Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muâz b. Muâz), ona Kehmes, ona İbn Bureyde, ona da Yahya b. Ya'mer şöyle rivayet etmiştir:
Basra'da kader hakkında ilk konuşan Ma'bed el-Cühenî'dir. Humeyd b. Abdurrahman el-Himyerî ile birlikte hac -veya umre- yapmak üzere yola çıktık ve “keşke Rasulullah'ın (sav) ashabından birine rastlasak da bu adamların kader hakkında söylediklerini ona sorsak” diye konuştuk. O arada mescide girmekte olan Abdullah b. Ömer'e denk geldik ve hemen yanına geldik. Arkadaşımın sözü bana bırakacağını düşünerek konuya girdim ve “Ya Ebu Abdurrahman, bizim taraflarda birtakım adamlar ortaya çıktı; Kur'an okuyor, ilmî faaliyetlerde bulunuyor ve kaderin olmadığını, olayların ilahî takdir olmaksızın yeni şeyler olduğunu iddia ediyorlar” dedim. Bunun üzerine İbn Ömer “Onlara rastladığında kendilerine de ki: Ben onlardan uzağım, onlar da benden uzaktırlar. Abdullah b. Ömer'in, kendisine yemin ettiği Allah'a and olsun ki, onlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa da onu dağıtsa, kadere inanmadıkça Allah bunu ondan kabul etmez” dedi. Sonra “Bana babam Ömer b. el-Hattab bana şöyle anlattı” diye rivayet etti:
"Bir gün Rasulullah'ın (sav) yanında otururken, aniden yanımıza bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı bir adam geldi. Üzerinde herhangi bir yolculuk alâmeti görünmüyor, ama hiçbirimiz de onu tanımıyorduk. Adam gidip Hz. Peygamber'in önünde oturdu, dizlerini O'nun dizlerine dayadı, ellerini de uyluklarına koydu. Sonra 'Ya Muhammed, bana İslâm'dan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'İslâm, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan orucunu tutman ve yol külfetine gücün yeterse Kâbe'yi tavaf etmendir' buyurdu. Adam 'doğru söyledin' dedi. Hz. Ömer der ki: Biz şaşırdık, adam hem soruyor hem de tasdik ediyordu. Adam tekrar 'Bana imandan bahset' dedi Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanman, bir de kadere; hayrına ve şerrine iman etmendir' cevabını verdi. Adam yine 'doğru söyledin' dedi ve tekrar 'bana ihsandan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'İhsân, Allah'a, O'nu görüyormuş gibi kulluk etmendir. Zira her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor' buyurdu. Adam, 'bana kıyametten haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'bu konuda kendisine soru sorulan kişi, sorandan daha âlim değildir' buyurdu. Bu sefer adam, 'öyleyse alâmetlerinden haber ver' deyince, Rasulullah (sav) 'cariyenin, efendisini doğurması ve yalın ayak, baldırı çıplak, yoksul koyun çobanlarının yüksek binalar yapmakta yarışmalarıdır' buyurdu. Hz. Ömer der ki: Sonra adam kalkıp gitti. Bir müddet bekledikten sonra Hz. Peygamber bana 'Ya Ömer, o soru soran adam kim, biliyor musun?' dedi. 'En iyisini Allah ve Rasulü bilir' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'O (gelen), Cibril'di, size dininizi öğretmek için gelmişti' buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33632, D004695
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا كَهْمَسٌ عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ يَحْيَى بْنِ يَعْمَرَ قَالَ كَانَ أَوَّلَ مَنْ تَكَلَّمَ فِى الْقَدَرِ بِالْبَصْرَةِ مَعْبَدٌ الْجُهَنِىُّ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَحُمَيْدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْحِمْيَرِىُّ حَاجَّيْنِ أَوْ مُعْتَمِرَيْنِ فَقُلْنَا لَوْ لَقِينَا أَحَدًا مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَأَلْنَاهُ عَمَّا يَقُولُ هَؤُلاَءِ فِى الْقَدَرِ. فَوَفَّقَ اللَّهُ لَنَا عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ دَاخِلاً فِى الْمَسْجِدِ فَاكْتَنَفْتُهُ أَنَا وَصَاحِبِى فَظَنَنْتُ أَنَّ صَاحِبِى سَيَكِلُ الْكَلاَمَ إِلَىَّ فَقُلْتُ أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنَّهُ قَدْ ظَهَرَ قِبَلَنَا نَاسٌ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ وَيَتَفَقَّرُونَ الْعِلْمَ يَزْعُمُونَ أَنْ لاَ قَدَرَ وَالأَمْرُ أُنُفٌ. فَقَالَ إِذَا لَقِيتَ أُولَئِكَ فَأَخْبِرْهُمْ أَنِّى بَرِىءٌ مِنْهُمْ وَهُمْ بُرَآءُ مِنِّى وَالَّذِى يَحْلِفُ بِهِ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ لَوْ أَنَّ لأَحَدِهِمْ مِثْلَ أُحُدٍ ذَهَبًا فَأَنْفَقَهُ مَا قَبِلَهُ اللَّهُ مِنْهُ حَتَّى يُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ ثُمَّ قَالَ حَدَّثَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ قَالَ بَيْنَا نَحْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذْ طَلَعَ عَلَيْنَا رَجُلٌ شَدِيدُ بَيَاضِ الثِّيَابِ شَدِيدُ سَوَادِ الشَّعْرِ لاَ يُرَى عَلَيْهِ أَثَرُ السَّفَرِ وَلاَ نَعْرِفُهُ حَتَّى جَلَسَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَأَسْنَدَ رُكْبَتَيْهِ إِلَى رُكْبَتَيْهِ وَوَضَعَ كَفَّيْهِ عَلَى فَخِذَيْهِ وَقَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى عَنِ الإِسْلاَمِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "الإِسْلاَمُ أَنْ تَشْهَدَ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ وَتُقِيمَ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِىَ الزَّكَاةَ وَتَصُومَ رَمَضَانَ وَتَحُجَّ الْبَيْتَ إِنِ اسْتَطَعْتَ إِلَيْهِ سَبِيلاً." قَالَ صَدَقْتَ. قَالَ فَعَجِبْنَا لَهُ يَسْأَلُهُ وَيُصَدِّقُهُ. قَالَ فَأَخْبِرْنِى عَنِ الإِيمَانِ. قَالَ "أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَتُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ." قَالَ صَدَقْتَ . قَالَ فَأَخْبِرْنِى عَنِ الإِحْسَانِ قَالَ "أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ." قَالَ فَأَخْبِرْنِى عَنِ السَّاعَةِ. قَالَ "مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ مِنَ السَّائِلِ." قَالَ فَأَخْبِرْنِى عَنْ أَمَارَاتِهَا. قَالَ "أَنْ تَلِدَ الأَمَةُ رَبَّتَهَا وَأَنْ تَرَى الْحُفَاةَ الْعُرَاةَ الْعَالَةَ رِعَاءَ الشَّاءِ يَتَطَاوَلُونَ فِى الْبُنْيَانِ." قَالَ ثُمَّ انْطَلَقَ فَلَبِثْتُ ثَلاَثًا ثُمَّ قَالَ "يَا عُمَرُ هَلْ تَدْرِى مَنِ السَّائِلُ." قُلْتُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ. قَالَ "فَإِنَّهُ جِبْرِيلُ أَتَاكُمْ يُعَلِّمُكُمْ دِينَكُمْ."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muâz b. Muâz), ona Kehmes, ona İbn Bureyde, ona da Yahya b. Ya'mer şöyle rivayet etmiştir:
Basra'da kader hakkında ilk konuşan Ma'bed el-Cühenî'dir. Humeyd b. Abdurrahman el-Himyerî ile birlikte hac -veya umre- yapmak üzere yola çıktık ve “keşke Rasulullah'ın (sav) ashabından birine rastlasak da bu adamların kader hakkında söylediklerini ona sorsak” diye konuştuk. O arada mescide girmekte olan Abdullah b. Ömer'e denk geldik ve hemen yanına geldik. Arkadaşımın sözü bana bırakacağını düşünerek konuya girdim ve “Ya Ebu Abdurrahman, bizim taraflarda birtakım adamlar ortaya çıktı; Kur'an okuyor, ilmî faaliyetlerde bulunuyor ve kaderin olmadığını, olayların ilahî takdir olmaksızın yeni şeyler olduğunu iddia ediyorlar” dedim. Bunun üzerine İbn Ömer “Onlara rastladığında kendilerine de ki: Ben onlardan uzağım, onlar da benden uzaktırlar. Abdullah b. Ömer'in, kendisine yemin ettiği Allah'a and olsun ki, onlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa da onu dağıtsa, kadere inanmadıkça Allah bunu ondan kabul etmez” dedi. Sonra “Bana babam Ömer b. el-Hattab bana şöyle anlattı” diye rivayet etti:
"Bir gün Rasulullah'ın (sav) yanında otururken, aniden yanımıza bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı bir adam geldi. Üzerinde herhangi bir yolculuk alâmeti görünmüyor, ama hiçbirimiz de onu tanımıyorduk. Adam gidip Hz. Peygamber'in önünde oturdu, dizlerini O'nun dizlerine dayadı, ellerini de uyluklarına koydu. Sonra 'Ya Muhammed, bana İslâm'dan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'İslâm, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan orucunu tutman ve yol külfetine gücün yeterse Kâbe'yi tavaf etmendir' buyurdu. Adam 'doğru söyledin' dedi. Hz. Ömer der ki: Biz şaşırdık, adam hem soruyor hem de tasdik ediyordu. Adam tekrar 'Bana imandan bahset' dedi Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanman, bir de kadere; hayrına ve şerrine iman etmendir' cevabını verdi. Adam yine 'doğru söyledin' dedi ve tekrar 'bana ihsandan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'İhsân, Allah'a, O'nu görüyormuş gibi kulluk etmendir. Zira her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor' buyurdu. Adam, 'bana kıyametten haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'bu konuda kendisine soru sorulan kişi, sorandan daha âlim değildir' buyurdu. Bu sefer adam, 'öyleyse alâmetlerinden haber ver' deyince, Rasulullah (sav) 'cariyenin, efendisini doğurması ve yalın ayak, baldırı çıplak, yoksul koyun çobanlarının yüksek binalar yapmakta yarışmalarıdır' buyurdu. Hz. Ömer der ki: Sonra adam kalkıp gitti. Bir müddet bekledikten sonra Hz. Peygamber bana 'Ya Ömer, o soru soran adam kim, biliyor musun?' dedi. 'En iyisini Allah ve Rasulü bilir' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'O (gelen), Cibril'di, size dininizi öğretmek için gelmişti' buyurdu."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 17, /1070
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Yahya b. Ya'mer el-Kaysî (Yahya b. Ya'mer)
4. Abdullah b. Büreyde el-Eslemî (Abdullah b. Büreyde Husayb b. Abdullah b. Hâris b. el-A'rec b. Sa'd b. Rezzâh b. Adi b. Sehm b)
5. Ebu Hasan Kehmes b. Hasan et-Teymî (Kehmes b. Hasan)
6. Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî (Muaz b. Muaz b. Nasr b. Hassan b. Hur b. Malik)
7. Ebu Amr Ubeydullah b. Muaz el-Anberî (Ubeydullah b. Muaz b. Muaz b. Nasr)
Konular:
İhsan, ihsan nedir?
İman, Esasları, Kaza ve Kader
İman, Esasları, Kitaplara iman
İnanç, Cibril Hadisi
KTB, İMAN
KTB, KADER
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ قَالَ حَدَّثَنِى بِمِنًى عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ "الْقَدَرِيَّةُ مَجُوسُ هَذِهِ الأُمَّةِ إِنْ مَرِضُوا فَلاَ تَعُودُوهُمْ وَإِنْ مَاتُوا فَلاَ تَشْهَدُوهُمْ."
Bize Musa b. İsmail, ona Abdülaziz b. Ebu Hâzım, ona babası (Seleme b. Dinar) Mina'da, ona da İbn Ömer (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kaderiyye bu ümmetin Mecusileridir. Eğer hastalanırlarsa onları ziyaret etmeyin, öldüklerinde de cenazelerinde katılmayın."
Açıklama: Abdülaziz b. Ebu Hâzım'ın babası Seleme b. Dinar ile İbn Ömer arasında inkıta' vardır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
الْقَدَرِيَّةُ مَجُوسُ هَذِهِ الأُمَّةِ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33628, D004691
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ قَالَ حَدَّثَنِى بِمِنًى عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ "الْقَدَرِيَّةُ مَجُوسُ هَذِهِ الأُمَّةِ إِنْ مَرِضُوا فَلاَ تَعُودُوهُمْ وَإِنْ مَاتُوا فَلاَ تَشْهَدُوهُمْ."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Abdülaziz b. Ebu Hâzım, ona babası (Seleme b. Dinar) Mina'da, ona da İbn Ömer (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kaderiyye bu ümmetin Mecusileridir. Eğer hastalanırlarsa onları ziyaret etmeyin, öldüklerinde de cenazelerinde katılmayın."
Açıklama:
Abdülaziz b. Ebu Hâzım'ın babası Seleme b. Dinar ile İbn Ömer arasında inkıta' vardır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
الْقَدَرِيَّةُ مَجُوسُ هَذِهِ الأُمَّةِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 17, /1070
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
İman, Esasları, Kaza ve Kader
KTB, İMAN
KTB, KADER
Mürcie ve Kaderiye
Bize Abdullah b. Cerrah, ona Hammad b. Zeyd, ona Halid b. Hazzâ şöyle demiştir:,
"Hasan-ı Basrî'ye, 'Ey Ebu Said, Hz. Adem gökte yaşamak için mi yoksa yerde yaşamak için mi yaratıldı?' diye sordum. Bana 'Yerde yaşamak için yaratıldı' diye cevap verdi. 'Peki öyleyse, kendini koruyup da o ağaçtan yemeseydi durumu ne olurdu?' dedim. 'Ondan kaçınması mümkün değildi' dedi. Bunun üzerine ben 'Sizler cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.' [Sâffât, 37/162] ayetini bana açıkla' dedim. O da bu ayetleri 'Şeytanlar Allah'ın cehenneme girmesini takdir ettiği kimselerden başkasını saptırarak fitneye düşüremezler' diye tefsir etti."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33518, D004614
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْجَرَّاحِ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ قَالَ قُلْتُ لِلْحَسَنِ يَا أَبَا سَعِيدٍ أَخْبِرْنِى عَنْ آدَمَ لِلسَّمَاءِ خُلِقَ أَمْ لِلأَرْضِ قَالَ لاَ بَلْ لِلأَرْضِ. قُلْتُ أَرَأَيْتَ لَوِ اعْتَصَمَ فَلَمْ يَأْكُلْ مِنَ الشَّجَرَةِ قَالَ لَمْ يَكُنْ لَهُ مِنْهُ بُدٌّ. قُلْتُ أَخْبِرْنِى عَنْ قَوْلِهِ تَعَالَى "(مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ بِفَاتِنِينَ* إِلاَّ مَنْ هُوَ صَالِ الْجَحِيمِ)" قَالَ إِنَّ الشَّيَاطِينَ لاَ يَفْتِنُونَ بِضَلاَلَتِهِمْ إِلاَّ مَنْ أَوْجَبَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَحِيمَ.
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Cerrah, ona Hammad b. Zeyd, ona Halid b. Hazzâ şöyle demiştir:,
"Hasan-ı Basrî'ye, 'Ey Ebu Said, Hz. Adem gökte yaşamak için mi yoksa yerde yaşamak için mi yaratıldı?' diye sordum. Bana 'Yerde yaşamak için yaratıldı' diye cevap verdi. 'Peki öyleyse, kendini koruyup da o ağaçtan yemeseydi durumu ne olurdu?' dedim. 'Ondan kaçınması mümkün değildi' dedi. Bunun üzerine ben 'Sizler cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.' [Sâffât, 37/162] ayetini bana açıkla' dedim. O da bu ayetleri 'Şeytanlar Allah'ın cehenneme girmesini takdir ettiği kimselerden başkasını saptırarak fitneye düşüremezler' diye tefsir etti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 7, /1056
Senetler:
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Ebu Menâzil Halid el-Hazzâ (Halid b. Mihran)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Abdullah b. Cerrah et-Temimi (Abdullah b. Cerrah b. Said)
Konular:
İman, Esasları, Kaza ve Kader
KTB, İMAN
KTB, KADER
KTB, YARATILIŞ
Peygamberler, Hz. Adem'in yaratılışı
Bize Ahmed b. Ebu Süreyc er-Razî ve Ali b. Hüseyin b. İbrahim ve Ali b. Müslim, onlara Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Müslim b. Mesruk, ona Abdullah, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Allah vahiyle konuşunca gök ehli semada kaya üzerinde çekilen zincirin sesine benzer bir çan sesi işitirler ve yere kapanırlar. Kendilerine Cebrail gelinceye kadar bu halde kalırlar. Cebrail gelince kalplerinden (bu hal) giderilir. Onlar Cebrail'e Ey Cibril! Rabbin ne buyuruyor? derler. O da hakkı söyledi cevabını verir. Bunun üzerine diğer melekler hakkı, hakkı derler."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33692, D004738
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ أَبِى سُرَيْجٍ الرَّازِىُّ وَعَلِىُّ بْنُ الْحُسَيْنِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ وَعَلِىُّ بْنُ مُسْلِمٍ قَالُوا حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ مُسْلِمٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
"إِذَا تَكَلَّمَ اللَّهُ بِالْوَحْىِ سَمِعَ أَهْلُ السَّمَاءِ لِلسَّمَاءِ صَلْصَلَةً كَجَرِّ السِّلْسِلَةِ عَلَى الصَّفَا فَيُصْعَقُونَ، فَلاَ يَزَالُونَ كَذَلِكَ حَتَّى يَأْتِيَهُمْ جِبْرِيلُ حَتَّى إِذَا جَاءَهُمْ جِبْرِيلُ فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ. قَالَ فَيَقُولُونَ: يَا جِبْرِيلُ مَاذَا قَالَ رَبُّكَ فَيَقُولُ: الْحَقَّ فَيَقُولُونَ: الْحَقَّ الْحَقَّ."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Ebu Süreyc er-Razî ve Ali b. Hüseyin b. İbrahim ve Ali b. Müslim, onlara Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Müslim b. Mesruk, ona Abdullah, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Allah vahiyle konuşunca gök ehli semada kaya üzerinde çekilen zincirin sesine benzer bir çan sesi işitirler ve yere kapanırlar. Kendilerine Cebrail gelinceye kadar bu halde kalırlar. Cebrail gelince kalplerinden (bu hal) giderilir. Onlar Cebrail'e Ey Cibril! Rabbin ne buyuruyor? derler. O da hakkı söyledi cevabını verir. Bunun üzerine diğer melekler hakkı, hakkı derler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 22, /1080
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Duhâ Müslim b. Subeyh el-Hemdanî (Müslim b. Subeyh)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ebu Cafer Ahmed b. Ebu Süreyc en-Nehşeli (Ahmed b. Sabbah b. Ebu Süreyc)
Konular:
Hz. Peygamber, vahiy geldiğindeki halleri
KTB, VAHİY
Vahiy, Peygamber'e ulaşma süreci
Bize Ahmed b. Ebu Süreyc er-Razî ve Ali b. Hüseyin b. İbrahim ve Ali b. Müslim, onlara Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Müslim b. Mesruk, ona Abdullah, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Allah vahiyle konuşunca gök ehli semada kaya üzerinde çekilen zincirin sesine benzer bir çan sesi işitirler ve yere kapanırlar. Kendilerine Cebrail gelinceye kadar bu halde kalırlar. Cebrail gelince kalplerinden (bu hal) giderilir. Onlar Cebrail'e Ey Cibril! Rabbin ne buyuruyor? derler. O da hakkı söyledi cevabını verir. Bunun üzerine diğer melekler hakkı, hakkı derler."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273277, D004738-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ أَبِى سُرَيْجٍ الرَّازِىُّ وَعَلِىُّ بْنُ الْحُسَيْنِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ وَعَلِىُّ بْنُ مُسْلِمٍ قَالُوا حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ مُسْلِمٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
"إِذَا تَكَلَّمَ اللَّهُ بِالْوَحْىِ سَمِعَ أَهْلُ السَّمَاءِ لِلسَّمَاءِ صَلْصَلَةً كَجَرِّ السِّلْسِلَةِ عَلَى الصَّفَا فَيُصْعَقُونَ، فَلاَ يَزَالُونَ كَذَلِكَ حَتَّى يَأْتِيَهُمْ جِبْرِيلُ حَتَّى إِذَا جَاءَهُمْ جِبْرِيلُ فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ. قَالَ فَيَقُولُونَ: يَا جِبْرِيلُ مَاذَا قَالَ رَبُّكَ فَيَقُولُ: الْحَقَّ فَيَقُولُونَ: الْحَقَّ الْحَقَّ."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Ebu Süreyc er-Razî ve Ali b. Hüseyin b. İbrahim ve Ali b. Müslim, onlara Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Müslim b. Mesruk, ona Abdullah, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Allah vahiyle konuşunca gök ehli semada kaya üzerinde çekilen zincirin sesine benzer bir çan sesi işitirler ve yere kapanırlar. Kendilerine Cebrail gelinceye kadar bu halde kalırlar. Cebrail gelince kalplerinden (bu hal) giderilir. Onlar Cebrail'e Ey Cibril! Rabbin ne buyuruyor? derler. O da hakkı söyledi cevabını verir. Bunun üzerine diğer melekler hakkı, hakkı derler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 22, /1080
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Duhâ Müslim b. Subeyh el-Hemdanî (Müslim b. Subeyh)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ali b. İşkab el-Amiri (Ali b. Hüseyin b. İbrahim b. Hur b. Za'lan)
Konular:
Hz. Peygamber, vahiy geldiğindeki halleri
KTB, VAHİY
Vahiy, Peygamber'e ulaşma süreci
Açıklama: Mümin olarak şu günahı işlemez ifadesi kişinin dinden çıktığı anlamına gelmemektedir. İmanın aslı kalır ama nuru çekilir anlamındadır. Bu durum ise iman açısından çok tehlikelidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33626, D004689
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو صَالِحٍ الأَنْطَاكِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو إِسْحَاقَ الْفَزَارِىُّ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ يَزْنِى الزَّانِى حِينَ يَزْنِى وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلاَ يَسْرِقُ حِينَ يَسْرِقُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلاَ يَشْرَبُ الْخَمْرَ حِينَ يَشْرَبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَالتَّوْبَةُ مَعْرُوضَةٌ بَعْدُ."
Tercemesi:
Bize Ebu Salih (Mahbub b. Musa) el-Antâkî, ona Ebu İshak (İbrahim b. Muhammed) el-Fezârî), ona (Süleyman b. Mihran) el-A'meş, ona Ebû Salih (es-Semmân), ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Zina eden kimse zina ederken mü'min olarak zina edemez. (Hırsızlık yapan kimse) hırsızlık yaparken mü'min olarak hırsızlık yap(a)maz (şarap içen de) şarabı içerken mü'min olarak içmez ve tövbe (kapısı) ona açıktır."
Açıklama:
Mümin olarak şu günahı işlemez ifadesi kişinin dinden çıktığı anlamına gelmemektedir. İmanın aslı kalır ama nuru çekilir anlamındadır. Bu durum ise iman açısından çok tehlikelidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 16, /1069
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu İshak İbrahim b. Muhammed el-Fezârî (İbrahim b. Muhammed b. Hâris b. Esma b. Harice)
5. Mahbub b. Musa el-Antâkî (Mahbub b. Musa)
Konular:
İman, imanı zedeleyen unsurlar
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33522, D004618
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ قَالَ
"قَدِمَ عَلَيْنَا الْحَسَنُ مَكَّةَ فَكَلَّمَنِى فُقَهَاءُ أَهْلِ مَكَّةَ أَنْ أُكَلِّمَهُ فِى أَنْ يَجْلِسَ لَهُمْ يَوْمًا يَعِظُهُمْ فِيهِ. فَقَالَ نَعَمْ. فَاجْتَمَعُوا فَخَطَبَهُمْ فَمَا رَأَيْتُ أَخْطَبَ مِنْهُ فَقَالَ رَجُلٌ يَا أَبَا سَعِيدٍ مَنْ خَلَقَ الشَّيْطَانَ فَقَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللَّهِ خَلَقَ اللَّهُ الشَّيْطَانَ وَخَلَقَ الْخَيْرَ وَخَلَقَ الشَّرَّ. قَالَ الرَّجُلُ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ كَيْفَ يَكْذِبُونَ عَلَى هَذَا الشَّيْخِ."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona da Humeyd dedi ki:
"Hasan-ı Basrî bir gün Mekke'de bizim yanımıza geldi. Mekke fakîhleri, kendilerine nasihat etmesi için bir gün yanlarına gelmesini rica etmemi benden istediler. Bu talebi kendisine söyleyince, Hasan-ı Basrî olur dedi. Bunun üzerine insanlar toplandı, Hasan-ı Basrî de onlara bir konuşma yaptı. Ben, ondan daha iyi bir hatip asla görmedim. Meclistekilerden biri sordu: Ya Ebu Said, şeytanı kim yarattı? Hasan-ı Basrî, Sübhanallah! Allah'tan başka yaratıcı mı var? Elbette şeytanı da Allah yarattı. Hayrı da Allah yarattı, şerri de! diye cevap verdi. Bunun üzerine adam, Allah onları kahretsin! Bu zât hakkında nasıl da yalan uyduruyorlar dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 7, /1056
Senetler:
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
İman, Esasları, Kaza ve Kader
KTB, İMAN
KTB, KADER
KTB, YARATILIŞ
Tarihsel şahsiyetler, Hasan el-Basrî
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33618, D004684
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ ثَوْرٍ عَنْ مَعْمَرٍ قَالَ وَقَالَ الزُّهْرِىُّ "(قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا)" قَالَ نَرَى أَنَّ الإِسْلاَمَ الْكَلِمَةُ وَالإِيمَانَ الْعَمَلُ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeyd, ona İbn Sevr, ona da Mamer'in rivayet ettiğine göre, "De ki: Henüz iman gönüllerinize yerleşmediğine göre, sadece boyun eğdik deyiniz" (Hucurât, 49/14) mealindeki ayet hakkında ez-Zührî şöyle dedi: Biz, İslâm'ın söz (ikrar) imanın ise amel olduğunu düşünüyoruz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 16, /1068
Senetler:
1. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
2. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Sevr es-San'ai (Muhammed b. Sevr)
4. Muhammed b. Ubeyd el-Guberî (Muhammed b. Ubeyd b. Hisab)
Konular:
İnanç, iman-islam İlişkisi
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33627, D004690
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ سُوَيْدٍ الرَّمْلِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى مَرْيَمَ أَخْبَرَنَا نَافِعٌ - يَعْنِى ابْنَ يَزِيدَ - قَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ الْهَادِ أَنَّ سَعِيدَ بْنَ أَبِى سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىَّ حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِذَا زَنَى الرَّجُلُ خَرَجَ مِنْهُ الإِيمَانُ كَانَ عَلَيْهِ كَالظُّلَّةِ فَإِذَا انْقَطَعَ رَجَعَ إِلَيْهِ الإِيمَانُ."
Tercemesi:
Bize İshak b. Süveyd er-Remlî, ona (Said) b. Ebu Meryem, ona Nafi b. Yezid, ona (Yezid) b. Hâd, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah’'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"İnsan zina edince iman kendisinden çıkarak (başının) üstünde bir bulut gibi olur (orada bekler durur). Zinayı bitirince iman da ona döner."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 16, /1069
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Abdullah Yezid b. Hâd el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Üsame b. Hâd)
4. Nafi b. Yezid el-Kelaî (Nafi b. Yezid)
5. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
6. İshak b. Süveyd el-Belevi (İshak b. İbrahim b. Süveyd)
Konular:
İman, imanı zedeleyen unsurlar
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33666, D004727
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَفْصِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"أُذِنَ لِى أَنْ أُحَدِّثَ عَنْ مَلَكٍ مِنْ مَلاَئِكَةِ اللَّهِ مِنْ حَمَلَةِ الْعَرْشِ إِنَّ مَا بَيْنَ شَحْمَةِ أُذُنِهِ إِلَى عَاتِقِهِ مَسِيرَةُ سَبْعِمِائَةِ عَامٍ."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Hafs b. Abdullah, ona babası (Hafs b. Abdullah), ona İbrahim b. Tahman, ona Musa b. Ukbe, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Allah'ın arşını taşıyan meleklerinden birini anlatmam için bana izin verildi. Bu meleklerden birinin kulak memesi ile omuzu arasındaki mesafe yedi yüz senelik bir yoldur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 19, /1078
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu Said İbrahim b. Tahman el-Herevî (İbrahim b. Tahman b. Şube)
5. Ebu Amr Hafs b. Abdullah es-Sülemî (Hafs b. Abdullah b. Raşid)
6. Ebu Ali Ahmed b. Hafs es-Sülemî (Ahmed b. Hafs b. Abdullah b. Raşid)
Konular:
İman, Esasları, Melekler
KTB, İMAN