Giriş

Bize Süleyman b. Harb, ona Şu‘be, ona Amr b. Murre şöyle rivayet etmiştir: Ben (Ebu Vâil'e) “Bunu Abdullah’tan sen (bizzat) işittin mi?” dedim. (Ebu Vâil) “Evet” dedi ve hadisi merfu olarak (Rasulullah’a nisbet ederek) şöyle rivayet etti: "Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı Allah, gizli, aşikar bütün hayasızlıkları haram kılmıştır. Allah’tan daha çok övülmeyi seven kimse de yoktur, bundan dolayı O kendi zatını övmüştür."


    Öneri Formu
31901 B004637 Buhari, Tefsir, (A'raf) 1

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe rivayet ettiğine göre Abdullah b. Abbâs (ra) şöyle demiştir: Uyeyne b. Hısn b. Huzeyfe Medine'ye gelip kardeşinin oğlu Hur b. Kays'ta misafir oldu. Hur b. Kays, Hz. Ömer'in kendisine yakın tuttuğu (değer verdiği) kimselerdendi. Genç olsun yaşlı olsun kurrâ (Kur'ân-ı Kerîm hafızları ve âlimleri), Hz. Ömer'in yanında bulunan ve onun istişare ettiği kimselerdi. Uyeyne yeğeni Hur'a: "Yeğenim! senin müminlerin emiri nezdinde itibarın var. Benim için ondan izin iste." dedi. O da: "Senin için izin isteyeceğim" diye cevap verdi. Hur, amcası için izin isteyince Hz. Ömer ona kendisiyle görüşmesi için izin verdi. (Uyeyne) Hz. Ömer'in yanına girince "Dikkat et ey Hattab'ın oğlu (Ömer)! Sen bize bol bol vermiyor ve aramızda adaletle hükmetmiyorsun" dedi. Hz. Ömer (ra) bu sözlere kızdı ve onu cezalandırmayı istedi. Hur b. Kays araya girip "Ey Müminlerin emiri! Allah Peygamber'ine 'Affı tercih et, iyiliği emret ve cahillerden (ahlakı bozuk ve küstahlardan) yüz çevir' buyurmuştur. Bu da (Uyeyne) küstah bir insandır." Allah'a yemin olsun ki, Hur bu ayeti okuyunca Hz. Ömer ileri gitmedi. (Zaten Hz. Ömer) Allah'ın kitabına çok sıkı bir şekilde bağlıydı.


    Öneri Formu
31925 B004642 Buhari, Tefsir, (A'raf) 5


    Öneri Formu
31779 B004634 Buhari, Tefsir, (Maide) 7


    Öneri Formu
31929 B004644 Buhari, Tefsir, (A'raf) 5

Bize Abdullah, ona Süleyman b. Abdurrahman ve Musa b. Harun, onlara Velid b. Müslim, ona Abdullah b. Alâ b. Zebr, Büsr b. Ubeydullah, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona da Ebu Derdâ şöyle rivayet etmiştir: Ebu Bekir ve Ömer tartışırken Ebu Bekir Ömer'i sinirlendirmiş, Ömer de sinirli bir şekilde oradan ayrılmıştı. Sonra Ebu Bekir, Ömer'in peşinden giderek kendisini bağışlamasını istemiş, Ömer bağışlamamış hatta kapısını Ebu Bekir'in yüzüne kapatmıştı. Ebu Derdâ der ki: Bunun üzerine Ebu Bekir Rasulullah'ın (sav) yanına geldi. O sırada biz de oradaydık. Rasulullah (sav) "sizin bu arkadaşınız kendisini tehlikeli bir şeye atmış" dedi. Ebu Derdâ der ki: Ömer de Ebu Bekir'i affetmemesinden piş­man olup geldi, selam vererek Hz. Peygamber'in yanına oturdu ve Rasulullah'a (sav) kendisiyle Ebu Bekir arasında olanları anlattı. Ebu Derdâ der ki: Rasulullah öfkelendi. Ebu Bekir de “ey Allah'ın Rasulü, vallahi bu konuda ben Ömer'den daha çok ileriye gittim” demeye başladı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şimdi sizler benim için arkadaşımı terk mi ediyorsunuz, şimdi sizler benim için arkadaşımı terk mi ediyorsunuz. Ben size 'ey insanlar ben sizlerin tamamına gönderilmiş Allah'ın elçisiyim' demiştim sizler 'yalan söylüyorsun' demiştiniz de Ebu Bekir ise 'doğru söylüyorsun' demişti."


    Öneri Formu
31922 B004640 Buhari, Tefsir, (A'raf) 3

Bize İshak, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İsrailoğulları'na: (Beytulmakdis) kapısından secde ediciler olarak (tevazu ile) giriniz ve Hıtta (Yâ Rabb, dileğimiz günahımızı affetmendir) deyiniz de günahlarınızı sizin lehinize mağfiret edelim, denildi. Onlar ise bu emri ters çevirdiler de, kıçları üzerinde sürünerek girdiler ve (Hıtta yerine) Habbetun fî şearatin (Kıl çuval içinde tane) sözünü söylediler."


    Öneri Formu
31924 B004641 Buhari, Tefsir, (A'raf) 4

Bize Hasan b. Abdülaziz, ona Abdullah b. Yahya, ona Hayve, ona Bekir b. Amr, ona Bükeyr, ona da Nâfi şöyle demiştir: Bir adam İbn Ömer'e (r.anhuma) geldi ve “ey Ebu Abdurrahman! Allah'ın Kitabı'nda zikrettiği "Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa..." (Hucurât, 49/9) ayetini işitmedin mi? Allah'ın Kitabı'nda zikrettiği üzere, seni Müslümanlar arasındaki savaşa katılmaktan men eden şey nedir?” diye sordu. İbn Ömer de “Ey kardeşimin oğlu! Allah'ın "Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona öfkelenmiştir, ona lanet etmiştir ve ona çok büyük bir azâb hazırlamıştır." (Nisâ, 4/93) buyruğunu dikkate alarak savaşmaktan uzak durmak bana bu ayeti dikkate alarak savaşmaktan daha sevimlidir” dedi. Bu cevap üzerine o kimse “Şüphesiz ki Allah "bir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın..." (Bakara, 2/193) buyuruyor” dedi. Bunun üzerine İbn Ömer “Biz, Rasulullah (sav) zamanında o savaşı müşriklere karşı yapmıştık. Müslümanlar o zaman sayıca azdı. Kişi dininden dolayı baskıya maruz kalır; Müşrikler onu ya öldürür ya da onu zincire vururlardı. Nihayet Müslümanlar çoğaldı, artık hiçbir fitne kalmadı” dedi. Bunun üzerine o (Haricî) kişi, İbn Ömer'in, savaş konusunda kendisiyle aynı görüşte olmadığını görünce “peki, Ali ve Osman hakkında­ki görüşün nedir?” dedi. İbn Ömer de “Ali ve Osman hakkındaki görüşüme gelince; Allah, Osman'ı affetmiştir. Fakat siz onu affetmek istemediniz. Ali'ye gelince; O, Rasulullah'ın amcasının oğlu ve kı­zının kocasıdır.” Sonra eliyle Fâtıma'nın mezarına işaret ederek “İşte şu, Peygamber'in kızıdır” veya “O'nun kızı işte şu gördüğünüz yerdedir” dedi.


    Öneri Formu
31954 B004650 Buhari, Tefsir, (Enfâl) 5


    Öneri Formu
31927 B004643 Buhari, Tefsir, (A'raf) 5


    Öneri Formu
31935 B004645 Buhari, Tefsir, (Enfâl) 1


    Öneri Formu
31940 B004646 Buhari, Tefsir, (Enfâl) 1+