10631 Kayıt Bulundu.
Bize Âdem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona el-A'meş, ona Zekvân, ona da Ebu Saîd el-Hudrî'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Ashâbıma sövmeyiniz. Şayet sizden biriniz Uhud Dağı kadar altın tasadduk etse dahi, ashâbımdan birinin bir müddünün (832 gr) yahut onun yarısının bile seviyesine ulaşamaz." Bu hadîsi el-A'meş'ten rivayet etmekte Cerîr, Abdullah b. Dâvûd, Ebû-Muâviye ve Muhâdır mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ تَسُبُّوا أَصْحَابِى
Bize İsmail b. Abdullah, ona Süleyman ibn Bilâl, ona Hişâm b. Urve, ona Urve b. Zübeyir, ona Peygamber'in eşi Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) vefat ettiğinde Ebu Bekir Sunh'da idi. -İsmail der ki: yani Âliye'de idi.- Ömer “vallahi Muhammed ölmedi” diyerek ayağa kalktı. Âişe der ki: Ömer yine “vallahi gönlüme düşen tek şey şu: Rasulullah (sav) ölmedi. Allah O'nu muhakkak diriltecek ve bir takım adamların ellerini ve ayaklarını kesecektir” dedi. Ebu Bekir geldi. Rasulullah'ın yüzünden örtüyü açıp O'nu öptü ve “babam anam sana feda olsun. Sen ölü olarak da, diri olarak da tertemizsin. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah sana ebediyen iki ölüm tattırmayacaktır” dedi. Sonra odadan dışarıya çıktı ve “ey Rasulullah'ın ölmediğine yemin eden adam, ağır ol, acele etme” dedi. Ebu Bekir konuşunca Ömer oturdu.
Ebu Bekir Allah'a hamd ve sena etti ve şöyle dedi: Dikkat edin! Kim Muhammed'e tapıyorsa, bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim Allah'a ibadet ediyorsa, bilsin ki Allah, ölmeyecek olan diridir. Yüce Allah "Muhakkak sen de öleceksin, onlar da elbet ölecekler" buyurmuştur. (Zümer, 30) Yine Allah "Muhammed ancak bir rasuldür. Ondan evvel de nice rasuller gelip geçmiştir. Şimdi O, ölür yahut öldürülürse ökçelerinizin üstünde geriye mi döneceksiniz? Kim iki ökçesi üzerinde geri dönerse, elbette Allah'a hiçbir şeyle zarar vermiş olmaz. Allah şükredenlere mükâfat verecektir" buyurmuştur. (Âl-i imrân, 144). Râvî der ki: Bunun üzerine insanlar sessizce ağlamağa başladılar. Bu sırada Ensâr, "bizden bir yönetici, sizden bir yönetici olsun" diyerek Sâide oğulları gölgeliğinde, Sa'd b. Ubâde'nin yanında toplanmışlardı. Bunu haber alan Ebu Bekir, Ömer b. Hattâb ve Ebu Ubeyde b. Cerrâh onların yanına gitti. Ömer konuşmaya davrandı ancak Ebu Bekir onu susturdu. Ömer der ki: "Vallahi ben bu davranışımla, benim hoşuma giden ama Ebu Bekir'in söylemeyeceğinden korktuğum bir konuşma hazırlamak istemiştim." Sonra Ebu Bekir konuştu, insanların sözü en tesirli kişisi olarak konuştu ve "Bizler yönetici, sizler ise yardımcılarsınız" dedi. Bunun üzerine Habbâb b. Munzir "hayır vallahi bunu yapmayız. Bizden bir yönetici, sizden bir yönetici olsun" dedi. Ebu Bekir "hayır. biz yöneticileriz sizler yardımcılarsınız. Kureyş yurt bakımından Arapların ortası, soy bakımından en hâlis Arap olanıdır. Bu sebeple Ömer'e yahut Ebu Ubeyde'ye biat ediniz" dedi. Ömer "hayır, biz sana biat ediyoruz. Çünkü sen bizim efendimiz, hayırlımız ve Rasulullah'a en sevgili olanımızsın" dedi ve ardından Ebu Bekir'in elini tutup ona biat etti, sonra da insanlar da ona biat ettiler. Bu sırada Ensâr'dan biri "siz Sa'd b. Ubâde'yi kahrettiniz" dedi. Ömer de "Onu Allah kahretsin" diye beddua etti.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyân, ona Câmi b. Ebu Raşid, ona Ebu Ya'lâ, ona da Muhammed el-Hanefiyye şöyle demiştir: Babama “Rasulullah'tan (sav) sonra insanların en hayırlısı kimdir?” diye sordum. Bana “Ebu Bekir” dedi. sonra kimdir?” dedim. Babam “sonra Ömer” dedi. Ben sonra Osman demesinden çekinerek “sonra sensin değil mi?” dedim. Babam “ben Müslümanlardan bir adam olmaktan başka bir şey değilim” dedi.
Bana Muhammed b. Yezîd el-Kûfî, ona Velîd, ona Evzâî, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Muhammed b. İbrahim, ona da Urve b. Zubeyir şöyle demiştir: Ben Abdullah b. Amr'a, müşriklerin, Rasulullah'a yaptıkları en kötü şeyin ne olduğunu sordum, şöyle cevap verdi: Peygamber (sav) (Kâbe'nin Hıcr kısmında) namaz kılarken yanına Ukbe b. Ebu Muayt'ın gelip Peygamber'in cübbesini toplayarak boynuna dolayıp O'nu şiddetli bir şekilde boğmağa çalıştığını gördüm. Tam bu sırada Ebu Bekir gelip onu Peygamber'den uzaklaştırdı ve "Siz bir adamı, “Rabbim Allah'tır” dediği için öldürür müsünüz?” Hâlbuki O size Rabbinizden apaçık mucizeler de getirmiştir." (Mümin, 28) ayetini okudu.
Bize Saîd b. Ebu Meryem, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Huzurunda bulunduğumuz bir sırada Rasulullah (sav) bize "Ben uyurken kendimi cennette gördüm. O sırada bir kadın bir köşkün yanında abdest almakta idi. Ben 'Bu köşk kimindir?' diye sordum. Onlar 'Ömer'indir' dediler. Ben Ömer'in kıskançlığını hatırladım ve hemen yüzümü çevirdim" buyurdu. Bunun üzerine Ömer ağlayarak “ey Allah'ın Rasulü, sana karşı mı kıskançlık edeceğim” dedi.
Bize Ali b. Abdullah, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona İbn Şihâb, ona Abdülhamîd, ona Muhammed b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkas) rivâyet etti; (T) Bana Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Abdülhamîd b. Abdurrahman b. Zeyd, ona Muhammed b. Sa'd b. Ebî Vakkas, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkas) şöyle rivâyet etti: Ömer b. el-Hattâb, Rasûlullah'ın huzuruna girmek için izin istemişti. O sırada Rasûlullah'ın (sav) yanında Kureyş kabilesinden birtakım kadınlar vardı. Kadınlar Hz. Peygamber'le konuşuyorlar ve çok laf ediyorlardı. Sesleri de Rasûlullah'ın (sav) sesinden yüksek çıkıyordu. Hz. Ömer girmek için izin istediğinde, onun sesini duyan kadınlar kalktılar ve hemen perdenin gerisine koştular. Rasûlullah (sav) Hz. Ömer'in girmesine izin verdi. Ömer içeri girdiğinde Rasûlullah (sav) gülüyordu. Bunun üzerine Ömer, "Allah seni bütün ömrün boyunca güldürüp sevindirsin, ey Allah'ın resûlü!" dedi. Hz. Peygamber şöyle söyledi: "Yanımda bulunan şu kadınların hâline şaşırdım, onlar senin sesini işitince hemen perdenin arkasına geçtiler." Hz. Ömer, "Onların korkmalarına en layık olanı hiç şüphesiz sensin, ey Allah'ın resûlü" dedi, sonra da kadınlara dönüp şöyle söyledi: "Ey kendi canlarının düşmanları! Rasûlullah'tan (sav) korkmuyorsunuz da bende korkuyorsunuz, öylemi?" Kadınlar da, "Evet, dediler, çünkü sen Resûlullah'tan (sav) daha sert ve daha katı yüreklisin." Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle söyledi: "Evet, ey Hattâb'ın oğlu! Hayatım elinde olan Allah adına yemin ederim ki, yolda giderken şeytan sana rastlayacak olsa, mutlaka yolunu değiştirir, başka bir yola sapar."
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Ömer b. Saîd, ona İbn Ebu Muleyke, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: Ömer, (vefat ettiğinde) tabutuna konuldu, kaldırılmadan önce, benim de aralarında bulunduğum insanlar, dua etmek ve namaz kılmak üzere onun etrafını sardı. Bir adamın omuzumu kavramasıyla irkildim, bir de baktım ki Ali, Ömer'e rahmet diledi ve şöyle dedi: Amelinin benzerini yaparak Allah'a kavuşmak istediğim, senden başka bana sevimli kimseyi ardında bırakmadın. Allah'a yemin olsun ki, ben Allah'ın seni iki dostunla beraber bulunduracağı kanaatindeyim. Çünkü çok defa Hz. Peygamber'i (sav) "Ben, Ebu Bekir ve Ömer'le gittim", "Ben, Ebu Bekir ve Ömer'le girdim", "Ben Ebu Bekir ve Ömer'le çıktım" derken işitmişimdir.
Açıklama: أَنْظُرُ إِلَى الرِّىِّ يَجْرِى فِى ظُفُرِى ifadesi "tırnakların dahi süte kandığı" gibi ifade edilebilse de dilimizde parmaklarından fışkırmak kullanımı uygun düşebilir. Parmaklarından fışkırıncaya kadar ifadesi için bk. https://dorar.net/hadith/sharh/4388