını ortaya çıkarmak istedi. Mûsâ bir gün yalnız başına yıkanmak için soyundu, elbiselerini bir taş üzerine koydu, sonra yıkandı. Yıkanması bitince elbiselerini almaya yöneldi. Bu sırada taş, elbiselerle yuvarlanıp gitti. Mûsâ da asasını alıp 'ey taş, elbisem, ey taş, elbisem' diyerek taşın peşinden koşmaya başladı ve İsrâîloğullarından bir topluluğun yanına kadar vardı. Onlar da Mûsâ'yı çıplak olarak ve Allah'ın yarattığı en güzel surette gördüler. Böylece Allah Musa'yı onların ithamlarından korumuş oldu. Taş orada durdu, Mûsâ elbisesini alıp giydi, ardından asasıyla taşı dövmeye başladı." Ebu Hureyre der ki: Vallahi o taşta Musa'nın vurma izinden üç yahut dört ya da beş darp izi kalmıştır. İşte bu olay, Yüce Allah'ın şu buyruğunda ifade edilmiştir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah nazarında itibarlı bir kimse idi." (Ahzâb, 69).
Bize İbn Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, İbn Şihâb, ona Ebu Katâde el-Ensârî'nin azatlısı Nâfi, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmamınız sizden biri olduğu hâlde Meryem oğlu aranıza indiği (ve imamınıza uyduğu) zaman acaba siz nasıl olursunuz?" Ukayl ve Evzâî bu hadisin rivayetinde, Yunus'a mutâbaat etmişlerdir.
Bana İshak b. İbrahim, ona Ravh b. Ubâde, ona Avf, ona Hasan, Muhammed ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Mûsâ çok hayâlı, sıkı örtünen bir kimse idi. Kendisi hayâlı olmak istediği için derisinden hiçbir şey görülmezdi. Bu hâlinden dolayı İsrailoğullarından bir kısım kimseler, sözleriyle ona eziyet edip 'Mûsâ cildindeki bir kusurdan dolayı bu kadar sıkı örtünmektedir. Onda ya baras denilen deri hastalığı, yahut (erkeklik organında) yumurtalarının şişmesi, ya da başka bir hastalık var' dediler. Allah da onların Mûsâ için söyledikleri kusurların olmadığını ortaya çıkarmak istedi. Mûsâ bir gün yalnız başına yıkanmak için soyundu, elbiselerini bir taş üzerine koydu, sonra yıkandı. Yıkanması bitince elbiselerini almaya yöneldi. Bu sırada taş, elbiselerle yuvarlanıp gitti. Mûsâ da asasını alıp 'ey taş, elbisem, ey taş, elbisem' diyerek taşın peşinden koşmaya başladı ve İsrâîloğullarından bir topluluğun yanına kadar vardı. Onlar da Mûsâ'yı çıplak olarak ve Allah'ın yarattığı en güzel surette gördüler. Böylece Allah Musa'yı onların ithamlarından korumuş oldu. Taş orada durdu, Mûsâ elbisesini alıp giydi, ardından asasıyla taşı dövmeye başladı." Ebu Hureyre der ki: Vallahi o taşta Musa'nın vurma izinden üç yahut dört ya da beş darp izi kalmıştır. İşte bu olay, Yüce Allah'ın şu buyruğunda ifade edilmiştir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah nazarında itibarlı bir kimse idi." (Ahzâb, 69).
Bana İshak b. İbrahim, ona Ravh b. Ubâde, ona Avf, ona Hasan, Muhammed ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Mûsâ çok hayâlı, sıkı örtünen bir kimse idi. Kendisi hayâlı olmak istediği için derisinden hiçbir şey görülmezdi. Bu hâlinden dolayı İsrailoğullarından bir kısım kimseler, sözleriyle ona eziyet edip 'Mûsâ cildindeki bir kusurdan dolayı bu kadar sıkı örtünmektedir. Onda ya baras denilen deri hastalığı, yahut (erkeklik organında) yumurtalarının şişmesi, ya da başka bir hastalık var' dediler. Allah da onların Mûsâ için söyledikleri kusurların olmadığını ortaya çıkarmak istedi. Mûsâ bir gün yalnız başına yıkanmak için soyundu, elbiselerini bir taş üzerine koydu, sonra yıkandı. Yıkanması bitince elbiselerini almaya yöneldi. Bu sırada taş, elbiselerle yuvarlanıp gitti. Mûsâ da asasını alıp 'ey taş, elbisem, ey taş, elbisem' diyerek taşın peşinden koşmaya başladı ve İsrâîloğullarından bir topluluğun yanına kadar vardı. Onlar da Mûsâ'yı çıplak olarak ve Allah'ın yarattığı en güzel surette gördüler. Böylece Allah Musa'yı onların ithamlarından korumuş oldu. Taş orada durdu, Mûsâ elbisesini alıp giydi, ardından asasıyla taşı dövmeye başladı." Ebu Hureyre der ki: Vallahi o taşta Musa'nın vurma izinden üç yahut dört ya da beş darp izi kalmıştır. İşte bu olay, Yüce Allah'ın şu buyruğunda ifade edilmiştir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah nazarında itibarlı bir kimse idi." (Ahzâb, 69).