6725 Kayıt Bulundu.
Bize Yusuf b. Musa, ona Cerir b. Abdulhamid, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona Muaz b. Cebel'in rivayet ettiğine göre iki adam Hz. Peygamber'in yanında çekişti. (Onlardan) biri (diğerine) öyle aşırı bir şekilde öfkelendi ki, bana (öfkesinden) burnu çatlayacak gibi geldi. Bunun üzerine Peygamber (sav), "ben bir söz biliyorum ki eğer (bu adam) o sözü söylerse (içinde) duymakta olduğu bu öfke kendisinden gider." Orada bulunanlardan biri Ey Allah'ın Rasulü o söz nedir? diye sordu. Hz. Peygamber de "Allahümme inni euzu bike mine'ş-şeytani'r-racim (Ey Allah'ım, kovulmuş şeytandan sana sığınırım)" buyurdu. [Bu hadisi Muaz'dan rivayet eden (Abdurrahman b. Ebu Leyla) dedi ki: Bunun üzerine Muaz, o adama (bu sözü söylemesini) emretmeye başladı. O adam da kabule yanaşmadı. Ve münakaşaya girişti, öfkesi de artmaya başladı.]
Açıklama: Abdurrahman b. Ebu Leyla ile Muaz b. Cebel arasından inkıta' vardır.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Müsedded, o ikisine Bişr -yani Bişr b. Mufaddal'ı kastetmişlerdir-, ona İbn Aclân, ona el-Makburî -Müsedded, Makburî'nin adının Said b. Ebu Said el-Makburi olduğunu da söylemiştir-ona Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Biriniz, bir meclise ulaştığında selam versin, kalkmak istediği zaman da selâm versin. Zira ilk selamı, son selamından sevap açısından daha iyi değildir."
Açıklama: Meclise katılım veya meclisten ayrılırken verilecek olan selamı, aynı zamanda bildirim olarak da değerlendirmek gerekmektedir. 'Ben geldim' ve 'ben ayrılıyorum' anlamında kullanılan selam, hem dua ve hem de durum bildirimi olarak işlev görmektedir.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Sabit, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Muhacirler Hz. Peygamber'e (sav): 'Ey Allah'ın Rasulü! Ensar, sevabın hepsini aldı' diyerek dertlendiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Hayır, Onların size yaptıkları iyilikleri dikkate alarak, onlar hakkında Allah'a dua ettiğiniz ve sizlere yaptıkları hayırlardan dolayı kendilerini övdüğünüz sürece, onların yaptıklarına siz de ortak olursunuz."
Bize Muhammed b. Cafer b. Ziyad; (T) Bize Abbad b. Musa, on İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Abdullah b. Amr Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "En büyük günahlardan biri kişinin ana babasına lanet etmesidir." İnsan ana babasına nasıl lanet eder! denildi. "Başka bir adamın babasına lanet eder, o da onun babası için aynı şeyi söyler. Başka bir adamın annesine lanet eder, o da onun annesi için aynı şeyi söyler."
Bize Kuteybe b. Said ve Yezid b. Halid b. Mevheb el-Hemdânî, o ikisine Mufaddal b. Fadale, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve, ona Hz. Aişe (r.anha) rivayet ettiğine göre; "Hz. Peygamber (sav) her gece yatağına yattığında avuçlarını bir araya getirir, İhlas, Felak ve Nas surelerini okur sonra avucuna üfler ve vücudunun ulaşabildiği yerlerine sürerdi. Başından ve yüzünden başlar, ön tarafına sürerdi. Bunu üç kez yapardı."
Bize İbrahim b. Mehdi, Osman b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Ala -mana ile-, onlara Abdullah b. İdris, ona Abdurrahman b. Süleyman, ona Sâide oğullarının azatlısı Esîd b. Ali b. Ubeyd, ona babası, ona Ebu Üseyd Malik b. Rabî'a es-Sâ'îdî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) yanındaydık. Seleme oğullarından bir adam geldi ve anne ve babam öldükten sonra onlar için iyilik yapabilir miyim? diye sordu. Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: "Evet, onların cenaze namazını kılarsın, onlar için istiğfar edersin, onların sözlerini yerine getirirsin, onların dostluk ve akrabalık bağlarını korursun ve onların arkadaşlarına iyi davranırsın."
Bize İbrahim b. Mehdi, Osman b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Ala -mana ile-, onlara Abdullah b. İdris, ona Abdurrahman b. Süleyman, ona Sâide oğullarının azatlısı Esîd b. Ali b. Ubeyd, ona babası, ona Ebu Üseyd Malik b. Rabî'a es-Sâ'îdî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) yanındaydık. Seleme oğullarından bir adam geldi ve anne ve babam öldükten sonra onlar için iyilik yapabilir miyim? diye sordu. Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: "Evet, onların cenaze namazını kılarsın, onlar için istiğfar edersin, onların sözlerini yerine getirirsin, onların dostluk ve akrabalık bağlarını korursun ve onların arkadaşlarına iyi davranırsın."
Bize Hasan b. Muhammed b. Sabbah, ona Affan, ona Abdülvahid, ona Süleyman el-A'meş, ona da Malik b. Haris rivayet etmiştir - Ameş, 'onların bu hadisi Musab b. Sa'dın babasından, Hz. Peygamber'e ref ederek rivayet ettiğini işittim' dedi: "Ahirette karşılığı olanlar dışında her işte teenniyi elden bırakmayınız."
Açıklama: Teenni kavramı, acele etmemek, ihtiyatlı olmak, ilerisini düşünmek anlamında ahlaki bir davranışı ifade etmektedir. Ahirette karşılığı olan, emir ya da sevap kazandıracak hayırlı işlerdir.
Bize Vehb b. Bakiyye, ona Halid; (T) Bize Muhammed b. Kudame b. Ayen, ona Cerir, ona Hasan b. Ubeydulah b. İbrahim b. Süveyd, ona Abdurrahman b. Yezid, ona Abdullah rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) akşama vardığında şöyle derdi: "Akşama vardık ve mülk Allah'ın olarak akşamladı. Hamd, kendisinden başka ilah olmayan, ortağı bulunmayan Allah'adır." Cerir'in hadisine ilavede bulunmuştur. Zübeyd ise şöyle derdi İbrahim b. Süveyd şöyle derdi: "Allah'ta başka ilah yoktur. O'nun ortağı yoktur. Mülk ve hamd O'na aittir. O her şeye gücü yetendir. Rabbim! Bu gecedeki en güze şeyi, ondan sonraki en güzel şeyi senden isterim. Bu gecedeki ve ondan sonraki kötülükten sana sığınırım. Rabbim tembellikten ve kibrin veya küfrün kötülüğünden sana sığınırım. Allah'ın cehennemin ve kabir azabının şerrinden sana sığınırım." Sabaha çıkınca da şöyle desin. "Sabaha çıktık, mülk de Allah'ın olarak sabaha ulaştı." [Ebû Davud şöyle demiştir: Bunu, Şube, ona Seleme b. Küheyl, ona İbrahim b. Süveyd'den rivayet etmiş ve "kibrin kötülüğünden" diyerek "küfrün kötülüğünden" kısmını söylememiştir.]
Açıklama: Günü sabah ve akşam olarak iki ana parçada değerlendiren Hz. Peygamber her ikisinin başlangıcında hayrı ve güzelliği istemek ve mülkün sahibine hakkını teslim etmek suretiyle kulluk bilincini güçlendirmeyi sağlamıştır. Aynı zamanda duadaki vurgularıyla, çirkin hasletlerden uzak durmayı da teşvik etmiştir.
Bize Müslim b. İbrahim, ona Rabi' b. Müslim, ona Muhammed b. Ziyad, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a şükretmez."