10631 Kayıt Bulundu.
Bize Adem, ona Şu'be, ona Mansur, ona Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir: Ben İbn Abbâs'a Yüce Allah'ın "Onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere cehennemdir" (Nisa, 93) ayetini sordum, “kasten insan öldürenin tövbesi yoktur” dedi. Yine ona, zikri celil olan Allah'ın "Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa, ağır bir cezaya çarptırılır. (…) Ancak tövbe edip inanan ve salih ameller işleyenler müstesna" (Furkan, 68-70) kavlini sordum. “bu ayet, Cahiliye devri (müşrikleri) hakkındadır” dedi.
Açıklama: Nisâ suresindeki ilgili ayet: "Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır." (Nisâ, 4/93)
Açıklama: İlgili ayet: "Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebedî kalmak üzere cehennemdir..." (Nisâ, 4/93)
Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğiyâs), ona A'meş, ona Müslim, ona Mesrûk, ona da Abdullah şöyle demiştir: Beş mucize olup bitmiştir: Duhân, Kamer, Rûm, Batşe ve "fe-sevfe yekûnu lizâma" (Furkân,77) ayetinde geçen Lizam.
Açıklama: "Duhân": Kureyş'in kıtlık azabıyla karşı karşıya kalması ve açlıktan dolayı yerden göğe doğru uzanan bir duman görmesi; "Rûm": Rumların, İranlılara mağlup olmalarının ardından bir kaç içinde tekrar galip gelmeleri; "Kamer" Ayın ikiye yarılması; "Batşe": Büyük Bedir harbinde müşriklerin yakalanıp öldürülmeleri; "Lizâm": Bedir'de müşriklerin esir edilmesi.
Bize Sa'd b. Hafs, ona Şeybân, ona Mansur, ona Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Ebzâ bana “İbn Abbas'a "Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir." (Nisâ, 4/93) ayeti ile "Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa, ağır bir cezaya çarptırılır. Kıyamet günü ona verilecek azap kat kat katlanacak ve onun içinde hor ve hakir olarak ebediyen kalacaktır." (Furkân, 25/68,69) ayetlerini sor” dedi. Ben de sordum, İbn Abbas şöyle cevap verdi: Bu ayet indiği zaman Mekkeliler “Gerçekten bizler (putları) Allah'a denk tutup ortak kıldık, Allah'ın haram kıldığı canı haksız olarak öldürdük ve çirkin işler yaptık” dediler. Sonra da Allah "Ancak tevbe edip inanan ve sâlih ameller işleyenler müstesnâ. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirecektir. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir." (Furkân, 25/70) ayetini indirdi.
Bize Abdân, ona babası (Osman b. Cebele), ona Şu'be, ona Mansur, ona da Saîd b. Cubeyr şöyle demiştir: Abdurrahman b. Ebzâ bana, şu iki ayeti İbn Abbâs'tan sormamı emretti: "Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir" (Nisa, 93) ve "Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen kimselerdir" (Furkan, 68) Ben de sordum İbn Abbas “Bu ayetin (Nisa, 93) hükmünü hiçbir şey kaldırmadı Furkan, 68 ise Müşrikler hakkında indi” dedi.
Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğiyâs), ona A'meş, ona Amr b. Mürre, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: "Sen en yakın akrabanı uyar" ayeti indiği zaman Peygamber (sav) Safa Tepesi üzerine çıkıp "Ey Fihr oğulları! Ey Adiyy oğulları!" diye oymak oymak bütün Kureyş soylarını, yanına toplanıncaya kadar, çağırmaya başladı. Çağrılanlardan herhangi biri oraya gitmeye güç yetiremediği zaman, ne olduğunu öğrenmek üzere yerine bir elçi gönderirdi. Ebu Leheb ve Kureyş geldi. Hz. Peygamber (sav) "ben size şu vadide birtakım düşman süvarileri vardır, sizin üzerinize baskın yapmak istiyorlar diye haber versem, ne dersiniz? Bana inanır mısınız?" dedi. Topluluk “evet inanırız. Çünkü biz senden bu güne kadar sadece doğruluk gördük” dediler. Hz. Peygamber "öyleyse ben, şiddetli bir azabın öncesinde sizleri uyaran bir uyarıcıyım" dedi. Bunun Ebu Leheb “Yazık sana! kalan ömrün hüsranla geçsin. Bizleri bunun için mi burada topladın?” dedi. Bu sözleri üzerine şu sure indi: "Ebu Leheb'in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu (helak oldu). Ona ne malı, ne kazandığı fayda vermedi... " (Tebbet Suresi, 1-5)
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Allah (ac) "En yakın akrabalarını uyar" ayetini (Şuarâ, 214) indirince Rasulullah (sav) kalkıp "Ey Kureyş ahalisi! (iman ederek) canlarınızı (Allah'tan) satın alın! Şüphesiz ben Allah'tan (gelecek bir azabı) hiç bir şeyle sizden def edemem. Ey Abdümenâf oğulları! Şüphesiz ben Allah'tan (gelecek bir azabı) hiç bir şeyle sizden def edemem! Ey Abbas b. Abdülmuttalib! Şüphesiz ben Allah'tan (gelecek bir azabı) hiç bir şeyle senden def edemem! Ey Rasulullah'ın halası Safiyye! Şüphesiz ben Allah'tan (gelecek bir azabı) hiç bir şeyle senden def edemem! Ey Muhammed'in kızı Fatıma! Malımdan dilediğini iste ama ben Allah'tan (gelecek bir azabı) hiç bir şeyle senden def edemem" buyurdu. Esbağ, rivayeti İbn Vehb'ten, o Yunus'tan, o da İbn Şihâb'tan nakletmekle Ebu Yemân'a mütabaatta bulunmuştur.