6725 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Ebu Akîl el-Mısrî ve Muhammed b. Seleme el- Mısrî, onlara İbn Vehb -İbn Ebu Akîl (rivayetine göre İbn Vehb) şöyle dedi: -bana Üsame -yani İbn Zeyd-, ona Amr b. Şuayb, ona babası, ona da Abdullah b. Amr b. As, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Her kim cuma günü gusleder, -varsa- hanımının kokusundan sürünür, en güzel elbisesini giyer, insanların omuzlarına basmadan ilerler ve hutbe esnasında konuşmazsa (bu yaptıkları) iki cuma arasındaki (günahlarına) kefaret olur. Konuşan ve insanların omuzlarına basan kimseye ise (cuma namazı) öğle namazı (gibi) olur."
Açıklama: Seneddeki "kâle İbn Ebu Akîl: ahberanî" cümlesindeki "ahberanî" ifadesi, ilk bakışta ona ait gibi görünmesine rağmen, aslında Abdullah b. Vehb'e aittir.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Seleme, ona Zer, ona İbn Abdurrahman b. Ebza, ona babası, ona da Ammar b. Yasir bu olayı anlattı ve şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav), "Sana şu yeterdi" dedi. Sonrasında Hz. Peygamber, elini yere vurup ona üfledi ve yüzünü ve ellerini onunla meshetti. Seleme şüphe etti ve 'dirseklere kadar' mı yoksa 'bileklere kadar' mı dediğini hatırlamıyorum dedi.
Bize Ali b. Sehl er-Ramlî, ona Haccâc -yani Aver-, ona Şube bu isnadın devamıyla bir önceki hadisi nakletmiştir. (Ammar) şöyle dedi: "Hz. Peygamber (sav) eline üfledi ve yüzünü ve dirseklere kadar kollarını meshetti." [Şube şöyle dedi: Seleme rivayet sırasında 'ellerini, yüzünü ve kollarını' derdi. Bir gün Mansur ona 'ağzından çıkanı kulağın duysun. Çünkü kolları (zirâayn) ifadesini senden başka zikreden yoktur' dedi.]
Bize Muhammed b. Minhal, ona Yezid b. Zürey', ona Said, ona Katade, ona Azre, ona Said b. Abdurrahman b. Ebza, ona babası, ona da Ammar b. Yasir şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'e teyemmümü sordum. Bana, el ve yüz için elimi yere bir defa vurmamı emretti."
Bize Musa b. İsmail, ona da Eban şöyle rivayet etmiştir: Katade'ye, seferde teyemmümün hükmü ile ilgili soru soruldu. Katade şöyle dedi: Bana bir hoca, ona Şa'bî, ona Abdurrahman b. Ebza, ona da Ammar b. Yasir, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini nakletti: "Dirseklere kadar (meshedilir)".
Bize Müsedded b. Müserhed ve Rabî' b. Nâfi' Ebu Tevbe -aynı manada-, onlara Ebu Ahvas, ona Simak, ona Kabus, ona da Lübabe bt. Haris şöyle dedi: Hz. Ali'nin oğlu Hüseyin, Hz. Peygamber'in kucağındaydı. O esnada onun üzerine bevletti. Hz. Peygamber'e bir elbise giyerek onu bana ver yıkayayım, dedim. Bunun üzerine O; "kız çocuğunun idrarı iyice yıkanır, erkek çocuğunun idrarı üzerine su serpilir," dedi.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona İbn Lehîa, ona Bekir b. Sevade, ona İsmail b. Ubeyd'in azatlısı Ebu Abdullah, ona da Ata b. Yesar, Hz. Peygamber'in ashabıdan iki kişi... diyerek bir önceki hadisin manasında bir rivayet nakletti. İki adam yolculuğa çıktı. Namaz geldi ancak yanlarında su yoktu. Temiz toprakla teyemmüm alıp namazlarını kıldılar. Daha sonra namaz vakti çıkmadan su buldular. Birisi abdest alıp namazı tekrar kıldı. Diğeri ise namazı tekrar kılmadı. Daha sonra gelip Hz. Peygamber'e durumu anlattılar. Hz. Peygamber namazını tekrar kılmayana "Sünnete uydun ve namazın geçerlidir," namazı tekrar kılana da "Sen de iki kat ecir kazandın" dedi.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Muhammed b. Umare b. Amr b. Hazm, ona Muhammed b. İbrahim, ona da İbrahim b. Abdurrahman b. Avf'ın kendisinden çocuk sahibi olduğu (Ümmü veled) cariyesi Hz. Peygamber'in hanımı Ümmü Seleme'ye bir soru sorduğunu söyleyerek şöyle demiştir: Ben eteğini uzun tutan ve pis yerlerde yürümek zorunda kalan bir kadınım. (Ne yapmam gerekir?) Bunun üzerine Ümmü Seleme, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini söyledi: "O pisliği, sonrası (temiz olan toprak) temizler."
Bize İbn Ebu Akîl el-Mısrî ve Muhammed b. Seleme el- Mısrî, onlara İbn Vehb -İbn Ebu Akîl (rivayetine göre İbn Vehb) şöyle dedi: -bana Üsame -yani İbn Zeyd-, ona Amr b. Şuayb, ona babası, ona da Abdullah b. Amr b. As, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Her kim cuma günü gusleder, -varsa- hanımının kokusundan sürünür, en güzel elbisesini giyer, (camide) insanların omuzlarına basmadan ilerler ve hutbe esnasında konuşmazsa (bu yaptıkları) iki cuma arasındaki (günahlarına) kefaret olur. (Hutbe esnasında) konuşan ve insanların omuzlarına basan kimseye ise (cuma namazı) öğle namazı (gibi) olur."