10631 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona Amr b. Yahya el-Mâzinî, ona babası (Yahya b. Umâre), ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Yahudiler'den bir adam, yüzüne tokat atılmış bir halde Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve “ey Muhammed, ashabından, Ensar'lı bir adam yüzüme tokat vurdu” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "onu çağırın" buyurdu. Hemen o adamı çağırdılar. Hz. Peygamber (sav) "bunun yüzüne neden tokat attın?" diye sordu. O sahabi de “ey Allah'ın Rasulü, ben, Yahudiler'in yanına uğramıştım. Bu adamın 'Hz. Musa'yı bütün insanlardan üstün kılan (Allah)'a yemin olsun' dediğini duydum. Sonra da 'Muhammed üzerine de mi?' dedim, tam o sırada beni bir öfke kapladı ve ona tokat attım' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Peygamberler arasında beni daha hayırlı kılmayınız. Çünkü kıyamet günü insanlar cansız yere düşecekler. İlk ayılan ben olacağım. Bu sırada ben Musa'yı Arş'ın sütunlarından birine tutunmuş olarak görürüm. Bilemiyorum artık, acaba Musa benden önce mi ayıldı, yoksa Tûr'daki ilk bayılması ile mi hesaba çekildi."
Bize İshak, ona Ravh, ona Şu'be, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona da Ebu Saîd b. Muallâ (ra) şöyle demiştir: Ben namaz kılarken Rasulullah (sav) bana uğradı ve beni çağırdı. Ben de namazı bitirinceye kadar O'nun yanına gitmedim, O'ndan sonra yanına gittim. Rasulullah (sav) "bana gelmene engel olan nedir? Allah: 'Ey iman edenler, sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allah'a ve Rasulü'ne icabet edin' buyurmadı mı?" dedi. Sonra da bana "bu mescitten çıkmadan önce, sana Kur'an'da değeri çok büyük olan bir sure öğreteceğim" buyurdu. Rasulullah (sav) tam mescitten çıkacağı zaman, kendisine verdiği sözü hatırlattım. Rasulullah (sav) "o sure seb'u'l-mesânî olan (Elhamdu lillahi Rabbi'l-alemîn) Fatiha'dır" buyurdu. Muâz der ki: Bize Şu'be, ona Hubeyb, ona Hafs, ona da Hz. Peygamber'in (sav) sahabesinden bir adam olan Ebu Saîd bu hadisi rivayet etmiştir.
Bize Yusuf b. Musa, ona Ebu Usame, ona A'meş, ona Amr b. Mürre, Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: "En yakın akrabanı" (ve onlardan ihlâsa erdirilen cemâatini) "uyar" (Şuarâ, 214) ayeti inince, Rasulullah (sav) Safâ Tepe'sine çıktı ve "Yâ sabâhâh! (uyanın ey Kureyş, baskın var)" diye seslendi. İnsanlar “Bu kimdir?” diyerek Hz. Peygamber'in yanına toplandılar. Peygamber (sav) onlara "Ne dersiniz? Ben size 'Şu dağın arkasından bir süvari birliği çıkacak' diye haber versem, bana inanır mısınız?" buyurdu. Onlar da “Biz senden bir yalan duymadık” dediler. Peygamber (sav) "Öyleyse ben şiddetli bir azabın öncesinde sizleri uyaran kimseyim" buyurdu. Ebu Leheb “Yazık sana! Bizi buraya bunun için mi topladın!” dedi sonra kalkıp gitti. Bunun üzerine "Tebbet yedâ Ebî Lehebin ve tebb" suresi indi. A'meş o gün bu ayeti "kad tebbe" şeklinde okumuştur
Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona İbn Cüreyc, ona da Süleyman el-Ahvel şöyle rivayet etmiştir: Mücâhid, İbn Abbâs'a “Sâd Sûresi'nde secde ayeti var mı?” diye sordu, İbn Abbas da “evet vardır” cevabını verdikten sonra, "Biz ona (yani İbrahim'e) İshâk'a ve Yakub'a ihsan ettik ve her birini hidayete erdirdik..." (Enâm, 84) ayetinden başlayarak "o hâlde sen de onların gittiği doğru yolu tutup o yola uy" (Enâm, 90) ayetine kadar okudu, ardından “o da (yani Davud (as) kendisine uyulan peygamberlerdendir” dedi. Yezid b. Harun, Muhammed b. Ubeyd ve Sehl b. Yusuf bu hadisi Avvâm'dan, o Mücahid'den şu eklemeyle rivayet etmişlerdir: “Ben İbn Abbâs'a bunu sordum” o da “Peygamberiniz de burada sayılan peygamberlere uyması emredilen kimselerdendir” dedi.
Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona İbn Cüreyc, ona da Süleyman el-Ahvel şöyle rivayet etmiştir: Mücâhid, İbn Abbâs'a “Sâd Sûresi'nde secde ayeti var mı?” diye sordu, İbn Abbas da “evet vardır” cevabını verdikten sonra, "Biz ona (yani İbrahim'e) İshâk'a ve Yakub'a ihsan ettik ve her birini hidayete erdirdik..." (Enâm, 84) ayetinden başlayarak "o hâlde sen de onların gittiği doğru yolu tutup o yola uy" (Enâm, 90) ayetine kadar okudu, ardından “o da (yani Davud (as) kendisine uyulan peygamberlerdendir” dedi. Yezid b. Harun, Muhammed b. Ubeyd ve Sehl b. Yusuf bu hadisi Avvâm'dan, o Mücahid'den şu eklemeyle rivayet etmişlerdir: “Ben İbn Abbâs'a bunu sordum” o da “Peygamberiniz de burada sayılan peygamberlere uyması emredilen kimselerdendir” dedi.
Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona İbn Cüreyc, ona da Süleyman el-Ahvel şöyle rivayet etmiştir: Mücâhid, İbn Abbâs'a “Sâd Sûresi'nde secde ayeti var mı?” diye sordu, İbn Abbas da “evet vardır” cevabını verdikten sonra, "Biz ona (yani İbrahim'e) İshâk'a ve Yakub'a ihsan ettik ve her birini hidayete erdirdik..." (Enâm, 84) ayetinden başlayarak "o hâlde sen de onların gittiği doğru yolu tutup o yola uy" (Enâm, 90) ayetine kadar okudu, ardından “o da (yani Davud (as) kendisine uyulan peygamberlerdendir” dedi. Yezid b. Harun, Muhammed b. Ubeyd ve Sehl b. Yusuf bu hadisi Avvâm'dan, o Mücahid'den şu eklemeyle rivayet etmişlerdir: “Ben İbn Abbâs'a bunu sordum” o da “Peygamberiniz de burada sayılan peygamberlere uyması emredilen kimselerdendir” dedi.
Bize Abdullah, ona Süleyman b. Abdurrahman ve Musa b. Harun, onlara Velid b. Müslim, ona Abdullah b. Alâ b. Zebr, Büsr b. Ubeydullah, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona da Ebu Derdâ şöyle rivayet etmiştir: Ebu Bekir ve Ömer tartışırken Ebu Bekir Ömer'i sinirlendirmiş, Ömer de sinirli bir şekilde oradan ayrılmıştı. Sonra Ebu Bekir, Ömer'in peşinden giderek kendisini bağışlamasını istemiş, Ömer bağışlamamış hatta kapısını Ebu Bekir'in yüzüne kapatmıştı. Ebu Derdâ der ki: Bunun üzerine Ebu Bekir Rasulullah'ın (sav) yanına geldi. O sırada biz de oradaydık. Rasulullah (sav) "sizin bu arkadaşınız kendisini tehlikeli bir şeye atmış" dedi. Ebu Derdâ der ki: Ömer de Ebu Bekir'i affetmemesinden pişman olup geldi, selam vererek Hz. Peygamber'in yanına oturdu ve Rasulullah'a (sav) kendisiyle Ebu Bekir arasında olanları anlattı. Ebu Derdâ der ki: Rasulullah öfkelendi. Ebu Bekir de “ey Allah'ın Rasulü, vallahi bu konuda ben Ömer'den daha çok ileriye gittim” demeye başladı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şimdi sizler benim için arkadaşımı terk mi ediyorsunuz, şimdi sizler benim için arkadaşımı terk mi ediyorsunuz. Ben size 'ey insanlar ben sizlerin tamamına gönderilmiş Allah'ın elçisiyim' demiştim sizler 'yalan söylüyorsun' demiştiniz de Ebu Bekir ise 'doğru söylüyorsun' demişti."
Bize İshak, ona Ravh, ona Şu'be, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona da Ebu Saîd b. Muallâ (ra) şöyle demiştir: Ben namaz kılarken Rasulullah (sav) bana uğradı ve beni çağırdı. Ben de namazı bitirinceye kadar O'nun yanına gitmedim, O'ndan sonra yanına gittim. Rasulullah (sav) "bana gelmene engel olan nedir? Allah: 'Ey iman edenler, sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allah'a ve Rasulü'ne icabet edin' buyurmadı mı?" dedi. Sonra da bana "bu mescitten çıkmadan önce, sana Kur'an'da değeri çok büyük olan bir sure öğreteceğim" buyurdu. Rasulullah (sav) tam mescitten çıkacağı zaman, kendisine verdiği sözü hatırlattım. Rasulullah (sav) "o sure seb'u'l-mesânî olan (Elhamdu lillahi Rabbi'l-alemîn) Fatiha'dır" buyurdu. Muâz der ki: Bize Şu'be, ona Hubeyb, ona Hafs, ona da Hz. Peygamber'in (sav) sahabesinden bir adam olan Ebu Saîd bu hadisi rivayet etmiştir.