10631 Kayıt Bulundu.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyub, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etti: Bu Hicâb ayetini herkesten en iyi bilen benim. Zeyneb bt. Cahş, Rasulullah'a (sav) gönderildiği zaman, Zeyneb evde Rasulullah'ın (sav) yanında idi. Rasul-i Ekrem (sav) yemek yaptı ve halkı yemeğe çağırdı. İnsanlar, yemekten sonra oturup konuşmaya koyuldular. Peygamber (sav), (onların çıkıp gitmeleri için) dışarı çıkmaya, sonra (yine Zeyneb'in odasına) dönmeğe başladı. Onlar ise hâlâ oturmuş konuşuyorlardı. Bunun üzerine Yüce Allah (cc), “Ey iman edenler! Peygamberin evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin; fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğe hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız, Peygamber'i rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez" (el-Ahzâb 33/53) mealindeki ayeti “Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin” cümlesine kadar indirdi. Bunun akabinde (kapı) perdesi indirildi, oturanlar da kalkıp gittiler.
Bize İshâk b. Mansûr, ona Abdullah b. Bekir es-Sehmî, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) Zeyneb bt. Cahş ile evlendiği zaman insanlara düğün ziyafeti verip ekmek ve et yedirdi. Sonra zifaf gecesinin sabahında yapageldiği gibi, müminlerin annelerinin hücrelerine doğru çıkıp onlara selam veriyor, dua ediyor, onlar da kendisine selam veriyor ve dua ediyorlardı. Peygamber (sav), bu dolaşmadan kendi evine döndüğü zaman sohbete dalmış iki kişi gördü. Efendimiz (sav), onların [lafa daldıklarını] görünce tekrar evinden geriye döndü. Bu sırada o iki kişi de Rasulullah’ın (sav) kendi evinden çıktığını görünce derhal yerlerinden fırladılar. Bu iki kişinin çıkışlarını Ona (sav) ben mi haber verdim, yoksa başkası tarafından mı haber verildi bilmiyorum. Akabinde [Efendimiz (sav)] döndü ve eve girdi ve benimle kendisi arasına kapının perdesini sarkıtıp indirdi. Ve (bu sırada) Hicâb ayeti indirildi. Ve İbn Ebu Meryem şöyle dedi: Bize Yahya b. Eyyub, ona da Humeyd et-Tavîl, Enes’ten Rasul-i Ekrem’e (sav) dair şunları işittiğini haber verdi.
Bize Habbân b. Musa, ona Abdullah, ona Asım el-Ahvel, ona da Muâze, Aişe’nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hanımlarından dilediğinin sırasını erteleyebilir, dilediğini yanına alabilirsin. Bir süre uzak durduklarından da arzu ettiğini tekrar yanına almakta senin için bir sakınca yoktur." (Ahzâb, 51) ayeti indikten sonra, Rasulullah (sav) biz eşlerinden birinin nöbetinde diğerinin yanına gitmek istediğinde izin isterdi. (Muâze der ki:) Ben Âişe'ye “siz Rasulullah'a (sav) ne cevap verirdiniz?” diye sordum, o da şu cevabı verdi: ben de “eğer izin vermek benim hakkım ise, hiçbir kimseyi sana tercih etmek istemem” derdim. Abbâd b. Abbâd bu hadisin Asım'dan rivayetinde Abdullah b. Mübârek'e mutâbaat etmiştir.
Bize Said b. Yahya, ona babası (Yahya b. Said), ona Mis'ar, ona Hakem, ona İbn Ebu Leyla, ona Ka'b b. Ucra'nın (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber'e Ey Allah'ın Rasûlü! Sana selam vermeyi biliyoruz. Fakat salât nasıldır? diye soruldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allâhumme salli alâ Muhammedin ve ala âli Muhammedin kemâ salleyte alâ âli İbrâhîme inneke hamîdun mecîdun. Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ âli İbrâhîme inneke hamîdun mecîd. (Ey Rabbim! Muhammed'e ve Muhammed'in ailesine salât eyle! Nitekim Sen İbrahim'in ailesine salât etmiştin. Şüphe yok ki, Sen Hamîdsin (çok övülen), Mecîdsin (yüksek kerem ve şeref sahibi olan). Ey Rabbim! Muhammed'e ve Muhammed ailesine, İbrahim ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle!) deyiniz."
Bana Zekeriya b. Yahya, ona Ebu Usame, ona Hişam b. Urve, ona da Urve b. Zübeyr, Aişe’nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Sevde bt. Zem'a, örtü ayeti indikten sonra bir ihtiyacı için evinden dışarı çıkmıştı. Sevde iri yapılı bir kadındı. Bu sebeple kendisini tanıyanlara (örtülü olsa da) gizli olmazdı (tanırlardı). Bu defa Ömer b. Hattâb onu dışarıda gördü ve "ey Sevde, vallahi sen bize tanınmayacak (bir yapıda) değilsin. Bir bak bakalım, sen ne halde evinin dışına çıkıyorsun?" dedi. Aişe (rivayetine devamla) der ki: Bunun üzerine Sevde evine döndü. O sırada Rasulullah benim odamda idi, akşam yemeği yemekteydi, elinde de etli bir kemik vardı. Bu hâlde iken Sevde içeri girdi ve "ey Allah'ın Rasulü, ben bir kısım ihtiyacım için evimden çıkmıştım. Ömer bana şöyle şöyle söyledi" dedi. Aişe devamla der ki: Bunun üzerine Allah, Peygamber'ine vahiy gönderdi. Sonra vahiy hâli üzerinden kalktı ve kemik elinde olduğu hâlde ve onu yere koymaksızın Sevde'ye "Siz kadınlara kendi ihtiyaçlarınız için evlerinizden dışarı çıkmanıza izin verilmiştir" buyurdu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona İbn Hâd, ona Abdullah b. Habbâb, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: Biz “Ey Allah'ın Rasulü, sana nasıl selam vereceğimiz belli ama sana nasıl salât edeceğiz?” diye sorduk. Rasulullah (sav) "Allâhûmme salli alâ Muhammedin, abdike ve rasûlike, kemâ salleyte alâ âli İbrâhîme. Ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin, kemâ bârekte alâ âli İbrâhîme (Allah'ım, İbrahim'in ailesine, soyuna ve müntesiplerine salât ettiğin gibi kulun ve rasulün Muhammed'e de salât et. İbrahim'in ailesine, soyuna ve müntesiplerine bereket ihsan eylediğin gibi, Muhammed'e ve onun ailesine, soyuna ve müntesiplerine de bereket ihsan eyle) şeklinde deyiniz" buyurdu. Ebu Salih, Leys'ten "alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ âli İbrâhîme..." şeklinde rivayet etmiştir. Bize İbrahim b. Hamza, ona İbn Ebu Hâzım ve ed-Derâverdî, o ikisine Yezîd "Kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve bârik alâ Muhammedin ve âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve âli İbrâhîme" şeklinde rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Muahmmed b. Hazım, ona A'meş, ona Amr b. Mürra, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir gün Safâ Tepe'sine çıktı ve "Yâ sabâhâh! (uyanın ey Kureyş)" diye seslendi. Kureyşliler onun yanına toplandılar ve “ne oldu” dediler. Hz. Peygamber (sav) onlara "Ben düşmanın size sabah yada akşam baskın yapacağını haber versem ne dersiniz? Bana inanır mısınız?" buyurdu. Onlar da “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Öyleyse ben şiddetli bir azabın öncesinde sizleri uyaran kişiyim" buyurdu. Ebu Leheb “Yazık sana! Bizi buraya bunun için mi topladın!” dedi. Bunun üzerine "Tebbet yedâ Ebî Leheb" suresi nazil oldu.