10631 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya b. Said, ona Humeyd, ona Enes ona da Hz. Ömer şöyle rivayet etmiştir: Üç husustaki dileğime Rabbim muvafakat etti. Ben "ey Allah'ın Rasûlü, Makam-ı İbrahim'i namazgah edinseniz" dedim, (İbrahim'in makamını namazgâh edinin. -Bakara, 2/125- ayeti indi.) Yine ben "ey Allah'ın Rasûlü, yanınıza yanınıza iyi (kalbi temiz) insan da giriyor, kötü insan da. Müminlerin annelerine emretseniz de örtünseler" dedim Bunun üzerine Allah Hicap ayetini (Ahzâb, 33/59) indirdi. Hz. Ömer devamla şöyle dedi: Bana Hz. Peygamber'in (sav) bazı hanımlarına darıldığı haberi geldi. Hemen ben onların yanına gidip "ya bu hırçınlığa son verirsiniz, yahut iyi biliniz ki Allah, sizin yerinize Rasûlü'ne sizden daha hayırlı hanımlar verir" dedim. Sonra (Peygamber'in) hanımlarından birisinin yanına vardığımda bana "ey Ömer! Allah Rasûlü (sav), kadınlarına öğüt vermez mi ki, sen onlara vaaz vermeye kalkışıyorsun?" diye bana çıkıştı. Bunun üzerine de Allah : "Eğer sizi boşayacak olursa rabbi ona, sizin yerinize sizden daha iyi olan, Allah’a teslimiyet gösteren, yürekten inanan, içtenlikle itaat eden, tövbe eden, kulluk eden, dünyada yolcu gibi yaşayan, dul ve bâkire eşler verebilir." (Tahrîm, 66/5) ayetini indirdi Yine bize İbn Ebu Meryem, ona Yahya b. Eyyûb, ona Humeyd, ona Enes, ona da Ömer aynı hadisi rivayet etmiştir.
Bize Yahya, ona Veki, ona İsmail b. Ebu Halid, ona da Amir eş-Şa'bî, Mesruk şöyle demiştir: "Ben Aişe'ye (r.anha) 'Anacığım! Hz. Muhammed (sav) Rabb'ini gördü mü?' diye sordum, bana 'bu söylediğin sözden ötürü tüylerim diken diken oldu, ürperdim. Sen şu üç şeyi nasıl bilmezsin! her kim onları sana söylerse muhakkak yalan söylemiştir: Her kim Muhammed (sav), Rabb'ini gördü derse, muhakkak yalan söylemiştir' dedi, sonra da 'Gözler O’nu idrak edemez, halbuki O gözleri idrak eder. O en ince şeyleri bilir ve her şeyden haberdardır.' (En'âm,103) ve 'Herhangi bir beşer ile Allah’ın konuşması ancak vahiy ile yahut perde arkasından ya da bir elçi gönderip, izni ile, dilediğini vahyetmesi şeklinde olabilir. Muhakkak ki O çok yücedir, engin hikmet sahibidir.' (Şûrâ, 51) ayetlerini okudu. Hz. Aişe devam ederek 'Her kim sana, yarın ne olacağını bilirim derse, muhakkak yalan söylemiştir' dedi, ardından 'Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez' (Lokman, 34) ayetini okudu. Sonra da 'Her kim sana Rasulullah'ın (sav) vahiyden herhangi bir şey gizlediğini söylerse, muhakkak yalan söylemiştir' dedi ve 'Ey Rasul! Rabbinden Sana indirileni tebliğ et. Eğer böyle yapmazsan elçilik görevini yerine getirmiş olmazsın' (Mâîde: 67) ayetini okudu. Ama Hz. Peygamber (sav) Cebrail'i asli suretinde iki defa gördü' dedi."
Bize Ubeydullah b. Musa, ona İsrail, ona Musa b. Ebu Aişe, Said b. Cübeyr'e Allahu teâlânın 'Dilini hareket ettirme...'(Kıyâme, 75/16) ayeti hakkında soru sorduğunu; Said b. Cübeyr'in ise İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'e vahiy indiğinde dudaklarını oynatırdı. Bunun üzerine ona 'Dilini hareket ettirme' (Kıyâme, 75/16) denildi. -Hz. Peygamber vahiyden bir şeyleri kaçırmaktan korkuyordu. 'Şüphesiz onu toplamak ve okutmak bize düşer.'(Kıyâme, 75/17) yani senin göğsünde toplamak ve sen okuyasın diye de okumak (bize düşer). 'Onu okuduğumuz vakit'(Kıyâme, 75/18) Yani ona Kur'an indirildiğinde 'Sen onun kıraatine uy. Sonra onu açıklamak da bize düşer'(Kıyâme, 75/18-19) Yani onu senin diline göre açıklama (bize düşer).
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Hz. Aişe söyle şöylemiştir: Hicâb (emri) indikten sonra süt babam Ebu Kuays'ın kardeşi Eflah beni ziyarete gelip izin istedi. Ben, bu konuda Hz. Peygamber'den (sav) müsaade gelinceye kadar ona izin veremem. Çünkü beni Eflah'ın kardeşi Ebu Kuays emzirmedi. Beni Ebu Kuays'ın hanımı emzirdi, dedim. Bunun akabinde Hz. Peygamber (sav) yanıma geldi. Ben ona: 'Ya Rasulullah (sav)! Ebu Kuays'ın kardeşi Eflah gelip benden izin istedi. Ben de senin müsaaden olmadan izin vermekten çekindim, dedim. Hz. Peygamber (sav): "Süt amcana izin vermene mani olan nedir?" buyurdu. Ben de 'Ey Allah'ın Rasulü (sav)! Beni emziren erkek değildir, ancak beni Ebu Kuays'ın hanımı emzirdi' dedim. Rasulullah (sav) bana "Ona izin ver, çünkü o senin amcandır, Allah iyiliğini versin!" buyurdu. Hadisin ravisi Urve şöyle dedi: İşte (Rasulullah'ın (sav) söylediği bu "Amcana izin ver" sözünden dolayıdır ki, Hz. Aişe, 'Neseb yönünden haram kılınan süt emmeden dolayı da haramdır' derdi.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona A'meş, ona İbrahim, ona Esved, ona Abdullah şöyle demiştir: "Hz. Peygamber ile bir mağarada beraberken 've'l-mürselâti' (Mürselat) suresi indi. Hz. Peygamber bu sureyi okuyordu. Hz. Peygamber'in ağzı henüz bu sure ile ıslakken onun ağzından bu sureyi aldım. O esnada bir yılan bize doğru sıçradı. Hz. Peygamber 'Yılanı öldürün' dedi. Biz yılanı öldürmeye çalışırken yılan kaçtı. Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Siz onun şerrinden korunduğunuz gibi o da sizin şerrinizden korundu.' dedi." Ömer [b. Hafs] şöyle dedi: 'Bu rivayeti babamdan Mina'da bir mağarada öğrendim.'
Bize Yahya, ona Vekî, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman, ona Hz. Ali şöyle söylemiştir: Biz Rasulullahla (sav) oturuyorken şöyle buyurdu: "Hepinizin cehennem ya da cennetteki mekanı (takdir edilmiş) yazılmıştır." Biz dedik ki, Ya Rasulallah! Öyle ise buna dayanıp, güvenemez miyiz? yani (bizim amel etmemize ne gerek var). Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Sizler amel edip çalışın. Çünkü herkes (niçin yaratıldıysa), o kendisine kolaylaştırılmıştır." Hz. Peygamber (sav) bundan sonra şu ayetleri okudu: 'Kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana iletiriz. Ama kim de cimrilik eder, müstağni olur ve güzel karşılığı yalanlarsa biz onu zora sokarız." (Leyl/92, 5-10).