حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ يُونُسَ وَحُمَيْدٍ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُغَفَّلٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ وَيُعْطِى عَلَيْهِ مَا لاَ يُعْطِى عَلَى الْعُنْفِ."
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Yunus ve Humeyd, ona Hasan, ona Abdullah b. Muğaffel rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki Allah kullarına karşı yumuşaklıkla muamele eder (onlar için kolaylık ister) ve yumuşaklığı sever. O yumuşak muameleye, sertliğe vermediği karşılığı (dünyada istenilen amaçlara ulaşma, ahirette ise mükafat olarak) verir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33805, D004807
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ يُونُسَ وَحُمَيْدٍ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُغَفَّلٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ وَيُعْطِى عَلَيْهِ مَا لاَ يُعْطِى عَلَى الْعُنْفِ."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Yunus ve Humeyd, ona Hasan, ona Abdullah b. Muğaffel rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki Allah kullarına karşı yumuşaklıkla muamele eder (onlar için kolaylık ister) ve yumuşaklığı sever. O yumuşak muameleye, sertliğe vermediği karşılığı (dünyada istenilen amaçlara ulaşma, ahirette ise mükafat olarak) verir."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Edeb 11, /1096
Senetler:
1. Ebu Said Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî (Abdullah b. Muğaffel b. Abdünehm)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Ebu Abdullah Yunus b. Ubeyd el-Abdî (Yunus b. Ubeyd b. Dinar)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Müslüman, ahlakı
Seçki, Güzel ahlak
Bize Ebu Şeybe'nin iki oğlu Ebu Bekir ve Osman, o ikisine Veki', ona Süfyan, ona Ma'bed b. Halid, ona da Harise b. Vehb, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Kibir ile yürüyen kaba kimse ve kendini beğenmiş katı kalpli insan cennete giremez."
[Buradaki cevvâz kelimesi katı sözlü, kaba anlamına gelir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33794, D004801
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ وَعُثْمَانُ ابْنَا أَبِى شَيْبَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ مَعْبَدِ بْنِ خَالِدٍ عَنْ حَارِثَةَ بْنِ وَهْبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
"لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ الْجَوَّاظُ وَلاَ الْجَعْظَرِىُّ"
[قَالَ وَالْجَوَّاظُ الْغَلِيظُ الْفَظُّ.]
Tercemesi:
Bize Ebu Şeybe'nin iki oğlu Ebu Bekir ve Osman, o ikisine Veki', ona Süfyan, ona Ma'bed b. Halid, ona da Harise b. Vehb, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Kibir ile yürüyen kaba kimse ve kendini beğenmiş katı kalpli insan cennete giremez."
[Buradaki cevvâz kelimesi katı sözlü, kaba anlamına gelir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Edeb 8, /1095
Senetler:
1. Harise b. Vehb el-Huzaî (Harise b. Vehb)
2. Ebu Kasım Ma'bed b. Halid el-Cedelî (Ma'bed b. Halid b. Rabî'a b. Mürid)
3. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Aldatmak, hile yapmak
Büyük Günah, Mü'minin yapması düşünülemeyen fiiller
Cimri, Cimrilik
Kibir, Kibir ve gurur
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ الْوَرْكَانِىُّ وَهَنَّادٌ أَنَّ شَرِيكًا أَخْبَرَهُمْ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ قَالَ:
"كُنَّا إِذَا أَتَيْنَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم جَلَسَ أَحَدُنَا حَيْثُ يَنْتَهِى."
Bize Muhammed b. Cafer el-Verkânî ve Hennâd, o ikisine Şerik, ona Simak, ona Cabir b. Semure şöyle rivayet etmiştir:
"Biz Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldiğimizde her birimiz bulduğu yere otururdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33859, D004825
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ الْوَرْكَانِىُّ وَهَنَّادٌ أَنَّ شَرِيكًا أَخْبَرَهُمْ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ قَالَ:
"كُنَّا إِذَا أَتَيْنَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم جَلَسَ أَحَدُنَا حَيْثُ يَنْتَهِى."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Cafer el-Verkânî ve Hennâd, o ikisine Şerik, ona Simak, ona Cabir b. Semure şöyle rivayet etmiştir:
"Biz Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldiğimizde her birimiz bulduğu yere otururdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Edeb 16, /1099
Senetler:
1. Ebu Halid Cabir b. Semure el-Amirî (Cabir b. Semure b. Cünâde)
2. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
4. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Adab, oturma adabı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33762, D004772
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِىُّ وَسُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ - يَعْنِى أَبَا أَيُّوبَ الْهَاشِمِىَّ - عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمَّارِ بْنِ يَاسِرٍ عَنْ طَلْحَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَوْفٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ زَيْدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"مَنْ قُتِلَ دُونَ مَالِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ أَهْلِهِ أَوْ دُونَ دَمِهِ أَوْ دُونَ دِينِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ."
Tercemesi:
Bize Harun b. Abdullah, ona Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî, ona Süleyman b. Davud -Ebu Eyyüb el-Hâşimî-, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası Sa'd, ona Ebu Ubeyde Muhammed b. Ammar b. Yasir, ona Talha b. Abdullah b. Avf, ona Said b. Zeyd rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Malını savunmak için öldürülen şehittir. Ailesini savunmak için öldürülen şehittir. Canını veya dinini savunmak için öldürülen şehittir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 32, /1089
Senetler:
1. Said b. Zeyd el-Kuraşî (Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Talha b. Abdullah el-Kuraşi (Talha b. Abdullah b. Osman b. Osman b. Ubeydullah b. Mamer)
3. Ebu Ubeyde b. Muhammed el-Ansi (Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammar b. Yasir)
4. Ebu İshak Sa'd b. İbrahim el-Kuraşi (Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
7. Harun b. Abdullah el-Bezzâz (Harun b. Abdullah b. Mervan)
Konular:
BİRRU'L- VALİDEYN
MEMLEKET SEVGİSİ
Şehit, Malını, ailesini ve canını korurken ölen şehittir
حَدَّثَنَا ابْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ وَأَبُو دَاوُدَ قَالاَ حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ حَدَّثَنِى مُوسَى بْنُ وَرْدَانَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"الرَّجُلُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكُمْ مَنْ يُخَالِلُ."
Bize (Muhammed) İbn Beşşâr , ona Ebu Âmir (Abdülmelik b. Amr) ve Ebu Davud, onlara Züheyr b. Muhammed, ona Musa b. Verdan, ona da Ebu Hureyre (ra), Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kişi arkadaşının dini üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine (iyi) dikkat etsin."
Açıklama: Kişi kiminle dostluğu ve arkadaşlığı fazla ise mutlaka ondan etkilenecektir. İlk etkileneceği alanda dini konularda olacaktır. Burada din, en büyük faydanın ve zararın olacağı yer olduğu için verilmiştir. Dolayısıyla hayatın her alanında arkadaş kişiye fayda verebileceği gibi zarar da uğratabilir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33867, D004833
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ وَأَبُو دَاوُدَ قَالاَ حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ حَدَّثَنِى مُوسَى بْنُ وَرْدَانَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"الرَّجُلُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكُمْ مَنْ يُخَالِلُ."
Tercemesi:
Bize (Muhammed) İbn Beşşâr , ona Ebu Âmir (Abdülmelik b. Amr) ve Ebu Davud, onlara Züheyr b. Muhammed, ona Musa b. Verdan, ona da Ebu Hureyre (ra), Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kişi arkadaşının dini üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine (iyi) dikkat etsin."
Açıklama:
Kişi kiminle dostluğu ve arkadaşlığı fazla ise mutlaka ondan etkilenecektir. İlk etkileneceği alanda dini konularda olacaktır. Burada din, en büyük faydanın ve zararın olacağı yer olduğu için verilmiştir. Dolayısıyla hayatın her alanında arkadaş kişiye fayda verebileceği gibi zarar da uğratabilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Edeb 19, /1101
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Musa b. Verdan el-Kuraşî (Musa b. Verdan)
3. Ebu Münzir Züheyr b. Muhammed et-Temimî (Züheyr b. Muhammed)
4. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Arkadaş, Dost, arkadaş seçimi, arkadaş çevresi
Müslüman, arkadaşına dikkat etmeli
Bize Amr b. Avn, ona Abdullah b. Mübarek, ona Hayve b. Şurayh, ona Salim b. Ğaylan, ona Velid b. Kays, ona da Ebu Said el-Hudrî -veya Ebu Heysem, ona da Ebu Said el-Hudrî,- Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Müminden başkasıyla arkadaşlık etme, yemeğini de (Allah'tan) korkan kimselerden başkası yemesin."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33866, D004832
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ حَيْوَةَ بْنِ شُرَيْحٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ غَيْلاَنَ عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ قَيْسٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ أَوْ عَنْ أَبِى الْهَيْثَمِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ :
"لاَ تُصَاحِبْ إِلاَّ مُؤْمِنًا وَلاَ يَأْكُلْ طَعَامَكَ إِلاَّ تَقِىٌّ."
Tercemesi:
Bize Amr b. Avn, ona Abdullah b. Mübarek, ona Hayve b. Şurayh, ona Salim b. Ğaylan, ona Velid b. Kays, ona da Ebu Said el-Hudrî -veya Ebu Heysem, ona da Ebu Said el-Hudrî,- Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Müminden başkasıyla arkadaşlık etme, yemeğini de (Allah'tan) korkan kimselerden başkası yemesin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Edeb 19, /1101
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Velid b. Kays et-Tücîbî (Velid b. Kays b. Ahram)
3. Salim b. Ğaylan et-Tücibi (Salim b. Ğaylan)
4. Ebu Zür'a Hayve b. Şurayh et-Tücîbî (Hayve b. Şurayh b. Safvan b. Malik)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Osman Amr b. Avn es-Sülemî (Amr b. Avn b. Evs b. Ca'd)
Konular:
Arkadaş, Dost, arkadaş seçimi, arkadaş çevresi
Müslüman, arkadaşlığı
Yiyecekler, yemeği yenilmemesi gerekenler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
272767, D004612-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ كَتَبَ رَجُلٌ إِلَى عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ يَسْأَلُهُ عَنِ الْقَدَرِ ح
وَحَدَّثَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْمُؤَذِّنُ قَالَ حَدَّثَنَا أَسَدُ بْنُ مُوسَى قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ دُلَيْلٍ قَالَ سَمِعْتُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىَّ يُحَدِّثُنَا عَنِ النَّضْرِ ح
وَحَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ عَنْ قَبِيصَةَ قَالَ
"حَدَّثَنَا أَبُو رَجَاءٍ عَنْ أَبِى الصَّلْتِ - وَهَذَا لَفْظُ حَدِيثِ ابْنِ كَثِيرٍ وَمَعْنَاهُمْ - قَالَ كَتَبَ رَجُلٌ إِلَى عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ يَسْأَلُهُ عَنِ الْقَدَرِ فَكَتَبَ أَمَّا بَعْدُ أُوصِيكَ بِتَقْوَى اللَّهِ وَالاِقْتِصَادِ فِى أَمْرِهِ وَاتِّبَاعِ سُنَّةِ نَبِيِّهِ صلى الله عليه وسلم وَتَرْكِ مَا أَحْدَثَ الْمُحْدِثُونَ بَعْدَ مَا جَرَتْ بِهِ سُنَّتُهُ وَكُفُوا مُؤْنَتَهُ فَعَلَيْكَ بِلُزُومِ السُّنَّةِ فَإِنَّهَا لَكَ بِإِذْنِ اللَّهِ عِصْمَةٌ ثُمَّ اعْلَمْ أَنَّهُ لَمْ يَبْتَدِعِ النَّاسُ بِدْعَةً إِلاَّ قَدْ مَضَى قَبْلَهَا مَا هُوَ دَلِيلٌ عَلَيْهَا أَوْ عِبْرَةٌ فِيهَا فَإِنَّ السُّنَّةَ إِنَّمَا سَنَّهَا مَنْ قَدْ عَلِمَ مَا فِى خِلاَفِهَا وَلَمْ يَقُلِ ابْنُ كَثِيرٍ مَنْ قَدْ عَلِمَ. مِنَ الْخَطَإِ وَالزَّلَلِ وَالْحُمْقِ وَالتَّعَمُّقِ فَارْضَ لِنَفْسِكَ مَا رَضِىَ بِهِ الْقَوْمُ لأَنْفُسِهِمْ فَإِنَّهُمْ عَلَى عِلْمٍ وَقَفُوا وَبِبَصَرٍ نَافِذٍ كَفَوْا وَلَهُمْ عَلَى كَشْفِ الأُمُورِ كَانُوا أَقْوَى وَبِفَضْلِ مَا كَانُوا فِيهِ أَوْلَى فَإِنْ كَانَ الْهُدَى مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ لَقَدْ سَبَقْتُمُوهُمْ إِلَيْهِ وَلَئِنْ قُلْتُمْ إِنَّمَا حَدَثَ بَعْدَهُمْ. مَا أَحْدَثَهُ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَ غَيْرَ سَبِيلِهِمْ وَرَغِبَ بِنَفْسِهِ عَنْهُمْ فَإِنَّهُمْ هُمُ السَّابِقُونَ فَقَدْ تَكَلَّمُوا فِيهِ بِمَا يَكْفِى وَوَصَفُوا مِنْهُ مَا يَشْفِى فَمَا دُونَهُمْ مِنْ مَقْصَرٍ وَمَا فَوْقَهُمْ مِنْ مَحْسَرٍ وَقَدْ قَصَّرَ قَوْمٌ دُونَهُمْ فَجَفَوْا وَطَمَحَ عَنْهُمْ أَقْوَامٌ فَغَلَوْا وَإِنَّهُمْ بَيْنَ ذَلِكَ لَعَلَى هُدًى مُسْتَقِيمٍ كَتَبْتَ تَسْأَلُ عَنِ الإِقْرَارِ بِالْقَدَرِ فَعَلَى الْخَبِيرِ بِإِذْنِ اللَّهِ وَقَعْتَ مَا أَعْلَمُ مَا أَحْدَثَ النَّاسُ مِنْ مُحْدَثَةٍ وَلاَ ابْتَدَعُوا مِنْ بِدْعَةٍ هِىَ أَبْيَنُ أَثَرًا وَلاَ أَثْبَتُ أَمْرًا مِنَ الإِقْرَارِ بِالْقَدَرِ لَقَدْ كَانَ ذَكَرَهُ فِى الْجَاهِلِيَّةِ الْجُهَلاَءُ يَتَكَلَّمُونَ بِهِ فِى كَلاَمِهِمْ وَفِى شِعْرِهِمْ يُعَزُّونَ بِهِ أَنْفُسَهُمْ عَلَى مَا فَاتَهُمْ ثُمَّ لَمْ يَزِدْهُ الإِسْلاَمُ بَعْدُ إِلاَّ شِدَّةً وَلَقَدْ ذَكَرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى غَيْرِ حَدِيثٍ وَلاَ حَدِيثَيْنِ وَقَدْ سَمِعَهُ مِنْهُ الْمُسْلِمُونَ فَتَكَلَّمُوا بِهِ فِى حَيَاتِهِ وَبَعْدَ وَفَاتِهِ يَقِينًا وَتَسْلِيمًا لِرَبِّهِمْ وَتَضْعِيفًا لأَنْفُسِهِمْ أَنْ يَكُونَ شَىْءٌ لَمْ يُحِطْ بِهِ عِلْمُهُ وَلَمْ يُحْصِهِ كِتَابُهُ وَلَمْ يَمْضِ فِيهِ قَدَرُهُ وَإِنَّهُ مَعَ ذَلِكَ لَفِى مُحْكَمِ كِتَابِهِ مِنْهُ اقْتَبَسُوهُ وَمِنْهُ تَعَلَّمُوهُ وَلَئِنْ قُلْتُمْ لِمَ أَنْزَلَ اللَّهُ آيَةَ كَذَا وَلِمَ قَالَ كَذَا. لَقَدْ قَرَءُوْا مِنْهُ مَا قَرَأْتُمْ وَعَلِمُوا مِنْ تَأْوِيلِهِ مَا جَهِلْتُمْ وَقَالُوا بَعْدَ ذَلِكَ كُلِّهِ بِكِتَابٍ وَقَدَرٍ وَكُتِبَتِ الشَّقَاوَةُ وَمَا يُقَدَّرْ يَكُنْ وَمَا شَاءَ اللَّهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ وَلاَ نَمْلِكُ لأَنْفُسِنَا ضَرًّا وَلاَ نَفْعًا ثُمَّ رَغَبُوا بَعْدَ ذَلِكَ وَرَهِبُوا."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, bir adam Ömer b. Abdulaziz'e yazdı, ona sordu. Ona Kader; (T)
Bize Rabi b. Süleyman Müezzin, ona Esed b. Musa, ona Hammad b. Düleyl, ona Süfyan'dan (es-Sevri), ona Nadr; (T)
Bize Hennâd b. Serî, ona Kabîsa (ra) (rivayet edilmiştir:) demiştir:
"Bir adam kaderi (manasını) sormak üzere Ömer İbn Abdulaziz'e bir mektup yazdı. (Hz. Ömer İbn Abdulaziz de bu adama bir mektup yaz (arak şu cevabı ver)di... Gelelim mevzumuza (ey mektup sahibi!) Sana Allah'tan korkmayı, Allah'ın emrin (i yerine getirme)de orta yolu (tutmanı) Peygamberinin (sav) sünnetine uymayı ve (Hz. Peygamberin) sünneti yürürlüğe girdikten sonra bidatçilerin (bidatlerine Allah tarafından) bırakılmadığı halde (din adına) ortaya attıkları bidatleri terk etmeni tavsiye ediyorum. Sana gereken sünnete sarılmaktır. Çünkü sünnet, Allah'ın izniyle senin için bir güvencedir. Şunu bil ki; İnsanların ortaya attığı ne kadar bidat varsa mutlaka bu bidat (ortaya atılmaz)dan önce onun kötülüğüne dair (Kur'an ya da sünnette) bir delil yahut da onun hakkında bir söz geçmiştir. Çünkü (bir yol olarak) sünneti, -hata, sürçme, budalalık, zorluk çıkarma gibi- sünnetin aksini de bilen bir zât, ortaya koymuştur. -Ancak İbn Kesir: bilen anlamındaki) lafzı kullanmamıştır.- (İbn Kesir'in rivayetine göre Hz. Ömer İbn Abdülaziz'in mektubu şöyle devam ediyor: Ey mektup sahibi) sahâbe-i kiramın (kendileri için) seçtikleri yolu sen de kendin seç. Çünkü onlar (oldukları) bir bilgiye sahiplerdi. (Meselelerin aslına) nüfuz eden bir görüşle (dine aykırı olan davranışlardan) uzak kalırlar ve muhakkak ki onlar, (dini) işleri (n hakikatini) kavramakta (başkalarından) daha kuvvetlidirler. (Binaenaleyh Sahâbe-i Kiram) sahip oldukları (bu) faziletler) sebebiyle dini meselelerde (örnek alınmaya) daha layıktırlar. (Ey, bidatçiler)! Eğer (sizce) hidâyet, üzerinde bulunduğunuz bidatler ise o zaman siz, onlardan önce ona (hidayete) erişmişsiniz demek olur. (Halbuki bu düşüncenizin tamamen yanlış ve asılsız olduğu açıkça bellidir). Şayet onlardan sonra yeni birtakım şeyler ortaya çıktı (bunun için biz de bidatleri çıkardık), diyorsanız; şunu bilin ki, onlardan sonra ortaya çıkan (bu bidat) lan, onların yolundan başka bir yolu takip eden ve onlardan yüz çeviren bir kimse ortaya koymuştur. Çünkü sahabe-i kiram din konusunda (gelecek nesillerin ihtiyacına) yeterli olan hususları söylemişler ve (onlara) şifa verecek açıklamayı yapmışlardır. Onlar (ın daraltmalarının altında bir daraltma, onlar (ın getirdiği genişliğin üstünde bir genişlik (yapmak, doğru) olamaz. Bir topluluk, onların (kısıntılarının) aşağısında bir kısıntı yaptılar da bir daha i'tidal sınırına erişemediler. Birtakım topluluklar da onlar (m ölçülerinin üstüne çıktılar (bunlar da) sınırı aşmış oldular. Oysa ashab-ı kiram, bu iki ölçüsüzlüğün arasında doğru bir yol üzerindedirler. (Ey mektup sahibi) mektubunda kadere imanı soruyorsun. Allah'ın izniyle (bu hususu) tam bilene sordum. İnsanların (din adına) ortaya attığı hiçbir yeniliğin ve bidatçilerin geliştirdiği hiçbir bidatin (dini bir) eser ve mesele olarak kadere imandan daha açık olduğuna inanmıyorum. Cahiliye döneminde câhiller nesirlerinde ve şiirlerinde kadere imanı dile getirirler, ellerinden kaçan nimetlere karşı kendilerini onunla teselli ederlerdi. Sonra İslâm geldi ve kaza ve kader (e iman) ancak (ona inanmayı farz kılarak) pekiştirdi. Gerçekten Rasulullah (sav), bir iki hadisinde değil pek çok hadisinde kaderden bahsetti. Müslümanlar kadere dair açıklamaları kendisinden işittiler ve (Hz. Peygamberin) sağlığında ve vefatından sonra da kuvvetle inanarak ve Allah'a teslim olarak kaderden bahsettiler. Bir şeyin Allah'ın ilminin dışında olmasını, (Allah'ın ezeldeki) yazgısının onu tespit etmemiş olmasını ve o şey hakkında Allah'ın (ezeli) bir takdirinin bulunmamış olmasını (düşünmekte) kendilerini yetkisiz ve hatalı görerek, kaderden bahsettiler. Bununla beraber, kader Allah'ın, manası apaçık olan Kur'an'ında da mevcuttur. (Sahabe-i kiram) kader inancını Kur'an'dan almışlar ve ona imanı Kur'an'dan öğrenmişlerdir. (Ey bidatçiler)! Eğer siz: (Madem öyle de) Allah niçin (kader inancına aykırı görünen) falan ayeti indirdi ve niçin (bu inanca aykırı düşen) şöyle sözler söyledi? derseniz (ben de size şöyle derim): Sizin Kur'an'dan okuduğunuzu (sahâbe-i kiram da) okudular ve onlar (ondan) sizin bilmediğiniz (bazı) manalar sezinlediler. Sonra da şu (kâinatta vukua gelen hadiselerin) hepsi de (ezeli olan) bir yazgı ve takdir ile (meydana gelmekte) dir, takdir edilen olur. Allah'ın dilediği olmuştur, dilemediği de olmamıştır. Biz kendimize fayda ve zarar verme gücüne sahip değiliz dediler. Bu (hükme vardıktan) sonra (Allah'a ibadet etmeye) rağbet ettiler ve (kötü amellerden de) olanca güçleriyle kaçındılar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 7, /1055
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Abdulaziz el-Ümevî (Ömer b. Abdulaziz b. Mervan b. Hakem b. Ebu As)
2. Nadr b. Arabî el-Âmirî (Nadr b. Arabî)
3. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
4. Ebu Zeyd Hammad b. Delil el-Medâinî (Hammad b. Delil)
5. Ebu Said Esed b. Musa el-Ümevi (Esed b. Musa b. İbrahim b. Velid)
6. Rabi' b. Süleyman el-Murâdî (Rabi' b. Süleyman b. Abdülcebbâr b. Kâmil)
Konular:
Bid'at, bid'at ve hurafe ihdas etmek
Sünnet, sünnete uymak
Tarihsel şahsiyetler, Ömer b. Abdülaziz
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273274, D004735-2
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْمَهْرِىُّ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ وَسَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ وَعَلْقَمَةُ بْنُ وَقَّاصٍ وَعُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ حَدِيثِ عَائِشَةَ
"وَكُلٌّ حَدَّثَنِى طَائِفَةً مِنَ الْحَدِيثِ قَالَتْ وَلَشَأْنِى فِى نَفْسِى كَانَ أَحْقَرَ مِنْ أَنْ يَتَكَلَّمَ اللَّهُ فِىَّ بِأَمْرٍ يُتْلَى."
Tercemesi:
Bize Süleyman b. el-Davud el-Mehri, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus b. Yezid, ona İbn Şihab, bana Urve b. Zübeyr ve Said b. Müseyyeb ve Alkame b. Vakkas ve Ubeydullah b. Abdullah, ona da Hz. Aişe'den (rivayet edildiğine göre) demiştir ki:
"(Bana şu meşhur olan iftira edilince) benim halim kendimce Allah'ın benim hakkımda okunan bir vahiyle konuşacağı bir seviyede değildi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 22, /1080
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Süleyman b. Davud el-Mehri (Süleyman b. Davud b. Hammad b. Sa'd)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273326, D004758-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ وَأَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ وَمَنْدَلٌ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنْ أَبِى جَهْمٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ وَهْبَانَ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
"مَنْ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ شِبْرًا فَقَدْ خَلَعَ رِبْقَةَ الإِسْلاَمِ مِنْ عُنُقِهِ."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Yunus, ona Züheyr , Ebu Bekir b. Ayyaş ve Mendel, ona Mutarrif, ona Ebu Cehm, ona Halid b. Vehban, ona da Ebu Zer'den (ra) (rivayet edildiğine göre) Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Her kim (İslam) cemaati (nden) bir karış kadar uzaklaşırsa (o kimse) boynundan İslam boyunduruğunu çıkarmış olur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 30, /1085
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. halid b. vuhyan ()
3. Ebu Cehm Süleyman b. Cehm el-Ensarî (Süleyman b. Cehm b. Ebu Cehm)
4. Ebu Bekir Mutarrif b. Tarif el-Harisi (Mutarrif b. Tarif)
5. Ebu Bekir b. Ayyaş el-Esedî (Ebu Bekir b. Ayyaş b. Salim)
6. Ebu Abdullah Ahmed b. Yunus et-Temimî (Ahmed b. Abdullah b. Yunus b. Abdullah b. Kays)
Konular:
Cemaat, birlik olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273328, D004760-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ وَسُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنِ الْمُعَلَّى بْنِ زِيَادٍ وَهِشَامِ بْنِ حَسَّانَ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ ضَبَّةَ بْنِ مِحْصَنٍ عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
"سَتَكُونُ عَلَيْكُمْ أَئِمَّةٌ تَعْرِفُونَ مِنْهُمْ وَتُنْكِرُونَ فَمَنْ أَنْكَرَ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ هِشَامٌ: "بِلِسَانِهِ فَقَدْ بَرِئَ، وَمَنْ كَرِهَ بِقَلْبِهِ فَقَدْ سَلِمَ وَلَكِنْ مَنْ رَضِىَ وَتَابَعَ." فَقِيلَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ أَفَلاَ نَقْتُلُهُمْ قَالَ ابْنُ دَاوُدَ: "أَفَلاَ نُقَاتِلُهُمْ." قَالَ: "لاَ مَا صَلَّوْا."]
Tercemesi:
Bize Müsedded ve Süleyman b. Davud, o ikisine Hammad b. Zeyd, ona Mualla b. Ziyad ve Hişam b. Hassan, ona Dabbe b. Mihsan, ona da Peygamber'in (sav) hanımı Ümmü Seleme'den (rivayet edildiğine göre) Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"İleride sizin başınıza bir takım devlet başkanları gelecektir. Bunlardan (göreceğiniz) bazı işleri (Allah'ın ve Rasulü'nün emirlerine uygun olduğu için) iyi karşılayacaksınız; Bazı işlerini de (Allah'ın ve Rasulü'nün emirlerine aykırı olduğu için) reddedeceksiniz. (Allah'ın ve Rasulü'nün emirlerine aykırı olan bu davranışları) reddeden kimse (nin durumu ise, aşağıda açıklandığı gibidir:)"
[Ebû Davud der ki: Hişam (bu cümleyi) "dili ile reddeden kimse (bu mevzuda üzerine düşen sorumluluklardan ve nifaktan) kurtulmuştur. Kalbiyle reddeden kimse (o başkanın günahına iştirak etmekten) kurtulmuştur. Fakat (o başkandan) razı olan ve (kendisine) uyan kimse ise (onun günahına ortak olmuştur", şeklinde) rivayet etti. (Lakin el-Mualla b. Ziyad bu cümleyi naklederken "dili ile reddeden kimse" sözünü rivayet etmedi). Bunun üzerine (orada bulunanlar tarafından) Ey Allah'ın Rasulü onlarla savaşmayalım mı? diye soruldu da (Hz. Peygamber); "hayır, namaz kıldıkları sürece (Onlarla savaşmayınız)" buyurdu.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 30, /1086
Senetler:
1. Ümmü Seleme Zevcü'n Nebi (Hind bt. Huzeyfe b. Muğire)
2. Dabbe b. Mihsan el-Anezî (Dabbe b. Mihsan)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Ebu Hasan Mualla b. Ziyad el-Kurdüsi (Mualla b. Ziyad)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
Yönetici, fiillerine karşı tavrın nasıl olacağı