Öneri Formu
Hadis Id, No:
209567, İHS000280
Hadis:
280 - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سُلَيْمَانَ بْنِ الْأَشْعَثِ السِّجِسْتَانِيُّ أَبُو بَكْرٍ بِبَغْدَادَ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ خَشْرَمٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ عَمْرِو بْنِ عَلْقَمَةَ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَقَّاصٍ، قَالَ: مَرَّ بِهِ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ لَهُ شَرَفٌ، وَهُوَ جَالِسٌ بِسُوقِ الْمَدِينَةِ، فَقَالَ عَلْقَمَةُ: يَا فُلَانُ، إِنَّ لَكَ حُرْمَةً، وَإِنَّ لَكَ حَقًّا، وَإِنِّي قَدْ رَأَيْتُكَ تَدْخُلُ عَلَى هَؤُلَاءِ الْأُمَرَاءِ فَتَكَلَّمُ عِنْدَهُمْ، وَإِنِّي سَمِعْتُ بِلَالَ بْنَ الْحَارِثِ الْمُزَنِيَّ صَاحِبَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ رِضْوَانِ اللَّهِ، مَا يَظُنُّ أَنْ تَبْلُغَ مَا بَلَغَتْ، فَيَكْتُبُ اللَّهُ لَهُ بِهَا رِضْوَانَهُ إِلَى يَوْمِ يَلْقَاهُ، وَإِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ، مَا يَظُنُّ أَنْ تَبْلُغَ مَا بَلَغَتْ، فَيَكْتُبُ اللَّهُ لَهُ بِهَا سَخَطَهُ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ»
قَالَ عَلْقَمَةُ: انْظُرْ وَيْحَكَ مَاذَا تَقُولُ، وَمَاذَا تَكَلَّمُ بِهِ، فَرُبَّ كَلَامٌ قَدْ مَنَعَنِي مَا سَمِعْتُهُ مِنْ بِلَالِ بْنِ الْحَارِثِ.
Tercemesi:
Bize Abdullâh İbn Süleymân İbnu'l-Eş'as es-Sicistânî Ebû Bekr, Bağdat'ta haber verdi: Bize Alî İbn Haşrem anlattı: El-Fadl İbn Mûsâ bize, Muhammed İbn Amr'dan, o da Amr İbn Alkame'den, o da Alkama İbn Vakkâs'tan anlattı:
Medine'nin Çarşısı'nda otururken, Medineli saygıdeğer birisi kendisine uğramış; Alkame ona demiş ki: Ey Falanca, senin bir saygınlığın ve sorumluluğun var; ben seni, şu idarecilerin yanına girerken ve onlarla konuşurken gördüm; ben, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in arkadaşı Bilâl İbnu'l-Hâris el-Müzenî'yi şöyle derken işittim: Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) buyurdu ki: Biriniz, Allâh'ın hoşnut olacağı bir sözü, sözün nerelere varacağını umursamadan söylerse, Allâh, bu sözü dolayısıyla o kişiden Kıyamet Günü onunla buluşacağı ana dek razı olur. Biriniz de, Allâh'ın hoşnut olmayacağı bir sözü, sözün nerelere varacağını umursamadan söylerse, Allâh bu sözü dolayısıyla o kişiye Kıyamet Gününe kadar kızar.
Alkame dedi ki: Aklını başına topla, ne dediğine ne konuştuğuna dikkat et; Bilâl İbn Hâris'ten duydukalrım, beni, söyleyeceğim nice sözden alıkoydu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 280, 1/514
Senetler:
1. Bilal b. Haris (Bilal b. Haris b. Ukeym b. Sa'd)
Konular:
Söz, sözün sorumluluğu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
209568, İHS000281
Hadis:
281 - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ الْأَزْدِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِيُّ، قَالَ: أَخْبَرَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو، قَالَ: حَدَّثَنِي أَبِي، عَنْ جَدِّي، قَالَ: سَمِعْتُ بِلَالَ بْنَ الْحَارِثِ الْمُزَنِيَّ، يَقُولُ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:"إِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ رِضْوَانِ اللَّهِ، مَا يَظُنُّ أَنَّهَا تَبْلُغُ مَا بَلَغَتْ، فَيَكْتُبُ اللَّهُ لَهُ بِهَا رِضْوَانَهُ إِلَى يَوْمِ يَلْقَاهُ، وَإِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ، مَا يَظُنُّ أَنَّهَا تَبْلُغُ مَا بَلَغَتْ، فَيَكْتُبُ اللَّهُ بِهَا سَخَطَهُ إِلَى يَوْمِ يَلْقَاهُ".
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed el-Ezdî, ona İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Abde b. Süleyman, ona Muhammed b. Amr, ona babası, ona dedesi, ona da Bilal b. Haris el-Müzenî Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Sizden biri bazen Allah'ın rızasına uygun öyle bir söz söyler ki, o sözün nereye kadar ulaşabileceğini hiç düşünmez; Yüce Allah da bu söz sebebiyle kendisiyle karşılaşacağı güne kadar ona rızasını yazar (Allah'ın rızasını kazanır). Bazen de Allah'ın kızacağı öyle bir söz söyler ki, o sözün nereye kadar gidebileceğini hiç düşünmez; Yüce Allah da bu söz sebebiyle onunla karşılaşacağı güne kadar kendisine kızgınlığını yazar (Cenâb-ı Hakk'ın gazabını celbeder)."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 281, 1/516
Senetler:
1. Bilal b. Haris (Bilal b. Haris b. Ukeym b. Sa'd)
Konular:
Söz, sözün sorumluluğu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210583, İHS000432
Hadis:
432 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ، قَالَ: حَدَّثَنَا هُدْبَةُ بْنُ خَالِدٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا حَزْمُ بْنُ أَبِي حَزْمٍ، عَنْ ثَابِتٍ الْبُنَانِيِّ، عَنْ أَبِي بُرْدَةَ، قَالَ: قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ، فَأَتَانِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ، فقَالَ: أَتَدْرِي لِمَ أَتَيْتُكَ؟، قَالَ: قُلْتُ: لَا، قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: «مَنْ أَحَبَّ أَنْ يَصِلَ أَبَاهُ فِي قَبْرِهِ، فَلْيَصِلْ إِخْوَانَ أَبِيهِ بَعْدَهُ» وَإِنَّهُ كَانَ بَيْنَ أَبِي عُمَرَ وَبَيْنَ أَبِيكَ إِخَاءٌ وَوُدٌّ، فَأَحْبَبْتُ أَنْ أَصِلَ ذَاكَ.
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyân haber verdi: Bize, Hudbe İbn Hâlid anlattı: Hazm İbn Ebû Hazm bize, Sâbit el-Bünânî'den, o da Ebû Bürde'den anlattı:
Medine'ye gittiğimde Abdullâh İbn Ömer bana geldi ve dedi ki: Biliyor musun sana niçin geldim? Hayır, bilmiyorum, dedim. Şöyle dedi: Allâh'ın Elçisi (s.a.v)'i şöyle derken işittim: Her kim babasıyla ilişkisini kabirde de sürdürmek istiyorsa, babasından sonra onun kardeşleriyle ilişkisini sürdürsün. Babam Ömer ile senin baban arasında bir kardeşlik ve dostluk vardı; dolayısıyla istedim ki bu dostluğu devam ettireyim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 432, 2/175
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
4. Hazm b. Ebu Hazm el-Kuta'i (Hazm b. Mihran)
5. Ebu Halid Hüdbe b. Halid el-Kaysî (Hüdbe b. Halid b. Esved b. Hüdbe)
6. Ebu Abbas Hasan b. Süfyan eş-Şeybanî (Hasan b. Süfyan b. Amir b. Abdulaziz)
Konular:
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Öneri Formu
Hadis Id, No:
209574, İHS000287
Hadis:
287 - أَخْبَرَنَا بَكْرُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ سَعِيدٍ الطَّاحِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الْأَزْدِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَلْقَمَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، قَالَ: كُنَّا مَعَهُ جُلُوسًا فِي السُّوقِ، فَمَرَّ بِهِ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ لَهُ شَرَفٌ، فَقَالَ لَهُ: يَا ابْنَ أَخِي، إِنَّ لَكَ حَقًّا، وَإِنَّكَ لَتَدْخُلُ عَلَى هَؤُلَاءِ الْأُمَرَاءِ، وَتَكَلَّمُ عِنْدَهُمْ، وَإِنِّي سَمِعْتُ بِلَالَ بْنَ الْحَارِثِ صَاحِبَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ:"إِنَّ الْعَبْدَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ، وَلَا يَرَاهَا بَلَغَتْ حَيْثُ بَلَغَتْ، فَيَكْتُبُ اللَّهُ لَهُ بِهَا رِضَاهُ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَإِنَّ الْعَبْدَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ لَا يَرَاهَا بَلَغَتْ حَيْثُ بَلَغَتْ، يَكْتُبُ اللَّهُ بِهَا سَخَطَهُ إِلَى يَوْمِ يَلْقَاهُ"، فَانْظُرْ يَا ابْنَ أَخِي مَا تَقُولُ، وَمَا تَكَلَّمُ، فَرُبَّ كَلَامٍ كَثِيرٍ قَدْ مَنَعَنِي مَا سَمِعْتُ مِنْ بِلَالِ بْنِ الْحَارِثِ.
Tercemesi:
Bize Bekir b. Ahmed Saîd et-Tâhî, ona Muhammed b. Yahya el-Ezdî, ona Yezid b. Harun, ona Muhammed b. Amr b. Alkame, ona babası, ona da dedesi (Alkama İbn Vakkâs) şöyle anlatmıştır:
Çarşıda otururken, Medineli saygıdeğer birisi kendisine uğramış; Alkame ona demiş ki: Yeğenim (kardeşimin oğlu)! Senin bir saygınlığın ve sorumluluğun var. Sen şu idarecilerin yanına gidiyorsun ve onlarla konuşuyorsun. Ben, Allah Resulü'nün (sav) arkadaşı Bilal İbnu'l-Hâris'i (ra) şöyle derken işittim: Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim:
"Sizden biri bazen Allah'ın rızasına uygun öyle bir söz söyler ki, o sözün nereye kadar ulaşabileceğini hiç düşünmez; Yüce Allah da bu söz sebebiyle kendisiyle karşılaşacağı güne kadar ona rızasını yazar (Allah'ın rızasını kazanır). Bazen de Allah'ın kızacağı öyle bir söz söyler ki, o sözün nereye kadar gidebileceğini hiç düşünmez; Yüce Allah da bu söz sebebiyle onunla karşılaşacağı güne kadar kendisine kızgınlığını yazar (Cenâb-ı Hakk'ın gazabını celbeder)."
Alkame, "yeğenim, ne dediğine ne konuştuğuna dikkat et. Bilal b. Hâris'ten duyduklarım, beni söyleyeceğim nice sözden alıkoydu" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 287, 1/520
Senetler:
1. Ebu Yahya Alkame b. Vakkas el-Utvârî (Alkame b. Vakkâs b. Mihsan b. Kelede)
Konular:
Söz, sözün sorumluluğu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210586, İHS000435
Hadis:
435 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ يُوسُفَ بِنَسَا، قَالَ: حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ الدَّوْرَقِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سُوقَةَ، عَنْ أَبِي بَكْرِ بْنِ حَفْصٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ: أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، رَجُلٌ، فقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنِّي أَذْنَبْتُ ذَنْبًا كَبِيرًا، فَهَلْ لِي مِنْ تَوْبَةٍ؟، فقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَلَكَ وَالِدَانِ؟ »، قَالَ: لَا، قَالَ: «فَلَكَ خَالَةٌ»؟، قَالَ: نَعَمْ، قَالَ: «فَبِرَّهَا إِذًا».
Tercemesi:
Bize Muhammed İbn Ömer İbn Yûsuf, Nesâ'da haber verdi: Bize Ya'kûb ed-Devrakî anlattı: Bize Ebû Muâviye anlattı: Muhammed İbn Sûka bize, Ebû Bekr İbn Hafs'tan, o da İbn Ömer'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'e bir adam gelerek: Ey Allâh'ın Elçisi, dedi, ben çok büyük bir günah işledim; benim tevbe etme şansım var mı? Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) buyurdu ki:
-Anan baban var mı?
-Hayır.
-Teyzen var mı?
-Evet.
-O zaman sen git ona iyilik et.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 435, 2/177
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Abdullah b. Hafs el-Kuraşî (Abdullah b. Hafs b. Ömer)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Sûka el-Ğanevi (Muhammed b. Sûka)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Abdî (Yakub b. İbrahim b. Kesir b. Zeyd b. Eflah)
6. Muhammed b. Ömer en-Nesevi (Muhammed b. Ömer b. Muhammed b. Yusuf b. Hamza)
Konular:
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210644, İHS000493
Hadis:
493 - أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْهَمَذَانِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ الْبُخَارِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْأُوَيْسِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ يَعْنِي ابْنَ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ زَيْدٍ التَّيْمِيِّ، عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ: أَنَّ رَجُلًا مَرَّ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ فِي مَجْلِسٍ، فقَالَ: سَلَامٌ عَلَيْكُمْ، فقَالَ: «عَشْرُ حَسَنَاتٍ» ثُمَّ مَرَّ رَجُلٌ آخَرَ، فقَالَ: سَلَامٌ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللَّهِ، فقَالَ: «عِشْرُونَ حَسَنَةً»، فَمَرَّ رَجُلٌ آخَرَ، فقَالَ: سَلَامٌ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ، فقَالَ: «ثَلَاثُونَ حَسَنَةً» فَقَامَ رَجُلٌ مِنَ الْمَجْلِسِ وَلَمْ يُسَلِّمْ، فقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَا أَوْشَكَ مَا نَسِيَ صَاحِبُكُمْ إِذَا جَاءَ أَحَدُكُمْ إِلَى الْمَجْلِسِ فَلْيُسَلِّمْ، فَإِنْ بَدَا لَهُ أَنْ يَجْلِسَ فَلْيَجْلِسْ، فَإِنْ قَامَ فَلْيُسَلِّمْ، فَلَيْسَتِ الْأُولَى بِأَحَقَّ مِنَ الْآخِرَةِ».
Tercemesi:
Bize Ömer İbn Muhammed el-Hemdânî haber verdi: Bize Muhammed İbn İsmâîl el-Buhârî anlattı: Bize Abdülazîz İbn Abdullâh el-Üveysî anlattı: Ca'fer yani İbn Ebû Kesîr bize, Ya'kûb İbn Zeyd et-Teymî'den, o da Saîd el-Mekburî'den, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) bir toplulukta otururken bir adam çıkageldi ve: Selâmün aleyküm, diye selam verdi. Buyurdu ki: On iyilik. Daha sonra başka biri geldi ve: Selâmmün aleyküm ve rahmetüllâh, diye selam verdi. Buyurdu ki: Yirmi iyilik. Başka biri daha uğradı ve: Selâmmün aleyküm ve rahmetüllâhi ve berekâtüh, diye selam verdi. Bunun üzerine buyurdu ki: Otuz iyilik. Oturanlardan biri, kalkıp selam vermeden gitti. Bunu gören Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: Arkadaşınız ne kadar da çabuk unuttu! Biriniz, bir topluluğa girdiğinde selam versin; eğer oturacaksa otursun, eğer gidecekse yine selam versin. Gelirken verdiği selam, giderken verdiği selamdan daha üstün değildir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 493, 2/246
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Yusuf Yakub b. Zeyd el-Kuraşî (Yakub b. Zeyd b. Talha b. Abdullah b. Ebu Müleyke)
4. Muhammed b. Cafer el-Ensari (Muhammed b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
6. Muhammed b. İsmail el-Buharî (Muhammed b. İsmail el-Buharî)
7. Ebu Hafs Ömer b. Muhammed el-Hemezanî (Ömer b. Muhammed b. Büceyr b. Hazim)
Konular:
Adab, Selam, selamlaşma adabı
KTB, ADAB
KTB, SELAM
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210646, İHS000495
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ يُوسُفَ، حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَجْلَانَ عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِذَا انْتَهَى أَحَدُكُمْ إِلَى مَجْلِسٍ فَلْيُسَلِّمْ، وَإِذَا قَامَ فَلْيُسَلِّمْ، فَلَيْسَتِ الْأُولَى بِأَحَقَّ مِنَ الْآخِرَةِ
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ömer b. Yusuf, ona Nasr b. Ali, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Muhammed b. Aclan, ona Said el-Makburi, ona Ebu Hureyre (r.a.) Rasulullah'ın (s.s.v) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Biriniz, bir meclise ulaştığında selâm versin, kalktığı zaman da selâm versin. Zira ilk selamı, son selamından sevap açısından daha iyi değildir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 495, 2/248
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
4. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
5. Sağîr Ebu Amr Nasr b. Ali el-Ezdî (Nasr b. Ali b. Nasr b. Ali b. Sahban b. Übey)
6. Muhammed b. Ömer en-Nesevi (Muhammed b. Ömer b. Muhammed b. Yusuf b. Hamza)
Konular:
Adab, Selam, selamlaşma adabı
KTB, ADAB
KTB, SELAM
Selam, selamı yaymak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210650, İHS000499
Hadis:
499 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُعَافَى الْعَابِدُ بِصَيْدَا، قَالَ: حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي الْعَاتِكَةِ، قَالَ: حَدَّثَنِي سُلَيْمَانُ بْنُ حَبِيبٍ الْمُحَارِبِيُّ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «ثَلَاثَةٌ كُلُّهُمْ ضَامِنٌ عَلَى اللَّهِ، إِنْ عَاشَ رُزِقَ وَكُفِيَ، وَإِنْ مَاتَ أَدْخَلَهُ اللَّهُ الْجَنَّةَ: مَنْ دَخَلَ بَيْتَهُ فَسَلَّمَ، فَهُوَ ضَامِنٌ عَلَى اللَّهِ، وَمَنْ خَرَجَ إِلَى الْمَسْجِدِ، فَهُوَ ضَامِنٌ عَلَى اللَّهِ، وَمَنْ خَرَجَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَهُوَ ضَامِنٌ عَلَى اللَّهِ»
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ: لَمْ يَطْعَمْ مُحَمَّدُ بْنُ الْمُعَافَى ثَمَانِيَة عَشْرَةَ سَنَةً* مِنْ طَيِّبَاتِ الدُّنْيَا شَيْئًا غَيْرَ الْحَسْوِ عِنْدَ إِفْطَارِهِ.
Tercemesi:
Bize ibadete çok düşkün olan Muhammed İbnu'l-Muâfâ, Sayda'da haber verdi: Bize Hişâm İbn Ammâr anlattı: Bize Sadaka İbn Hâlid anlattı: Bize Osmân İbn Ebu'l-Âtike anlattı: Süleymân İbn Hubeyb el-Muhâribî bana, Ebû Ümâme'den, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu anlattı:
Üç kişi var ki, Allâh üçünü de garanti altına almıştır; eğer yaşarsa rızkı ve her türlü ihtiyacı karşılanır; yok eğer ölürse Allâh onu Cennet'e kor: Evine girerken selam veren kişi, işte o Allâh'ın garantisindedir; mescide gitmek üzere yola koyulan kişi, işte bu Allâh'ın garantisindedir; Allâh yoluda cihada çıkan kişi, işte bu kişi de Allâh'ın garantisindedir.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân) (r.a.): Muhammed İbnu'l-Muâfa, 18 yıl boyunca, iftarda içtiği çorba dışında dünyanın lezzetlerini tatmamıştır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 499, 2/251
Senetler:
1. Ebu Ümame Sudey b. Aclân el-Bahilî (Sudey b. Aclân b. Vehb)
2. Süleyman b. Habib el-Muharibî (Süleyman b. Habib)
3. Ebu Hafs Osman b. Süleyman el-Ezdî (Osman b. Süleyman)
4. Ebu Abbas Sadaka b. Halid el-Kuraşî (Sadaka b. Halid)
5. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Mu'âfâ es-Saydâvî (Muhammed b. Mu'âfâ b. Ebu Hanzala)
Konular:
İbadethane, Camii, mescitlerde ibadete teşvik
KTB, SELAM
Kulluk, Allah'ın rızasını istemek
Selam, eve girerken Selam vermek,
Selam, selamı yaymak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212159, İHS000595
Hadis:
595 - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْمُثَنَّى، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ، عَنْ زُهَيْرِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ: أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «إِيَّاكُمْ وَالْجُلُوسَ فِي الطُّرُقَاتِ»، قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ، مَا لَنَا مِنْ مَجْلِسِنَا بُدٌّ نَتَحَدَّثُ فِيهَا، قَالَ: «فَإِذَا أَبَيْتُمْ إِلَّا الْمَجْلِسَ، فَأَعْطُوا الطَّرِيقَ حَقَّهُ»، قَالُوا: مَا حَقُّ الطَّرِيقِ؟، قَالَ: «غَضُّ الْبَصَرِ، وَكُفُّ الْأَذَى، وَرَدُّ السَّلَامِ، وَالْأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ، وَالنَّهْيُ عَنِ الْمُنْكَرِ»
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Ali b. el-Müsennâ haber verdi (ve şöyle dedi): Bize Ebû Hayseme rivayet etti ve şöyle dedi: Bize Ebû Âmir, Züheyr b. Muhammed’den, o Zeyd b. Eslem’den, o Atâ b. Yesâr’dan, o da Ebû Saîd el-Hudrî’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yollarda oturmaktan sakınınız!”. Ashâb-ı kiramın bazıları “Birbirimizle sohbet edip konuşmamız gerekebiliyor” dediler. Hz. Peygamber bunun üzerine “Eğer buna mecbursanız yola hakkını verin” buyurdu. “Yolun hakkı nedir?” diye sordular. Hz. Peygamber “Gözü (harama bakmaktan) sakınmak, yoldan geçenlere rahatsızlık vermemek, selam almak, iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 595, 2/356
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Münzir Züheyr b. Muhammed et-Temimî (Züheyr b. Muhammed)
5. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
7. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
8. Ebu Ya'lâ el-Mevsılî (Ahmed b. Ali b. Müsenna b. Yahya b. İsa)
Konular:
Göz, haramdan korumak
Hak, yola oturma/yol hakkı
KTB, SELAM
Selam, selamı yaymak
Teşvik edilenler, Ma'rufu emr/münkerden nehy
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273420, İHS000424-2
Hadis:
424 - أَخْبَرَنَا أَبُو خَلِيفَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، قَالَ: حَدَّثَنَا خَالِدٌ، وَأَبُو عَوَانَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا سُهَيْلُ بْنُ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لَا يَجْزِي وَلَدٌ وَالِدَهُ، إِلَّا أَنْ يَجِدَهُ مَمْلُوكًا، فَيَشْتَرِيَهُ فَيَعْتِقَهُ».
Tercemesi:
Bize Ebû Halîfe haber verdi: Bize Müsedded anlattı: Bize Hâlid ve Ebû Avâne anlattı: Süheyl İbn Ebû Sâlih bize, babasından, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) buyurdu ki: Bir oğul, babasının hakkını, ancak onu köle olarak bulsa, satın alıp özgürleştirse ancak o zaman ödeyebilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 424, 2/167
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
6. Fadl b. Hubâb el-Cumahi (Fadl b. Amr b. Muhammed b. Sahr)
Konular:
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB