10631 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona Musa b. Ebu Aişe, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhüma)" dilini onu ezberlemek için hareket ettirme" ayeti hakkında şöyle demiştir: "Cebrail kendisine vahiy getirdiğinde, Hz. Peygamber (sav) dilini ve dudaklarını (aceleyle) hareket ettirirdi. Vahiy ona ağır gelir, bu durum, onun halinden anlaşılırdı. Bu yüzden Aziz ve Celil Allah Kıyâme Suresinde 'Onu acele ile okumak (almak) için dilini kıpırdatma. Onu (kalbinde) toplamak da, okutmak da Bize aittir. Biz onu sana okuduğumuzda, sen okunuşuna uy.' Yani indirdiğimizde onu dinle 'Sonra onu açıklamak da Bize aittir.' [Kıyame, 75/16-19] Yani, onu senin dilin ile açıklarız ayetlerini indirdi. (Bundan sonra) Cebrail kendisine geldiğinde Hz. Peygamber (sav) susar (ve vahyi dinler), gittiğinde ise Allah'ın kendisine vaat ettiği üzere onu okurdu."
Bize Adem b. Ebu Iyâs, ona Şu'be, ona Ebu İyâs, ona da Abdullah b. Muğaffel şöyle demiştir: Ben Peygamber'i (sav) gördüm, devesi üzerinde, yol alırken bir yandan da Fetih Suresi'ni yahut Fetih Suresi'nden bir bölümü yumuşak bir okuyuşla okuyordu. Peygamber (sav) nağmeli bir şekilde sesini kah yükselterek, kah alçaltarak yaparak okuyordu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Sufyân, ona A'meş, ona İbrahim, ona Abîde, ona da Abdullah b. Mesud rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana "Kur'an oku bana" buyurdu. Ben “ey allah'ın Elçisi, Kur'ân Size indirildiği hâlde, ben mi size okuyayım?” dedim. Rasulullah (sav) "evet" dedi. Bunun üzerine ben Nisâ Suresini okudum ve "Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!"(Nisâ, 41) ayetine geldiğimde, Peygamber (sav) bana "şimdilik yeter" buyurdu. yüzümü çevirdim, bir de gördüm ki Hz. Peygamber'in iki gözünden yaşlar süzülüyor.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs), ona A'meş, ona İbrahim, ona Abdurrahman b. Yezîd ve ona Alkame, onlara da Ebu Mesud el-Ensârî'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bakara Suresi'nin sonunda iki ayet vardır ki her kim geceleyin o iki ayeti okursa, ona yeterli olur."
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Urve, ona Misver b. Mahreme ve Abdurrahman b. Abdulkârî, onlara da Ömer b. Hattâb şöyle demiştir: Rasulullah (sav) henüz hayatta iken, ben Hişâm b. Hakîm b. Hizâm'ı Furkân Suresi'ni okurken işittim. Ve onun okuyuşuna kulak verip dinledim. Bir de baktım ki, Hişâm bu sureyi Rasulullah'ın bana okuttuğunun dışında bir çok harfle okudu. Az kalsın namazda ona müdahale edecektim, ancak selam verinceye kadar sabrettim. Selam verir vermez hemen elbisesinden yakalayıp "senden işittiğim şekilde bu sureyi okumayı sana kim okuttu" dedim. Hişâm "onu bana Rasulullah (sav) okuttu" dedi. Ben "yalan söyledin. Çünkü Rasulullah (sav) bu sureyi bana, senin okuduğundan başka bir şekilde okuttu" dedim sonra onu yakasından tutarak Rasulullah'a götürdüm ve " ey Allah'ın Rasulu, bu adamın Furkân Sûresi'ni, Sen'in bana okuttuğundan farklı harflerle okurken işittim" dedim. Rasulullah (sav) bana "onu bırak" buyurdu. Ona da "oku ey Hişâm" diye emretti. O da, işittiğim şekilde Rasulullah'a okudu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Bu şekilde indirildi" buyurdu. sonra "ey Ömer, sen de oku" buyurdu. Ben de bana okutmuş olduğu okuyuşla okudum. Bana da "Bu şekilde indirildi" buyurdu sonra da "Şüphesiz bu Kur'ân yedi harf üzerine indirilmiştir. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse, onu okuyunuz" buyurdu.