6728 Kayıt Bulundu.
Bize Nasr b. Ali, ona Yezid (İbn Zürey'); (T) Bize Ali b. Abdullah, ona Muhammed b. Bişr, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katade, ona Nadr b. Enes, ona Beşir b. Nehik, ona da Ebu Hureyre'den (ra) rivayet olunduğuna göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse bir köle üzerinde bulunan hissesini yahut kendisine düşen payını azad ederse, eğer malı varsa (bu) malıyla köleyi (tamamen) azad etmek onun üzerine borç olur. Eğer malı yoksa köle (nin kıymeti) doğru bir şekilde takdir edilir. (Bu kıymeti kazanıp da öbür) sahibine (ödemesi için) fazla meşakkat vermemek şartıyla köle çalıştırılır." [Ebû Davud dedi ki: (Yezid b. Zürey' ile Nasr b. Ali'nin) ikisinin hadisinde de "meşakkat vermemek üzere çalıştırılır" (sözü) vardır, (fakat) "bu kölenin kıymeti doğru olarak takdir edilir" sözü yoktur.]
Açıklama: Kölenin kısmı olarak hürriyetine kavuşturulması, toplumsal huzuru da doğrudan etkileyen bir tasarruftur. Zira 'kısmi / yarı hür' bir insanın davranışsal bozukluğa düşmesi kaçınılmazdır. Bu durum toplumu da etkileyecektir. O nedenle öncelikle hissesi kadarını özgürleştiren şahsa tam özgürlük sağlaması için yükümlülük yüklenmiş, buna imkan olmaması durumunda da mükatep köle statüsünde değerlendirilerek, emeğiyle özgürlüğünü satın alması yolu açılmıştır. Sonuçları itibariyle bağışçıya da, eyleminin sonucunu dikkate alarak hareket etmesi uyarısı yapılmıştır.
Bize Abdullah b. Mesleme ve Kuteybe b. Said, onlara Leys, ona İbn Şihab, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Berire (efendisiyle imzalamış olduğu) kitabet anlaşmasından doğan ve henüz hiç ödeme yapamadığı borcu hususunda yardım istemek üzere Aişe'ye gelmiş. Aişe de ona “efendilerine dönüp sor, eğer velâyetin bana ait olmak üzere, borcunu senin yerine ödememe razı olurlarsa ödeyeyim” demiş. Berire (gidip) efendilerine bunu anlatmış, (fakat onlar bunu) kabul etmemişler ve “sevabını Allah'tan umarak, velayetin bizde kalmak kaydıyla sana yardım edecekse etsin” demişler. Bunun üzerine Hz. Aişe durumu Rasulullah'a (sav) arz etmiş. Rasulullah da (sav) ona "sen (bu cariyeyi) satın al ve hürriyetine kavuştur. Onların ileri sürdüğü şartların hiçbir önemi ve geçerliliği yoktur. Çünkü velayet ancak hürriyete kavuşturan kimseye aittir" demiş, ardından ayağa kalkarak "Bu insanlara ne oluyor da Allah'ın Kitabında olmayan birtakım şartlar ileri sürüyorlar. Kim Allah'ın Kitab'ında bulunmayan bir şartı ileri sürerse geçerli olmaz. İsterse bu şartı yüz defa kabul ettirmiş olsun. Çünkü Allah'ın şartı uyulmaya daha layık ve daha sağlamdır" buyurmuştur.
Açıklama: Hz. Peygamber kölesinden başka malı olmayan adamın kölesini, sahibi kendisinin ölümünden sonra azat edilmesini söylemesine rağmen ihtiyaçlarını gidermesi veya borçlarını ödemesi için hayatta iken (sekiz yüz dirheme) satmış ve parasını kölenin sahibine göndermiştir. (Avnu'l-mabud, X, 351)
Açıklama: Ölüm anında kişinin yaptığı bu köle azadını Hz. Peygamber'in vasiyet olarak algılayıp malının ancak üçte birinde tasarruf edeceğine hükmetmiştir. Hanefi mezhebi hadisin zahiriyle amel etmeyip kölelerin her birinin üçte birlik hissesinin azad edilmesi ve diğer üçte ikilik hissesi için de her kölenin varisler için çalışıp hürriyetlerini kazanmaları yönünde hüküm vermişlerdir.