10631 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Asım, ona İbn Cüreyc; (T) Bana Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona İbn Cüreyc, ona Yahya b. Abdullah b. Sayfî, ona İkrime b. Abdurrahman b. Hâris, ona da Ümmü Seleme şöyle haber vermiştir: Peygamber (sav) hanımlarından bazısının evine bir ay süreyle girmeyeceğine yemin etti. Yirmi dokuz gün geçince günün başında yahut sonunda yanlarına girdi. Kendisine “Ey Allah'ın Peygamberi! Sen bir ay kadınların yanına girmemeğe yemin etmiştin?” denildi. Peygamber (sav) "Ay yirmi dokuz gün de olmaktadır" buyurdu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Mervân b. Muaviye, ona da Ebu Ya'fûr şöyle demiştir: Ebu Duhâ'nın yanında (bir ayın kaç gün olduğunu) tartışıyorduk. Ebu Duhâ, İbn Abbâs'tan rivayetle şöyle dedi: Bir gün sabaha baktık ki Peygamber'in (sav) eşleri ağlıyor ve her birinin yanında ailesinden birileri vardı. Ben hemen mescide gittim, bir de gördüm ki, mescit insanlarla dopdolu. Ardından Ömer b. Hattâb geldi ve Peygamber'in (sav) yanına geçti. Hz. Peygamber (sav) kendi odasındaydı. Ömer selam verdi, kimse selamını almadı. Tekrar selâm verdi, yine hiç kimse almadı. Sonra yine selam verdi, yine kimse almadı. Sonra (Bilal) onu davet etti, Ömer Peygamber'in (sav) yanına girdi ve “eşlerini boşadın mı?” diye sordu. Peygamber (sav) "hayır, lâkin onlardan bir ay ayrılmaya yemin ettim" buyurdu. Yirmi dokuz gün bekledi, sonra kadınlarının yanına girdi.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Abdullah b. Zem’a'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Sizden biri karısını, köle döver gibi dövmesin. Günün sonunda o kadınla birlikte olacaktır."
Bize Müsedded, ona Bişr, ona Hâlid ve Ebû Kılâbe, -Ebu Kılâbe rivayetinde “isteseydim aşağıdaki hadisi 'Hz. Peygamber şöyle buyurdu' deyip merfu olarak rivayet ederdim” demiştir.- onlara da Enes (ra) şöyle demiştir: Bir kişi, dul üzerine, bakire bir kızla evlendiğinde yedi gün; bakire üzerine, dul bir kadınla evlendiğinde, ise üç gün onun yanında kalır. (Sonra hanımları arasında nöbet taksimi yapar). Sünnet olan budur.
Bize Ebu Nuaym, ona Abdulvahid b. Eymen, ona Abdullah b. Ebu Müleyke, ona Kâsım , ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir sefere çıkmak istediğinde hanımları arasında kura çekerdi. Bir seferinde kura Âişe ile Hafsa'ya isabet etti. Peygamber (sav) gece olunca Âişe'nin beraberinde, onunla konuşarak yol alırdı. Bir gün Hafsa, Âişe'ye “Bu gece sen benim deveme binsen, ben de senin devene binsem, sen görmediğin manzaraları görürsün, ben de görmediğim yerleri görürüm” dedi. Âişe de “tamam” dedi. Bunun üzerine onlardan her biri diğerinin devesine bindi. Peygamber (sav), Âişe'nin devesinin yanına geldi, hâlbuki onun üstünde Hafsa bulunuyordu. Hafsa'ya selâm verdi. Sonra yola devam etti. Nihayet bir yerde konakladılar ve Âişe, (burada) Peygamber'i kaybetti. Konakladıklarında Âişe (kederinden) iki ayağını (zehirli haşeratların yaşadığı) ızhır otlarının arasına sokup Rabbim, bana akrep yahut yılan musallat de beni soksun, ben de Peygamber'e (sav) bir şey söylemeye muktedir olmayayım” diye dua etmeğe başladı
Bize İsmail, ona Süleyman b. Bilal, ona Hişâm b. Urve, ona babası, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) ölüm hastalığına yakalandığında, "Yarın nerede (kimin yanında) olacağım?" "Yarın nerede (kimin yanında) olacağım?" diye sorar Aişe'nin (yanında) gününün olmasını isterdi. Bunun üzerine diğer zevceleri istediği yerde olsun diye ona izin verdiler. Nihayetinde Rasulullah (sav) vefat edinceye kadar Hz. Aişe'nin evinde onun yanında kaldı. Hz. Aişe dedi ki: 'Hz. Peygamber (sav) benim evimde benim nöbet günümde vefat etti. Allah onun ruhunu başı benim göğsüm ile gerdanım arasında iken ve tükürüğü tükürüğüme karışmış iken kabzedip aldı.'
Bize Abdulaziz b. Abdullah, ona Süleyman, ona Yahya, ona da Ubeyd b. Huneyn, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etti: Ömer (kızı) Hafsa'nın yanına girip “Ey kızcağızım! Sakın güzel olduğu için Rasulullah'ın (sav) kendisini sevmesinden hoşlanan şu kadın -Aişe'yi kasdediyor- seni aldatmasın” dedi. (Ömer bu naklinin devamında şöyle dedi.) “Ben Hafsa'ya söylediklerimi Rasulullah'a (sav) anlattım, o da gülümsedi.”