Giriş

Bize Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Adî b. Sabit, ona Süleyman b. Surad'ın rivayet ettiğine göre iki adam Hz. Peygamber'in yanındayken münakaşa etmeye başladılar. Onlardan birinin (aşırı kızgınlık nedeniyle) gözleri kızarmaya ve boyun damarları şişmeye başladı. (Bunu gören) Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ben bir söz biliyorum ki (bu adam) onu söylerse (içinde) meydana gelen bu öfke kendisinden gider. Bu, euzu billahi mineş'-şeytani'r-racim' (kovulmuş olan şeytandan Allah'a sığınırım) sözüdür." Adam bu sözü işitince yoksa bende bir delilik mi görüyorsun? dedi.


    Öneri Formu
33774 D004781 Ebu Davud, Edeb, 3, +

Bize Ahmed b. Hanbel, ona Ebu Muaviye, ona Davud b. Ebu Hind, ona Ebu Harb b. Esved, ona da Ebu Zer rivayet etmiştir. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Sizden biri kızdığında ayakta ise otursun; kızgınlığı giderse ne güzel, kızgınlığı geçmez ise (yere) uzansın."


    Öneri Formu
33775 D004782 Ebu Davud, Edeb, 3, +

Bize Vehban b. Bakiyye, ona Halid, ona Davud, ona da Bekir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav), Ebu Zer'i (bir ihtiyacı dolayısıyla) bir yere gönderdi (deyip) bir önceki hadisi aynen nakletmiştir.


    Öneri Formu
33776 D004783 Ebu Davud, Edeb, 3, +

Bize Ahmed b. Hanbel, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu Zinad, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kıyamet gününde, Allah katında en zelil isim Melikü'l-emlâk ismiyle isimlendirilen adamın isimdir." [Ebû Davud, bu hadisi Şuayb b. Ebu Hamza'nın Ebu'z-Zinad'dan aynı isnadla en aşağılık isim şeklinde rivayet ettiğini söylemiştir.] [Ebû Davud: أخنع kelimesinin anlamının أوضع (en aşağılık) olduğunu söylemektedir.]


    Öneri Formu
34023 D004961 Ebu Davud, Edeb, 62

Bize Rabî' b. Nâfi' Ebu Tevbe, ona Süleyman b. Hayyan, ona Muhammed b. Aclân, ona babası, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Bir adam Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelip komşusunu şikâyet etmişti. Hz. Peygamber (sav) ona, "git ve sabret!" buyurdu. Adam iki veya üç defa daha geldi. Hz. Peygamber (sav), "git, eşyanı yolun ortasın koy!" buyurdu. Adam gidip eşyasını yolun ortasına yığdı. Yoldan gelip geçenler ona ne olduğunu soruyorlar, o da başına gelenleri anlatıyordu. Onu dinleyenler kötülük yapan komşusuna lanet ediyorlar. Allah onu şöyle yapsın, Allah onu böyle yapsın diye beddua ediyorlardı. Sonunda komşusu geldi ve evine geri dön, artık benden seni rahatsız edecek bir şey görmeyeceksin dedi.


    Öneri Formu
34272 D005153 Ebu Davud, Edeb, 122, 123

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Misar ona Ebu Anbes, ona Ebu Adabbes, ona Ebu Merzuk, ona Ebu Galib, ona da Ebu Ümame'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) asasına dayanarak bizim yanımıza geldi. Biz hemen ayağa kalktık. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Acemlerin (İranlıların) birbirlerini tazim ederken ayağa kalktığı gibi (benim için) ayağa kalkmayın' buyurdu."


    Öneri Formu
34396 D005230 Ebu Davud, Edeb, 151, 152


Açıklama: Hadisin ilk üç ravisi kendi tabakalarında ferddir (garip). Muaviye'den hadisin lafzi kısmına benzer rivayetler aktarılmış olsa da bunlar ikincil kaynaklarda yer almaktadır. Hadisin farklı rivayetleri arasında şöyle bir ihtilaf bulunmaktadır: Süfyan es-Sevri'den gelen rivayette Muaviye'nin gelişiyle ayağa kalkanlardan biri de Abdullah b. Zübeyr olarak gösterilmektedir (Tirmizi, Sünen, V, 90). Halbuki diğer bütün rivayetlerde Abdullah b. Zübeyr'in ayağa kalkmadığı yer almakta ve hatta bazen özellikle vurgulanmaktadır (İbn Ebi Şeybe, Musannef, V, 234; Ebu Davud, Sünen, VII, 516). Bu durumu İbn Hacer el-Askalani şöyle yorumlamıştır: "Her ne kadar Süfyan, hadis ezberi bakımından bir dağ olsa da bir kişinin rivayetine göre naklettikleri haber mahfuz sayılmaya daha layık içlerinde Şube gibi alimlerin de olduğu pek çok kimse Abdullah b. Zübeyr'in ayağa kalkmadığı konusunda ittifak halindedir" (İbn Hacer, Fethu'l-Bari, XI, 50). Ebu Süleyman el-Hattabi bu hadisi şöyle yorumlamıştır: "Muğire'nin Hz. Peygamber'in yanında ayakta durması, idarecilerin korku ve saldırı ihtimali bulunduğu takdirde yanlarında ayakta adam bekletmelerinin caiz olduğunun delilidir. "İnsanların kendisi için ayağa kalkmasından hoşlanan kimse cehennemdeki yerine hazırlansın" sözüyle yasakladığı ve tehdit ettiği şey, bunu kibirle yaptıranlar ve bu hususta mütekebbirlerin ve despotların yolunu takip edenlerdir" (Hattabi, Mealimü's-sünen, II, 329). Bir başka yorum da şöyledir: "Burada birisinin bir başkasının yanı başında ya da önünde hizmet için ayakta beklemesi kastedilmektedir. Yani kim kendisini yüceltmek adına yanı başında ya da önünde ayakta birilerinin beklemesinden hoşlanırsa cehennemdeki yerine hazırlansın demektir. Bu başkasının yanı başında ya da önünde beklemesini isteyen kimseyle ilgilidir. Ama böyle bir talep ve beklenti olmaz ve kişi kendiliğinden sevap umarak ayakta beklerse onun için bir sorumluluk olmaz. Çünkü Muğire b. Şube Hudeybiye günü Resulullah'ın yanı başında elinde kılıç ayakta beklemiştir" (Muzhiri, el-Mefatih fi şerhi'l-Mesabih, V, 139).

    Öneri Formu
34395 D005229 Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned, II, 310; Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXVIII, 121; Ebu Davud, Sünen, VII, 516.


    Öneri Formu
33889 D004855 Ebu Davud, Edeb, 25, +

Bize İbnü's-Serh, ona İbn Vehb, ona Abdullah b. el-Müseyyeb, ona Dahhak b. Şurahbîl, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim, erkeklerin –veya insanların- gönüllerini kendine bağlamak için güzel konuşmayı öğrenirse, Allah kıyamet günü onun ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder."


Açıklama: "Ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder" ifadesi, mübalağa manasına hamledilmelidir. Çünkü bir günah, yapılan bir ibadetin iptaline sebep olmaz; aksine bir hayır, işlenen bir günahın affına vesile olabilir. Burada maksat, insanları kandırmak amacıyla laf ebeliği yapmanın meşru olmadığıdır. Çünkü bu tür sözlere yalan ve riya mutlaka karışır. Güzel sözle insanları etkilemeye çalışmanın meşru görülmemesi, bâtılın insanlara telkini ile ilgilidir. Yoksa Kur'an-ı Kerîm, baştan başa güzel sözden ibarettir. Hatta insanların benzerini söylemekten âciz kaldıkları bir edebî şaheserdir. Öyleyse burada yasaklanan, bâtılın güzel sözlerle süslenerek insanların kandırılmaya çalışılmasıdır. Çünkü bu yolla bâtılın hak, hakkın bâtıl gibi gösterilmesi söz konusudur. Güzel sözün insanları etkilediği de asla inkâr edilemez. Nitekim Hz. Peygamber de güzel sözün sihir gibi büyüleyici bir etkiye sahip olduğunu söylemektedir.

    Öneri Formu
34086 D005006 Ebu Davud, Edeb, 86

Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişam, ona Ebu'z-Zübeyr, ona Cabir, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "İsmi benim ismim olan kişi künyemi kullanmasın. Künyemi almış olanın da ismi benim ismim olmasın." [Ebû Davud hadisi bu mana ile İbn Aclân'ın babası vasıtası ile Hz. Ebu Hureyre'den rivayet ettiğini söylemiştir. Hadis, Ebu Zür'a vasıtasıyla Ebu Hureyre'den iki rivayetten farklı olarak rivayet edilmiştir. Abdurrahman b. Ebu Amra'nın Ebu Hureyre'den rivayeti de böyledir. (Bu rivayette) Abdurrahman'a muhalefet edilmiştir. Bu hadisi es-Sevrî ile İbn Cüreyc, Ebu'z-Zübeyr'in rivayeti gibi rivayet etmişlerdir. Ma'kıl b. Ubeydullah ise İbn Sirin'in rivayet ettiği gibi rivayet etmiştir. Bu hadiste Musa b. Yesar'ın Ebu Hureyre'den olan rivayeti iki farklı şekilde gelmiştir. Bu farklılığın birisi Hammad b. Halid'e, diğeri de İbn Ebu Füdeyk'e aittir.]


    Öneri Formu
34029 D004966 Ebu Davud, Edeb, 67