10631 Kayıt Bulundu.
Açıklama: Söz konusu ayeti okuma eyleminin merfû mu yoksa mevkûf mu olduğu hususunda tarikler arasında farklılık bulunmaktadır. Buharî, bu tariki zikretmekle söz konusu ihtilafa dikkat çekmek istemiştir.
Bize Abdullah ibn Mesleme, ona Mâlik, ona Zeyd b. Eslem, ona babası (Eslem) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), seferlerinden birinde geceleyin, yanında Ömer b. Hattâb da varken yürüyordu. Bu sırada Ömer b. Hattâb, Rasulullah'a bir şey sordu. Fakat Rasulullah (sav) Ömer'e cevap vermedi. Ömer sonra yine sordu. Rasulullah (sav) yine cevap vermedi. Sonra Ömer bir daha sordu. Rasulullah (sav) yine cevap vermedi. Bunun üzerine Ömer b. Hattâb kendi kendine “Anası Ömer'i kaybetsin, üç kere üst üste Rasulullah'a soru sordun da Rasulullah (sav) hiçbirinde sana cevap vermedi” dedi. Ömer der ki: Bunun üzerine ben devemi hareket ettirip sürdüm. Sonra hakkımda ayet inmesinden korkarak insanların önüne geçtim. Ancak çok geçmeden beni çağıran birisinin sesini duydum, kendi kendime “şimdi hakkımda Kur'an inmiş olmasından hakikaten korkmaktayım” diyerek Rasulullah'ın huzuruna geldim ve kendisine selâm verdim. Rasulullah (sav) "bu gece bana bir sure indirildi ki yemin olsun o sure bana, üstüne güneş doğan her şeyden daha çok sevimlidir" buyurdu. Sonra Rasulullah "Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik" (Fetih) Suresini okudu.
Bize Müslim b. İbrahim, ona Şu'be, ona Muâviye b. Kurra, ona da Abdullah b. Mugaffel şöyle demiştir: Ben Mekke'nin fethi günü Rasulullah'ı dişi devesi üzerinde, sesini kah alçaltıp kah yükselterek nağmeli bir şekilde Fetih Suresi'ni okurken gördüm. Muâviye der ki: İnsanların etrafıma toplanmayacağını bilsem, ben de Abdullah b. Mugaffel'in (Rasulullah'ın (sav) okuyuşunu göstermek üzere) nağmeli okuduğu gibi okurdum.
Bize Hasan b. Abdulaziz, ona Abdullah b. Yahya, ona Hayve, ona Ebu Esved, ona Urve, ona da Aişe (r.anhâ) şöyle söylemiştir: Allah'ın Peygamberi (sav) geceleyin namazda ayakları şişinceye kadar ayakta dururdu. Bunun üzerine Hz. Aişe ona 'Ya Rasulallah! Allah senin geçmiş gelecek günahlarını affettiği halde neden bu kadar kendini zorlayarak ibadet ediyorsun?' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şükreden bir kul olmak istemeyeyim mi?" Yaşı ilerlediğinde oturarak namaz kılardı. Rükû yapmak istediğinde ayağa kalkar, bir müddet okur (kıraat), sonra rükû yapardı."
Bize Abdullah, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona Hilal b. Ebu Hilal, ona Atâ b. Yesâr, ona da Abdullah b. Amr b. Âs (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Kur'an'da geçen "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı gönderdik" (Ahzâb, 45) ayeti Tevrat'ta da geçmektedir: "Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı ve ümmîlere koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve peygamberimsin! Seni mütevekkil olarak isimlendirdim. Sen, öfkeli, sert, çarşı-pazarda bağırıp çağıran biri değilsin. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez, aksine bağışlar ve hataları görmezden gelirsin. Yoldan çıkmış kavim “Allah'tan başka ilah yoktur” deyinceye ve bu sayede kör gözler, sağır kulaklar ve kilitli kalpler açılıncaya kadar Allah onun canını almayacak."