10631 Kayıt Bulundu.
Bana Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha); (T) Yine bize Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe b. Ebu Vakkâs, kardeşi Sa'd b. Ebu Vakkâs'a, “o çocuk benim oğlumdur” diyerek Zem'a'nın cariyesinin oğlunu alması için vasiyet etmişti. Rasulullah (sav) fetih zamanında Mekke'ye gelince Sa'd b. Ebu Vakkâs, Zem'a'nın cariyesinin oğlunu tutup Hz. Peygamber'e getirdi. Onunla birlikte Abd b. Zem'a da geldi. Sa'd b. Ebu Vakkâs “bu benim kardeşimin oğludur. Kardeşim bana onun kendi oğlu olduğunu ve nesebinin kendisine katılmasını bana vasiyet etti” dedi. Abd b. Zem'a da “Ey Allah'ın Rasulü, bu benim kardeşimdir. Zem'a'nın cariyesinin oğlu olup babam Zem'a'nın döşeğinde doğmuştur” dedi. Rasûlullah (sav), Zem'a'nın cariyesinin oğluna baktı ve Utbe b. Ebu Vakkâs'a çok benzeyen bir insan olduğunu gördü. Buna rağmen "ey Abd b. Zem 'a, bu çocuk sana âit, senin kardeşindir. Çünkü o, Zem'a'nın döşeği üzerinde doğmuştur" buyurdu. Çocuğun simasının Utbe b. Ebu Vakkâs'a benzemesinden dolayı Sevde'ye de "Ey Sevde, Sen de bu çocuğun yanında örtün" buyurdu. İbn Şihâb der ki: Âişe, Hz. Peygamber'in "çocuk doğduğu yatağa aittir. zina eden erkeğe ise (babalık) mahrumiyeti düşer" buyurduğunu rivayet etmiştir. Yine İbn Şihâb der ki: Ebu Hureyre "çocuk doğduğu yatağa aittir. zina eden erkeğe ise (babalık) mahrumiyeti düşer" sözünü yüksek sesle ifade ederdi.
Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında Fetih gazvesi sırasında bir kadın hırsızlık yapmıştı. O kadının kavmi Rasulullah'ın (sav) yanında şefaat etmesini isteyerek Usame b. Zeyd'e gitti. Urve der ki: Usame, Hz. Peygamber (sav) ile bu kadın hakkında konuşunca Rasulullah'ın (sav) yüzünün rengi değişti ve "Allah'ın belirlediği had cezalardan bir ceza konusunda mı benimle konuşuyorsun?" buyurdu. Usame “beni bağışla ey Allah'ın Rasulü” dedi. Akşam olunca Hz. Peygamber (sav) hutbe vermek etmek üzere ayağa kalktı, Allah'ı layık olduğu sıfatlarla övdükten sonra "gelelim konuya. Sizden öncekiler, aralarında nüfuzlu bir kimse hırsızlık yaptığı zaman onu cezalandırmaz, ama zayıf bir kimse hırsızlık yaptığı zaman onu cezalandırırlardı. İşte bu yüzden helak oldular. Muhammed'in (sav) canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in (sav) kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsaydı muhakkak onun elini de keserdim" buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) emir buyurdu, bu kadının eli kesildi. Daha sonra o kadın güzelce tövbe etti ve evlendi. Hz. Aişe der ki: Bu kadın bana gelirdi, ben de onun ihtiyaçlarını Hz. Peygamber'e (sav) iletirdim.
Amr b. Halid, ona Züheyr, ona Asım, ona Ebu Osman, ona da Mücâşi' şöyle demiştir: Mekke'nin fethinden sonra kardeşimle birlikte Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve 'ey Allah'ın Rasulü, hicret üzerine biat etmesi için kardeşimi sana getirdim' dedim. Rasulullah (sav) 'hicret etmiş olanlar, ondaki fazileti alıp gitmiştir' buyurdu. Ben de 'şimdi ne üzerine biat kabul edeceksin?' diye sordum. Hz. Peygamber (sav) 'ben onunla müslüman olmak, iman etmek ve cihâd etmek üzerine biat ederim' buyurdu." [Ebu Osman en-Nehdî der ki: Ben daha sonra, bu iki kardeşin büyüğü olan Ebu Ma'bed Mucâlid'e yetiştim ve Mucâşi'den işitmiş olduğum hadisi ona sordum, o da "Mucâşi' doğru söylemiş" dedi.]
Amr b. Halid, ona Züheyr, ona Asım, ona Ebu Osman, ona da Mücâşi şöyle demiştir: "Mekke'nin fethinden sonra kardeşimle birlikte Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve 'ey Allah'ın Rasulü, hicret üzerine biat etmesi için kardeşimi sana getirdim' dedim. Rasulullah (sav) 'hicret etmiş olanlar, ondaki fazileti alıp gitmiştir' buyurdu. Ben de 'şimdi ne üzerine biat kabul edeceksin?" diye sordum. Hz. Peygamber (sav) 'ben ondan müslüman olmak, iman etmek ve cihâd etmek üzerine biat kabul ederim' buyurdu." [Ebu Osman en-Nehdî der ki: Ben daha sonra, bu iki kardeşin büyüğü olan Ebu Ma'bed Mucâlid'e yetiştim ve Mucâşi'den işitmiş olduğum hadisi ona sordum, o da "Mucâşi' doğru söylemiş" dedi.]
Bize Muhammed b. Ebu Bekir, ona Fudayl b. Süleyman, ona Asım, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Mücaşi b. Mesud şöyle demiştir: "Ben hicret üzerine biat etmek için Ebu Ma'bed'i Hz. Peygamber'e (sav) götürdüm. Hz. Peygamber (sav) 'hicret üzerine biat etme (Mekke fethinden önce) hicret edenlerle birlikte sona erdi. Ben onun biatını Müslüman olmak ve cihâd etmek şartı ile alırım' buyurdu." [Râvî (Ebu Osman) der ki: Ben Ebu Ma'bed'e yetiştim ve kardeşi Ebu Mucâşi'nin bana rivayet ettiği bu hadisi ona sordum, o da "Mucâşi doğru söylemiş" dedi.] [Hâlid ise, Ebu Osman'dan aktardığı rivayette, Mucâşi'nin, kardeşi Mücâlid'i (Hz. Peygamber'e) götürdüğünü söylemiştir.]
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Ebu Bişr, ona da Mucâhid şöyle demiştir: İbn Ömer'e 'Şam'a hicret etmek istiyorum' dedim. Bana '(Mekke fethinden sonra) hicret yok, lâkin cihâd vardır. Git, meydana çık. Eğer kendinde bir güç bulursan cihâd edersin, bulamazsan geri dönersin' dedi."
Nadr der ki: Bize Şu'be, ona Ebu Bişr, ona da Mucâhid b. Cebr şöyle rivayet etmiştir: İbn Ömer'e (Şam'a gitmek istiyorum) dedim, bana “Bugün artık hicret yoktur” yahut da “Rasulullah'tan (sav) sonra artık hicret yoktur” dedi. Hadisin devamı bir önceki hadis gibidir.
Bize İshak b. Yezid, ona Yahya b. Hamza, ona Ebu Amr el-Evzâî, ona Abde, ona Ebu Lübâbe, ona da Mücâhid b. Cebr el-Mekkî şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Ömer (ra), “(Mekke'nin) fethinden sonra hicret yoktur” derdi.
Bize İshak b. Yezîd, ona Yahya b. Hamza, ona Evzâî, ona Atâ b. Ebu Rebâh şöyle demiştir: Ben Ubeyd ibn Umeyr el-Leysî ile beraber Âişe'yi ziyaret ettik ve ona hicreti sorduk, şöyle cevap verdi: Bu gün (Mekke fethinden sonra) hicret yoktur. Müminlerden herhangi biri, kendisinin bir sıkıntıya düşeceğinde korksa, dinini koruyabilmek için Yüce Allah'a ve O'nun Rasülü'ne kaçıp gelirdi. Bu gün ise Allah İslâm'ı zafere ulaştırıp üstün kılmıştır. Bu gün mümin istediği yerde Rabbine ibadet ediyor. Bugün artık sadece cihat ve niyet vardır.
Bize İshak, ona Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona Hasan b. Müslim, ona da Mücahid'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Mekke fethi günü (konuşmak için) kalkıp şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki, Allah, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Mekke'yi haram (dokunulmazlık bölgesi) kılmıştır ve kıyamete kadar da Allah'ın verdiği bu haramlık vasfı devam edecektir. Ne benden önce ne de benden sonra hiç kimse için bu haram niteliği kaldırılmayacaktır. Benim için de sadece bir defa, bir saatliğine helal kılındı. Mekke'nin av hayvanı ürkütülmez, dikeni kesilmez, yaş otları koparılmaz. Buluntu malını, sahibini arayacak kişi dışında, kimse alamaz." Bu sırada Abbas b. Abdulmuttalib "Ey Allah'ın Rasulü, ızhır otu hariç olsun. Çünkü ızhır otu demirciler için ve evlerimiz için zaruridir" dedi. Rasulullah (sav) biraz sükût ettikten sonra "ızhır otu hariç, o helaldir" buyurdu. ibnu Cureyc, Abdulkerim'den, o İkrime'den; o da İbn Abbâs'tan, bu hadisin aynısını ya da benzerini rivayet etmiştir. Bu hadisi Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.