10635 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail b. Abdullah, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona Aişe (ra) şöyle söylemiştir: Veda haccı için Nebi (sav) ile birlikte yola çıktık, bir umre yapmak üzere ihrama girdik. Nebi (sav): "Beraberinde kurbanlık bulunan kimseler, umre ile birlikte hac yapmak niyetiyle telbiye getirip ihrama girsin. Sonra her ikisini de tamamlayıp ihramdan çıkma vakti gelinceye kadar da ihramdan çıkmasın" buyurdu. Mekke'ye geldiğimde hayız (regl) olmuştum. Ne Beyt'i tavaf edebildim ne de Safa ile Merve arasında sa'y yaptım. Bundan dolayı Allah Resulüne (sav) durumumu arz ederek rahatsızlığımı bildirdim. Bunun üzerine O şöyle dedi: "Saçlarını çöz, taran, hac niyetiyle ihrama gir ve umreyi bırak." Ben de böyle yaptım. Haccımızı bitirdikten sonra Nebi (sav) beni Ebu Bekir Sıddık'ın oğlu (kardeşim) Abdurrahman ile Tenim'e gönderdi ve umre yaptım. Allah Rasulü de: "İşte bu, senin (niyet ettiğin) o umren yerine geçti" buyurdu. Aişe dedi ki: Umre niyetiyle ihrama girmiş olanlar Beyt'i tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa'y yaptıktan sonra ihramdan çıktılar. Daha sonra da Mina'dan döndükten sonra bir tavaf yaptılar. Hac ile umreyi birlikte (kıran haccı) niyet edenler ise sadece bir tavaf yaptılar.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona İsmail, ona Kays b. Ebu Hâzım, ona da Hâlid b. Velîd şöyle demiştir: Mûte Savaşı'nda elimde dokuz kılıç kırıldı ve elimde yalnız Yemen işi, ağzı enli bir kılıç sağlam kaldı.
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Üsâme, ona İsmail b. Kays, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Ben (İslam'a girmek üzere) Medine'ye Peygamber'in huzuruna gelirken yolda “beni küfür diyarından kurtaracak bu gece ne uzun, ne zorlu bir gecedir” dedim. Bu arada kölem de yolda benden kaçmıştı. Peygamber'in (sav) huzuruna geldiğim zaman O'na biat ettim. O sırada köle çıkageldi. Rasulullah (sav) hemen bana hitaben "ey Ebu Hureyre, senin kölen bu mudur?" buyurdu. Ben de “artık o Allah rızası içindir” dedim ve köleyi azat ettim.
Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona Abdülmelik, ona da Ebu Bürde şöyle demiştir: Rasulullah (sav), Ebu Musa ile Muâz b. Cebel'i Yemen'e gönderdi. Yemen iki bölgeden oluşuyordu. Onlardan her birini bir bölgeye tayin etti ve onlara "kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin" tavsiyesinde bulundu. Sonra da her birisi kendi görev yerine gitti. Yine onlardan her birisi kendi bölgesinde gezintiye çıktığında arkadaşının bölgesinin yakınından geçerse diğerine uğrayıp selam vermeyi, hatır sormayı alışkanlık haline getirmişti. Bir defasında Muâz kendi bölgesinde dolaşırken arkadaşı Ebu Musa'nın vilâyetine yaklaştığında, katırına binerek dostunu ziyarete gitti. Ebu Musa'nın bulunduğu yere vardığında, onu bir yere oturmuş ve etrafında da insanlar toplanmış vazıyette buldu. Bir de yanında iki eli boynuna bağlanmış biri vardı. Muâz, Ebu Musa'ya “ey Abdullah b. Kays, bu ne iştir?” diye sordu. Ebu Mûsâ “Bu elleri bağlı duran, İslâm'a girdikten sonra dinden dönmüş bir kişidir” dedi. Muâz “bu mürtet öldürülmedikçe katırımdan inmem” dedi. Ebu Musa da “bu adam zaten onun buraya için getirilmiştir, haydi bineğinden in” dedi. Muâz yine “dininden dönmüş bu kişi öldürülünceye kadar ben inmiyorum” dedi. Bu ısrar üzerine Ebu Musa emretti, o adam öldürüldü. Sonra da Muâz, Ebu Musa'ya “ey Abdullah, Kur'an'ı nasıl ve ne zaman okursun?” diye sordu. Ebu Musa da “gece ve gündüz farklı zamanlarda okurum” dedi. Bu defa da Ebu Musa “ya sen nasıl okursun ey Muâz?” diye sordu. O da “ben gecenin ilk kısmında uyurum, sonra kalkar ve Allah'ın bana takdir edip yazdığı kadar Kur'an okurum. İbadetimden sevap umduğum kadar uykumdan da sevap umarım” dedi.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, Ona Zührî (T); Bize Muhammed b. Yusuf, ona Evzâî, ona İbn Şihâb, ona Süleyman b. Yesâr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Veda Haccında, Fadl b. Abbâs, Rasûlullah'ın bineğinin arkasına binmiş olduğu bir sırada, Has'am kabilesinden bir kadın "ey Allah'ın Rasulü, Allah'ın kulları üzerine haccın farz olması babamın, binek üzerinde duramayacak kadar yaşlı olduğu bir döneme denk geldi. Babam adına hac yapmam geçerli olur mu?" diyerek Rasulullah'tan fetva istedi. Rasulullah (sav) "Evet, geçerli olur" buyurdu.
Bize Amr b. Halid, ona Züheyr, ona Ebu İshak, ona da Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: Peygamber (sav) on dokuz defa gaza yaptı. Medine'ye hicret ettikten sonra da bir kere hac yaptı, o da Veda Haccı. Bundan sonra hac yapmadı. Ebu İshak der ki: Peygamber (sav) Mekke döneminde de bir hac yaptı.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona Ali b. Müdrik, ona Ebu Zur'a b. Amr b. Cerîr, ona da Cerîr şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Veda Haccı'nda Cerîr'e hitaben "insanları sustur" demiş sonra da "benden sonra, birbirinizin boynunu vuran kâfirlere dönüşmeyiniz" buyurmuştur.