10631 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu'l-Yemân, ona Şuayb, ona Ebu'z-Zinâd, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah Teala buyurdu ki: Ademoğlu beni yalanladı ama onun bunu yapmaması gerekirdi. Ademoğlu bana sövdü hâlbuki onun bunu yapmaması gerekirdi. Onun beni yalanlaması benim kendisini ilk kez yarattığım gibi bir daha asla yeniden yaratamayacağımı söylemesidir. Onu yeniden yaratmam benim için ilk yaratmaktan daha kolaydır. Onun bana sövmesi ise Allah bir evlat edindi, demesidir. Hâlbuki ben tekim, doğurmamış ve doğurulmamış Samed'im ve hiç kimse benim dengim değildir."
Bize İshak b. Mansur, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Hemmâm, ona Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah Teala buyurdu ki: Ademoğlu beni yalanladı ama onun bunu yapmaması gerekirdi. Ademoğlu bana sövdü hâlbuki onun bunu yapmaması gerekirdi. Onun beni yalanlaması benim kendisini ilk kez yarattığım gibi bir daha asla yeniden yaratamayacağımı söylemesidir. Onun bana sövmesi ise Allah bir evlat edindi, demesidir. Hâlbuki ben doğurmamış ve doğurulmamış Samed'im ve hiç kimse benim dengim değildir." 'Doğurmamıştır, doğurulmamıştır, kimse de onun dengi değildir.' (İhlas, 112/3-4). [Kufuen, kefîen ve kifâen kelimeleri (denk, benzer) aynı anlama gelir.]
Bize Muhammed b. Yusuf, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle demiştir: "Müminlerden oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" ayeti indiği zaman, Peygamber (sav) "Falanca kimseyi (Zeyd b. Sabit'i) çağırın" buyurdu. Zeyd beraberinde divit ve levha yahut kürek kemiği olduğu halde geldi. Rasulullah (sav) "Yaz: Müminlerden oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" buyurdu. Hz. Peygamber'in (sav) arkasında bulunan İbn Ümmü Mektûm “ey Allah'ın Rasulü, ben çok zarardayım” dedi. Bunun üzerine hemen orada ayetin devamı "Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz" nazil oldu
Bize Ebu Nuaym, ona Şeybân, ona Yahya, ona da Ebu Seleme'nin rivayet ettiğine göre, Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Nebi (sav) (bir gün) yatsı namazını kıldırırken, 'semiallahu limen hamideh (Allah, kendisine hamd edenleri işitir)' dedi ve peşinden secdeye gitmeden önce şöyle dua etti: "Allah'ım, Ayyaş b. Ebu Rabî'a'yı kurtar! Allah'ım, Seleme b. Hişam'ı kurtar! Allah'ım, Velid b. Velid'i kurtar! Allah'ım, mustaz'af (ezilen, hor görülen) müminleri kurtar. Allah'ım, Mudar kabilesi üzerindeki baskını şiddetlendir. Allah'ım, onların (bu) yıllarını Yusuf’un (as) yılları gibi (kıtlık) gibi yap."
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyâs), ona el-A’meş, ona Amr b. Mürre, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ebu Leheb şöyle dedi: “Ellerin kurusun bizi buraya bunun için mi topladın.” Bunun üzerine (Ebu Leheb’in elleri kurudu) ayeti nazil oldu.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Süfyân, ona Asım ve Abde, onlara da Zir b. Hubeyş şöyle söylemiştir: Übey b. Ka'b'a Muavvizeteyn'i sordum, bana şöyle dedi: Ben de Rasulullah'a (sav) sordum "Bana böyle bildirildi, ben böyle söyledim" buyurdu. Biz de Rasulullah'ın (sav) söylediği gibi söylüyoruz.