10635 Kayıt Bulundu.
Bize Kabîsa, ona Süfyân, ona Ebu Hâşim, ona Ebu Miclez, ona da Kays b. Ubâd ona da Ebu Zer (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır" (Hac, 19) ayeti Kureyş'ten altı kişi -Ali, Hamza, Ubeyde b. Hâris ile Şeybe b. Rabâ, Utbe b. Rabîa ve Velid b. Utbe- hakkında inmiştir.
Bize İshak b. İbrahim es-Savvâf, ona Sedûs oğullarının azatlısı ve Dubey'a oğullarında ikamet eden Yusuf b. Yakub, ona Süleyman et-Teymî, ona Ebu Miclez, ona Kays b. Ubâd, ona da Ali (ra) şöyle demiştir: "Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır" (Hac, 19) ayeti bizim hakkımızda indi.
Bize Yahya b. Cafer, ona Vekî, ona Süfyân, ona Ebu Hâşim, ona Ebu Miclez, ona da Kays b. Ubâd şöyle demiştir: Ben Ebu Zer'i (ra) işittim, yemin ederek “şu âyetler (Hacc, 19-22) Bedir günü birbirleriyle karşılılı cenk edenn bu altı kişi hakkında indi” dedi ve yukarıda geçen hadisteki gibi o altı ismi saydı.
Bize Yakub b. İbrahim, ona Hüşeym, ona Ebu Hâşim, ona Ebu Miclez, ona da Kays b. Ubâd şöyle rivayet etmiştir: Ben Ebu Zer'i "Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır" (Hac, 19) ayetinin, Bedir Günü karşılıklı çarpışan Hamza, Ali ve Ubeyde b. Hâris ile Utbe b. Rabîa, Şeybe b. Rabîa ve Velid b. Utbe hakkında indiğine yemin ederken işittim.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Yusuf b. Mâcişûn, ona Salih b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf, ona babası (İbrahim b. Abdurrahman), ona da dedesi Abdurrahman şöyle demiştir: Ben Ümeyye b. Halef'e bir mektup yazıp karşılıklı birbirimizi himaye etme antlaşması yaptık. Nihayet Bedir günü olunca, -Abdurrahman burada Ümeyye'nin ve oğlunun öldürülüşünü anlattı- Bilal “eğer Ümeyye kurtulursa benim için hiç kurtuluş yoktur” dedi.
Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm b. Yusuf, ona Ma'mer b. Râşid, ona Hişâm, ona da Urve şöyle demiştir: Zübeyir'in bedeninde, biri omuz kökünde olmak üzere üç kılıç yarası vardı. Ben bu kılıç darbelerinin çukuruna parmaklarımı sokup oynardım. Bu yaraların ikisini Bedir gününde, birisini de Yermûk gününde almıştı. Urve der ki: Kardeşim Abdullah b. Zübeyir şehit edildiği zaman Abdulmelik b. Mervân bana “ey Urve, Zübeyir'in kılıcını tanıyor musun?” dedi. Ben de “evet” dedim. Abdülmelik “o kılıçta ne vardı?” dedi. Ben de “kılıcın ağzında bir kırık vardı ki, bu, Bedir günü kırılmıştı” dedim. Abdulmelik “sen doğru söyledin” dedi ve Nâbiğâ'nın “bihinne fulûlun min kırâ'ı'l-ketâibi -onların kılıçlarında, düşmana kılıç çalmaktan dolayı kırıklar vardı” beytini okudu sonra o kılıcı Urve'ye geri verdi. Hişâm der ki: Biz o kılıca aramızda üçbin (dirhem) kıymet takdir ettik. Onu vârislerimizden biri aldı. Ben onu almış olmayı çok arzu ederdim.
Bize Ahmed b. Muhammed, ona Abdullah, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir) şöyle rivayet etmiştir: Yermûk günü, Zübeyir'e “Rumlara güçlü bir saldırı yapsan da biz de seni desteklesek” dediler. Zübeyir “eğer ben saldırırsam, siz sözünüzden cayıp savaşmazsınız” dedi. Onlar “öyle yapmayız” dediler. Zübeyir Rumlara saldırıp saflarını yarıp geçti ama yanında kimse gelmedi. Sonra geri döndü ama kafirler atının eyerini tutup omuz köküne iki darbe vurdular Bu iki geniş yara arasında Bedir harbinde yediği bir darbe de vardı. Urve der ki: Ben çocukken bu üç darbenin yerlerine parmaklarımı sokar, oynardım. Yine Urve der ki: O gün Zübeyir'in yanında on yaşında olan (oğlu) Abdullah b. Zübeyir de vardı. Babası onu bir ata bindirip, (koruması için) başına bir adam dikti.