10631 Kayıt Bulundu.
Açıklama: ادْعُ خَابِزَةً فَلْتَخْبِزْ مَعِى "Bir ekmekçi kadın çağır da benimle beraber ekmek pişirsin" cümlesi, metne bağlı kalınmadan diğer rivayetlerde geçtiği üzere ve daha anlamlı olan "معك" ibaresi dikkate alınarak "Bir ekmekçi kadın çağır da seninle beraber ekmek pişirsin" şeklinde tercüme edilmiştir.
Bize Ebu Ma‘mer, ona Abdulvaris, ona da Abdulaziz, Enes'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), kurrâ adı verilen yetmiş kişiyi bir ihtiyaç (Kur'an'ı ve İslâm'ı öğretmeleri) için göndermişti. Süleym oğullarına bağlı Ri‘l ve Zekvân adlı iki boy, Bi’ru Maûne denilen kuyunun yakınında onlara pusu kurdu. Onlar (Kurralar): 'Vallahi, size karşı bir amacımız yok. Biz sadece Rasulullah’ın (sav) bir işi için buradan geçiyoruz.' dediler. Ancak (bu iki kabile) yine de onları öldürdüler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bir ay boyunca sabah namazlarında onlara beddua etti. İşte bu, kunutun (namazda beddua okumanın) başlangıcıdır. Biz daha önce kunut yapmazdık." Abdulaziz şöyle demiştir: 'Bir adam, Enes’e (ra) kunut duasının rükûdan sonra mı, yoksa kıraatin bitiminde mi okunduğunu sordu. O da: 'Hayır, kıraat bitiminde okunurdu.' cevabını verdi.'
Bize Müslim, ona Hişâm, ona da Katâde, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir ay boyunca rukûdan sonra kunut yaptı ve bazı Arap kabilelerine beddua etti."
Bize Hibbân, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Sümâme b. Abdullah b. Enes, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Enes'in dayısı Haram b. Milhân, Bi'ru Maûne savaşında mızrakla yaralandığında, bedeninden fışkıran kana ellerini bulayıp yüzüne ve başına sürmüş, sonra da 'Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki, ben kazandım' demiştir."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: Peygamber (sav) Maûne Kuyusu yanında sahabîlerini öldüren kimseler aleyhine otuz sabah beddua etti. O zaman Peygamber (sav) Allah'a ve Rasulü'ne isyan eden Rı'l, Lıhyân ve Usayya kabilelerine beddua ederdi. Enes der ki: Yüce Allah, Peygamberi için, Maûne Kuyusunda öldürülen sahabîler hakkında ayet indirdi ve daha sonra lafzı Kur'an'dan kaldırılıncaya kadar biz "kavmimize tebliğ ediniz ki, bizler Rabbimize kavuştuk, Rabbimiz bizden hoşnut olmuş, biz de O'ndan hoşnut olmuşuzdur" ayetini okurduk.
Bize Yakub b. İbrahim, ona Yahya b. Saîd, ona Übeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav), Uhud günü harpten önce orduyu teftiş ettiği sırada Abdullah b. Ömer'in karşısına gelmiş ve onun harbe girmesine izin vermemiştir. O gün Abdullah on dört yaşında idi. Peygamber (sav) Hendek günü, İbn Ömer on beş yaşında iken, yine onun karşısına gelmiş ve bu sefer harbe girmesi izin vermiştir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muâviye b. Amr, ona Ebu İshak, ona Humeyd, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), hendek kazılan yere çıkageldi ve orada Muhacirler ile Ensâr'ın soğuk bir kuşluk vaktinde hendek kazmakta olduklarını gördü. Onların yanlarında kendileri adına bu işi yapacak köleleri de yoktu. Rasulullah (sav) bunların çektikleri zorluğu ve açlığı görünce 'Allah'ım, gerçek yaşam ahiret yaşamıdır, Sen Ensâr'a ve Muhâcirler'e mağfiret eyle' beytini söyledi. Orada bulunan sahabe de Rasulullah'a (sav) 'bizler hayatta kaldığımız müddetçe daima cihâd etmek üzere Muhammed'e biat edip söz vermiş kimseleriz' diye cevap verdiler."