Öneri Formu
Hadis Id, No:
211390, İHS000563
Hadis:
563 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ، قَالَ: حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ النَّرْسِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ: قَالَ رَجُلٌ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، مَتَى السَّاعَةُ؟، قَالَ: «مَا أَعْدَدْتَ لَهَا؟ »، قَالَ: إِنِّي أُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ، قَالَ: «فَأَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ».
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyân haber verdi: Bize el-Abbâs İbnu'l-Velîd en-Nersî anlattı: Süfyân bize, ez-Zührî'den, o da Enes İbn Mâlik'ten anlattı:
Bir adam: Ey Allâh'ın Elçisi, Saat ne zaman, diye sordu. Buyurdu ki: Ona ne hazırlık yaptın ki? Adam: Ben, Allâh ve Elçisini çok seviyorum, diye cevap verdi. Buyurdu ki: O takdirde sen, sevdiğinle beraber olacaksın.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 563, 2/323
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
Konular:
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
211391, İHS000564
Hadis:
564 - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْمُثَنَّى، قَالَ: حَدَّثَنَا هُدْبَةُ بْنُ خَالِدٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا الْمُبَارَكُ بْنُ فَضَالَةَ، قَالَ: سَمِعْتُ الْحَسَنَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ: أَنَّ رَجُلًا قَالَ: يَا نَبِيَّ اللَّهِ، مَتَى السَّاعَةُ؟، قَالَ: «أَمَا إِنَّهَا قَائِمَةٌ فَمَا أَعْدَدْتَ لَهَا؟ »، قَالَ: مَا أَعْدَدْتُ لَهَا كَثِيرَ عَمَلٍ إِلَّا أَنِّي أُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «فَإِنَّكَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ، وَلَكَ مَا احْتَسَبْتَ»
Tercemesi:
Bize Ahmed İbn Alî İbnu'l-Müsennâ haber verdi: Bize Hudbe İbn Hâlid anlattı: Bize el-Mübârek İbn Fadâle anlattı: El-Hasen'i, Enes İbn Mâlik'ten şöyle aktarırken işittim:
Bir adam: Ey Allâh'ın Peygamberi, Saat ne zaman? diye sordu. Buyurdu ki: O olmaya olacak, peki sen ona ne hazırlık yaptın ? Adam: Ben ona çok şey hazırlamadım; ancak ben, Allâh ve Elçisini çok seviyorum, diye cevap verdi. Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) buyurdu ki: O takdirde sen, sevdiğinle beraber olacaksın; sana, düşlediğinin karşılığı verilecektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 564, 2/323
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
Konular:
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210612, İHS000461
Hadis:
461 - أَخْبَرَنَا عِمْرَانُ بْنُ مُوسَى، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ خَلَّادٍ الْبَاهِلِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى بْنُ عَبْدِ الْأَعْلَى، قَالَ: حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ حَسَّانَ، عَنْ عَاصِمٍ الْأَحْوَلِ، عَنْ أَبِي عُثْمَانَ، عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ، قَالَ: كُنَّا عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَجَاءَ رَسُولُ امْرَأَةٍ مِنْ بَنَاتِهِ، فقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، أَرْسَلَتْ إِلَيْكَ ابْنَتُكَ أَنْ تَأْتِيَهَا، فَإِنَّ صَبِيًّا لَهَا فِي الْمَوْتِ، فقَالَ: «ائْتِهَا فَقُلْ لَهَا: إِنَّ لِلَّهِ مَا أَخَذَ، وَلَهُ مَا أَعْطَى، وَكُلُّ شَيْءٍ عِنْدَهُ بِأَجَلٍ مُسَمًّى، فَلْتَصْبِرْ وَلْتَحْتَسِبْ»، قَالَ: فَلَمْ يَلْبَثْ أَنْ رَجَعَ، فقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنَّهَا تُقْسِمُ عَلَيْكَ إِلَّا جِئْتَهَا، فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَقُمْنَا مَعَهُ رَهْطٌ مِنَ الْأَنْصَارِ فَدَخَلْنَا، فَرُفِعَ إِلَيْهِ الصَّبِيُّ، وَنَفْسُهُ تَقَعْقَعُ فِي صَدْرِهِ، فَفَاضَتْ عَيْنَاهُ، فقَالَ لَهُ سَعْدُ بْنُ عُبَادَةَ: مَا هَذَا يَا رَسُولَ اللَّهِ؟، قَالَ: «رَحْمَةٌ جَعَلَهَا اللَّهُ فِي قُلُوبِ عِبَادِهِ، وَإِنَّمَا يَرْحَمُ اللَّهُ مِنْ عِبَادِهِ الرُّحَمَاءَ».
Tercemesi:
Bize Imrân İbn Mûsâ haber verdi: Bize Ebû Bekr İbn Hallâd el-Bâhilî anlattı: Bize Abdula'lâ İbn Abdula'lâ anlattı. Hişâm İbn Hassân bize, Âsım el-Ahvel'den, o da Ebû Osmân'dan, o da Üsâme İbn Zeyd'den anlattı:
Peygamber (s.a.v.)'in yanındaydık; kızlarından birinin gönderdiği bir adam çıkageldi ve dedi ki: Ey Allâh'ın Elçisi, kızınız sizi çağırıyor; çünkü çocuğu ölmek üzere. Buyurdu ki: Git ona şöyle de: Verdiği de, aldığı da Allâh'ındır; Allâh katında herşeyin belirlenmiş bir ömrü vardır. Karşılığını yalnız Allâh'tan bekleyerek sabretsin!
Ravi: Çok geçmeden adam tekrar geldi ve şöyle dedi: Ey Allâh'ın Elçisi, kızınız: Allâh aşkına gelsin, diyor. Bunun üzerine Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) kalktı; biz de ensardan bir grup onunla birlikte kalktık. Çocuğun yanında girdiğimizde, onu Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in kucağına verdiler. Çocuk can çekişiyordu; Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in gözlerinden yaş boşalmaya başladı. Sa'd İbn Ubâde ona: Ey Allâh'ın Elçisi, bu nedir? diye sordu. Buyurdular ki: Bu, Allâh'ın, kullarının kalbine koyduğu bir rahmettir; Allâh, kullarından merhamet edenlere rahmet eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 461, 2/208
Senetler:
1. Üsame b. Zeyd el-Kelbî (Üsame b. Zeyd b. Harise)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210613, İHS000462
Hadis:
462 - أَخْبَرَنَا أَبُو خَلِيفَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ: كَتَبَ إِلَيَّ مَنْصُورٌ، وَقَرَأْتُهُ عَلَيْهِ، فَقُلْتُ لَهُ: أَقُولُ: حَدَّثَنِي، فقَالَ: أَلَيْسَ إِذَا قَرَأْتُهُ عَلَيَّ فَقَدْ حَدَّثْتُكَ بِهِ؟، قَالَ: سَمِعْتُ أَبَا عُثْمَانَ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: سَمِعْتُ أَبَا الْقَاسِمِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ الصَّادِقُ الْمَصْدُوقُ، يَقُولُ: «إِنَّ الرَّحْمَةَ لَا تُنْزَعُ إِلَّا مِنْ شَقِيٍّ».
Tercemesi:
Bize Ebû Halîfe haber verdi: Bize Muhammed İbn Kesîr anlattı: Bize Şu'be anlattı: Mansûr bana bu hadisi yazdı, ben de onu kendisine okudum ve ona: 'Bana anlattı' diyeyim mi, diye sordum. Bunun üzerine Mansûr: Sen onu bana okuduğunda, ben sana anlatmış olmuyor muyum? diye sordu. Mansur dedi ki: Ebû Osmân'ı Ebû Hureyre'den anlatırken işittim: Doğruluğu onaylanmış doğru sözlü Ebu'l-Kâsım (s.a.v.)'i şöyle derken işittim:
Merhamet, kötüden başkasından sökülüp alınmaz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 462, 2/209
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210619, İHS000468
Hadis:
468 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الدَّغُولِيُّ قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قُهْزَاذَ، حَدَّثَنَا النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ، حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْخَزَّازُ، حَدَّثَنَا أَبُو عِمْرَانَ الْجَوْنِيُّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصَّامِتِ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لَا تَحْقِرَنَّ مِنَ الْمَعْرُوفِ شَيْئًا، فَإنْ لَمْ تَجِدْ، فَلَايِنِ النَّاسَ وَوَجْهُكَ إِلَيْهِمْ مُنْبَسِطٌ».
Tercemesi:
Bize Muhammed İbn Abdurrahmân ed-Değûlî haber verdi: Bize Muhammed İbn Abdullâh İbn Kuhzâz anlattı: Bize en-Nadr İbn Şumeyl anlattı: Bize Ebû Âmir el-Hazzâz anlattı: Ebû Imrân el-Cevnî bize, Abdullâh İbnu's-Sâmit'ten, o da Ebû Zer'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: Güzel şeylerin hiçbirini küçümseme; hiçbir şey bulamıyorsan, bari insanlara yumuşak ve güleryüzlü davran.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 468, 2/214
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
211393, İHS000566
Hadis:
566 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ، قَالَ: حَدَّثَنَا سَعْدُ بْنُ يَزِيدَ الْفَرَّاءُ أَبُو الْحَسَنِ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُبَارَكُ بْنُ فَضَالَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا ثَابِتٌ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ: أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «مَا تَحَابَّ اثْنَانِ فِي اللَّهِ، إِلَّا كَانَ أَفْضَلَهُمَا أَشَدُّهُمَا حُبًّا لِصَاحِبِهِ».
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyân haber verdi: Bize Sa'd İbn Yezîd el-Ferrâ Ebü'l-Hasen anlattı: Bize Mübârek İbn Fadâle anlattı: Sâbit bize, Enes İbn Mâlik'ten, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu anlattı:
Birbirini Allâh için seven iki kimseden, hangisi arkadaşını daha çok seviyorsa o daha üstündür.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 566, 2/325
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
211396, İHS000569
Hadis:
569 - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْمُثَنَّى، قَالَ: حَدَّثَنَا الْأَزْرَقُ بْنُ عَلِيٍّ أَبُو الْجَهْمِ، قَالَ: حَدَّثَنَا حَسَّانُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ: حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، وَمُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ نَافِعٍ، قَالَ: سَمِعْتُ ابْنَ عُمَرَ، يَقُولُ: بَيْنَا أَنَا جَالِسٌ عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذْ أَتَاهُ رَجُلٌ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ، ثُمَّ وَلَّى عَنْهُ، فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي لَأُحِبُّ هَذَا لِلَّهِ، قَالَ: «فَهَلْ أَعْلَمْتَهُ ذَاكَ؟ » قُلْتُ: لَا، قَالَ: «فَأَعْلِمْ ذَاكَ أَخَاكَ»، قَالَ: فَاتَّبَعْتُهُ فَأَدْرَكْتُهُ فَأَخَذْتُ بِمَنْكِبِهِ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ، وَقُلْتُ: وَاللَّهِ إِنِّي لَأُحِبُّكَ لِلَّهِ، قَالَ هُوَ: وَاللَّهِ إِنِّي لَأُحِبُّكَ لِلَّهِ قُلْتُ: لَوْلَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، أَمَرَنِي أَنْ أُعْلِمُكَ لَمْ أَفْعَلْ.
تَفَرَّدَ بِهَذَا الْحَدِيثِ الْأَزْرَقُ بْنُ عَلِيٍّ، قَالَهُ الشَّيْخُ
Tercemesi:
Bize Ahmed İbn Alî İbnü'l-Müsennâ haber verdi: Bize el-Ezrak İbn Ebü'l-Cehm anlattı: Bize Hassân İbn İbrâhîm anlattı: Züheyr İbn Muhammed bize Ubeydullâh İbn Ömer ve Mûsâ İbn Ukbe'den, onlar da Nâfi'den anlattı: İbn Ömer'i şöyle derken işittim:
Peygamber (s.a.v.)'in yanında oturuyordum; bir adam gelip ona selam verdi. Daha sonra bu adam çekip gitti. Dedim ki: Ey Allâh'ın Elçisi, ben şu giden adamı Allâh için seviyorum. Şöyle buyurdu: Bunu ona söyledin mi? Hayır, dedim. Buyurdu ki: Öyleyse git bunu ona söyle! Bunun üzerine ben de kalkarak o kişinin arkasından gidip ona yetiştim ve elimi onun omuzuna atarak selam verdim. Sonra: Vallâhi ben seni Allâh için seviyorum, dedim. O da: Vallâhi ben de seni Allâh için seviyorum, dedi. Ben: Peygamber (s.a.v.), benden sevgimi sana söylememi istememiş olsaydı bunu sana söylemiyecektim.
El-Ezrak İbn Alî bu hadisi aktarmada yalnız kalmıştır; bunu şeyh (İbn Hibbân) söyledi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 569, 2/328
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
211398, İHS000571
Hadis:
571 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الدَّغُولِيُّ كِتَابَةً، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ بِشْرِ بْنِ الْحَكَمِ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ بْنِ وَاقِدٍ، قَالَ: حَدَّثَنِي أَبِي، قَالَ: حَدَّثَنِي ثَابِتٌ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ: كُنْتُ جَالِسًا عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، إِذْ مَرَّ رَجُلٌ، فقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ: يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي لَأُحِبُّ هَذَا الرَّجُلَ، قَالَ: «هَلْ أَعْلَمْتَهُ ذَاكَ؟ »، قَالَ: لَا، قَالَ: «قُمْ أَعْلِمْهُ»، فَقَامَ إِلَيْهِ، فقَالَ: يَا هَذَا، وَاللَّهِ إِنِّي لَأُحِبُّكَ، قَالَ: أَحَبَّكَ الَّذِي أَحْبَبْتَنِي لَهُ.
Tercemesi:
Bize Muhammed İbn Abdurrahmân ed-Değûlî, kitabının aslından haber verdi: Bize Abdurrahmân İbn Bişr İbnü'l-Hakem anlattı: Bize Alî İbnü'l-Huseyn İbn Vâkıd anlattı: Bana babam anlattı: Sâbit bana, Enes İbn Mâlik'ten anlattı:
Peygamber (s.a.v.)'in yanında oturuyordum; bir adam yanımızdan geçti. Oturanlardan biri: Ey Allâh'ın Elçisi, ben şu adamı seviyorum, dedi. Buyurdu ki: Bunu ona söyledin mi? Adam: Hayır, dedi. Şöyle buyurdu: Kalk, git bunu ona söyle! O da kalkıp gitti ve ona: Ey falanca, vallâhi ben seni seviyorum, dedi. O da: Kendisi için beni sevdiğin Allâh da seni sevsin, diye karşılık verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 571, 2/330
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212134, İHS000579
Hadis:
579 - أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْهَمْدَانِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الْجَبَّارِ بْنُ الْعَلَاءِ، قَالَ: حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ بُرَيْدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ جَدِّهِ، عَنْ أَبِي مُوسَى، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَثَلُ الْجَلِيسِ الصَّالِحِ مَثَلُ الْعَطَّارِ، إِنْ لَمْ يُصِبْكَ مِنْهُ، أَصَابَكَ رِيحُهُ، وَمَثَلُ الْجَلِيسِ السُّوءِ مَثَلُ الْقَيْنِ، إِنْ لَمْ يُحْرِقْكَ بِشَرَرِهِ، عَلِقَ بِكَ مِنْ رِيحِهِ».
Tercemesi:
Bize Ömer İbn Muhammed el-Hemdânî haber verdi: Bize Abdülcebbâr İbnü'l-Alâ anlattı: Süfyân bize, Büreyd İbn Abdullâh'tan, o da dedesinden, o da Ebû Mûsâ'dan anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: İyi arkadaş güzel koku satan kimseye benzer; ondan koku sürünmesen de koku sana siner. Kötü arkadaş ise demirciye benzer; seni kıvılcımlarıyla yakmasa bile kokusu sana siner.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 579, 2/341
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212131, İHS000577
Hadis:
577 - أَخْبَرَنَا أَبُو يَعْلَى، حَدَّثَنَا مَخْلَدُ بْنُ أَبِي زُمَيْلٍ، حَدَّثَنَا أَبُو الْمَلِيحِ الرَّقِّيُّ، عَنْ حَبِيبِ بْنِ أَبِي مَرْزُوقٍ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِي رَبَاحٍ، عَنْ أَبِي مُسْلِمٍ الْخَوْلَانِيِّ، قَالَ: قُلْتُ لِمُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ: وَاللَّهِ إِنِّي لَأُحِبُّكَ لِغَيْرِ دُنْيَا أَرْجُو أَنْ أُصِيبَهَا مِنْكَ، وَلَا قَرَابَةَ بَيْنِي وَبَيْنَكَ، قَالَ: فَلِأَيِّ شَيْءٍ؟ قُلْتُ: لِلَّهِ، قَالَ: فَجَذَبَ حُبْوَتِي، ثُمَّ قَالَ: أَبْشِرْ إِنْ كُنْتَ صَادِقًا، فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: «الْمُتَحَابُّونَ فِي اللَّهِ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ، يَغْبِطُهُمْ بِمَكَانِهِمِ النَّبِيُّونَ وَالشُّهَدَاءُ» ثُمَّ، قَالَ: فَخَرَجْتُ فَأَتَيْتُ عُبَادَةَ بْنَ الصَّامِتِ، فَحَدَّثْتُهُ بِحَدِيثِ مُعَاذٍ، فقَالَ عُبَادَةُ بْنُ الصَّامِتِ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ عَنْ رَبِّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى: «حُقَّتْ مَحَبَّتِي عَلَى الْمُتَحَابِّينَ فِيَّ، وَحُقَّتْ مَحَبَّتِي عَلَى الْمُتَنَاصِحِينَ فِيَّ، وَحُقَّتْ مَحَبَّتِي عَلَى الْمُتَزَاوِرِينَ فِيَّ، وَحُقَّتْ مَحَبَّتِي عَلَى الْمُتَبَاذِلِينَ فِيَّ، وَهُمْ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ، يَغْبِطُهُمُ النَّبِيُّونَ وَالصِّدِّيقُونَ بِمَكَانِهِمْ»
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: أَبُو مُسْلِمٍ الْخَوْلَانِيُّ اسْمُهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ ثَوْبٍ، يَمَانِيٌّ، تَابِعِيٌّ، مِنْ أَفَاضِلِهِمْ وَأَخْيَارِهِمْ، وَهُوَ الَّذِي قَالَ لَهُ الْعَنْسِيُّ: أَتَشْهَدُ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ؟، قَالَ: لَا، قَالَ: أَتَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ؟، قَالَ: نَعَمْ، فَأَمَرَ بِنَارٍ عَظِيمَةٍ، فَأُجِّجَتْ وَخَوَّفَهُ أَنْ يَقْذِفَهُ فِيهَا إِنْ لَمْ يُوَاتِهِ عَلَى مُرَادِهِ، فَأَبَى عَلَيْهِ، فَقَذَفَهُ فِيهَا، [فَلَمْ تَضُرَّهُ] فَاسْتَعْظَمَ ذَلِكَ، وَأَمَرَ بِإخْرَاجِهِ مِنَ الْيَمَنِ، فَأُخْرِجَ فَقَصَدَ الْمَدِينَةَ، فَلَقِيَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ فَسَأَلَهُ مِنْ أَيْنَ أَقْبَلَ؟، فَأَخْبَرَهُ، فقَالَ لَهُ: مَا فَعَلَ الْفَتَى الَّذِي أُحْرِقَ؟، فقَالَ: لَمْ يَحْتَرِقْ، فَتَفَرَّسَ فِيهِ عُمَرُ أَنَّهُ هُوَ، فقَالَ: أَقْسَمْتُ عَلَيْكَ بِاللَّهِ، أَنْتَ أَبُو مُسْلِمٍ؟ قَالَ: نَعَمْ، فَأَخَذَ بِيَدِهِ عُمَرُ حَتَّى ذَهَبَ بِهِ إِلَى أَبِي بَكْرٍ، فَقَصَّ عَلَيْهِ الْقِصَّةَ، فَسُرَّا بِذَلِكَ، وَقَالَ أَبُو بَكْرٍ: الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أُرَانَا فِي هَذِهِ الْأُمَّةِ مَنْ أُحْرِقَ فَلَمْ يَحْتَرِقْ، مِثْلَ إِبْرَاهِيمَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.
وَقِيلَ: إِنَّهُ كَانَ لَهُ امْرَأَةٌ صَبِيحَةُ الْوَجْهِ، فَأَفْسَدَتْهَا عَلَيْهِ جَارَةٌ لَهُ، فَدَعَا عَلَيْهَا، وَقَالَ: اللَّهُمَّ أَعْمِ مَنْ أَفْسَدَ عَلَيَّ امْرَأَتِي.
فَبَيْنَمَا الْمَرْأَةُ تَتَعَشَّى مَعَ زَوْجِهَا إِذْ قَالَتِ: انْطَفَأَ السِّرَاجُ؟، قَالَ زَوْجُهَا: لَا، فَقَالَتْ: فَقَدْ عَمِيتُ، لَا أُبْصِرُ شَيْئًا، فَأُخْبِرَتْ بِدَعْوَةِ أَبِي مُسْلِمٍ عَلَيْهَا، فَأَتَتْهُ فَقَالَتْ: أَنَا قَدْ فَعَلْتُ بِامْرَأَتِكَ ذَلِكَ، وَأَنَا قَدْ غَرَّرْتُهَا وَقَدْ تُبْتُ، فَادْعُ اللَّهَ يَرُدُّ بَصَرِي إِلَيَّ، فَدَعَا اللَّهَ وَقَالَ: اللَّهُمَّ رُدَّ بَصَرَهَا، فَرَدَّهُ إِلَيْهَا.
Tercemesi:
Bize Ebû Ya'lâ haber verdi: Bize Mahled İbn Ebû Zümeyl anlattı: Ebu'l-Melîh er-Rakî bize, Hubeyb İbn Ebû Merzûk'tan, o da Atâ İbn Ebû Rabâh'tan, o da Ebû Müslim el-Havlânî'den anlattı:
Muâz İbn Cebel'e şöyle dedim: Vallâhi, ben seni çok seviyorum; bundan amacım, ne senden elde edeceğim bir dünyalıktır, ne de sana yakın olabilmektir. Dedi ki: Peki, ne için o zaman? Ben: Allâh için, dedim. Bunun üzerine eteğimi çekerek dedi ki: Eğer doğru söylüyorsan sana müjdeler olsun; çünkü ben, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'i şöyle derken işittim: Birbirlerini Allâh uğrunda sevenler, Arş'tan başka hiçbir şeyin gölgesinin olmadığı bir günde, Arş'ın gölgesinde olacaklardır; bu konumlarından ötürü, peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler. Ebû Müslim el-Havlânî devamla şöyle dedi: Oradan çıkıp Ubâde İbnu's-Sâmit'e uğradım ve ona, Muâz'ın hadisini anlattım. Ubâde bunu duyunca şöyle dedi: Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'i, Rabbinden şöyle aktarırken işittim: Benim uğrumda birbirini sevenlere sevgim gerekli olur; benim uğrumda birbirlerine içtenlikle davrananlara sevgim gerekli olur; benim uğrumda birbirlerini ziyaret edenlere sevgim gerekli olur; benim uğrumda birbirlerine karşı fedakâr davrananlara sevgim gerekli olur; bunlar, nurdan tahtlar üzerine kurulmuşlardır; bu konumları dolayısıyla onlara, peygamberler ve sıddıklar gıpta ederler.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân): Ebû Müslim el-Havlânî'nin adı, Abdullâh İbn Süeb'dir; Yemenlidir. Tabiîlerin önde gelenlerinden ve en hayırlılarındandır. El-Ansî'nin kendisine: Benim Allâh'ın Elçisi olduğuma tanıklık ediyor musun, diye sorduğu kişi budur. O da ona: Hayır, demiştir. El-Ansî kendisine bu kez: Peki Muhammed'in Allâh'ın Elçisi olduğuna tanıklık ediyor musun, diye sorması üzerine Ebû Müslim: Evet, demiştir. Bunun üzerine El-Ansî büyük bir ateş yakılmasını emretmiştir. Ateş yakılınca, eğer istediğini söylemezse, onu ateşe atmakla korkutmuş o da buna aldırmamıştır. Bunu gören el-Ansî sonunda onu ateşe atmıştır. Ateş Ebû Müslim'i yakmayınca, bundan çok etkilenmiş ve onu Yemen'den sınırdışı edilmesini emretmiştir. Yemenden çıkarılınca Ebû Müslim Medine'ye yönelmiştir. Medine'ye geldiğinde, Ömer İbnu'l-Hattâb'la karşılaşmıştır. Ömer ona, nereden geldiğini sormuş, o da Yemen'den geldiğini söyleyince; Ömer ona: Şu yakılan genç ne oldu, diye sordu. Ebû Müslim: Yanmadı ki! diye cevap verdi. Bunun üzerine Ömer onun Ebû Müslim olduğunu sezdi ve ona: Allâh için söyle, sen Ebû Müslim'sin, değil mi? diye sordu. O da: Evet, dedi. Bunun üzerine Ömer onu elinden tutarak Ebû Bekr'e götürdü. Ebû Müslim başından geçenleri ona anlattı. Ebû Bekr de Ömer de bundan çok mutlu oldular. Ebû Bekr şöyle dua etti: Tıpkı İbrâhîm (s.a.v.) gibi, ateşe atılıp da yanmayan birini bize bu ümmette de gösteren Allâh'a hamd olsun. Denildiğine göre, Ebû Müslim'in gün yüzlü bir hanımı varmış; komşu kadın kocası aleyhinde hanımını fitlemiş. Bunun üzerine Ebû Müslim o kadına: Allâh'ım, hanımımı bana karşı bozanı kör et, diye dua etmiş. Kadın kocasıyla akşam yemeğini yerken ansızın şöyle demiş: Lamba mı söndü? Kocası: Hayır, demiş. Kadın da: O halde ben kör oldum; hiçbir şey göremiyorum, demiş. Kadına, Ebû Müslim'in kendisine ettiği beddua haber verilmiş; o da Ebû Müslim'e gelerek şöyle demiş: Bunu hanımına ben yaptım; onu ben kandırdım; ancak şimdi pişman oldum. Ne olur Allâh'a dua et de gözlerimi bana geri versin. Bunun üzerine Ebû Müslim Allâh'a şöyle dua etmiş: Allâh'ım, bu kadının gözlerini ona geri ver. Bu dua üzerine Allâh, kadının gözlerini kendisine geri vermiş.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 577, 2/338
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
Konular: