10631 Kayıt Bulundu.
Bize Saîd b. Ebu Meryem, ona Muhammed b. Cafer, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) zamanında, münafıklardan birtakım adamlar, Nebi (sav) gazaya çıktığı vakit ondan geri kalır ve geride kalışlarına sevinirlerdi. Nebi (sav) döndüğü zaman ise ona mazeret belirtip, özür diler, yemin eder ve yapmadıkları işlerden dolayı övülmeyi arzu ederlerdi. Bunun üzerine: "Yaptıkları sebebiyle sevinip şımaran, yapmadıklarıyla da övülmeyi arzu eden kimselerin azaptan kurtulacaklarını sakın sanmayasın" [Ali İmran, 3/188] ayeti indi.
Bize Ebu Yakub İshak b. İbrahim b. Abdurrahman, ona Hüseyin b. Muhammed, ona Şeybân, ona Katâde, ona Enes, ona da Ebu Talha şöyle demiştir: Uhud günü harp saflarımızda bulunurken bizleri öyle bir uyku bastırdı ki kılıcım elimden düşüyor, ben alıyorum, tekrar düşüyor, ben yine alıyordum.
Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Hasîn, ona Ebu Duhâ, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: İbrahim Peygamber (as) ateşe atıldığı zaman son söz olarak "Hasbiyellâhu ve ni'mel-vekîl (Allah bana yeter, O ne güzel vekildir)" demiştir
Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir’in rivayet ettiğine göre Usame b. Zeyd (r.anhumâ) kendisine şunu haber vermiştir: Rasulullah (sav) Bedir vakasından önce Hâris b. Hazrec oğulları yurdunda hasta bulunan Sa‘d b. Ubâde’yi ziyaret etmek üzere Fedek işi kadife kaplı bir palan vurulmuş bir eşeğin üzerine binmiş, terkisine de Usame b. Zeyd’i bindirmişti. (Usame) der ki: Hz. Peygamber (sav) yolda Abdullah b. Ubeyy b. Selûl’un da bulunduğu bir meclise uğradı. Bu sırada Abdullah b. Ubeyy henüz Müslüman olmamıştı. Bir de gördü ki Mecliste Müslümanlar, puta tapan müşrikler ve Yahudiler karışık oturuyorlar. Mecliste Abdullah b. Revâha da vardı. Bindikleri hayvanın çıkardığı toz, mecliste oturanların üzerine kalkınca, Abdullah b. Ubeyy ridâsıyla burnunu kapattı, sonra da “Üzerimizi toza bulamayın”, dedi. Rasulullah (sav) onlara selam verdikten sonra durdu, bineğinden indi, onları Allah’a davet etti, onlara Kur’ân okudu. Abdullah b. Ubeyy b. Selûl “Ey kişi! Gerçek şu ki, senin bu söylediklerin eğer bir hakikat ise ondan daha güzeli yoktur. Ona sebep meclislerimizde bizi rahatsız etme. Sen kaldığın yere geri dön. Yanına gelen olursa ona anlatacaklarını anlat” dedi. Bu sefer Abdullah b. Revaha “Hayır, ey Allah’ın Rasulü, o Kur'an ile meclislerimizi kuşat, biz bunu seviyoruz” deyince, Müslümanlar, müşrikler ve Yahudiler birbirlerine ağır sözler söylemeye başladılar. Hatta neredeyse birbirleriyle kavga dahi edeceklerdi. Nebi (sav) ise onları sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonra Nebi (sav) eşeğine bindi ve yoluna devam etti. Nihayet Sa‘d b. Ubâde’nin yanına girdi. Nebi (sav) ona: "Ey Sa‘d, Ebu Hubâb’ın" -bununla Abdullah b. Ubeyy’i kast ediyordu- "söylediklerini işittin mi? O, şöyle şöyle dedi" buyurdu. Sa‘d b. Ubâde “Ey Allah’ın Rasulü, onu affet, ona müsamaha göster, sana Kitab’ı indirene yemin olsun ki, Allah sana indirmiş olduğu hakkı getirdiğinde, bu kasabadaki ahali, ona taç giydirmek, onun başına krallara mahsus sarık sarmak üzere anlaşmışlardı. Allah sana vermiş olduğu hak vesilesiyle bunun gerçekleşmesine imkân vermeyince, bundan dolayı onun hevesi kursağında kaldı. İşte bu durum senin gördüklerini yapmasına sebep oldu” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) da onu affetti. Nebi (sav) ve ashabı, Allah’ın kendilerine emretmiş olduğu gibi müşrikleri ve Kitab ehlini affediyor, eziyetlere sabredip katlanıyorlardı. Zaten aziz ve celil Allah da "Ve and olsun, sizden önce kitap verilenlerden ve şirk koşanlardan, rahatsız edici çok sözler işiteceksiniz" (Ali İmran, 3/186); "Kitap ehlinden birçoğu ruhlarında yerleşmiş olan kıskançlıktan dolayı, sizi imanınızdan sonra kâfirler olarak geriye döndürmeyi çok isterler…" (Bakara, 2/109) buyurmuştur. Nebi (sav), Allah onlar hakkında cihada izin verinceye kadar, Allah’ın kendisine emretmiş olduğu affı bu şekilde tevil ediyor ve gereğini yerine getiriyordu. Rasulullah (sav), Bedir gazvesini yapınca Allah onun vasıtası ile Kureyş kâfirlerinin ileri gelenlerinin öldürülmesini sağladı. İbn Ubeyy b. Selûl ve beraberindeki putperest müşrikler “Artık bu Müslümanların işinin yoluna girdiğini gösteren bir husustur” deyip İslam üzere Rasulullah’a (sav) biat edip Müslüman oldular.
Bize Ali b. Abdullah, ona Abdurrahman b. Mehdi, ona Malik, ona Mahreme b. Süleyman, ona İbn Abbas'ın azatlısı Küreyb, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Ben bir gece teyzem Meymûne'nin yanında kaldım ve kendi kendime “muhakkak Rasulullah'ın (gece) namazını iyice gözetleyeceğim” dedim. Rasulullah için bir döşek serildi. Akabinde Rasulullah o döşeğe uzunlamasına yattı, uyudu. Uyandığında yüzünden uykuyu gidermek için eliyle yüzünü meshetmeye başladı. Sonra Âlu İmrân Sûresinin son on ayetini okuyup bitirdi. Sonra gelip duvarda asılı olan küçük bir su kırbasını aldı ve ondaki su ile abdest aldı. Sonra namaza durdu. Ben de kalktım, O'nun yaptığı gibi yaptım. Sonra gelip O'nun yanı başında namaza durdum. Rasulullah elini benim başımın üzerine koydu. Kulağımı tuttu ve okşamaya başladı. Sonra iki rekâtta bir selam vererek on iki rekat namaz, ardından tek rekâtlı vitir namazı kıldı.
Bize Ali b. Abdullah, ona Ma'n b. İsa, ona Malik, ona Mahreme b. Süleyman, ona İbn Abbas'ın azatlısı Küreyb, on da İbn Abbâs (r.anhuma), teyzesi ve Peygamber'in zevcesi olan Meymûne'nin yanında gecelediğini haber vererek şöyle demiştir: Ben başımı döşeğin enine koyarak uzandım. Rasulullah ile eşi de döşeğin boyuna başlarını koyarak uzandılar. Rasulullah gece yarısı yahut gece yarısı civarına kadar uyudu, sonra uyanıp uyku mahmurluğunu gidermek üzere eliyle yüzünü silerek oturdu. Sonra Âlu İmrân Sûresi'nin son on ayetini okudu. Ardından kalkıp asılı duran bir küçük kırbaya uzandı, ondan güzelce bir abdest aldı ve namaza durdu. Ben de O'nun yaptığı gibi yaptım ve gidip, yanında namaza durdum. Rasulullah (sav) sağ elini başımın üzerine koydu ve sağ kulağımı tutup okşadı. Hz. Peygamber (sav) iki rekâtta bir selam vererek on iki rekat, sonunda da tek rekât vitir kıldı. Ardından müezzin ezan okuyuncaya kadar yine uzandı. Ondan sonra yine kalkıp kısa iki rekât namaz kılıp odasından çıktı ve sabah namazını kıldırdı.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Malik, ona Mahreme b. Süleyman, ona İbn Abbas'ın azatlısı Küreyb, on da İbn Abbâs (r.anhuma), teyzesi ve Peygamber'in zevcesi olan Meymûne'nin yanında gecelediğini haber vererek şöyle demiştir: Ben başımı döşeğin enine koyarak uzandım. Rasulullah ile eşi de döşeğin boyuna başlarını koyarak uzandılar. Rasulullah gece yarısı yahut gece yarısı civarına kadar uyudu, sonra uyanıp uyku mahmurluğunu gidermek üzere eliyle yüzünü silerek oturdu. Sonra Âlu İmrân Sûresi'nin son on ayetini okudu. Ardından kalkıp asılı duran bir küçük kırbaya uzandı, ondan güzelce bir abdest aldı ve namaza durdu. İbn Abbâs der ki: Ben de kalktım, O'nun yaptığı gibi yaptım ve gidip, yanında namaza durdum. Rasulullah (sav) sağ elini başımın üzerine koydu ve sağ kulağımı tutup okşadı. Hz. Peygamber (sav) iki rekâtta bir selam vererek on iki rekat, sonunda da tek rekât vitir kıldı. Ardından müezzin ezan okuyuncaya kadar yine uzandı. Ondan sonra yine kalkıp kısa iki rekât namaz kılıp odasından çıktı ve sabah namazını kıldırdı.