Bize Süleyman b. Abdurrahman ve Ali b. Hucr, o ikisine İsa b. Yunus, ona Hişâm b. Urve, ona Abdullah b. Urve, ona Urve (b. Zübeyr), ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: On bir kadın oturup kocaları hakkındaki hiçbir şeyi saklamamak (ve birbirlerine anlatmak) üzere anlaşıp sözleştiler.
İlk kadın, benim kocam dağ başındaki cılız bir devenin eti gibidir. Engebesiz düz değil ki çıkılsın, semiz değil ki taşınsın, dedi.
İkinci kadın, ben kocamın haberini yayamam, onun büyük küçük bütün hallerini hiç bir şey bırakmadan sayıp dökeceğimden korkarım, dedi.
Üçüncü kadın, kocam aşırı şekilde uzun boyludur. Eğer konuşursam beni boşar, susarsam ortada bırakır.
Dördüncü kadın, kocam Tihame geceleri gibi ne sıcak ne de soğuktur. Ne kendisinden korkulur, ne de usanılır, dedi.
Beşinci kadın, kocam gelince panter (çıta), çıkınca aslan kesilir. Emanet ettiği şeylerden de hiç sormaz, dedi.
Altıncı kadın, yediği zaman kat kat yer, içtiği zaman da hepsini bitirir, yattığı zaman da bürünür, yatar. Sıkıntıyı anlamak için elini sokmaz, dedi.
Yedinci kadın, Kocam kocalık vazifesini yapamaz biri veya karanlıktır. Her dert onda mevcuttur. Başını yarar veya yara açar. Her şeyi senin için kendinde toplamıştır, dedi.
Sekizinci kadın, kocam zaferan kokulu, tavşan dokunuşludur, dedi.
Dokuzuncusu: Kocam direği (şeref ve itibarı) yüksek, kılıcının kını uzun, külü çok (misafiri çok), evi meclislere yakın (misafir ağırlayan) bir adamdır, dedi.
Onuncu kadın, Kocam Malik'tir. Amma ne Malik! Malik bundan çok daha iyidir. Onun oturma yerleri geniş, yayılma yerleri az develeri vardır. (Misafir gelince kesildiği için yayılmadan bekleyen develer). (Misafir geldiğinde çalınan) def sesini işittiklerinde kesileceklerini bilirler, dedi.
Onbirinci kadın (Ümmü Zer'), Kocam Ebu Zer'dir. Amma ne Ebu Zer! çok zinet takmaktan kulaklarımı şakırdattı. Pazularımı yağ doldurup beni şişmanlattı, beni mutlu etti. Benim de gönlüm ferah oldu. Beni dağın kenarında sayıca az bir koyun sürüsü sahibinde buldu da, develeri böğürür, ekinleri sürülen biçilip işlenen, ferah ve mutlu bir toplum içine getirdi. Onun yanında korunurum, sözüm geri çevrilmez. Gece uyuyup, sabahlıyorum (hizmetçiler benim yerime çalışıyor); içiyor ve kanıyorum. Ebu Zer'in annesi de ne Ebu Zer annesi! Ambarları büyük, evi geniş. Ebu Zer'in oğlu da ne Ebu Zer'in oğlu! Yatağı soyulmuş hurma lifi gibi kilosu yerindedir. Kendisini bir kuzunun budu doyurur. Ebu Zer'in kızı da ne Ebu Zer kızı! Anasına, babasına itaatkar. Elbisesinin içini dolduran (kilolu) ve (güzelliğiyle) kumasını kıskandıran. Ebu Zer'in cariyesi de ne Ebu Zer cariyesi! Konuşmalarımızı yaymaz. Azığımızı israf edip, saçmaz. Evimize de çer-çöp doldurmaz.
Ümmü Zer dedi ki: Bolluk zamanında tulumlarımızda süt çalkalanırken Ebu Zer çıktı (gitti). Yolda bir kadına rastladı, yanında pars gibi iki çocuğu vardı. Çocuklar kadının koltuğunun altındaki iki nar tanesiyle (göğüsleriyle) oynuyorlardı. Beni boşadı sonra onu nikahladı. Ben de ondan sonra eşraftan bir adama kocaya vardım ki, o ata biner, eline (Bahreyn bölgesine has) hattî mızrak alır. Evime birçok develer ve her hayvandan bir çifter getirip ye Ümmü Zer, akrabalarına da ver! der. Ama bu kocamın bana verdiği her şeyi toplasam Ebu Zer'in kaplarının en küçüğünü dahi doldurmaz, dedi.
Aişe şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav) bana: "Ben senin için Ummü Zer'e nisbette Ebu Zer gibiyim." buyurdu.
Ebu Abdullah el-Buhârî şöyle dedi: Saîd b. Seleme, Hişâm'dan yaptığı naklinde (Ve lâ temleu beytena ta'şîşen lafzı yerine) lâ tu'aşşişü beytenâ ta'şîşen lafzını kullanmıştır.
Yine Ebu Abdullah el-Buhârî: Bazı ravilerin (fe-etekannahu lafzı yerine) mim harfiyle fe-etekammahu lafzıyla söylediği nakletmiş ve bunun daha doğru olduğunu belirtmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15008, B005189
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَعَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ جَلَسَ إِحْدَى عَشْرَةَ امْرَأَةً ، فَتَعَاهَدْنَ وَتَعَاقَدْنَ أَنْ لاَ يَكْتُمْنَ مِنْ أَخْبَارِ أَزْوَاجِهِنَّ شَيْئًا . قَالَتِ الأُولَى زَوْجِى لَحْمُ جَمَلٍ ، غَثٌّ عَلَى رَأْسِ جَبَلٍ ، لاَ سَهْلٍ فَيُرْتَقَى ، وَلاَ سَمِينٍ فَيُنْتَقَلُ . قَالَتِ الثَّانِيَةُ زَوْجِى لاَ أَبُثُّ خَبَرَهُ ، إِنِّى أَخَافُ أَنْ لاَ أَذَرَهُ ، إِنْ أَذْكُرْهُ أَذْكُرْ عُجَرَهُ وَبُجَرَهُ . قَالَتِ الثَّالِثَةُ زَوْجِى الْعَشَنَّقُ ، إِنْ أَنْطِقْ أُطَلَّقْ وَإِنْ أَسْكُتْ أُعَلَّقْ . قَالَتِ الرَّابِعَةُ زَوْجِى كَلَيْلِ تِهَامَةَ ، لاَ حَرٌّ ، وَلاَ قُرٌّ ، وَلاَ مَخَافَةَ ، وَلاَ سَآمَةَ . قَالَتِ الْخَامِسَةُ زَوْجِى إِنْ دَخَلَ فَهِدَ ، وَإِنْ خَرَجَ أَسِدَ ، وَلاَ يَسْأَلُ عَمَّا عَهِدَ . قَالَتِ السَّادِسَةُ زَوْجِى إِنْ أَكَلَ لَفَّ ، وَإِنْ شَرِبَ اشْتَفَّ ، وَإِنِ اضْطَجَعَ الْتَفَّ ، وَلاَ يُولِجُ الْكَفَّ لِيَعْلَمَ الْبَثَّ ، قَالَتِ السَّابِعَةُ زَوْجِى غَيَايَاءُ أَوْ عَيَايَاءُ طَبَاقَاءُ ، كُلُّ دَاءٍ لَهُ دَاءٌ ، شَجَّكِ أَوْ فَلَّكِ أَوْ جَمَعَ كُلاًّ لَكِ . قَالَتِ الثَّامِنَةُ زَوْجِى الْمَسُّ مَسُّ أَرْنَبٍ ، وَالرِّيحُ رِيحُ زَرْنَبٍ . قَالَتِ التَّاسِعَةُ زَوْجِى رَفِيعُ الْعِمَادِ ، طَوِيلُ النِّجَادِ ، عَظِيمُ الرَّمَادِ ، قَرِيبُ الْبَيْتِ مِنَ النَّادِ . قَالَتِ الْعَاشِرَةُ زَوْجِى مَالِكٌ وَمَا مَالِكٌ ، مَالِكٌ خَيْرٌ مِنْ ذَلِكِ ، لَهُ إِبِلٌ كَثِيرَاتُ الْمَبَارِكِ قَلِيلاَتُ الْمَسَارِحِ ، وَإِذَا سَمِعْنَ صَوْتَ الْمِزْهَرِ أَيْقَنَّ أَنَّهُنَّ هَوَالِكُ . قَالَتِ الْحَادِيَةَ عَشْرَةَ زَوْجِى أَبُو زَرْعٍ فَمَا أَبُو زَرْعٍ أَنَاسَ مِنْ حُلِىٍّ أُذُنَىَّ ، وَمَلأَ مِنْ شَحْمٍ عَضُدَىَّ ، وَبَجَّحَنِى فَبَجِحَتْ إِلَىَّ نَفْسِى ، وَجَدَنِى فِى أَهْلِ غُنَيْمَةٍ بِشِقٍّ ، فَجَعَلَنِى فِى أَهْلِ صَهِيلٍ وَأَطِيطٍ وَدَائِسٍ وَمُنَقٍّ ، فَعِنْدَهُ أَقُولُ فَلاَ أُقَبَّحُ وَأَرْقُدُ فَأَتَصَبَّحُ ، وَأَشْرَبُ فَأَتَقَنَّحُ ، أُمُّ أَبِى زَرْعٍ فَمَا أُمُّ أَبِى زَرْعٍ عُكُومُهَا رَدَاحٌ ، وَبَيْتُهَا فَسَاحٌ ، ابْنُ أَبِى زَرْعٍ ، فَمَا ابْنُ أَبِى زَرْعٍ مَضْجِعُهُ كَمَسَلِّ شَطْبَةٍ ، وَيُشْبِعُهُ ذِرَاعُ الْجَفْرَةِ ، بِنْتُ أَبِى زَرْعٍ فَمَا بِنْتُ أَبِى زَرْعٍ طَوْعُ أَبِيهَا ، وَطَوْعُ أُمِّهَا ، وَمِلْءُ كِسَائِهَا ، وَغَيْظُ جَارَتِهَا ، جَارِيَةُ أَبِى زَرْعٍ ، فَمَا جَارِيَةُ أَبِى زَرْعٍ لاَ تَبُثُّ حَدِيثَنَا تَبْثِيثًا ، وَلاَ تُنَقِّثُ مِيرَتَنَا تَنْقِيثًا ، وَلاَ تَمْلأُ بَيْتَنَا تَعْشِيشًا ، قَالَتْ خَرَجَ أَبُو زَرْعٍ وَالأَوْطَابُ تُمْخَضُ ، فَلَقِىَ امْرَأَةً مَعَهَا وَلَدَانِ لَهَا كَالْفَهْدَيْنِ يَلْعَبَانِ مِنْ تَحْتِ خَصْرِهَا بِرُمَّانَتَيْنِ ، فَطَلَّقَنِى وَنَكَحَهَا ، فَنَكَحْتُ بَعْدَهُ رَجُلاً سَرِيًّا ، رَكِبَ شَرِيًّا وَأَخَذَ خَطِّيًّا وَأَرَاحَ عَلَىَّ نَعَمًا ثَرِيًّا ، وَأَعْطَانِى مِنْ كُلِّ رَائِحَةٍ زَوْجًا وَقَالَ كُلِى أُمَّ زَرْعٍ ، وَمِيرِى أَهْلَكِ . قَالَتْ فَلَوْ جَمَعْتُ كُلَّ شَىْءٍ أَعْطَانِيهِ مَا بَلَغَ أَصْغَرَ آنِيَةِ أَبِى زَرْعٍ . قَالَتْ عَائِشَةُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " كُنْتُ لَكِ كَأَبِى زَرْعٍ لأُمِّ زَرْعٍ " . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ قَالَ سَعِيدُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ هِشَامٍ وَلاَ تُعَشِّشُ بَيْتَنَا تَعْشِيشًا . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ قَالَ بَعْضُهُمْ فَأَتَقَمَّحُ . بِالْمِيمِ ، وَهَذَا أَصَحُّ .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Abdurrahman ve Ali b. Hucr, o ikisine İsa b. Yunus, ona Hişâm b. Urve, ona Abdullah b. Urve, ona Urve (b. Zübeyr), ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: On bir kadın oturup kocaları hakkındaki hiçbir şeyi saklamamak (ve birbirlerine anlatmak) üzere anlaşıp sözleştiler.
İlk kadın, benim kocam dağ başındaki cılız bir devenin eti gibidir. Engebesiz düz değil ki çıkılsın, semiz değil ki taşınsın, dedi.
İkinci kadın, ben kocamın haberini yayamam, onun büyük küçük bütün hallerini hiç bir şey bırakmadan sayıp dökeceğimden korkarım, dedi.
Üçüncü kadın, kocam aşırı şekilde uzun boyludur. Eğer konuşursam beni boşar, susarsam ortada bırakır.
Dördüncü kadın, kocam Tihame geceleri gibi ne sıcak ne de soğuktur. Ne kendisinden korkulur, ne de usanılır, dedi.
Beşinci kadın, kocam gelince panter (çıta), çıkınca aslan kesilir. Emanet ettiği şeylerden de hiç sormaz, dedi.
Altıncı kadın, yediği zaman kat kat yer, içtiği zaman da hepsini bitirir, yattığı zaman da bürünür, yatar. Sıkıntıyı anlamak için elini sokmaz, dedi.
Yedinci kadın, Kocam kocalık vazifesini yapamaz biri veya karanlıktır. Her dert onda mevcuttur. Başını yarar veya yara açar. Her şeyi senin için kendinde toplamıştır, dedi.
Sekizinci kadın, kocam zaferan kokulu, tavşan dokunuşludur, dedi.
Dokuzuncusu: Kocam direği (şeref ve itibarı) yüksek, kılıcının kını uzun, külü çok (misafiri çok), evi meclislere yakın (misafir ağırlayan) bir adamdır, dedi.
Onuncu kadın, Kocam Malik'tir. Amma ne Malik! Malik bundan çok daha iyidir. Onun oturma yerleri geniş, yayılma yerleri az develeri vardır. (Misafir gelince kesildiği için yayılmadan bekleyen develer). (Misafir geldiğinde çalınan) def sesini işittiklerinde kesileceklerini bilirler, dedi.
Onbirinci kadın (Ümmü Zer'), Kocam Ebu Zer'dir. Amma ne Ebu Zer! çok zinet takmaktan kulaklarımı şakırdattı. Pazularımı yağ doldurup beni şişmanlattı, beni mutlu etti. Benim de gönlüm ferah oldu. Beni dağın kenarında sayıca az bir koyun sürüsü sahibinde buldu da, develeri böğürür, ekinleri sürülen biçilip işlenen, ferah ve mutlu bir toplum içine getirdi. Onun yanında korunurum, sözüm geri çevrilmez. Gece uyuyup, sabahlıyorum (hizmetçiler benim yerime çalışıyor); içiyor ve kanıyorum. Ebu Zer'in annesi de ne Ebu Zer annesi! Ambarları büyük, evi geniş. Ebu Zer'in oğlu da ne Ebu Zer'in oğlu! Yatağı soyulmuş hurma lifi gibi kilosu yerindedir. Kendisini bir kuzunun budu doyurur. Ebu Zer'in kızı da ne Ebu Zer kızı! Anasına, babasına itaatkar. Elbisesinin içini dolduran (kilolu) ve (güzelliğiyle) kumasını kıskandıran. Ebu Zer'in cariyesi de ne Ebu Zer cariyesi! Konuşmalarımızı yaymaz. Azığımızı israf edip, saçmaz. Evimize de çer-çöp doldurmaz.
Ümmü Zer dedi ki: Bolluk zamanında tulumlarımızda süt çalkalanırken Ebu Zer çıktı (gitti). Yolda bir kadına rastladı, yanında pars gibi iki çocuğu vardı. Çocuklar kadının koltuğunun altındaki iki nar tanesiyle (göğüsleriyle) oynuyorlardı. Beni boşadı sonra onu nikahladı. Ben de ondan sonra eşraftan bir adama kocaya vardım ki, o ata biner, eline (Bahreyn bölgesine has) hattî mızrak alır. Evime birçok develer ve her hayvandan bir çifter getirip ye Ümmü Zer, akrabalarına da ver! der. Ama bu kocamın bana verdiği her şeyi toplasam Ebu Zer'in kaplarının en küçüğünü dahi doldurmaz, dedi.
Aişe şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav) bana: "Ben senin için Ummü Zer'e nisbette Ebu Zer gibiyim." buyurdu.
Ebu Abdullah el-Buhârî şöyle dedi: Saîd b. Seleme, Hişâm'dan yaptığı naklinde (Ve lâ temleu beytena ta'şîşen lafzı yerine) lâ tu'aşşişü beytenâ ta'şîşen lafzını kullanmıştır.
Yine Ebu Abdullah el-Buhârî: Bazı ravilerin (fe-etekannahu lafzı yerine) mim harfiyle fe-etekammahu lafzıyla söylediği nakletmiş ve bunun daha doğru olduğunu belirtmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 82, 2/348
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Abdullah b. Urve el-Kuraşi (Abdullah b. Urve b. Zübeyir b. Avvam)
4. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
5. Ebu Amr İsa b. Yunus es-Sebiî (İsa b. Yunus b. Amr b. Abdullah)
6. Ebu Hasan Ali b. Hucr es-Sa'dî (Ali b. Hucr b. İyas b. Mukatil)
Konular:
Aile, ailede iletişim, eşle sohbet
Yardımseverlik, akrabaya yardım etmek
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
" خَيْرُ نِسَاءٍ رَكِبْنَ الإِبِلَ صَالِحُو نِسَاءِ قُرَيْشٍ ، أَحْنَاهُ عَلَى وَلَدٍ فِى صِغَرِهِ وَأَرْعَاهُ عَلَى زَوْجٍ فِى ذَاتِ يَدِهِ "
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra), Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"En hayırlı kadınlar, deveye binen kadınlardır. Kureyş kadınlarının en iyileri küçüklüğünde çocuğu üzerine en şefkatli olan ve kocasının malını koruma konusunda hassas olandır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13803, B005082
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
" خَيْرُ نِسَاءٍ رَكِبْنَ الإِبِلَ صَالِحُو نِسَاءِ قُرَيْشٍ ، أَحْنَاهُ عَلَى وَلَدٍ فِى صِغَرِهِ وَأَرْعَاهُ عَلَى زَوْجٍ فِى ذَاتِ يَدِهِ "
Tercemesi:
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra), Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"En hayırlı kadınlar, deveye binen kadınlardır. Kureyş kadınlarının en iyileri küçüklüğünde çocuğu üzerine en şefkatli olan ve kocasının malını koruma konusunda hassas olandır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 12, 2/329
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Eğitim, çocukların eğitimi
Hayırlı, kadınların en hayırlısı
Kadın, sosyal hayatta
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ نَصْرٍ حَدَّثَنَا حُسَيْنٌ الْجُعْفِىُّ عَنْ زَائِدَةَ عَنْ مَيْسَرَةَ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلاَ يُؤْذِى جَارَهُ » .
Bize İshak b. Nasr, ona Hüseyin el-Cu'fî, ona Zâide, ona Meysere, ona Ebu Hâzim, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15004, B005185
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ نَصْرٍ حَدَّثَنَا حُسَيْنٌ الْجُعْفِىُّ عَنْ زَائِدَةَ عَنْ مَيْسَرَةَ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلاَ يُؤْذِى جَارَهُ » .
Tercemesi:
Bize İshak b. Nasr, ona Hüseyin el-Cu'fî, ona Zâide, ona Meysere, ona Ebu Hâzim, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 80, 2/348
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hazim Selman Mevla Azze (Selman)
3. Meysere b. Ammar el-Eşce'î (Meysere b. Ammar)
4. Zâide b. Kudame es-Sekafî (Zâide b. Kudame)
5. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali el-Cu'fi (Hüseyin b. Ali b. Velid)
6. Ebu İbrahim İshak b. İbrahim el-Buhari (İshak b. İbrahim b. Nasr)
Konular:
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Seçki, İlişkiler ağı
Bize Abdân (Abdullah b. Osman), ona Abdullah (b. Mübarek), ona Musa b. Ukbe, ona Nafi' (Mevlâ İbn Ömer), ona da Abdullah b. Ömer (r.anhüma), Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Hepiniz çobansınız; hepiniz idareniz altındakilerden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve (emri altında olanlardan) sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinin ve çocuğunun çobanıdır (ve onlardan sorumludur). Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idareniz altında bulunanlardan sorumlusunuz."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
120089, B005200
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدَانُ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
" كُلُّكُمْ رَاعٍ ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ ، وَالأَمِيرُ رَاعٍ ، وَالرَّجُلُ رَاعٍ عَلَى أَهْلِ بَيْتِهِ ، وَالْمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ عَلَى بَيْتِ زَوْجِهَا وَوَلَدِهِ ، فَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ "
Tercemesi:
Bize Abdân (Abdullah b. Osman), ona Abdullah (b. Mübarek), ona Musa b. Ukbe, ona Nafi' (Mevlâ İbn Ömer), ona da Abdullah b. Ömer (r.anhüma), Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Hepiniz çobansınız; hepiniz idareniz altındakilerden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve (emri altında olanlardan) sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinin ve çocuğunun çobanıdır (ve onlardan sorumludur). Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idareniz altında bulunanlardan sorumlusunuz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 90, 2/353
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Osman el-Ateki (Abdullah b. Osman b. Cebele b. Meymun)
Konular:
Aile, ailede erkeğin hak ve sorumlulukları
Aile, Fertleri ve Sorumlulukları
Sorumluluk bilinci, Devlet başkanının, aile reisinin vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14976, B005159
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلاَمٍ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ أَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ خَيْبَرَ وَالْمَدِينَةِ ثَلاَثًا يُبْنَى عَلَيْهِ بِصَفِيَّةَ بِنْتِ حُيَىٍّ فَدَعَوْتُ الْمُسْلِمِينَ إِلَى وَلِيمَتِهِ ، فَمَا كَانَ فِيهَا مِنْ خُبْزٍ وَلاَ لَحْمٍ ، أَمَرَ بِالأَنْطَاعِ فَأُلْقِىَ فِيهَا مِنَ التَّمْرِ وَالأَقِطِ وَالسَّمْنِ فَكَانَتْ وَلِيمَتَهُ ، فَقَالَ الْمُسْلِمُونَ إِحْدَى أُمَّهَاتِ الْمُؤْمِنِينَ أَوْ مِمَّا مَلَكَتْ يَمِينُهُ فَقَالُوا إِنْ حَجَبَهَا فَهْىَ مِنْ أُمَّهَاتِ الْمُؤْمِنِينَ ، وَإِنْ لَمْ يَحْجُبْهَا فَهْىَ مِمَّا مَلَكَتْ يَمِينُهُ فَلَمَّا ارْتَحَلَ وَطَّى لَهَا خَلْفَهُ وَمَدَّ الْحِجَابَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ النَّاسِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Selam, ona İsmail b. Cafer, ona Humeyd, ona da Enes şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) Hayber ile Medine arasında üç gün konakladı. Bu müddet içinde Safiyye bt. Huyey ile evlendi. Ben de müslümanları Peygamber'in (sav) düğün yemeğine davet ettim. Bu ziyafette ekmek de, et de yoktu. Sofraların serilmesini emretti. Ardından sofraya hurmadan, akt denilen kuru yoğurttan ve yağdan konuldu. İşte bu, Peygamber'in düğün yemeği oldu. Yemek esnasında Müslümanlar aralarında: "Safiyye, müminlerin annelerinden birisi midir, yoksa Rasulullah'ın sahip olduğu cariyelerden midir?" dediler. Bazıları da: "Eğer Rasûlullah (sav) Safiyye'yi örterse, o, müminlerin annelerinden birisidir. Eğer onu örtmezse Rasulullah'ın sahip olduğu cariyelerinden birisidir" dediler.
Rasulullah (sav) hareket etmeye karar verince, bineğinin arkasına Safiyye için üzerine oturacağı bir yer hazırlattı ve Safiyye ile insanların arasını bir örtü ile kapattı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 60, 2/343
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
4. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Evlilik, düğün yemeği, velime
Hz. Peygamber, evlilikleri
Hz. Peygamber, hanımları, Safiyye bt. Huyeyy
Tesettür,
Bize Sa'd b. Hafs, ona Şeybân, ona Mansûr, ona Sâlim b. Ebu Ca'd, ona Küreyb, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir kimse hanımıyla birlikte olacağında “Bismillah! Allah'ım, şeytanı benden ve bize bahşedeceğin çocuktan uzak tut” der de sonra da bu birliktelikten onlara çocuk bahşedilir ya da takdir edilirse, şeytan, ona asla zarar vermez."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14982, B005165
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعْدُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ كُرَيْبٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَمَا لَوْ أَنَّ أَحَدَهُمْ يَقُولُ حِينَ يَأْتِى أَهْلَهُ بِاسْمِ اللَّهِ ، اللَّهُمَّ جَنِّبْنِى الشَّيْطَانَ ، وَجَنِّبِ الشَّيْطَانَ مَا رَزَقْتَنَا ، ثُمَّ قُدِّرَ بَيْنَهُمَا فِى ذَلِكَ ، أَوْ قُضِىَ وَلَدٌ ، لَمْ يَضُرَّهُ شَيْطَانٌ أَبَدًا » .
Tercemesi:
Bize Sa'd b. Hafs, ona Şeybân, ona Mansûr, ona Sâlim b. Ebu Ca'd, ona Küreyb, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir kimse hanımıyla birlikte olacağında “Bismillah! Allah'ım, şeytanı benden ve bize bahşedeceğin çocuktan uzak tut” der de sonra da bu birliktelikten onlara çocuk bahşedilir ya da takdir edilirse, şeytan, ona asla zarar vermez."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler Projesini ilgilendiren kısım:
اللَّهُمَّ جَنِّبْنِى الشَّيْطَانَ ، وَجَنِّبِ الشَّيْطَانَ مَا رَزَقْتَنَا
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 66, 2/345
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Rişdîn Küreyb b. Ebu Müslim el-Kuraşî (Küreyb b. Ebu Müslim)
3. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Muaviye Şeyban b. Abdurrahman et-Temimi (Şeyban b. Abdurrahman)
6. Sa'd b. Hafs ed-Dahm (Sa'd b. Hafs)
Konular:
Dua, cinsi münasebet için
Evlilik, cinsel münasebet
İstiaze, şeytandan
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ قَالَ حَدَّثَنِى عُمَارَةُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ قَالَ دَخَلْتُ مَعَ عَلْقَمَةَ وَالأَسْوَدِ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم شَبَابًا لاَ نَجِدُ شَيْئًا فَقَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهُ صلى الله عليه وسلم « يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنِ اسْتَطَاعَ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ ، وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ ، وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ ، فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ » .
Bize Amr b. Hafs b. Gıyas, ona babası (Hafs b. Gıyas en-Nehaî), ona el-A’meş, ona Umare, ona da Abdurrahman b. Yezid şöyle demiştir:
"Alkame ve Esved ile birlikte Abdullah (b. Mes'ûd'un) yanına girdim. Abdullah şöyle dedi: Bizler maddi imkanı olmayan birtakım gençler olarak Nebi (sav) ile birlikte bulunuyorduk. Rasulullah (sav) bize “Ey gençler topluluğu! İçinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama (bakmaktan) daha iyi saklar, iffeti de daha iyi korur. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü oruç şehveti kırar” buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13786, B005066
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ قَالَ حَدَّثَنِى عُمَارَةُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ قَالَ دَخَلْتُ مَعَ عَلْقَمَةَ وَالأَسْوَدِ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم شَبَابًا لاَ نَجِدُ شَيْئًا فَقَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهُ صلى الله عليه وسلم « يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنِ اسْتَطَاعَ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ ، وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ ، وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ ، فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Hafs b. Gıyas, ona babası (Hafs b. Gıyas en-Nehaî), ona el-A’meş, ona Umare, ona da Abdurrahman b. Yezid şöyle demiştir:
"Alkame ve Esved ile birlikte Abdullah (b. Mes'ûd'un) yanına girdim. Abdullah şöyle dedi: Bizler maddi imkanı olmayan birtakım gençler olarak Nebi (sav) ile birlikte bulunuyorduk. Rasulullah (sav) bize “Ey gençler topluluğu! İçinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama (bakmaktan) daha iyi saklar, iffeti de daha iyi korur. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü oruç şehveti kırar” buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 3, 2/326
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Umare b. Umeyr et-Teymi (Umare b. Umeyr)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Aile, ailenin önemi
Evlilik, Hz. Peygamber'in teşviki
Oruç, evlenmeye gücü yetmeyenlere tavsiye
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ زَكَرِيَّاءَ - هُوَ ابْنُ أَبِى زَائِدَةَ - عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ يَحِلُّ لاِمْرَأَةٍ تَسْأَلُ طَلاَقَ أُخْتِهَا لِتَسْتَفْرِغَ صَحْفَتَهَا ، فَإِنَّمَا لَهَا مَا قُدِّرَ لَهَا » .
Bize Ubeydullah b. Musa, ona Zekeriyya b. Ebu Zâide, ona Sa'd b. İbrahim, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Hiçbir kadına, tabağındakini kendi kabına boşaltması için, kız kardeşinin boşanmasını istemesi helal değildir. Hiç şüphesiz ezelde kendisine ne takdir edildiyse, nasibi odur."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14634, B005152
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ زَكَرِيَّاءَ - هُوَ ابْنُ أَبِى زَائِدَةَ - عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ يَحِلُّ لاِمْرَأَةٍ تَسْأَلُ طَلاَقَ أُخْتِهَا لِتَسْتَفْرِغَ صَحْفَتَهَا ، فَإِنَّمَا لَهَا مَا قُدِّرَ لَهَا » .
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Musa, ona Zekeriyya b. Ebu Zâide, ona Sa'd b. İbrahim, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Hiçbir kadına, tabağındakini kendi kabına boşaltması için, kız kardeşinin boşanmasını istemesi helal değildir. Hiç şüphesiz ezelde kendisine ne takdir edildiyse, nasibi odur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 53, 2/343
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu İshak Sa'd b. İbrahim el-Kuraşi (Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
4. Zekeriyya b. Ebu Zâide el-Vâdiî (Zekeriyya b. Halid b. Meymun b. Fîruz)
5. Ubeydullah b. Musa el-Absi (Ubeydullah b. Musa b. Bazam)
Konular:
Boşanma, hoş olmayışı
Boşanma, kendi evlenmek çin başkasının boşanmasını talep etmek
İman, Esasları: Kader, Allah'ın dilemesi/meşîet
KTB, KADER
Nikah,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13795, B005076
Hadis:
وَقَالَ أَصْبَغُ أَخْبَرَنِى ابْنُ وَهْبٍ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى رَجُلٌ شَابٌّ وَأَنَا أَخَافُ عَلَى نَفْسِى الْعَنَتَ وَلاَ أَجِدُ مَا أَتَزَوَّجُ بِهِ النِّسَاءَ ، فَسَكَتَ عَنِّى ، ثُمَّ قُلْتُ مِثْلَ ذَلِكَ ، فَسَكَتَ عَنِّى ثُمَّ قُلْتُ مِثْلَ ذَلِكَ ، فَسَكَتَ عَنِّى ثُمَّ قُلْتُ مِثْلَ ذَلِكَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "يَا أَبَا هُرَيْرَةَ جَفَّ الْقَلَمُ بِمَا أَنْتَ لاَقٍ ، فَاخْتَصِ عَلَى ذَلِكَ أَوْ ذَرْ."
Tercemesi:
Bize Esbağ, ona İbn Vehb, ona Yunus b. Yezid, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) şöyle demiştir: Ben, Rasulullah’a (sav) dedim ki:
'Ey Allah’ın Rasulü! Ben genç bir adamım. Nefsimin zorluklara düşmesinden korkuyorum. Kadınlarla evlenmeye gücüm de yetmiyor.' Bunun üzerine Rasulullah bana cevap vermedi. Sonra tekrar aynı şeyi söyledim, yine bana cevap vermedi. Yine aynı şekilde üçüncü defa söyledim, yine sustu. Dördüncü defa da aynısını söyledim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ey Ebu Hureyre! Kalem senin karşılaşacağın şeyler hakkında artık kurumuştur. Artık sen buna göre yaşa ya da bırak."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 8, 2/327
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Abdullah Esbağ b. Ferec el-Ümevî (Esbağ b. Ferec b. Said b. Nafi)
Konular:
Evlilik, evlenmemenin (tebettülün) yasaklanması
İman, Esasları, Kaza ve Kader
KTB, KADER
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14561, B005103
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ أَفْلَحَ أَخَا أَبِى الْقُعَيْسِ جَاءَ يَسْتَأْذِنُ عَلَيْهَا - وَهْوَ عَمُّهَا مِنَ الرَّضَاعَةِ - بَعْدَ أَنْ نَزَلَ الْحِجَابُ ، فَأَبَيْتُ أَنْ آذَنَ لَهُ ، فَلَمَّا جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَخْبَرْتُهُ بِالَّذِى صَنَعْتُ ، فَأَمَرَنِى أَنْ آذَنَ لَهُ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik (b. Enes), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona da Urve b. Zübeyr, Aişe'nin (r.anha), şöyle dediğini rivayet etti:
Ebu Kuays'ın erkek kardeşi Eflah, hicâb emrinin inmesinden sonra gelip Aişe'nin yanına girmeye izin istedi. Bu Eflâh, Âişe'nin süt amcası idi.
(Aişe dedi ki:) Ben ona izin vermekten çekindim. Rasulullah (sav) gelince yaptığım işi O'na haber verdim. Eflah'ın benim yanıma girmesine izin vermemi emretti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 22, 2/333
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Akraba, süt akrabalığı
kadın, mahrem olmayan/namahrem
Nikah, Süt emmeden kaynaklanan haramlık
Tesettür, Tesettür / Hicab Ayetinin nazil olması