Giriş

Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, ona Muhammed, ona Hayseme, ona Süveyd b. Ğafele, ona da Ali şöyle demiştir: Sizlere Rasulullah'tan (sav) diye bir hadis rivayet ettiğim zaman, yalan söylemektense semadan (yere) düşmeyi daha çok severim. Benimle sizler arasında konuştuğum zaman ise (durum farklıdır), çünkü savaş ancak bir hiledir. Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken dinledim: "Ahir zamanda yaşları genç, akılları ermez bir takım kimseler gelecek, yaratılmışların en hayırlılarının konuştukları gibi konuşacak ama okun hedefini delip geçmesi gibi İslâm'dan öylece çıkacaklar. İmanları gırtlaklarından aşağı geçmeyecektir. Onlarla nerede karşılaşırsanız onları hemen öldürün çünkü onları öldürmek, kıyamet gününde öldürenler için bir ecirdir."


    Öneri Formu
34348 B003611 Buhari, Menakıb, 25

Bize İshak, ona Nadr, ona Şu'be, ona Ebu Cemre, ona Zehdem b. Mudarrib, ona da İmran b. Husayn söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin en hayırlıları benim yaşadığım çağda yaşayanlar, sonra bunlardan sonra gelenler, sonra da bunlardan sonra gelenlerdir." İmran der ki: Burada Rasulullah'ın (sav) kendisinden sonraki iki asır mı yoksa üç asır mı saydı, bilemiyorum. Devamında Hz. Peygamber (sav) "sizden sonra, şahitlik yapmaları istenmediği halde şahitlik yapan, ihanet eden ve kendilerine güvenilmeyen, söz verip sözünü yerine getirmeyen ve içlerinde şişmanlık baş gösteren bir kavim gelecek" buyurdu.


    Öneri Formu
34538 B003650 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 1

Bize Zeyd b. Ahzem, ona Ebu Kuteybe Selm b. Kuteybe, ona Müsennâ b. Saîd el-Kasîr, ona da Ebu Cemre şöyle şöyle rivayet etmiştir: İbn Abbâs bize “Ebu Zer'in İslâm'a girişini size haber vereyim mi?” diye sordu. Biz de “evet, haber ver” dedik. İbn Abbâs “Ebu Zer şöyle anlattı” dedi: Ben Gıfâr kabilesinden bir kimse idim. Bize “Mekke'de bir adam çıkmış, peygamber olduğunu iddia ediyormuş” diye bir haber ulaştı. Bunun üzerine kardeşime “haydi gidip bu adamla görüş ve O'nun haberini bana getir” dedim. Kardeşim gitti, Rasulullah (sav) ile buluştu sonra da dönüp geldi. Kardeşime “sende ne haber var?” diye sordum. O da “vallahi bir adam gördüm, O iyiliği tavsiye ediyor, kötülükten alıkoyuyor” dedi. Kardeşime “gönlüme şifâ verir bir haber getirmedin” dedim. Hemen kendime bir azık hazırladım bir de baston alıp Mekke'ye yöneldim. (Mekke'ye geldim) fakat ben Rasulullah'ı tanımıyordum, onu bir başkasına da sormak da istemiyordum. Zemzem suyu içiyor, mescitte kalıyordum. Ebu Zer der ki: Bu sırada yanıma Ali uğradı ve “bu adam yabancı gibidir” dedi. Ben de “evet yabancıyım” dedim. Ali “öyleyse bizim eve buyur” dedi. Ebu Zer der ki: Ali ile birlikte yürüdüm. (Sabaha kadar) o bana bir şey sormadı, ben de ona bir şey söylemedim. Sabah olunca Rasulullah'ı sormak için kuşluk vakti mescide gittim. Fakat hiç kimse bana O'na dair bir şey söylemiyordu. Ebu Zer der ki: Yine Ali yanıma uğradı ve “bu adamın ikamet yerini öğrenmenin zamanı gelmedi mi?” diye sordu. Ben de “Hayır (burada ikamet edici değilim)” dedim. Ali “benimle yürü (bize gidelim)” dedi. Ali “senin durumun nedir, seni bu beldeye getiren şey nedir?” diye sordu. Ben de “gizli tutacağına dair bana söz verirsen, sana haber veririm” dedim. Ali “emîn ol, öyle yaparım” dedi. Ben de ona şöyle anlattım: Burada peygamber olduğunu iddia eden bir adam çıktığını duyduk. Onunla konuşmak üzere kardeşimi gönderdim. Kardeşim dönüp geldi, fakat getirdiği habere kanaat etmedim ve kendim varıp bu zatla yüz yüze görüşmek istedim. Ali “sen doğru yere gelmişsin. İşte ben Rasulullah'ın (sav) yanına gidiyorum, peşimden gel, benim girdiğim yere sen de gir. Eğer sana zarar vereceğinden korktuğum birisini görürsem, ayakkabımı düzeltir gibi bir duvara yönelik dururum. Sen o zaman ayrıl git” dedi. Ali yürüdü, ben de ardından yürüdüm. O Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna girdi. Ben de ardından girdim. Hemen Peygamber'e (sav) “bana İslâm'ı öğret” dedim. O da İslâm'ı anlattı, hemen bulunduğum yerde Müslüman oldum. Bunun üzerine Peygamber (sav) bana "ey Ebu Zer, bu işi gizli tut ve memleketine dön git. Sonra sana bizim meydana çıktığımız haberi ulaşınca hemen gel" buyurdu. Ben de “seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben bu Şehâdet Kelimesini o müşriklerin ortasında haykıracağım” dedim. (Râvî İbn Abbas) der ki: Kureyş mescide toplu bir hâlde iken Ebu Zer mescide geldi ve “ey Kureyş topluluğu, Eşhedu en lâ ilahe ille İlâh ve eşhedu enne Muhammeden rasûlallah (Ben Allah'tan başka kulluk edilecek hak ilah olmadığına şehadet ediyorum ve yine Muhammed'in O'nun kulu ve rasulü olduğuna da şehadet ediyorum” dedi. Kureyş müşrikleri de “saldırın şu dinden sapmışa” dediler ve beni öyle dövdüler ki neredeyse ölecektim ki Abbas yetişip üzerime kapandı. Sonra onlara dönüp “yazıklar olsun size, Gıfar'dan bir adamı öldürüyordunuz. Oysa Gıfâr ise sizin ticaret yerinizdir ve yolunuz Gıfâr üzerindedir” dedi. Bunun üzerine Kureyşliler benden elini çekti. Ertesi gün sabah vakti ben yine Mescide gittim ve dünkü gibi yine İslâm şehadetini ilân ettim. Onlar da yine “ hadi saldırın şu dinden sapmışa” dediler. Yine dünkü gibi beni öldüresiye dövdüler. Yine Abbâs imdadıma yetişip üzerime kapandı. Kureyş'e dün söylediği sözün benzerini söyledi. (Râvî İbn Abbâs) der ki: İşte anlatılan bu olay, Allah kendisine rahmet eylesin, Ebu Zer'in İslâm'a girmesinin başlangıcıydı.


    Öneri Formu
31030 B003522 Buhari, Menâkıb, 11

Bize Muhammed b. Yusuf, ona Ebu Hasan Ahmed b. Yezid b. İbrahim el-Harrânî, ona Züheyr b. Muaviye, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle demiştir: Ebu Bekir es-Sıddık, babamın evine gelerek ondan bir semer satın aldı ve Azib'e, “oğlunu benimle gönder, semeri taşısın” dedi. Ben de semeri Ebu Bekir'in yanında semeri taşıdım. Babam parasını alarak Ebu Bekir'le birlikte dışarı çıktı ve Ebu Bekir'e “ey Ebu Bekir, Allah Resulü (sav) ile beraber gittiğiniz hicret gecesinde neler yaşadığınızı bana anlat” dedi. Ebu Bekir şöyle dedi: Evet, bütün gece yürüdük. Nihayet gün ortası oldu. Yol ıssızlaştı. Artık kimse geçmez oldu. Karşımızda gölgesi henüz kaybolmamış uzun bir kaya yükseldi, gölgesinde konakladık. Kayanın dibine girip Hz. Peygamber'in (sav) gölgede uyuyabileceği bir yeri elimle düzelttim. Sonra buraya bir post serdim ve “ey Allah'ın Rasulü, buyur uyu, ben çevreni kolaçan ederim” dedim. Efendimiz uykuya daldı. Çevresini gözlüyordum ki, bir de ne göreyim koyunlarını otlatan bir çoban bizim yaptığımız gibi gölgeye sığınmak için koyunlarıyla kayaya doğru geliyor. Karşısına çıkıp, “delikanlı, sen kimin çobanısın?” diye sordum. “Medineli” yahut “Mekkeli birinin çobanıyım” dedi. “Koyunlarında süt var mı?” diye sordum. “var” dedi. “benim için süt sağar mısın?” diye sordum. “sağarım” dedi ve bir koyun yakaladı. Çobana “koyunun memesini iyi temizle de kıl, toprak, toz olmasın” dedim. -Ravi der ki: Berâ, hadisi naklederken, tıpkı Ebu Bekir'in anlatımında olduğu gibi ellerini silkeledi.- Çoban, benim için tahtadan bir kaba bir miktar süt sağdı. Yanımda bir de matara vardı. Bu matarayı, Peygamber Efendimiz (sav) su içsin, abdest alsın diye taşıyordum. Peygamber Efendimizin yanına geldim. Uyandırmaya kıyamadım. Uyanmasını bekledim. Dibi soğusun diye sütün üzerine biraz su ilave ettim. (Efendimiz uyanınca) “Ey Allah'ın Rasulü, bu sütten iç” dedim. Ben razı olana kadar içti. Sonra bana "yolculuk vakti gelmedi mi?" diye sordu. “Evet, geldi” dedim. Güneş tepeden biraz uzaklaştıktan sonra öğleyin yola koyulduk. Sürâka b. Malik bizi takip ediyordu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, bize yetişecek” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "üzülme, Allah bizimledir" dedi. Allah Rasulü (sav), Sürâka'ya beddua ediyordu. Bu esnada Sürâka'nın atı, taş gibi toprağa, gövdesine kadar saplandı. -taş gibi toprağa ifadesi Râvi Züheyr'e ait.- Sürâka “görüyorum ki bana beddua ettiniz. Benim için dua edin, ben vallahi sizi arayan herkesi geri çevireyim” dedi. Allah'ın Rasulü (sav) dua etti, Sürâka kurtuldu. Hemen geri döndü ve rastladığı herkesi “ben buraları yeterince aradım” diyerek geri çevirdi. Böylece bize verdiği sözde durmuş oldu.


    Öneri Formu
34352 B003615 Buhari, Menakıb, 25

Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Abdülaziz, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Hristiyan bir adam vardı, sonra Müslüman oldu ve Bakara ve Âlu İmrân surelerini okudu. Hz. Peygamber'e vahiy kâtipliği de yapan bu adam sonra tekrar Hristiyanlığa geri döndü ve “Muhammed, benim kendisine yazdığım şeyler dışında bir şey bilmez” demeğe başladı. Bir zaman sonra öldü ve Hıristiyanlar onu gömdüler. Fakat sabah olduğunda bir de baktılar ki yer onu dışarıya atmış. Bunun üzerine “bu işi Muhammed ve sahâbîleri yapmıştır. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu din kardeşimizin kefenini soyup onu dışarı attılar” dediler. Sonra daha derin çukur kazıp içine gömdüler. Fakat sabah olunca yer onu yin) dışına attı. Hristiyanlar yine “bu işi Muhammed ve sahâbîleri yapmıştır. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu din kardeşimizin kefenini soyup onu dışarı attılar” dediler. Bu sefer güçleri yettiği kadar daha derin bir çukur kazıp gömdüler. Ancak sabah olunca yine yerin de onu dışarı at­attığını görünce bu işin insanlar tarafından yapılmadığını anladılar. ve onu oraya öylece atıp gittiler.


    Öneri Formu
34354 B003617 Buhari, Menakıb, 25

Bize Müslim b. İbrahim, ona Vuheyb, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Eğer bu ümmet içinden bir kimseyi dost yaran edinecek ol­saydım, muhakkak onu dost edinirdim. Fakat o benim kar­deşim ve arkadaşımdır"


    Öneri Formu
34544 B003656 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 5

Bize Muallâ ve Musa, onlara Vüheyb, ona da Eyyûb şöyle rivâyet etti: "Eğer kendime bir dost edinecek olsaydım, mutlaka onu (Ebu Bekir'i) dost edinirdim. Fakat İslâm kardeşliği daha üstündür." Bize Kuteybe, ona Abdülvehhâb, ona da Eyyûb bu hadîsin benzerini tahdîs etti.


    Öneri Formu
34545 B003657 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 5

Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb, ona da Abdullah b. Ebu Muleyke şöyle demiştir: Küfe ahalisi, dedenin mirası konusunda üzere İbn Zübeyir'e mektup yazdı. İbn Zübeyir de şu cevabı verdi: Rasulullah'ın (sav) "eğer bu ümmet içinden bir kimseyi dost yaran edinecek ol­saydım, muhakkak onu dost edinirdim" dediği zat (Ebu Bekir), miras konusunda dedeyi baba yerine koymuştur.


    Öneri Formu
34546 B003658 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 5

Bize el-Humeydî ve Muhammed b. Abdullah, onlara İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut'ım, ona da babası (Cübeyr b. Mut'ım) şöyle rivâyet etti: Bir gün Hz. Peygamber'e (sav) bir kadın gelmişti. Hz. Peygamber (sav) kadına tekrar gelmesini söyledi. Kadın sanki Peygamber'in (sav) ölümünü îma ederek, "Gelir de seni bulamazsam ne yapayım? diye sordu. Hz. Peygamber de, "Eğer beni bulamazsan Ebu Bekir'e gidersin" buyurdu.


    Öneri Formu
34547 B003659 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 5


    Öneri Formu
34539 B003651 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 1