6747 Kayıt Bulundu.
Açıklama: Katâde ile Ebu Said el-Hudri arasında inkıta' vardır.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir; (T) Bize Hennâd b. Serî, ona Ebu Muaviye, (Metin Hennâd'a ait), ona el-A'meş, ona Minhal, ona Zazân, ona da Bera b. Azib şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile Ensar'dan bir adamın cenazesinde bulunarak defnetmek üzere Baki mezarlığına doğru yola çıktık. Daha kabrin kazılması tamamlanmadan kabre vardık. Rasulullah (sav) oturdu, kabrin etrafına biz de oturduk. Sanki başlarımızın üzerinde birer kuş varmış gibi (sakin duruyor) idik. Hz. Peygamber (sav) elindeki bir çöple yeri karıştırıyordu. Derken başını kaldırıp iki ya da üç defa 'kabir azabından Allah'a sığının' buyurdu. [Cerir'in rivayetinde burada şu ilave vardır:] Hz. Peygamber (sav) 'Muhakkak ki defnedenler, dönüp giderlerken, cenaze onların ayak seslerini işitir. O sırada kendisine 'Rabbin kimdir? Dinin nedir, peygamberin kimdir?' diye sorulur. [Hennâd'ın rivayetine göre:] İki melek gelir, Onu oturtur ve 'Rabbin kimdir?' derler. 'Rabbim Allah'tır' der. Sonra ona 'Dinin nedir?' derler. 'Dinim İslam'dır' der. Sonra 'Şu size gönderilen adam da kimdir?' diye sorarlar. Ölen kişi 'Salat ve selam üzerine olsun, O Allah'ın Rasulü'dür' cevabını verir. Sonra 'Bunu sana öğreten nedir?' derler, o da 'Ben Allah'ın Kitabını okudum, ona inandım ve tasdik ettim' der. [Cerir'in rivayetinde şu ilave vardır:] Aziz ve Celil Allah'ın 'Allah inananları dünya hayatında da ahirette de sağlam bir sözle tespit eder' [İbrahim (14/27] ayeti buna işaret eder. [Raviler ittifakla şöyle devam ettiler:] Hz. Peygamber (sav) sözlerine devamla şöyle buyurdu: Bunun üzerine gökten bir münadi 'Kulum doğru söyledi. Ona cennetten bir yer hazırlayınız ve ona cennete bir kapı açınız' der. Hemen arkasından o kula (cennetin) esintisi ve hoş kokusu gelmeye başlar ve daha kabrinde iken ufku, gözünün alabildiği kadar açılıp genişler." "Kafire gelince, Hz. Peygamber (sav) kafirin ölümünü anlattı ve şöyle buyurdu: Muhakkak ki kafirin ruhu da cesedine iade edilir. Sonra ona iki melek gelip onu oturtarak kendisine 'Rabbin kimdir?' derler O hık-mık edip 'bilmiyorum' cevabını verir. Bunun üzerine 'Dinin nedir?' derler yine hık-mık ederek 'bilmiyorum' der. Sonra 'Size gönderilen adam da ne oluyor?' derler. Yine hık-mık edip 'bilmiyorum' cevabını verir. Bunun üzerine gökten bir münadi 'Yalan söylüyor, ona cehennemden bir yer hazırlayınız. Cehennem elbiselerinden bir elbise giydirin. Ve ona Cehenneme bir kapı açınız diye seslenir. O sırada (cehennemin) sıcağı yakıcı havası kendisine gelmeye başlar. Kabri kendisine öyle bir daraltılır ki kaburga kemikleri birbirine girer. [Cerir'in rivayetinde şu ilave vardır:] Sonra ona, yanında demirden bir tokmak olan, kör ve dilsiz biri musallat edilir. Eğer o tokmak dağa vurulsa dağ toz haline gelir. O tokmağı, kafire öyle bir vurur ki, kafir toz haline gelir. O vuruşu insan ve cin dışında, doğu batı arası (olan her varlık) işitir. Sonra onun ruhu kendisine iade edilir."
Bize Yakub b. İbrahim ve Humeyd b. Mesade, ona İsmail b. İbrahim, onlara Yunus, ona da Hasan şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Aişe (cehennem) ateşini hatırlayıp da ağladı. Rasulullah (sav) 'seni ağlatan nedir?' diye sorunca '(cehennem) ateşini hatırladım, bu yüzden ağlıyorum. Siz kıyamet gününde hane halkınızı hatırlayacak mısınız?' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Üç yer vardır ki orada kimse kimseyi hatırlamaz: Mizanda, ameller tartılırken terazisinin hafif mi yoksa ağır mı geldiğini öğreninceye kadar; amel defteri verilirken 'alın kitabımı okuyun' [Hakka, 69/19] sözü söylendiği sırada, kitabını sağından mı, solundan mı yoksa arkasından mı alacağını öğreninceye kadar; Sırat köprüsü cehennemin üstüne kurulduğunda, sırat köprüsünden geçerken." [Yakub'un Yunus'tan (عَنِ sığasıyla) rivayet ettiği hadisin metni de budur.]