Öneri Formu
Hadis Id, No:
159714, TŞ000375
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ أَسْلَمَ أَبُو حَاتِمٍ الْبَصْرِيُّ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أنبأنا ثَابِتٌ ، عَنْ أَنَسٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : لَقَدْ أُخِفْتُ فِي اللهِ وَمَا يَخَافُ أَحَدٌ ، وَلَقَدْ أُوذِيتُ فِي اللهِ وَمَا يُؤْذَى أَحَدٌ ، وَلَقَدْ أَتَتْ عَلَيَّ ثَلاثُونَ مِنْ بَيْنِ لَيْلَةٍ وَيَوْمٍ ، وَمَا لِي وَلِبِلالٍ طَعَامٌ يَأْكُلُهُ ذُو كَبِدٍ ، إِلا شَيْءٌ يُوَارَيِهِ إِبِطُ بِلالٍ
Tercemesi:
Enes b. Mâlik (r.a) rivayet ediyor :
Peygamber Efendimiz : "Ben, Allah yolunda o kadar çok korkutuldum ki, benden başka hiç kimse böylesine korkutulmamıştır. Ve yine ben, Allah yolunda öylesine eziyet edildim ki, benden gayri bir kimse bu tür bir eza ve cefâya mâruz bırakılmamıştır. Nitekim üzerimden geçen geceli gündüzlü otuz gün zarfında, benim ve Bilâl'in, bir kimseyi gereği gibi doyuracak kadar yiyeceği yoktu. Bu müddet zarfında yanımızda bulunan yiyecek maddesi o kadar azdı ki, Bilâl'in koltuğu onu gizleyebiliyordu" buyurmuşlardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 375, /610
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, İşkence, müşriklerin Hz. Peygamber'e eziyetleri
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Hz. Peygamber, sabrı
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Siyer, Hz. Peygamber'in Mekke döneminde çektiği sıkıntılar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159716, TŞ000377
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِي فُدَيْكٍ ، قَالَ : حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي ذِئْبٍ ، عَنْ مُسْلِمِ بْنِ جُنْدُبٍ ، عَنْ نَوْفَلِ بْنِ إِيَاسٍ الْهُذَلِيِّ ، قَال : كَانَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَوْفٍ لَنَا جَلِيسًا ، وَكَانَ نِعْمَ الْجَلِيسُ ، وَإِنَّهُ انْقَلَبَ بِنَا ذَاتَ يَوْمٍ ، حَتَّى إِذَا دَخَلْنَا بَيْتَهُ وَدَخَلَ فَاغْتَسَلَ ، ثُمَّ خَرَجَ وَأُتَيْنَا بِصَحْفَةٍ فِيهَا خُبْزٌ وَلَحْمٌ ، فَلَمَّا وُضِعَتْ بَكَى عَبْدُ الرَّحْمَنِ ، فَقُلْتُ لَهُ : يَا أَبَا مُحَمَّدٍ ، مَا يُبْكِيكَ ؟ فَقَالَ : هَلكَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، وَلَمْ يَشْبَعْ هُوَ وَأَهْلُ بَيْتِهِ مِنْ خُبْزِ الشَّعِيرِ فَلا أَرَانَا أُخِّرْنَا لِمَا هُوَ خَيْرٌ لَنَا
Tercemesi:
Nevfel b. İyâs el-Hüzelî anlatıyor :
(Aşere-i mübeşşere'den) Abdurrahmân b. Avf bizim yakın dostumuzdu. Kendisiyle teklifsizce görüşür, beraber oturur kalkardık. O ne hoş sohbet, ne cana yakın bir dosttu!. Günlerden bir gündü. Çarşıdan birlikte donduk. Evine vardığımızda, kendileri banyoya girerek bir boy abdesti alıp çıktılar. Arkasından bize bir sofra hazırlandı. Yemekte, ekmek ve et ikram edildi. Yemek sofraya konunca, Abdurrahmân b. Avf (ra) ağlamaya başladı
'Yâ Ebâ Muhammed, dedim. Niçin ağlıyorsunuz? Nedir seni ağlatan?
- "Yâ Nevfel, buyurdular. Nasıl ağlamam ki, Fahr-i Kâinat Efendimiz bu dünyâdan geldiler geçtiler de, ne kendileri, ne de ailesi efradı doyuncaya kadar arpa ekmeği yemediler. Hiç zannetmiyorum ki bizler şahsı zevklerimizi tatmin etmek için bu kadar yaşamış olalım'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 377, /613
Senetler:
()
Konular:
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا محمد بن بشار , حدثنا صفوان بن عيسى , حدثنا محمد بن عمرو بن عيسى أبو نعامة العدوي , قال : سمعت خَالِدِ بْنِ عُمَيْرٍ , وشويسًا , أبا الرقاد قالا : بعث عمر بن الخطاب عُتْبَةُ بْنُ غَزْوَانَ وقَالَ انطلق أنت ومن معك , حتى إذا كنتم في أقصى أرض العرب , وأدنى بلاد أرض العجم , فأقبلوا حتى إذا كانوا بالمربد وجدوا هذا المكان , فقالوا : ما هذه ؟ هذه البصرة . فسارواحتى إذا بلغوا حيال الجسر الصغير , فقالوا : هاهنا أمرتم , فنزلوا فذكروا الحديث بطوله .
قال : فقال عتبة بن غزوان : لَقَدْ رَأَيْتُنِي وَإِنِّي لسَابِعَ سَبْعَةٍ مَعَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم مَا لَنَا طَعَامٌ إِلاَّ وَرَقُ الشَّجَرِ حَتَّى تَقَرِحَتْ أَشْدَاقُنَا فالْتَقَطْتُ بُرْدَةً فََقسمتهَا بَيْنِي وَبَيْنَ سَعْدٍ بن أبي وقاص فَمَا مِنَّا من أُولَئِكَ السَبْعَة أَحَد إِلاَّ وَهُوَ أَمِيرَ مِصْرٍ مِنَ الأَمْصَارِ وَسَتَجُرُبونَ الأُمَرَاءَ بَعْدَنَا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159713, TŞ000374
Hadis:
حدثنا محمد بن بشار , حدثنا صفوان بن عيسى , حدثنا محمد بن عمرو بن عيسى أبو نعامة العدوي , قال : سمعت خَالِدِ بْنِ عُمَيْرٍ , وشويسًا , أبا الرقاد قالا : بعث عمر بن الخطاب عُتْبَةُ بْنُ غَزْوَانَ وقَالَ انطلق أنت ومن معك , حتى إذا كنتم في أقصى أرض العرب , وأدنى بلاد أرض العجم , فأقبلوا حتى إذا كانوا بالمربد وجدوا هذا المكان , فقالوا : ما هذه ؟ هذه البصرة . فسارواحتى إذا بلغوا حيال الجسر الصغير , فقالوا : هاهنا أمرتم , فنزلوا فذكروا الحديث بطوله .
قال : فقال عتبة بن غزوان : لَقَدْ رَأَيْتُنِي وَإِنِّي لسَابِعَ سَبْعَةٍ مَعَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم مَا لَنَا طَعَامٌ إِلاَّ وَرَقُ الشَّجَرِ حَتَّى تَقَرِحَتْ أَشْدَاقُنَا فالْتَقَطْتُ بُرْدَةً فََقسمتهَا بَيْنِي وَبَيْنَ سَعْدٍ بن أبي وقاص فَمَا مِنَّا من أُولَئِكَ السَبْعَة أَحَد إِلاَّ وَهُوَ أَمِيرَ مِصْرٍ مِنَ الأَمْصَارِ وَسَتَجُرُبونَ الأُمَرَاءَ بَعْدَنَا
Tercemesi:
'Amr b. îsâ Ebû Nü'âme el-'Adevî rivayet ediyor : Ben, Hâlid b.
Umeyr ve Şüveys Ebû'r-Rukâd'dan dinledim. Her ikisi de şöyle bir hâdise anlattılar :
Ömer İbn'ül-Hattâb (r.a), halifeliği sırasında Utbe b. Gazvân'ı kumandan tâyin ederek cepheye gönderdi ve ona : "Sen, maiyetindeki askerle birlikte, tâ Arab diyarının sonu ile Acem ülkesinin sınırına yakın bir yerde karargâh kuracak şekilde yola çık" emrini verdi. Utbe, aldığı emir gereğince, maiyetindeki askerle birlikte belirtilen yere müteveccihen yola çıktı. Mirbed denilen mevkie geldiklerinde, şu küfe ki taşlı mahalli buldular. Birbirlerine :
- "Burası neresidir acaba?" diye sormaya başlayınca, Utbe :
- "Burası, Basra olmalıdır" cevabını verdi.
Buradan da kalkıp yürümeye devam ettiler. Nihayet küçük köprünün karşısına geldiklerinde :
- "İşte, gelmeye me'mur kılındığımız yer burasıdır" dediler ve orada, köprünün yamacında karargâhlarını kurdular.
Râvî hâdiseyi uzunca anlattıktan sonra şöyle dedi : Utbe (r.a), kumandasında bulunan kimselere hitaben orada şöyle bir konuşma yaptı :
"Ben, nice çileli günler gördüm. Ben, Resûlullah Efendimiz'le birlikte yedi kişinin yedincisiydim. Ağaç yaprağından başka yiyeceğimiz yoktu. Onları yemekten dudaklarımız yara olmuştu. Bir defasında bir hırka elime geçmişti. Onu ikiye böldüm; bir parçasına kendim büründüm, öbür parçasını da Sa'd (b. Ebî Vakkâs) verdim. İşte o yedi kişinin istisnasız hepsi, çeşitli bölgelerin emîri (valisi) oldular. Yakında, bizden sonra gelecek idarecileri de görüp onları da tecrübe edeceksiniz!".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 374, /607
Senetler:
()
Konular:
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Geçim, sahabilerin geçim sıkıntıları
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Sahabe, çektikleri sıkıntılar, yiyecek sıkıntısı
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159715, TŞ000376
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أنبأنا عَفَّانُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا أَبَانُ بْنُ يَزِيدَ الْعَطَّارُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ : أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم ، لَمْ يَجْتَمِعْ عِنْدَهُ غَدَاءٌ وَلا عَشَاءٌ مِنْ خُبْزٍ وَلَحْمٍ ، إِلا عَلَى ضَفَفٍ
قَالَ عَبْدُ اللهِ : ، قَالَ بَعْضُهُمْ : هُوَ كَثْرَةُ الأَيْدِي
Tercemesi:
Enes b. Mâlik (r.a) anlatıyor :
Hazreti Peygamber'in sofrasında et ve ekmeğin hem sabah hem de akşam yemeğinde beraberce bulunduğu vâki değildir. Bu ikisi ancak, yiyenlerin (misafirlerin) çok olduğu sıralarda bir araya gelebilirdi.
Tirmizî'nin şeyhi Abdullah b. Abdurrahmân (ö: 255/869): Bâzı âlimler, metinde geçen zafef kelimesi "sofrada ellerin çokluğu" anlamına gelmektedir, demişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 376, /612
Senetler:
()
Konular:
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Hz. Peygamber, sabrı
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159717, TŞ000378
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ حَدَّثَنَا زَكَرِيَا بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : مَكَثَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم بِمَكَّةَ ثَلاثَ عَشْرَةَ سَنَةً يُوحَى إِلَيْهِ ، وَ بِالْمَدِينَةِ عَشْرًا ، وَتُوُفِّيَ وَهُوَ ابْنُ ثَلاثٍ وَسِتِّينَ
Tercemesi:
İbn Abbâs (r.a) şöyle demiştir :
"Peygamber Efendimiz, kendilerine ilk vahyin gelişinden sonra; Mekke'de 13, Medine'de de 10 yıl kaldı ve 63 yaşında iken vefat etti".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 378, /615
Senetler:
()
Konular:
Hz. peygamber, hayatı (kronolojik)
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Hz. Peygamber, yaşı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159718, TŞ000379
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ ، عَنْ شُعْبَةَ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ ، عَنْ جَرِيرٍ ، عَنْ مُعَاوِيَةَ ، أَنَّهُ سَمِعَهُ يَخْطُبُ ، قَالَ : مَاتَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ ابْنُ ثَلاثٍ وَسِتِّينَ وَأَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ ، وَأَنَا ابْنُ ثَلاثٍ وَسِتِّينَ
Tercemesi:
Cerîr (b. Zeyd) rivayet ediyor : O, Muâviye'nin hutbe okurken
şöyle dediğini işitmiştir:
"Resûlullah (s.a.s) Efendimiz ile Ebû Bekir ve Ömer 63'er yaşlarında iken vefat ettiler. Şu anda ben de 63 yaşındayım".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 379, /616
Senetler:
()
Konular:
Hz. peygamber, hayatı (kronolojik)
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Hz. Peygamber, yaşı
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ ، وَمُحَمَّدُ بْنُ أَبَانَ ، قَالا : حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ ، قَالَ : حَدَّثَنِي أَبِي ، عَنْ قَتَادَةَ ، عَنِ الْحَسَنِ ، عَنْ دَغْفَلِ بْنِ حَنْظَلَةَ : أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم ، قُبِضَ وَهُوَ ابْنُ خَمْسٍ وَسِتِّينَ ، قَالَ أَبُو عِيسَى : وَدَغْفَلُ ، لا نَعْرِفُ لَهُ سَمَاعًا مِنَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم ، وَكَانَ فِي زَمَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم رجلا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159721, TŞ000382
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ ، وَمُحَمَّدُ بْنُ أَبَانَ ، قَالا : حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ ، قَالَ : حَدَّثَنِي أَبِي ، عَنْ قَتَادَةَ ، عَنِ الْحَسَنِ ، عَنْ دَغْفَلِ بْنِ حَنْظَلَةَ : أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم ، قُبِضَ وَهُوَ ابْنُ خَمْسٍ وَسِتِّينَ ، قَالَ أَبُو عِيسَى : وَدَغْفَلُ ، لا نَعْرِفُ لَهُ سَمَاعًا مِنَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم ، وَكَانَ فِي زَمَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم رجلا
Tercemesi:
Dağfel b. Hanzale : "Peygamber Efendimiz'in ruhu, 65 yaşında iken kabzolunmuştur" demiştir.
Tirmizî der ki: Dağfel, Hazreti Peygamber devrinde çocukluk yaşını atlatmış bir kimse olmasına rağmen, biz onun, Peygamber Efendimiz'in sohbetinde bulunup, O'ndan hadîs dinlediğine dâir bir bilgiye sahip değiliz
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 382, /618
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Hz. Peygamber, yaşı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159722, TŞ000383
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مُوسَى الأَنْصَارِيُّ ،حَدَّثَنَا مَعْنٌ ، حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، أَنَّهُ سَمِعَهُ ، يَقُولُ : كَانَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، لَيْسَ بِالطَّوِيلِ الْبَائِنِ ، وَلا بِالْقَصِيرِ ، وَلا بِالأَبْيَضِ الأَمْهَقِ ، وَلا بِالآدَمِ ، وَلا بِالْجَعْدِ الْقَطَطِ ، وَلا بِالسَّبْطِ ، بَعَثَهُ اللَّهُ تَعَالَى عَلَى رَأْسِ أَرْبَعِينَ سَنَةً ، فَأَقَامَ بِمَكَّةَ عَشْرَ سِنِينَ ، وَبِالْمَدِينَةِ عَشْرَ سِنِينَ ، وَتَوَفَّاهُ اللَّهُ عَلَى رَأْسِ سِتِّينَ سَنَةً ، وَلَيْسَ فِي رَأْسِهِ وَلِحْيَتِهِ عِشْرُونَ شَعَرَةً بَيْضَاءَ
Tercemesi:
Enes b. Mâlik anlatıyor :
Peygamber Efendimiz, ne çok uzun ne de çok kısa boylu idi. Beyaz tenli olmadığı gibi, esmer benizli de değildi. Saçı, ne kıvırcık ne de dümdüzdü. Cenâb-ı Hak O'nu, 40 yaşlarına bastığı sırada peygamber olarak gönderdi. Peygamber olarak 10 sene Mekke'de, 10 sene de Medine'de kaldı. Altmış yaşlarına girdiği zaman da Hakk'a yürüdü. Bu dünyâdan ayrıldıklarında, saçındaki ve sakalındaki beyaz kılların sayısı ancak yirmiyi buluyordu .
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 383, /619
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, risalet öncesi hayatı
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Hz. Peygamber, yaşı