10631 Kayıt Bulundu.
Bize İshak, ona Abdussamed, ona babası (Abdülvâris b. Saîd), ona Eyyüb, ona İkrime, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) Mekke'ye geldiğinde içeride putlar olduğu için Kâbe'ye girmek istemedi. Emretti, putlar dışarı çıkarıldı. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in, ellerinde fal okları bulunan, heykellerini de çıkardılar. Rasulullah "Allah kahretsin onları! Vallahi onlar, bu iki Peygamber’in asla şu fal oklarıyla kısmetlerini aramadıklarını biliyorlardı." buyurdu, sonra Kâbe'ye girip her köşesinde tekbir getirdi, ardından namaz kılmadan Kâbe'den dışarı çıktı. Ma'mer, Eyyüb'den yaptığı rivayetinde Abdüssamed'e mutâbaat etti. Vuheyb der ki: Bize Eyyüb, ona da İkrime bu hadisi Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bize Heysem b. Hârice, ona Hafs b. Meysere, ona Hişâm b. Urve, 0na babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha)şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) fetih yılında Mekke'ye en yüksek tarafındaki Kedâ mevkiinden girmiştir. Ebu Usâme ve Vuheyb Hafs "Kedâ" lâfzında İbn Meysere'ye mutâbaat etmiştir.
Bize Muhammed b. Ebu Bekir, ona Fudayl b. Süleyman, ona Asım, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Mücaşi b. Mesud şöyle demiştir: Ben hicret üzerine biat etmek için Ebu Ma'bed'i Hz. Peygamber'e (sav) götürdüm. Hz. Peygamber (sav) "hicret üzerine biat etme (Mekke fethinden önce) hicret edenlerle birlikte sona erdi. Ben onun biatını Müslüman olmak ve cihâd etmek şartı ile alırım" buyurdu. Râvî (Ebu Osman) der ki: Ben Ebu Ma'bed'e yetiştim ve kardeşi Ebu Mucâşi'nin bana rivayet ettiği bu hadisi ona sordum, o da "Mucâşi doğru söylemiş" dedi. Hâlid ise, Ebu Osman'dan aktardığı rivayette, Mucâşi'nin, kardeşi Mücâlid'i (Hz. Peygamber'e) götürdüğünü söylemiştir.
Bize Heysem b. Hârice, ona Hafs b. Meysere, ona Hişâm b. Urve, 0na babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha)şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) fetih yılında Mekke'ye en yüksek tarafındaki Kedâ mevkiinden girmiştir. Ebu Usâme ve Vuheyb Hafs "Kedâ" lâfzında İbn Meysere'ye mutâbaat etmiştir.
Bize Heysem b. Hârice, ona Hafs b. Meysere, ona Hişâm b. Urve, 0na babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha)şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) fetih yılında Mekke'ye en yüksek tarafındaki Kedâ mevkiinden girmiştir. Ebu Usâme ve Vuheyb Hafs "Kedâ" lâfzında İbn Meysere'ye mutâbaat etmiştir.
Bize İshak, ona Abdussamed, ona babası (Abdülvâris b. Saîd), ona Eyyüb, ona İkrime, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) Mekke'ye geldiğinde içeride putlar olduğu için Kâbe'ye girmek istemedi. Emretti, putlar dışarı çıkarıldı. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in, ellerinde fal okları bulunan, heykellerini de çıkardılar. Rasulullah "Allah kahretsin onları! Vallahi onlar, bu iki Peygamber’in asla şu fal oklarıyla kısmetlerini aramadıklarını biliyorlardı." buyurdu, sonra Kâbe'ye girip her köşesinde tekbir getirdi, ardından namaz kılmadan Kâbe'den dışarı çıktı. [Ma'mer, Eyyüb'den yaptığı rivayetinde Abdüssamed'e mutâbaat etti. ] [Vuheyb der ki: Bize Eyyüb, ona da İkrime bu hadisi Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.]
Bize Ebu Nuaym ve Kabîsa, onlara Süfyân, ona Yahya b. Ebu İshak, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Peygamber (sav) ile birlikte (Mekke ve civarında) on gün konakladık. Bu konaklama süresince namazları kısaltıyorduk.
Bana Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha); (T) Yine bize Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe b. Ebu Vakkâs, kardeşi Sa'd b. Ebu Vakkâs'a, “o çocuk benim oğlumdur” diyerek Zem'a'nın cariyesinin oğlunu alması için vasiyet etmişti. Rasulullah (sav) fetih zamanında Mekke'ye gelince Sa'd b. Ebu Vakkâs, Zem'a'nın cariyesinin oğlunu tutup Hz. Peygamber'e getirdi. Onunla birlikte Abd b. Zem'a da geldi. Sa'd b. Ebu Vakkâs “bu benim kardeşimin oğludur. Kardeşim bana onun kendi oğlu olduğunu ve nesebinin kendisine katılmasını bana vasiyet etti” dedi. Abd b. Zem'a da “Ey Allah'ın Rasulü, bu benim kardeşimdir. Zem'a'nın cariyesinin oğlu olup babam Zem'a'nın döşeğinde doğmuştur” dedi. Rasûlullah (sav), Zem'a'nın cariyesinin oğluna baktı ve Utbe b. Ebu Vakkâs'a çok benzeyen bir insan olduğunu gördü. Buna rağmen "ey Abd b. Zem 'a, bu çocuk sana âit, senin kardeşindir. Çünkü o, Zem'a'nın döşeği üzerinde doğmuştur" buyurdu. Çocuğun simasının Utbe b. Ebu Vakkâs'a benzemesinden dolayı Sevde'ye de "Ey Sevde, Sen de bu çocuğun yanında örtün" buyurdu. İbn Şihâb der ki: Âişe, Hz. Peygamber'in "çocuk doğduğu yatağa aittir. zina eden erkeğe ise (babalık) mahrumiyeti düşer" buyurduğunu rivayet etmiştir. Yine İbn Şihâb der ki: Ebu Hureyre "çocuk doğduğu yatağa aittir. zina eden erkeğe ise (babalık) mahrumiyeti düşer" sözünü yüksek sesle ifade ederdi.
Bana Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha); (T) Yine bize Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe b. Ebu Vakkâs, kardeşi Sa'd b. Ebu Vakkâs'a, “o çocuk benim oğlumdur” diyerek Zem'a'nın cariyesinin oğlunu alması için vasiyet etmişti. Rasulullah (sav) fetih zamanında Mekke'ye gelince Sa'd b. Ebu Vakkâs, Zem'a'nın cariyesinin oğlunu tutup Hz. Peygamber'e getirdi. Onunla birlikte Abd b. Zem'a da geldi. Sa'd b. Ebu Vakkâs “bu benim kardeşimin oğludur. Kardeşim bana onun kendi oğlu olduğunu ve nesebinin kendisine katılmasını bana vasiyet etti” dedi. Abd b. Zem'a da “Ey Allah'ın Rasulü, bu benim kardeşimdir. Zem'a'nın cariyesinin oğlu olup babam Zem'a'nın döşeğinde doğmuştur” dedi. Rasûlullah (sav), Zem'a'nın cariyesinin oğluna baktı ve Utbe b. Ebu Vakkâs'a çok benzeyen bir insan olduğunu gördü. Buna rağmen "ey Abd b. Zem 'a, bu çocuk sana âit, senin kardeşindir. Çünkü o, Zem'a'nın döşeği üzerinde doğmuştur" buyurdu. Çocuğun simasının Utbe b. Ebu Vakkâs'a benzemesinden dolayı Sevde'ye de "Ey Sevde, Sen de bu çocuğun yanında örtün" buyurdu. İbn Şihâb der ki: Âişe, Hz. Peygamber'in "çocuk doğduğu yatağa aittir. zina eden erkeğe ise (babalık) mahrumiyeti düşer" buyurduğunu rivayet etmiştir. Yine İbn Şihâb der ki: Ebu Hureyre "çocuk doğduğu yatağa aittir. zina eden erkeğe ise (babalık) mahrumiyeti düşer" sözünü yüksek sesle ifade ederdi.
Amr b. Halid, ona Züheyr, ona Asım, ona Ebu Osman, ona da Mücâşi şöyle demiştir: Mekke'nin fethinden sonra kardeşimle birlikte Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve "ey Allah'ın Rasulü, hicret üzerine biat etmesi için kardeşimi sana getirdim" dedim. Rasulullah (sav) "hicret etmiş olanlar, ondaki fazileti alıp gitmiştir" buyurdu. ben de "şimdi ne üzerine biat kabul edeceksin?" diye sordum. Hz. Peygamber (sav) "ben onunla Müslüman olmak, iman etmek ve cihâd üzerine biat ederim" buyurdu. Ebu Osman en-Nehdî der ki: Ben daha sonra, bu iki kardeşin büyüğü olan Ebu Ma'bed Mucâlid'e yetiştim ve Mucâşi'den işitmiş olduğum hadisi ona sordum, o da "Mucâşi' doğru söylemiş" dedi.