10635 Kayıt Bulundu.
Bize Humeydî, ona Sufyân, ona Amr, ona Atâ, ona da İbn Abbas (r.anhuma) "Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık verenleri görmedin mi?" ayeti hakkında şöyle demiştir: Nimeti küfre değiştirenler vallahi Kureyş kâfirleridirler. Amr der ki: Onlar Kureyş'tir, Muhammed (sav) ise Allah'ın nimetidir. "Sonunda onlar kavimlerini helâk yurduna sürüklediler" yani Bedir günü cehenneme soktular.
Bana İshak b. İbrahim, ona Abdullah b. İdris, ona Husayn b. Abdurrahman, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Ali (ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) "hadi gidip, Hâh bostanına varın. Orada, yanında, Hâtıb b. Ebu Beltea'nın Mekke müşriklerine yazdığı bir mektup bulunan müşrik bir kadın vardır. (Onu bana getiriniz)" buyurarak beni, Ebu Mirsed'i ve Zübeyir'i gönderdi. Hepimiz süvari idik. Biz o kadına Rasulullah'ın dediği yerde, devesi üzerinde giderken yetiştik. Kadına “çıkar, mektubu” dedik. Kadın “yanımızda mektup falan yok” dedi. Biz onun devesini çöktürüp mektubu aradık, ama hiçbir mektup göremedik. Kadına “Rasulullah (sav) yalan söylemez. Ya sen mektubu çıkarırsın ya da biz elbiseni soyup buluruz” dedik. Kadın bizdeki ciddiliği görünce, elini gömleğinin bağına uzattı, mektup kadının beli üzerindeki bir beze bağlanmış haldeydi. Kadın onu çıkardı. Ardından biz o yazılı sahifeyi Rasulullah'a (sav) getirdik. Ömer “ey Allah'ın Rasulü, bu zat Allah'a, Rasulü'ne ve Müminlere hainlik etmiştir. Beni bırakın, onun boynunu vurayım” dedi. Peygamber (sav) Hâtıb'a "yaptığın bu işe seni sevk eden nedir?" buyurdu. Hâtıb “vallahi Allah'a ve Rasulü'ne imanım tamdır. Ben sadece Mekkeliler yanında, Allah'ın, ailemi ve malımı korumasına vesile olacak bir el (destek) olmasını istedim. Senin yanındaki Muhacirlerin her birinin, Mekke'de ailesini ve malını koruyacak hısımları vardır” dedi. Hz. Peygamber "Hâtıb doğru söylemiştir, onun hakkında hayırdan başka bir şey söylemeyin" buyurdu. Ancak Ömer “ey Allah'ın Rasulü, bu zat Allah'a, Rasulü'ne ve Müminlere hainlik etmiştir. Beni bırakın, onun boynunu vurayım” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Hâtıb Bedir ehlinden değil mi?" buyurdu ve "belki de Allah, Bedir ehlinin amelini iyi bildiği için 'istediğinizi yapın, cennet sizlere vacip oldu' yahut 'ben sizleri bağışladım' buyurmuştur" diye devam etti. Bunun üzerine Ömer'in gözünden yaşlar süzüldü ve “Allah ve Rasulü en bilendir” dedi
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Harise, genç bir delikanlı iken Bedir harbinde vurulup şehit oldu. Annesi Hz. Peygamber'e (sav) gelip “ey Allah'ın Rasulü, Hârise'nin benim yanımdaki konumunu biliyorsun. Eğer o cennette ise, onun acısına sabreder ve sevabını Allah'tan umarım. Eğer başka bir yerde ise, gör o zaman sen bendeki feryadı figanı” dedi. Rasulullah (sav) "yazıklar olsun sana, -aklını mı kaçırdın sen?- Cennet bir tane mi ki? birçok cennet var ve senin oğlun elbette Firdevs Cennetindedir" buyurdu.
Bize Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî, ona Ebu Ahmed ez-Zübeyrî, ona Abdurrahman b. Ğasîl, ona Hamza b. Ebu Üseyd ve Zübeyir b. Münzir b. Ebu Üseyd, onlara da Ebu Üseyd (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) Bedir günü bize "Düşmanlar size yaklaştığında -yani kalabalık bir şekilde üzerinize geldiği zaman- onlara ok atınız, uzakta iken oklarınızı atmayıp yanınızda tutunuz."
Bize Muhammed b. Abdurrahim, ona Ebu Muhammed ez-Zübeyrî, ona Abdurrahman b. Ğasîl, ona Hamza b. Ebu Üseyd ve Münzir b. Ebu Üseyd, onlara da Ebu Üseyd (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) Bedir günü bize "Düşmanlar size yaklaştığında -yani kalabalık bir şekilde üzerinize geldiği zaman- onlara ok atınız, uzakta iken oklarınızı atmayıp yanınızda tutunuz."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Abde, ona Hişâm, ona babası şöyle rivayet söylemiştir: Hz. Aişe'nin yanında Hassan b. Sabit'e sövmeye başlamıştım. Hz. Aişe 'Ona sövme. O, Hz. Peygamber'i (sav) savunmuştur" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: O, Hz. Peygamber'den (sav) müşrikleri hicvetmek için izin istemişti. Hz. Peygamber (sav) ona "Ben de onların soyundan iken onları nasıl hicvedeceksin?" buyurdu. Hassan 'Ben, senin soyunu onların soyları arasından hamurdan kıl çeker gibi çeker ayırırım' dedi. Muhammed'in naklettiğine göre; ona Osman b. Ferkad, ona Hişâm, ona babası şöyle söylemiştir: Ben Hz. Aişe hakkında (ifk hadisesinden dolayı) ileri geri konuştuğu için Hassan'a sövmüştüm.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm b. Yusuf ezberinden yazdırmış, ona Ma'mer, ona Zührî şöyle söylemiştir: Velid b. Abdülmelik bana 'Ali b. Ebu Talib'in Aişe'ye iftira atanlar arasında olduğuna dair bir bilgi sana ulaştı mı?' diye sordu. Ben de ona 'Hayır! Ancak senin kavminden Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Haris, Hz. Aişe'nin 'Hz. Ali'nin kendisi hakkında konuşmadığı' bilgisini kendilerine anlattığını bana haber verdiler' diyerek cevap verdim.