10635 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer’in (sav) şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) Kubâ mescidine binekle de, yayan da giderdi. İbn Numeyr ayrıca şunu eklemektedir: Bize Abdullah, ona Nâfi‘nin rivayet ettiğine göre, mescitte iki rekât namaz kılardı.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Nümeyr arasında inkita vardır.
Bize Salt b. Muhammed, ona İsmail b. İbrahim, ona Eyyûb, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Misver b. Mahrame şöyle demiştir: Ömer vurulduğu zaman ıstırap duymaya ve endişelenmeye başladı. Hemen İbn Abbâs yanına gelerek endişesini gidermek ve teselli etmek maksadıyla “Ey Müminlerin Emiri, eğer bu darbeden dolayı ölüm olursa, vaziyetten o kadar endişe etme. Yemin olsun, muhakkak sen Rasulullah'a (sav) yâr oldun ve O'na çok güzel dostluk ettin. Sonra Rasulullah senden hoşnut olduğu halde sen O'ndan ayrıldın. Ondan sonra Ebu Bekir'e arkadaş oldun. Ona da pek iyi yoldaş oldun. Sonra Ebu Bekir de senden hoşnut ve razı olduğu halde, ondan ayrıldın. Sonra Peygamber'in (sav) ve Ebu Bekir'in bunca arkadaşlarına dost oldun, bunlara da pek güzel dostluk ettin. Eğer sen (bu defa ) sahabeden ayrılırsan, muhakkak onlar senden hoşnut ve razı oldukları hâlde ayrılacaksın” dedi. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: Rasulullah ile sohbet ve O'nun hoşnutluğu hakkında zikrettiğin o güzel hâtıralar Yüce Allah'ın bana bahşettiği bir minnet ve ihsanıdır. Ebu Bekir'in sohbeti ve onun benden hoşnutluğu hakkında zikrettiğin hâtıralar da yine hiç şüphesiz zikri ulu olan Allah'ın bir minnet ve ihsanıdır ki, onu bana bahsetmiştir. Senin şu anda bende görmekte olduğun ıstırap ve endişeme gelince, o senin için ve senin en yakın ve en sadık dostların içindir. Vallahi şayet benim şu yer dolusu altınım olaydı azız ve celîl olan Allah'ın azabından kurtulmak için o azabı görmeden önce bu altınları (hiç tereddüt etmeden) muhakkak feda ederdim. Hammâd b. Zeyd der ki: Bize Eyyûb, ona İbn Ebu Müleyke, ona da İbn Abbâs "ben Ömer'in yanına girdim” demiş ve bu hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hammâd b. Zeyd arasında inkıta vardır.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Ebu Osman, ona da Ebu Mûsâ (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir bostana girdi de bana bostanın kapısında bekçilik yapmamı emretti. Derken bir adam geldi ve içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Ebu Bekir'le karşılaştım. Sonra bir başkası geldi, içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) yine "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Gördüm ki gelen Ömer'miş. Sonra başkası biri geldi, o da içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) biraz sustu, sonra "ona izin ver ve kendisine isabet edecek belâ ve imtihan üzerine cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Osmân b. Affân ile karşılaştım. Hammâd der ki: Bize Asım el-Ahvel ve Ali b. el-Hakem, onlara Ebu Osman, ona da Ebu Musa bu hadisin benzerini rivayet etmiş ve şu eklemeyi yapmıştır: Peygamber (sav) içinde su olan bir yerde oturmuş idi, iki diz kapağı yahut bir diz kapağı açılmıştı. Osman oraya girince Peygamber hemen açık olan yerini örttü.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Amr b. Mürre, ona İbrahim, ona da Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah b. Amr'ın yanında Abdullah b. Mes'ûd'dan bahsedilince o şöyle dedi: O, sürekli muhabbet duyacağım bir adamdır. Hz. Peygamber'i (sav) "Kur'an'ı dört kişiden alınız" buyururken işittim. Rasulullah (sav) isimleri saymağa Abdullah ibn Mes'ûd'dan başladı ve şöyle devam etti: "Abdullah b. Mes'ûd, Ebu Huzeyfe'nin azatlısı Salim, Muâz b. Cebel ve Übeyy b. Ka'b." Râvî Amr b. Mürre der ki: Ubeyy ile mi, yoksa Muâz ile mi saymağa başladı, bilmiyorum.
Ve yine Rasulullah şöyle buyurdu: "Kur'an'ı şu dört kişiden okumayı talep ediniz: Abdullah b. Mes'ûd, Huzeyfe'nin azatlısı Salim, Ubeyy b. Ka'b ve Muâz b. Cebel."
Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrâil, ona Ebu İshak, ona da Berâ şöyle demiştir: Ebu Bekir (ra), Âzib'den on üç dirhem karşılığında bir semer satın aldı. Ardından Ebu Bekir, Âzib'e “Berâ'ya emret de semeri bana getirsin” dedi. Âzib “hayır, ancak sen Rasulullah (sav) ile beraber Mekke'den Medine'ye doğru yola çıktığınız zaman, müşrikler sizi ararken nasıl yaptığınızı bize anlatırsan, olur” dedi. Ebu Bekir şöyle dedi: Mekke'den hareket ettik. Bütün gecemizi ve gündüzümüzü hareket halinde uyanık geçirdik, ya da yürüdük. Nihayet sıcak vakte girdik. Güneş gündüzün yarısına gelip dikildi. Ben, kendisine sığınıp barınabileceğimiz bir gölge görebilir miyim diye etrafa bir göz attım. Büyük bir kaya gördüm. O'nun yanına geldim ve onun kalan gölgesine baktım. Oradan bir yeri düzelttim ve orayı Peygamber (sav) için döşeyip “ey Allah'ın Rasulü, yat uzan” dedim. Peygamber (sav) uzandı. Ardından etrafıma bakmak üzere, peşimizdekilerden herhangi bir kimse görür müyüm, diye gittim. Derken koyunlarını, bulunduğumuz kayaya doğru sürüp getirmekte olan bir koyun çobanı ile karşılaştım. O da bizim gibi o kayanın gölgesinden faydalanmak istiyordu. Ona “delikanlı, sen kimin çobanısın ey?” diye sordum. Kureyş'ten tanıdığım bir adamın ismini söyledi. Sonra “senin sütü sağılacak koyunun var mı?” dedim. O “evet var” dedi. Ben “bize süt sağar mısın?” dedim. “evet sağarım” dedi. Benim talebim üzerine sürüsünden bir koyunu tuttu. Sonra ona, koyunun memesini tozlardan silkelemesini, sonra da ona ellerini silkeleyip temizlemesini emrettim. Avuçlarından birini diğerine şöylece vurup silkeledi. Çoban benim için biraz süt sağdı. Ben Rasulullah (sav) için ağzında bir bez parçası olan deriden bir su kabı yapmıştım. Süt serinlesin diye üzerine biraz su döktüm, ardından Peygamber'in yanına götürdüm ve kendisini uyanmış buldum. O'na “iç ey Allah'ın Rasulü” dedim. Rasulullah (sav), ben razı olana kadar içti, sonra “hareket etme vakti gelmiştir ey Allah'ın Rasulü” dedim. O "evet" dedi ve hareket ettik. Kureyşliler bizi arıyorlardı. Süvari olan Surâka b. Mâlik b. Cu'şum'dan başka hiçbir kimse bize yetişemedi. Ben “peşimizdeki bize yetişti, ey Allah'ın Rasulü” dedim. O da "tasalanma, Allah bizimle beraberdir" buyurdu.
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Hişâm, ona babası (Urve b. ZÜbeyir) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Aişe (kız kardeşi) Esma'dan ödünç olarak bir gerdanlık aldı ve o gerdanlık (bir sefer esnasında) kayboldu. Rasulullah (sav) sahabilerinden bir kaç kişiyi onu aramaya gönderdi. Gerdanlığı arıyorlarken namaz vakti girdi ve onlar su bulamadıkları için abdestsiz namaz kıldılar. Hz. Peygamber'e (sav) geldikleri zaman bu konudaki endişelerini ona arz ettiler. Bu olay üzerine teyemmüm [Mâide, 6] ayeti nazil oldu. Bunun üzerine Üseyd b. Hudayr Hz. Aişe'ye hitaben şöyle dedi: Allah seni hayırla mükafatlandırsın. Vallahi senin başına her ne gelirse gelsin mutlaka Allah onda senin için bir çıkış, Müslümanlar için bir bereket yaratmaktadır."
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Ebu Osman şöylr demiştir: Uhud savaşı günlerinde bazı anlar olurdu ki, Sa'd ve Talha dışında Hz. Peygamber'in (sav) yanında savaşan kimse kalmazdı. Bu rivayet Talha ile Sa'd'ın hadisinden alınmıştır.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Ebu Osman, ona da Ebu Mûsâ (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir bostana girdi de bana bostanın kapısında bekçilik yapmamı emretti. Derken bir adam geldi ve içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Ebu Bekir'le karşılaştım. Sonra bir başkası geldi, içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) yine "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Gördüm ki gelen Ömer'miş. Sonra başkası biri geldi, o da içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) biraz sustu, sonra "ona izin ver ve kendisine isabet edecek belâ ve imtihan üzerine cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Osmân b. Affân ile karşılaştım. Hammâd der ki: Bize Asım el-Ahvel ve Ali b. el-Hakem, onlara Ebu Osman, ona da Ebu Musa bu hadisin benzerini rivayet etmiş ve şu eklemeyi yapmıştır: Peygamber (sav) içinde su olan bir yerde oturmuş idi, iki diz kapağı yahut bir diz kapağı açılmıştı. Osman oraya girince Peygamber hemen açık olan yerini örttü.