Giriş

Ebu Hureyre de bana Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu haber verdi: "Ben uyurken iki kolumda iki altın bilezik gördüm. Bunların kolumda olması beni tedirgin etti. Son­ra rüyamda bana bu bileziklere üflemem vahyolundu, ben de üfledim, uçup gittiler. Bu iki bileziği, benden sonra çıkacak iki yalancı peygamber olarak yorumladım: Birisi Esved el-Ansî, diğeri de Yemâme'nin sahibi Museylimetü'l-Kezzâb'dır."


Açıklama: Hadisin isnadı için bk. B003620.

    Öneri Formu
34358 B003621 Buhari, Menakıb, 25

Bize Muhammed, ona Mahled b. Yezîd, ona Amr b. Dînâr, ona da Câbir (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber’le (sav) birlikte bir gazveye çıkmıştık. Muhacirlerden bir grup da ona katılmış ve sayıları artmıştı. Muhacirler arasında sürekli şaka yapan bir adam vardı. Derken şakayla Ensar’dan birinin arkasına tokat attı. Ensârlı bu davranışa karşısında çok öfkelendi. Birbirleriyle didişmeye başladılar. Ensârlı “yetişin ey Ensâr”, muhacir “yetişin, ey muhacirler” diye bağırdı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) oraya çıktı ve "cahiliye ehline mahsus bu yardım çağrıları da neyin nesi?" dedi. Ardından "onların derdi neymiş?" diye sordu. Muhacir birinin, Ensâr'dan birine tokat attığı Hz. Peygamber’e bildirildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "bırakın bu pis cahiliye adetlerini" buyurdu. (bu olayı duyunca) Abdullah b. Übeyy b. Selûl “Bize karşı birbirlerini çağırdılar öyle mi, eğer Medine’ye dönersek, elbette aziz olan zelil olanı oradan çıkartacaktır” dedi. Hz. Ömer (ra), Abdullah için “ey Allah’ın Rasulü, şu pislik herifi neden öldürmüyoruz?” diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "İnsanlar, Peygamber ashabını öldürüyor diye konuşmasınlar diye" buyurdu.


    Öneri Formu
30142 B003518 Buhari, Menâkıb, 8

Bize Ebu Nuaym, ona Abdülvelid b. Eymen, ona babası (Eymen b. Ümmü Eymen), ona Cabir b. Abdullah (r.anhuma) şöyle rivayet etti: "Peygamber (sav) cuma günü bir ağaca yada bir hurma kütüğüne yaslanır (hutbe irad ederdi). Ensar'dan bir kadın yada bir adam, 'Ya Rasulallah!, Sana bir minber yapayım mı?' dedi. Rasulullah (sav) da 'isterseniz yapın' buyurdu. Ona (sav) bir minber yaptılar. Cuma günü olunca Peygamber min­bere çıkarıldı. Bu sırada hurma kütük çocuk gibi feryat etti. Sonra Rasulullah inip onu kucakladı. O sırada kütük, sakinleştirilen çocuk gi­bi inliyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'O, daha önce yanında yapılan zikri işittiği için ağlıyordu' bu­yurdu."


    Öneri Formu
34265 B003584 Buhari, Menakıb, 25

Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Ebu Zinad, ona Arec, ona da Ebu Hureyre (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Sizler ayakkabıları kıldan yapılmış bir kavimle savaşmadan kıyamet kopmaz. Gözleri küçük, yanakları kırmızı, basık burunlu, yüzleri sanki deriyle kaplanmış kalkan gibi olan Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz."


    Öneri Formu
34270 B003587 Buhari, Menakıb, 25

Bize Yahya b. Musa, ona Velîd, ona İbn Cabir, ona Büsr b. Übeydullah el-Hadramî, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona da Huzeyfe b. Yemân şöyle demiştir: İnsanlar, Rasulullah'a (sav) gelecekte olacak olan hayırlı olayları sorardı, bense bana erişmesinden tedirgin olarak, kötü olayları sorardım. Bu endişe ile bir defasında “Ey Allah'ın Rasulü, biz vaktiyle bir cahiliye ve kötülük ortamında idik. Sonra Allah bize şu hayrı (İslam'ı) getirdi. Bu hayırdan sonra bir kötülük ve fitne var mıdır?” diye sordum. Rasulullah (sav) "evet vardır" buyurdu. Ben “o şer ve fitneden sonra bir hayır var mıdır?” dedim. Rasulullah (sav) "evet, bir hayır vardır. Fakat onun içinde bir duman bulunacak" buyurdu. Ben “o hayrın dumanı nedir?” dedim. Rasulullah (sav) "o devirde bir grup, benim yoluma (sünnetime) aykırı bir yol tutacak. Sen onların tutumlarının bir kısmını onaylayacak, bir kısmını da hoş karşılamayacaksın" buyurdu. Ben “bu karışık hayır devrinden sonra, yine bir kötülük devri gelecek midir?” dedim. Rasulullah (sav) "evet gelecektir. O devirde birtakım davetçiler hal­kı cehennem kapılarına çağıracak. Her kim onların davetine uyarsa, onu cehenneme atacaklar" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü bu davetçileri bize tarif etsen” dedim. Rasulullah (sav) "onlar bizim içimizden birileri olup bizim dilimizle konuşurlar" buyurdu. Ben “o döneme kadar yaşarsam bana nasıl hare­ket etmemi emredersin?” dedim. Rasulullah (sav) "İslam toplumundan ayrılma ve onların devlet başkanlarına itaat et" buyurdu. “Onların bir topluluğu ve başlarında bir devlet reisi yoksa?” dedim. Rasulullah (sav) "bir ağaç kökünü kemirerek yaşamaya mal olsa da o grupların hepsinden ayrıl ve ölüm erişinceye kadar bu ayrılık üzere bulun" buyurdu.


    Öneri Formu
34343 B003606 Buhari, Menakıb, 25

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ganimet taksimi yaparken biz de yanındaydık. Bu sırada Temîm oğullarından Zulhuveyrisa isimli bir adam geldi ve “ey Allah'ın Rasulü, adil ol” dedi. Rasulullah (sav) "yazıklar olsun sana, ben adaletli olmayacağım da kim olacak? Eğer sana adaletle davranmasaydım kaybetmiş ve zarara uğramış olacaktın" buyurdu. Bunun üzerine Ömer “Ey Allah'ın Rasulü, izin ver, bunun boynunu vurayım” dedi. Rasulullah (sav) "bırak onu, (onlar öyle ibadet ederler ki) sizden biriniz kıldığı namazı, tuttuğu orucu, onun dostlarından herhangi birinin namazı ve orucuyla karşılaştırdığında ken­di namaz ve orucunu değersiz bulur. Onlar Kur'an da okurlar. Fakat Kur'an onların köprücük kemiklerinden öteye geçmez. Onlar okun avdan (delip) çıktığı gibi İslâm'dan çıkacak­lar. (Avı delip geçen) okunun demirine bakılır, orada kan namına bir şey bulunmaz. Sonra okun yaya giriş yerine bakılır, orada da bir şey bu­lunmaz. Sonra okun ağaç kısmına bakılır, orada da bir şey bulunmaz. Sonra okun yelesine -tüyüne- bakılır, orada da bir şey bulunmaz. Ok, avın işkembesi içindeki şeylere ve kana girip çıkmış, fakat onlardan hiçbir şey oka yapışmamıştır. Onların alâmeti iki pazısından biri kadın memesi gibi yahut öteye beriye gidip gelen büyük bir et parçası gibi olan siyah bir adamdır. Onlar insanlar arasında bir ayrışma olduğu zaman ortaya çıkarlar" Ebû Saîd der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan işitmiş oldu­ğuma şehadet ediyorum. Ve yine şehadet ediyorum ki, Ali b. Ebu Tâlib, ben de onun maiyetinde iken bunlarla savaştı. Ali bu hadiste tarif edilen adamın aranmasını emretti. Adam arandı, neticede bu­lup getirildi. Hatta ben ona baktım ve Rasulullah'ın tarif ettiği gibi olduğunu gördüm.


    Öneri Formu
34347 B003610 Buhari, Menakıb, 25

Bize Muhammed b. Ar'are, ona Şu'be, ona Ebu Bişr, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb (ra) İbn Abbâs'ı kendi meclisine alır, kendisine yakın oturturdu. Abdurrahman b. Avf, Ömer'e “Bu­nun yaşında bizim oğullarımız var? (Neden bizim meclisimize alıyorsun?)” dedi. Ömer de “O bilgisi sayesinde burada” dedi, ardından İbn Abbâs'a: "İzâ câe nasru'llâhi ve'l-feth" ayetini sordu. İbn Abbâs da “bu ayet Rasulullah'ın ecelidir. Allah, Hz. Peygamber'e (sav) vefatını bildirmiştir” dedi. Bunun üzerine Ömer “ben de bu ayet hakkında sadece senin bildiğini biliyorum” dedi.


    Öneri Formu
34364 B003627 Buhari, Menakıb, 25

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik b. Enes, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Yahudiler Rasulullah'a gelip içlerinden bir erkekle bir kadının zina ettiğini söylediler. Rasulullah (sav) onlara "Recim hakkında Tevrat'ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Onlar “biz zina edenleri teşhir ederiz ve onlara sopa cezası uygulanır” dediler. Abdullah b. Selâm “yalan söylediniz, Tevrat'ta, recim vardır” dedi. Bunun üzerine Tevrat'ı getirdiler ve kitabı açtılar. Yahudilerden birisi elini recim ayeti üzerine koyup, önceki ve sonraki ayetleri okumağa başladı. Abdullah b. Selâm ona “elini kaldır” dedi. O da elini kaldırınca recim ayeti görünüverdi. Yahudiler “ey Muhammed, Abdullah b. Selâm doğru söylemiştir. Tev­rat'ta recim ayeti vardır” dediler. Ardından zinanın sabit olması üzerine Rasulullah emretti, onlar recmedildiler. Abdullah b. Ömer der ki: Ben o Yahudi erkeğini, taşlardan kadını ko­rumak için kadının üzerine kapanıyor hâlde iken gördüm.


    Öneri Formu
34523 B003635 Buhari, Menakıb, 26

Bana Muhammed b. Müsennâ, ona Muâz, ona babası (Hişâm ed-Destevâî), ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in sahabesinden iki adam, karanlık bir gecede, önlerini aydınlatan kandile benzer bir şey olduğu halde Hz. Peygamber'in (sav) yanından çıktılar. Ayrıldıklarında da, evlerine varıncaya kadar, her ikisinin önünde ayrı birer ışık var olmaya devam etti.


    Öneri Formu
34527 B003639 Buhari, Menakıb, 28

Bana İbrahim b. Münzir, ona İbn Ebu Füdeyk, ona İbn Ebu Zi'b, ona el-Makburî, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Ben Hz. Peygamber'e (sav) “ey Allah'ın Rasulü, Sen'den birçok hadis işittim, ama onları unutuyorum” dedim. Rasulullah (sav) "cübbeni yere ser" buyurdu. Ben de serdim. Hz. Peygamber (sav) eliyle bir şeyi avuçlar gibi yapıp cübbenin içine attı, sonra "topla" buyurdu. Ben cübbemi topladım, ve ondan sonra artık hiçbir hadisi unut­madım.


    Öneri Formu
34536 B003648 Buhari, Menakıb, 28