10621 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Küreyb ve Musa b. Hizâm, onlara Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Meysere el-Eşceî, ona Ebu Hâzim, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasuûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Size kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Çünkü kadın eğe kemiğinden yaratılmıştır. Bu kemikte en eğri kısım üst tarafıdır. Eğer sen eğri kemiği doğrultmaya çalışırsan onu kırarsın. Onu kendi hâlinde bırakırsan öylece eğri kalır. Dolayısıyla size kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum."
Buhârî der ki: Bize Leys, ona Yahya b. Saîd, ona Amra, ona da Âişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ruhlar (farklı mizaçlara sahip olarak ezelde) bir araya getirilmiş topluluklardır. Onlardan birbirleriyle tanışanlar kaynaşırlar, tanışmayanlar da ayrışırlar."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yahya b. Eyyub arasında inkıta vardır.
Bize İbrahim b. Münzir, ona Enes b. Iyâd, ona Übeydullah, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: İnsanlar Rasuûlullah (sav) ile birlikte Semûd arazisi olan Hicr'de konakladılar, sonra da oranın kuyusundan su çekip hamur yoğurdular. Rasulullah (sav) onlara, kuyudan aldıkları suyu dökmelerini, o su ile yoğurulan hamuru develere yedirmelerini ve Salih Peygamber'in devesinin su içmeye geldiği olduğu kuyudan su çekmelerini emretti. Bu hadisin Nâfi'den rivayetinde Usâme, (Ubeydullah'a) mutâbaat etmiştir .
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Üsame b. Zeyd arasında inkıta vardır.
Bize Rabî b. Yahya el-Basrî, ona Zâide, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Ebu Bürde b. Ebu Musa, ona da babası (Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) hastalandı "Ebu Bekir'e emrimi iletin, insanlara namaz kıldırsın" buyurdu. Âişe “Ebu Bekir şöyle şöyle (yufka yürekli) bir adamdır" dedi. Peygamber (sav) aynı emrini tekrarladı, Âişe de aynı cevabı verdi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Ebu Bekir'e emrimi iletin! Sizler Yusuf Peygamber'in etrafındaki kadınlardansınız" buyurdu. Böylece Ebu Bekir, Rasulullah hayatta iken imam oldu. Hüseyin, Zaide'den rivayetinde "yufka yürekli bir adam" demiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hüseyin b. Ali arasında inkıta vardır.
Bana Übeyd b. İsmail, ona Ebu Usame, ona Ubeydullah, ona da Saʿîd b. Ebu Saʿîd, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber’e (sav): “İnsanların en değerlisi kimdir?” diye soruldu. Efendimiz (sav) "insanların en değerlisi, işlerinde Yüce Allah’ı en çok dikkate alan ve kötülükten sakınanlardır" cevabını verdi. “Biz sana onu sormuyoruz” dediler. Rasulullah (sav) "insanların en değerlisi, babası peygamber, dedesi peygamber, dedesinin babası da Halilullah olan Allah’ın peygamberi Yusuf’tur" dedi. “Biz sana onu da sormuyoruz” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "o zaman siz bana Arapların asıllarını mı soruyorsunuz?" dedi. Soru sahipleri “evet” dediler. O da "sizin cahiliye döneminde hayırlı olanınız İslam’da da en iyinizdir, İslam ahkamını derinlemesine bildikleri takdirde" cevabını verdi.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Muhammed b. Ziyâd, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cinlerden bir ifrit, dün gece namazımda beni meşgul etmek üzere bana musallat oldu ama Allah ona karşı bana fırsat verdi, onu yakaladım ve sabah olunca hepiniz göresiniz diye onu mescidin direklerinden birine bağlamak istedim ama kardeşim Süleyman'ın (as) “Rabbim, bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat ihsan eyle” demiş olduğu hatırıma geldi onu defettim." "İfrît", insanlardan ya da cinlerden çok inatçı, isyankar ve kibirli olan kimse demektir. "عِفْرِيتٌ" kelimesi "زِبْنِيَةٍ" kalıbında olup çoğulu "الزَّبَانِيَةُ" şeklindedir.
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle demiştir: "İman edip imanlarına zulüm karıştırmayanlar var ya! İşte güven onlarındır" (En'âm, 82) ayeti indiğinde Peygamber'in sahabesi “Hangimiz imanına bir zulüm karıştırmaz ki?” dediler. Bunun üzerine "Allah'a ortak koşma. Çünkü şirk çok büyük bir zulümdür" (Lokmân, 13) ayeti indi.
Bana İshak, ona İsa b. Yunus, ona A’meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah (ra.) şöyle rivayet etmiştir: "İman eden ve imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır." (En'âm, 6/82) ayeti indiği zaman, bu hüküm Müslümanlara ağır geldi ve “Ey Allah'ın Rasulü, hangimiz kendine haksızlık yapmaz ki?” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu öyle (sizin düşündüğünüz gibi) değil, şirk anlamındadır. Siz Lokman'ın, oğluna nasihat ederken ‘yavrucuğum, Allah'a ortak koşma. Çünkü O’na ortak koşmak çok büyük bir haksızlıktır' (Lokmân, 31/13) dediğini duymadınız mı?"
Bize Cüveyriye'nin kardeşinin oğlu Abdullah b. Muhammed b. Esmâ, ona Cüveyriye b. Esmâ, ona Malik, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Ubeyde, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım."