Öneri Formu
Hadis Id, No:
209727, İHS000315
Hadis:
315 - أَخْبَرَنَا بَكْرُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ سَعِيدٍ الْعَابِدُ الطَّاحِيُّ بِالْبَصْرَةِ، حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا مُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «الطَّاعِمُ الشَّاكِرُ بِمَنْزِلَةِ الصَّائِمِ الصَّابِرِ» قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: شُكْرُ الطَّاعِمِ الَّذِي يَقُومُ بِإِزَاءِ أَجْرِ الصَّائِمِ الصَّابِرِ: هُوَ أَنْ يَطْعَمَ الْمُسْلِمُ، ثُمَّ لَا يَعْصِي بَارِيَهُ، يُقَوِّيهِ، وَيُتِمُّ شُكْرَهُ بِإتْيَانِ طَاعَاتِهِ بِجَوَارِحِهِ، لِأَنَّ الصَّائِمَ قُرِنَ بِهِ الصَّبْرُ لِصَبْرِهِ عَنِ الْمَحْظُورَاتِ، وَكَذَلِكَ قُرِنَ بِالطَّاعِمِ الشُّكْرُ، فَيَجِبُ أَنْ يَكُونَ هَذَا الشُّكْرُ الَّذِي يَقُومُ بِإِزَاءِ ذَلِكَ الصَّبْرِ يُقَارِبُهُ أَوْ يُشَاكِلُهُ، وَهُوَ تَرْكُ الْمَحْظُورَاتِ عَلَى مَا ذَكَرْنَاهُ.
Tercemesi:
Bize Bekr İbn Ahmed İbn Saîd el-Âbid et-Tâhî, Basra'da haber verdi: Bize Nasr İbn Alî anlattı: Mu'temir İbn Süleymân bize Ma'mer'den, o da Saîd el-Makburî'den, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (sas) buyurdu ki: Oruçlu olmayan ancak şükreden kimse, sabırla oruç tutan gibidir.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân): Sabırla oruç tutan kimsenin sevabına erişebilen oruçlu olmayan kimsenin şükrü: Bir Müslüman'ın yemesi, ve elde ettiği gücüyle yaratıcısına karşı gelecek bir iş yapmaması, Allâh'a olan şükrünü organlarıyla yerine getirdiği ibadetlerle tamamlamasıdır; çünkü oruç tutan kimse, günahlardan uzak durarak sabır göstermektedir. Yiyenin şükrünün, sabreden oruçlunun değerine erişebilmesi için, onun çektiği güçlüklere -yukarıda belirttiğimiz gibi bu, yasaklardan uzak durarak olur- denk ya da benzer zorluklar içermesi gerekir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 315, 2/16
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
209746, İHS000324
Hadis:
324 - أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ سِنَانٍ الْقَطَّانُ بِوَاسِطَ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ، عَنْ مُسْلِمٍ الْبَطِينِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَا مِنْ أَيَّامٍ الْعَمَلُ الصَّالِحُ فِيهَا أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ مِنْ هَذِهِ الْأَيَّامِ الْعَشْرِ»، قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ، وَلَا الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ؟، قَالَ: «وَلَا الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ، إِلَّا رَجُلٌ خَرَجَ بِنَفْسِهِ وَمَالِهِ، ثُمَّ لَمْ يَرْجِعْ مِنْ ذَلِكَ بِشَيْءٍ».
Tercemesi:
Bize Ca'fer İbn Ahmed İbn Sinân el-Kattân, Vâsıt'ta haber verdi: Bize babam anlattı: Bize Ebû Muâviye anlattı: El-A'meş bize, Müslim el-Batîn'den, o da Saîd İbn Cübeyr'den, o da İbn Abbâs'tan anlattı:
Allâh'ın Elçisi (sas) şöyle buyurdu: Güzel ibadetlerin Allâh'a, şu on gün içinde yapılandan daha sevimli geldiği başka bir zaman dilimi yoktur. Ey Allâh'ın Elçisi, dediler, Allâh yolunda cihat da mı? Şöyle cevap verdi: Allâh yolunda cihat bile; ancak bir adam, canıyla ve malıyla cihada çıkar ve bunları cihatta tüketirse, o başka.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 324, 2/30
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
209810, İHS000373
Hadis:
373 - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ سَلْمٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، حَدَّثَنَا الْأَوْزَاعِيُّ، حَدَّثَنِي أَبُو كَثِيرٍ السُّحَيْمِيُّ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ: سَأَلْتُ أَبَا ذَرٍّ، قُلْتُ: دُلَّنِي عَلَى عَمَلٍ إِذَا عَمِلَ الْعَبْدُ بِهِ دَخَلَ الْجَنَّةَ، قَالَ: سَأَلْتُ عَنْ ذَلِكَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فقَالَ: «يُؤْمِنُ بِاللَّهِ»، قَالَ: فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنَّ مَعَ الْإِيمَانِ عَمَلًا؟، قَالَ: «يَرْضَخُ مِمَّا رَزَقَهُ اللَّهُ» قُلْتُ: وَإِنْ كَانَ مُعْدَمًا لَا شَيْءَ لَهُ؟، قَالَ: «يَقُولُ مَعْرُوفًا بِلِسَانِهِ»، قَالَ: قُلْتُ: فَإِنْ كَانَ عَيِيًّا لَا يُبْلِغُ عَنْهُ لِسَانُهُ؟، قَالَ: «فَيُعِينُ مَغْلُوبًا» قُلْتُ: فَإِنْ كَانَ ضَعِيفًا لَا قُدْرَةَ لَهُ؟، قَالَ: «فَلْيَصْنَعْ لِأَخْرَقَ» قُلْتُ: وَإِنْ كَانَ أَخْرَقَ؟، قَالَ: فَالْتَفَتَ إِلَيَّ وَ، قَالَ: «مَا تُرِيدُ أَنْ تَدَعَ فِي صَاحِبِكَ شَيْئًا مِنَ الْخَيْرِ، فَلْيَدَعِ النَّاسَ مِنْ أَذَاهُ» فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنَّ هَذِهِ كَلِمَةُ تَيْسِيرٍ؟، فقَالَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، مَا مِنْ عَبْدٍ يَعْمَلُ بِخَصْلَةٍ مِنْهَا، يُرِيدُ بِهَا مَا عِنْدَ اللَّهِ، إِلَّا أَخَذَتْ بِيَدِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، حَتَّى تُدْخِلَهُ الْجَنَّةَ»
[ص:97] قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: أَبُو كَثِيرٍ السُّحَيْمِيُّ اسْمُهُ يَزِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أُذَيْنَةَ، مِنْ ثِقَاتِ أَهْلِ الْيَمَامَةِ.
Tercemesi:
Bize Abdullâh İbn Muhammed İbn Selm haber verdi: Bize Abdurrahmân İbn İbrâhîm anlattı: Bize el-Velîd anlattı: Bize el-Evzâî anlattı: Ebû Kesîr es-Süheymî bana, babasının şöyle dediğini anlattı:
Ebû Zer'e sordum: Bana, bir kulun işlediğinde, Cennet'e gireceği bir işi tarif eder misin! Dedi ki: Allâh'ın Elçisi (sas)'e aynısını sormuştum; şöyle buyurmuştu:
-Allâh'a inanır.
-Ey Allâh'ın Elçisi, inanmakla birlikte ibadet etmesi de gerekmez mi?
-Allâh'ın kendisine verdiklerinden küçük bir sadaka verir.
-Peki, ya yoksul biriyse, hiçbir şeyi yoksa?
-O takdirde diliyle doğru söz söyler.
-Peki, ya istediğini dile getiremeyen biriyse?
-O takdirde bir ezilmişe yardım eder.
-Peki, ya bunu yapamayacak kadar güçsüz biriyse?
-Beceriksiz birine iş görür.
-Peki, ya kendisi beceriksizin tekiyse?
Ebû Zer devamla şöyle anlattı: Bana döndü ve dedi ki: Sen arkadaşında hayırdan yana bir şey bırakmak istemiyorsun!? Bari insanları rahatsız etmesin! Bunun üzerine: Ey Allâh'ın Elçisi, bu bir kolaylaştırma mı? diye sordum. Şöyle cevap verdi: Canımı elinde tutana yemin olsun ki, bunlardan birini, Allâh'ın katındakini umarak işleyen bir kul olmaz ki, bu yaptığı, Kıyâmet günü, onu elinden tutup Cennet'e sokmasın.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân): Ebû Kesîr es-Süheymî'nin adı, Yezîd İbn Abdurrahmân İbn Ezîne'dir; Yemâme halkının hadiste güvenilirlerindendir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 373, 2/96
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210572, İHS000421
Hadis:
421 - حَدَّثَنَا أَبُو خَلِيفَةَ، حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، حَدَّثَنَا يَعْلَى بْنُ عَطَاءٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، أَنَّ رَجُلًا، قَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَأْذَنُ لِي فِي الْجِهَادِ، قَالَ: «أَلَكَ وَالِدَانِ»؟، قَالَ: نَعَمْ، قَالَ: «اذْهَبْ فَبِرَّهُمَا» فَذَهَبَ وَهُوَ يتخلَّل * الرِّكَابَ.
Tercemesi:
Bize Ebû Halîfe anlattı: Bize Müslim İbn İbrâhîm anlattı: Bize Şu'be anlattı: Ya'lâ İbn Atâ bize babasından, o da Abdullâh İbn Amr'dan anlattı:
Bir adam: Ey Allâh'ın Elçisi, dedi, bana cihada gitmem için izin verir misin? Şöyle cevap verdi: Anan baban var mı? Adam: Evet, dedi. Buyurdu ki: O zaman git onlara iyilik yap. Bunun üzerine adam, atının üzerindeki savaş teçhizatını çöze çöze gitti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 421, 2/164
Senetler:
1. Racül (Racül)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
211373, İHS000546
Hadis:
546 - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ أَحْمَدَ الْجُرْجَانِيُّ بِحَلَبَ، حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الْجَهْضَمِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «عُذِّبَتِ امْرَأَةٌ فِي هِرَّةٍ رَبَطَتْهَا، فَلَمْ تُطْعِمْهَا، وَلَمْ تَدَعْهَا تَأْكُلُ مِنْ خَشَاشِ الْأَرْضِ».
أَخْبَرْنَاهُ عَلِيُّ بْنُ أَحْمَدَ فِي عَقِبِهِ، حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ، عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، بِمِثْلِهِ.
Tercemesi:
Bize Alî İbn Ahmed el-Cürcânî, Halep'te haber verdi: Bize Nasr İbn Alî el-Cehdamî anlattı: Bize Abdüla'lâ anlattı: Ubeydullâh İbn Ömer bize, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, Peygamber (sas)'in şöyle buyurduğunu anlattı:
Bir kediyi bağlayan, ona yiyecek vermeyen ve yerdeki haşereleri yemek üzere de onu dışarı salmayan bir kadın, azaba uğradı.
Yukarıdaki hadisin peşi sıra bize, Alî İbn Ahmed haber verdi: Bize Nasr İbn Alî anlattı: Bize Abdüla'lâ anlattı: Ubeydullâh bize Saîd el-Makburî'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Peygamber sas'den, yukarıdakinin bir benzerini anlattı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 546, 2/305
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212151, İHS000590
Hadis:
590 - أَخْبَرَنَا أَبُو عُمَارَةَ أَحْمَدُ بْنُ عُمَارَةَ الْحَافِظُ بِالْكَرْجِ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عِصَامِ بْنِ عَبْدِ الْمَجِيدِ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، قَالَ: حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ: حَدَّثَنَا سُهَيْلٌ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ:، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَا اجْتَمَعَ قَوْمٌ فِي مَجْلِسٍ، فَتَفَرَّقُوا مِنْ غَيْرِ ذِكْرِ اللَّهِ، وَالصَّلَاةِ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، إِلَّا كَانَ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ».
Tercemesi:
Bize Ebû Umâre Ahmed İbn Umâre el-Hâfız, Kerec'de haber verdi: Bize Ahmed İbn Isâm İbn Abdülmecîd anlattı: Bize Müemmel İbn İsmâîl anlattı: Bize Süfyân anlattı: Süheyl bize, babasından, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allah'ın Elçisi (s.a.v.) buyurdu ki: Bir araya gelen bir topluluk, Allah'ı anmadan ve Peygamber (s.a.v.)'e salavat getirmeden dağılırsa, bu onlar için Kıyamet günü bir üzüntü kaynağı olur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 590, 2/351
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212153, İHS000591
Hadis:
591 - أَخْبَرَنَا حَاجِبُ بْنُ أَرْكِينَ الْفَرْغَانِيُّ بِدِمَشْقَ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدَّوْرَقِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنِ الْأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «مَا قَعَدَ قَوْمٌ مَقْعَدًا لَا يَذْكُرُونَ اللَّهَ فِيهِ وَيُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ إِلَّا كَانَ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَإِنْ أُدْخِلُوا الْجَنَّةَ لِلثَّوَابِ».
Tercemesi:
Bize Hâcib İbn Erkin el-Ferğânî, Dımışk'ta haber verdi: Bize Ahmed İbn İbrâhîm ed-Devrakî anlattı: Abdurrahmân İbn Mehdî bize, Şu'be'den, o da el-A'meş'ten, o da, Ebû Salih'ten, o da Ebû Hureyre'den, o da Peygamber (s.a.v.)'den anlattı:
Bir yerde oturup da orada Allah'ı anmayan ve Peygembere salavat getirmeyen bir topluluğun bu oturumları, onlar için Kıyamet günü bir üzüntü kaynağı olur; sevapları dolayısıyla Cennet'e sokulsalar bile.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 591, 2/352
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212156, İHS000593
Hadis:
593 - أَخْبَرَنَا ابْنُ سَلْمٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ: أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ أَنَّ سَعِيدَ بْنَ أَبِي هِلَالٍ، حَدَّثَهُ أَنَّ سَعِيدَ بْنَ أَبِي سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيَّ حَدَّثَهُ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو أَنَّهُ قَالَ: «كَلِمَاتٌ لَا يَتَكَلَّمُ بِهِنَّ أَحَدٌ فِي مَجْلِسِ لَغْوٍ أَوْ مَجْلِسِ بَاطِلٍ عِنْدَ قِيَامِهِ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ إِلَّا كَفَّرَتْهُنَّ عَنْهُ، وَلَا يَقُولُهُنَّ فِي مَجْلِسِ خَيْرٍ وَمَجْلِسِ ذِكْرٍ، إِلَّا خُتِمَ لَهُ بِهِنَّ عَلَيْهِ كَمَا يُخْتَمُ بِالْخَاتَمِ عَلَى الصَّحِيفَةِ: سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ»
قَالَ عَمْرٌو: حَدَّثَنِي بِنَحْوِ ذَلِكَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِي عَمْرٍو، عَنِ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.
Tercemesi:
Bize İbn Selm haber verdi: Bize Harmele İbn Yahyâ anlattı: Bize İbn Vehb anlattı: Bana Amr İbnu'l-Hâris haber verdi, Ona da Saîd İbn Ebû Hilâl anlatmış, ona da Saîd İbn Ebû Saîd el-Makburî, Abdullâh İbn Amr'dan anlatmış:
Bir kişi şu kelimeleri, lüzumsuz ya da boş bir oturumdan kalktığında üç kere söylerse, bunlar kendisi için bir kefâret olur. Eğer bir hayır ya da zikir oturumu sonrasında söylerse, o zaman bunlar güzel bir sonlama olur, tıpkı bir sayfaya vurulan bir mühür gibi: Allâh'ım, sana hamd ederek seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim; hiçbir ilâh yoktur, ancak sen varsın; senden bağışlanmamı diliyor ve sana dönüyorum.
Amr dedi ki: Bunun bir benzerini Abdurrahmân İbn Ebû Amre bana, el-Makburî'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'den anlattı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 593, 2/353
Senetler:
()
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212158, İHS000594
Hadis:
594 - أَخْبَرَنَا الْمُفَضَّلُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ الْجَنَدِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ زِيَادٍ اللَّحْجِيُّ، حَدَّثَنَا أَبُو قُرَّةَ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: «مَنْ جَلَسَ فِي مَجْلِسٍ كَثُرَ فِيهِ لَغَطُهُ، ثُمَّ قَالَ قَبْلَ أَنْ يَقُومَ: سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ، لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ، إِلَّا غُفِرَ لَهُ مَا كَانَ فِي مَجْلِسِهِ ذَلِكَ».
Tercemesi:
Bize el-Mufaddal İbn Muhammed İbn İbrâhîm el-Cenedî, Mekke'de haber verdi: Bize Alî İbn Ziyâd el-Lahcî anlattı: Ebû Kurra bize, İbn Cüreyc'den, o da Mâsâ İbn Ukbe'den, o da Süheyl İbn Ebû Sâlih'ten, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den, o da Peygamber (s.a.v.)'den anlattı:
Bir oturumda çokça boş şey konuşan ve kalkmadan: Allâh'ım, sana hamd ederek seni tüm noksanlıklardan tenzih ederiz; hiçbir ilâh yoktur ancak sen varsın, senden bağışlanmamı diliyor ve sana dönüyorum, derse, o oturumunda yaptıkları bağışlanır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 594, 2/354
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular: