10631 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Abdulvehhâb, ona Abdulvehhâb, ona Eyyûb, ona Muhammed, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle demiştir: Rasulullah'a biri geldi ve “eşeklerin eti yenildi” dedi. Hz. Peygamber (sav) sükut buyurdu. Sonra ikinci kere geldi ve yine “eşeklerin eti yenildi” dedi. Hz. Peygamber (sav) yine sükut buyurdu. Sonra bir daha gelip “eşeklerin eti tüketildi” dedi. Bu sefer Rasulullah bir tellala emretti, o da insanlar içinde “Allah ve Rasulü evcil eşek etlerini yemeyi yasaklamıştır” diye ilan etti. Et tencereleri kaynar haldeyken olduğu gibi döküldü.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Sâbit, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav) sabah namazını Hayber'e yakın bir yerde karanlık vakitte kıldırdı. Ardından, "Allahu ekber! Hayber düştü! Biz düşman toprağına vardığımızda uyarılanların sabahı ne kötüdür!" buyurdu. (Hayberliler) sokaklarda koşturmaya başladılar. Nebî (sav) savaşçıları öldürdü, kadın ve çocukları da esir aldı. Esirler arasında Safiye de vardı. Safiye Dihye el-Kelbî'nin payına düşmüştü, sonradan Nebî'nin (sav) mülkiyetine geçti. Hz. Peygamber (sav) onun mihrini azadı kıldı. Râvi Abdülaziz b. Suheyb, Sâbit'e, "Ey Ebu Muhammed! Mihrinin ne olduğunu Enes'e sen mi sordun?" dedi. Sâbit de onu tasdik ederek başını hareket ettirdi.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Yakub b. Abdurrahman, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa’d (ra) şöyle haber verdi: "Rasulullah (sav) Hayber gününde 'And olsun, yarın bu sancağı öyle bir adama vereceğim ki Allah onun elleri ile bize zafer verecektir. O kişi Allah’ı ve Rasulü sever, Allah ve Rasulü de onu sever' buyurdu. (Sehl) der ki: Onlar da geceyi 'Acaba sancak kime verilecek' diye kendi aralarında konuşarak geçirdiler. Gaziler sabah olunca erkenden Rasulullah’ın (sav) huzuruna gittiler, hepsi de sancağın kendisine verileceğini umuyordu. Allah Rasulü 'Ali b. Ebu Talib nerede?' buyurdu. 'Ey Allah’ın Rasulü o, gözlerinden rahatsızdır' diye cevap verildi. Hz. Peygamber 'Ona haber gönderin (gelsin)' buyurdu. Ali getirilince Rasulullah (sav) gözlerine tükürüğünü sürdü, dua etti ve adeta gözlerinden rahatsız değilmiş gibi iyileşiverdi. Sonra sancağı ona verdi. Ali 'Ey Allah’ın Rasulü, bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar mı onlarla savaşacağım' dedi. Rasulullah (sav) 'Ağır ağır git, nihayet onların düz ve geniş alanlarına in, ondan sonra kendilerini İslâm’a çağır, onlara, İslâm’a girmeleri halinde yerine getirmeleri gereken Allah’ın haklarının ne olduğunu haber ver. Vallahi, Allah’ın senin vasıtanla bir tek kişiye hidayet vermesi senin kırmızı tüylü develere sahip olmandan daha hayırlıdır' buyurdu."
Açıklama: الأَقِطَ: keş, kurutulmuş katı yoğurt.