5574 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr, ona Ebu Muaviye, ona el-A’meş, ona Şakik, ona da Huzeyfe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Ömer’in yanında oturuyorduk. Ömer “Hanginiz Rasulullah’ın (sav) fitne hakkındaki hadisini iyice bellemiş” dedi. Huzeyfe der ki: Ben “ben” dedim. Ömer “sen gerçekten (hadis bellemek hususunda yetkin) ve cesaretli birisin, o hadis nasıldır” dedi. Ben de şu cevabı verdim: Allah Rasulünü işittim "Kişinin ailesi, evladı ve komşusu hususundaki fitnesine namaz, oruç, sadaka, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak kefaret olur" buyuruyordu. Bu sefer Ömer “benim istediğim bu değil, ben deniz dalgaları gibi dalga dalga geleni kastediyorum” dedi. Huzeyfe “ey müminlerin emiri, senin onunla ne alâkan var ki, şüphesiz seninle onun arasında kapalı bir kapı vardır” dedi. Ömer “peki, kapı kırılacak mı yoksa açılacak mı” dedi. Huzeyfe “açılmayıp kırılacak” dedi. Ömer “eğer böyle ise kapanmayacak demektir” dedi. Biz Huzeyfe’ye “Ömer kapının kim olduğunu biliyor muydu?” dedik. O, “yarından önce bu gecenin geleceğini bildiği gibi evet (biliyordu). Çünkü ben ona yalan yanlış olmayan bir hadis naklettim” dedi. Sahabe der ki: Bizler ona (Huzeyfe’ye) kapının kim olduğunu sormaktan çekindik, bundan dolayı Mesruk’a “sen sor” dedik. Mesruk sordu, Huzeyfe de “Ömer’dir” dedi.
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona Hammâd b. Seleme, ona Sabit -ya da Ali b. Zeyd b. Cud’ân, şüphe eden Ebu Bekr’dir- ona da Ebu Burde şöyle demiştir: Muhammed b. Mesleme’nin yanına girdim, şöyle dedi: Rasulullah (sav) "Şüphesiz yakın zamanda bir fitne, bir ayrılık ve bir ihtilâf olacaktır. Eğer bunlar olursa, sen kılıcınla Uhud’a git, kırılıncaya kadar (dağa) vur, sonra da sana haksız bir el kalkıncaya ya da hayatını sona erdirecek ölüm gelinceye kadar evinde otur." buyurdu ve dedikleri gerçekleşti ve ben de Rasulullah (sav) ne buyurduysa onu yaptım.
Bize Abdullah b. Muâviye el-Cumahî, ona Hammâd b. Seleme, ona Leys, ona Tavus, ona Ziyad Seymînkûş, ona da Abdullah b. Amr’ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bütün Arapları kuşatacak bir fitne olacaktır, o fitnede öldürülenler cehennemdedir, o fitnede dilin (fitnesi), kılıcın darbesinden daha şiddetli olacaktır."
Bize Hişam b. Ammâr, ona onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Umeyye b. Safvan, ona dedesi Abdullah b. Safvan, ona da Hafsa’nın haber verdiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Mutlaka bu Beyt’e (Kâbe’ye) yönelip onu yıkmak isteyen bir ordu yürüyecektir. Nihayet o ordu Beydâ denilen yere geldiğinde, ordunun ortasındaki grup yerin dibine geçirilecektir. Sonra ön taraftakiler, arkadakilere seslenecek ama hepsi yerin dibine geçirilecek ve içlerinden, sadece bu haberi verecek bir kişi kurtulacaktır." Haccac’ın ordusu gelince, biz de kast edilenin bu ordu olduğunu zannettik ve orada bulunan bir adam, (hadisi rivayet eden Raviye) “Senin Hafsa adına, Hafsa’nın da Hz. Peygamber (sav) adına yalan söylemediğine şahidim.” dedi.