6745 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Mesleme el-Ka'neb, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ (b. Abdurrahman), ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'e (sav), Ey Allah'ın Rasülü, gıybet nedir? diye soruldu. Hz. Peygamber, "gıybet; Müslüman kardeşin hakkında, onun hoşlanmayacağı şeyler söylemendir" buyurdu. Bu defa da ya kardeşimde bahsettiğim varsa, ne dersiniz? denildiğinde Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Söylediğin şey kardeşinde varsa, gıybetini yapmış; yoksa iftira atmış olursun."
Bize İsa b. Hammad, ona Leys, ona Said el-Makburî, ona Beşir b. el-Muharrer, ona Said b. Müseyyeb şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Rasulullah (sav) ashabıyla birlikte otururken bir adam Hz. Ebu Bekir'e (ra) sataştı ve onu incitti. Hz. Ebu Bekir adama cevap vermedi. Adam ona ikinci kez sataştı. Hz. Ebu Bekir yine cevap vermedi. Adam üçüncü kez onu rahatsız edince Hz. Ebu Bekir ona gereken cevabı verdi. Hz. Ebu Bekir adama cevap verince Hz. Peygamber (sav) oradan kalktı. Hz. Ebu Bekir Ey Allah'ın Rasulü! Bana kızdınız mı? diye sordu. Rasulullah (sav): "Gökten bir melek inip o adamın sana söylediklerini yalanlıyordu. Ama sen de ona çatmaya başlayınca araya şeytan girdi. Şeytan geldiğinde ben orada oturacak değildim."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Halid (Süleyman b. Hayyan) ve İbn Nümeyr, ona Eclah (b. Abdullah), ona Ebu İshak (Amr b. Abdullah), ona da Bera'nın (b. Azib) rivayet ettiğini göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İki Müslüman karşılaştıklarında tokalaşırlarsa, daha birbirlerinden ayrılmadan ikisinin de günahları bağışlanır."
Bize Muhammed b. Avf, ona Muhammed b. İsmail, ona babası (İsmail b. Ayyâş), ona Damdam, ona Şurayh, ona da Ebu Malik şöyle rivayet etmiştir: Sahabe 'Ey Allah'ın Rasulü! Bize, sabahleyin, akşam olduğunda ve yatacğımız zaman okuyacağımız bir dua öğret' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygambern (sav) onlara şu duayı okumalarını emretti: "Allâhumme Fâtıra's-semâvâti ve'l-ard, Âlime’l-gaybi ve’ş-şehâdeh, Ente Rabbu kulli şey, vel-melâiketu yeşhedûne enneke lâ ilâhe illâ ente. Fe innâ ne'ûzü bike min şerri enfusinâ ve min şerri'ş-şeytâni'r-racîm ve şirkihi, ve en nakterife sûen alâ enfusinâ ev necurruhu ilâ Muslim." "Allah’ım! Gökleri ve yeri yoktan var eden, gizli ve açık her şeyi bilen Sensin. Her şeyin Rabbi Sensin. Melekler de şahitlik eder ki, Senden başka ilah yoktur. Nefislerimizin kötülüğünden, kovulmuş şeytanın şerrinden ve şirkinden, bizi günaha sürükleyecek bir iş yapmaktan veya bir Müslümanı da buna sürüklemekten Sana sığınırız." [Râvi Muhammed b. Avf der ki: Ben bu rivayeti İsmail'in Asl'ında (orijinal nüshasında) gördüm.]
Açıklama: Bir önceki rivayette geçen "el-A'meş, ona Ebu Sefer Said b. Yühmid el-Hemdânî, ona da Abdullah b. Amr (r. anhümâ)" şeklindeki sened kast edilmektedir. Bkz. D005235 numaralı hadis.
Bize Müsedded b. Müserhed, ona Hafs (b. Gıyâs en-Nehaî), ona (Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran) el-A'meş, ona Ebu Sefer (Said b. Yühmid el-Hemdani), ona da Abdullah b. Amr (ra) rivayet etmiştir: Annemle birlikte, bana ait bir bir kulübenin duvarını çamurla tamir ederken Rasulullah (sav) bana uğradı ve "bu nedir ey Abdullah?" diye sordu. Ya Rasulallah! onu tamir ediyorum diye cevap verdim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ecel, bunun harap olmasından çok daha hızlıdır."
Açıklama: Çamurla tamir edilen bir kulübenin harap olma süresi ile, insan hayatının bitme süresi karşılaştırılarak, müminlere bir uyarıda bulunulmuştur.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Zandan sakınınız! Çünkü zan, sözün en yalanıdır. Konuşulanlara kulak kabartmayın, birbirinizin gizli hallerini araştırmayın."